Telefon titrer, beklenen o altı haneli şifre gelmez. Birkaç saniye geçti, yok. İnsan bekler, acaba operatörde mi bir sıkıntı var diye düşünür, sonra bir daha denersin... Yahu, bildiğin, en basitinden, o kritik anda gelmesi gereken SMS ortada yok. Güvenliğin anahtarı resmen kayıp, ortada kalakalırsın. N’apcan şimdi abi? O banka hesabına nasıl erişeceksin, sosyal medya profilin ne olacak?
Bazen insan düşünmeden edemiyor, hani bu 2FA denilen şey, yani çift faktörlü kimlik doğrulama, iyi hoş da, çalışmadığı zaman kabus oluyor resmen. En modern güvenlik mekanizmalarından biri; şifrenden sonra bir de ikinci bir onay istiyor senden. E, cep telefonuna gelen o tek kullanımlık şifre (OTP) ile oluyor bu genellikle. Ama ya gelmezse... İşte o zaman insanı bir telaş basıyor vallahi.
Sık sık duyulur bu şikayetler, hatta bazen bizzat yaşarız. Kimi zaman şebeke problemi derler, sinyal zayıf derler. Kimi zaman spam filtresine takılmış derler. Ya da numara değişikliği olmuş, sistemde güncellenmemiş... Bir sürü ihtimal döner kafanda, hepsi de insana "niye başıma geldi şimdi bu?" dedirtir. Sanki dünyanın en kolay şeyiymiş gibi beklenir o kodun gelmesi.
İşte tam bu noktada, bazen karşımıza çıkan bir seçenek vardır: Sesli yanıt sistemi. Hani şu, otomatik sesle size kodu okuyan, genellikle bir robot sesin konuştuğu, bazen de zor anlaşılır bir tonla... Denersin, "Kodu sesli olarak almak için bir tuşuna basın" der. Basarsın. Uzun bir bekleyişten sonra, yavaş yavaş, harf harf, rakam rakam okur o kodu sana. Sanki bir sırrı çözüyormuş gibi not alırsın.
Fakat o sesli yanıt sistemleri de kendi içinde bir alem. Bazen telefonun ahizesinden gelen cızırtılarla, bazen arka plandaki gürültülerle boğuşursun kodu dinlerken. Sanki kasıtlı yapılmış gibi, tam da o kritik anda, en önemli rakamı yutarcasına söylerler... "Dördüncü rakam üç müydü, sekiz miydi?" diye tekrar tekrar dinlemek zorunda kalırsın, bir daha denersin. Yahu, bir seferde düzgün okusa ne olur sanki?
Neden SMS ile gelmeyen bir kodu sesli aramayla gönderirler ki, insan hep bunu merak eder. Teknik olarak farklı kanallar kullanıyor olabilirler, belki SMS kapısı tıkandığında, santral üzerinden gelen sesli arama daha az yoğun bir rotadan geçiyordur... Kim bilir. Ama sonuçta, her ikisi de o anki dijital kimliğinin sana ulaştırılması çabası. Biri fısıltıyla, diğeri avaz avaz bağırarak.
Bu sistemlerin işleyişi de koca bir paradoks aslında. Bir yandan güvenlik sağlarken, diğer yandan erişim sorunları yüzünden insanı çileden çıkarabiliyor. Hele o sistemlerin kendisi de bazen arızalı olunca, yani ararsın, bekletir de bekletir, sonra da "şu an hizmet veremiyoruz" der... Hayda! O zaman kimse yok mu orada bir zahmet o kodu söylesin?
Bazen insan düşünür, acaba bu sistemleri tasarlarken, gerçekten insanları düşünmüşler mi diye. O anki panik halini, o anki telaşı, o anki ihtiyacı... Yoksa sadece "işleyen bir mekanizma var" deyip geçmişler mi? Sanal alemde kapana kısılmış hissetmek kadar kötü çok az şey vardır, ve o 2FA kodunun gelmemesi, hele bir de sesli yanıt sisteminin boşa dönmesi, tam da o hissi yaşatıyor insana. Bir çözüm beklersin, ama bulamazsın.
Aslında bütün bu kargaşanın içinde, en temel soru hep aynı: O anda ihtiyacın olan o kilit bilgiye neden bu kadar zor ulaşıyorsun? Güvenlik iyi hoş da, erişilebilirlik ne olacak? Her şey dijitalleşirken, en basit onay mekanizmalarında bile bu kadar sorun yaşanması, insanı gerçekten düşündürüyor... Dijital dünya, insan faktörünü ne kadar göz önünde bulunduruyor acaba? Ve biz, bu karmaşanın ortasında, o bir sonraki "2FA kodu gelmiyor" anında ne yapacağız, kim bilir...
Bazen insan düşünmeden edemiyor, hani bu 2FA denilen şey, yani çift faktörlü kimlik doğrulama, iyi hoş da, çalışmadığı zaman kabus oluyor resmen. En modern güvenlik mekanizmalarından biri; şifrenden sonra bir de ikinci bir onay istiyor senden. E, cep telefonuna gelen o tek kullanımlık şifre (OTP) ile oluyor bu genellikle. Ama ya gelmezse... İşte o zaman insanı bir telaş basıyor vallahi.
Sık sık duyulur bu şikayetler, hatta bazen bizzat yaşarız. Kimi zaman şebeke problemi derler, sinyal zayıf derler. Kimi zaman spam filtresine takılmış derler. Ya da numara değişikliği olmuş, sistemde güncellenmemiş... Bir sürü ihtimal döner kafanda, hepsi de insana "niye başıma geldi şimdi bu?" dedirtir. Sanki dünyanın en kolay şeyiymiş gibi beklenir o kodun gelmesi.
İşte tam bu noktada, bazen karşımıza çıkan bir seçenek vardır: Sesli yanıt sistemi. Hani şu, otomatik sesle size kodu okuyan, genellikle bir robot sesin konuştuğu, bazen de zor anlaşılır bir tonla... Denersin, "Kodu sesli olarak almak için bir tuşuna basın" der. Basarsın. Uzun bir bekleyişten sonra, yavaş yavaş, harf harf, rakam rakam okur o kodu sana. Sanki bir sırrı çözüyormuş gibi not alırsın.
Fakat o sesli yanıt sistemleri de kendi içinde bir alem. Bazen telefonun ahizesinden gelen cızırtılarla, bazen arka plandaki gürültülerle boğuşursun kodu dinlerken. Sanki kasıtlı yapılmış gibi, tam da o kritik anda, en önemli rakamı yutarcasına söylerler... "Dördüncü rakam üç müydü, sekiz miydi?" diye tekrar tekrar dinlemek zorunda kalırsın, bir daha denersin. Yahu, bir seferde düzgün okusa ne olur sanki?
Neden SMS ile gelmeyen bir kodu sesli aramayla gönderirler ki, insan hep bunu merak eder. Teknik olarak farklı kanallar kullanıyor olabilirler, belki SMS kapısı tıkandığında, santral üzerinden gelen sesli arama daha az yoğun bir rotadan geçiyordur... Kim bilir. Ama sonuçta, her ikisi de o anki dijital kimliğinin sana ulaştırılması çabası. Biri fısıltıyla, diğeri avaz avaz bağırarak.
Bu sistemlerin işleyişi de koca bir paradoks aslında. Bir yandan güvenlik sağlarken, diğer yandan erişim sorunları yüzünden insanı çileden çıkarabiliyor. Hele o sistemlerin kendisi de bazen arızalı olunca, yani ararsın, bekletir de bekletir, sonra da "şu an hizmet veremiyoruz" der... Hayda! O zaman kimse yok mu orada bir zahmet o kodu söylesin?
Bazen insan düşünür, acaba bu sistemleri tasarlarken, gerçekten insanları düşünmüşler mi diye. O anki panik halini, o anki telaşı, o anki ihtiyacı... Yoksa sadece "işleyen bir mekanizma var" deyip geçmişler mi? Sanal alemde kapana kısılmış hissetmek kadar kötü çok az şey vardır, ve o 2FA kodunun gelmemesi, hele bir de sesli yanıt sisteminin boşa dönmesi, tam da o hissi yaşatıyor insana. Bir çözüm beklersin, ama bulamazsın.
Aslında bütün bu kargaşanın içinde, en temel soru hep aynı: O anda ihtiyacın olan o kilit bilgiye neden bu kadar zor ulaşıyorsun? Güvenlik iyi hoş da, erişilebilirlik ne olacak? Her şey dijitalleşirken, en basit onay mekanizmalarında bile bu kadar sorun yaşanması, insanı gerçekten düşündürüyor... Dijital dünya, insan faktörünü ne kadar göz önünde bulunduruyor acaba? Ve biz, bu karmaşanın ortasında, o bir sonraki "2FA kodu gelmiyor" anında ne yapacağız, kim bilir...