IndigoMarigold
Kayıtlı Kullanıcı
Sabahın bir kör vaktinde, belki de tam da önemli bir işle uğraşırken, bir bildirim düşer ekranınıza, "Hesabınız askıya alınmıştır." Ne oldu şimdi? İçinizde aniden soğuk bir rüzgar eser, ne bir uyarı, ne bir açıklama... Ne de olsa, dijital varlığımızın adeta ruhu olan o hesap, öylece alınıp götürülüyor, kapısı suratınıza kapatılıyor. Bu ne biçim bir vurdumduymazlık, kimse kusura bakmasın ama bu durum düpedüz akıl tutulması, resmen dijital keyfilik, başka bir şey değil yani.
Algoritmaların kör inadına kurban gitmek, değil mi? Binlerce, milyonlarca veriyi işleyen devasa sistemlerin insan denetiminden uzak, hatalı bir çıkarım yapmasıyla hayatınızın bir parçası bir anda buharlaşıyor. Oysa insan faktörü nerede bu denklemde? Bir tuşa basıp sizi bir anda silen o görünmez elin arkasında gerçekten bir insan mı var, yoksa anlık bir veri anomalisine gereğinden fazla anlam yüklemiş kod yığınları mı? Düşünsene, yılların emeği, kurulan bağlar, birikimler, hepsi bir anda yok sayılıyor, abi vallahi şaka gibi.
Ortada elle tutulur, gözle görülür bir "suç" yok. Ya da platformun kendi karmaşık ve çoğu zaman muğlak kurallar bütününde "suç" saydığı bir eylem, ki çoğu kullanıcı o kuralların detaylarını okumaz bile, okusa da anlamaz. Bir anlık yanlış anlaşılma, bağlamından koparılan bir paylaşım, ya da basit bir şaka... İşte bu ufacık şeyler bile bir insanın dijital kimliğinin tamamını ipotek altına alabiliyor. Bu orantısız güç kullanımı, bu haksız ceza sistemi nasıl bir adalet anlayışına sığar, söyler misiniz bana?
Hesabın askıya alınma kararına itiraz mekanizması mı? Ha o da ayrı bir komedi! Bir form doldurursun, o formun akıbeti meçhul, bir yanıt gelir mi gelmez mi belli değil. Haftalarca, aylarca beklersin, arada bir umutla spam kutunu kontrol edersin, belki bir mucize olur diye... Sonra bir bakarsın, "karar kesinleşmiştir" gibi soğuk, robotik bir mesaj. Ya bu koskoca platformların insan kaynakları departmanlarında hiç mi vicdan sahibi biri yok? Hiç mi kimse "dur bakalım, bu kullanıcının haklı bir isyanı olabilir" diye düşünmez, yahu...
Düşünsenize, birçoğumuz için o dijital hesaplar sadece bir profil değil, aynı zamanda anılarımızın birer deposu. Fotoğraflarımız, yazışmalarımız, yıllara yayılan dijital ayak izimiz... Belki de iş hayatımızın bir uzantısı, markamız, iletişim ağımız. Bunların hepsini bir anda kaybetmek, sadece bir hesap kapatmak değil, resmen bir hafıza kaybına uğratmak demek. Bu kayıp sadece bir dijital kayıp değil, insan hayatının bir parçası yok ediliyor, billahi öyle...
Bu durum, platformların kendilerini adeta birer dijital devlet gibi görmesiyle ilgili bence. Kendi kurallarını koyan, kendi yargı mekanizmalarını işleten, ama hesap verme sorumluluğundan bir o kadar uzak yapılar. Oysa bizler onların sadece birer "veri noktası" değil, gerçek insanlarız, beklentilerimiz, haklarımız var. Bu keyfi uygulamalar, kullanıcıların güvenini zedelemekle kalmıyor, aynı zamanda dijital ekosistemin temelindeki karşılıklı saygıyı da dinamitliyor.
Aslında ortada bir "hata"dan çok daha fazlası var. Bu, bir sistemin tasarımsal eksikliğinin, şeffaflık noksanlığının ve kullanıcıya değer vermeme eğiliminin acı bir yansıması. Askıya alma kararları birer hata olmaktan öte, çoğu zaman birer adaletsizlik, birer ihmal abidesi... Ve bu durum, büyük platformların artık kendilerini sorgulaması gerektiğini bize haykırıyor, hem de en yüksek perdeden. Bu böyle gitmez, gitmemeli de...
Algoritmaların kör inadına kurban gitmek, değil mi? Binlerce, milyonlarca veriyi işleyen devasa sistemlerin insan denetiminden uzak, hatalı bir çıkarım yapmasıyla hayatınızın bir parçası bir anda buharlaşıyor. Oysa insan faktörü nerede bu denklemde? Bir tuşa basıp sizi bir anda silen o görünmez elin arkasında gerçekten bir insan mı var, yoksa anlık bir veri anomalisine gereğinden fazla anlam yüklemiş kod yığınları mı? Düşünsene, yılların emeği, kurulan bağlar, birikimler, hepsi bir anda yok sayılıyor, abi vallahi şaka gibi.
Ortada elle tutulur, gözle görülür bir "suç" yok. Ya da platformun kendi karmaşık ve çoğu zaman muğlak kurallar bütününde "suç" saydığı bir eylem, ki çoğu kullanıcı o kuralların detaylarını okumaz bile, okusa da anlamaz. Bir anlık yanlış anlaşılma, bağlamından koparılan bir paylaşım, ya da basit bir şaka... İşte bu ufacık şeyler bile bir insanın dijital kimliğinin tamamını ipotek altına alabiliyor. Bu orantısız güç kullanımı, bu haksız ceza sistemi nasıl bir adalet anlayışına sığar, söyler misiniz bana?
Hesabın askıya alınma kararına itiraz mekanizması mı? Ha o da ayrı bir komedi! Bir form doldurursun, o formun akıbeti meçhul, bir yanıt gelir mi gelmez mi belli değil. Haftalarca, aylarca beklersin, arada bir umutla spam kutunu kontrol edersin, belki bir mucize olur diye... Sonra bir bakarsın, "karar kesinleşmiştir" gibi soğuk, robotik bir mesaj. Ya bu koskoca platformların insan kaynakları departmanlarında hiç mi vicdan sahibi biri yok? Hiç mi kimse "dur bakalım, bu kullanıcının haklı bir isyanı olabilir" diye düşünmez, yahu...
Düşünsenize, birçoğumuz için o dijital hesaplar sadece bir profil değil, aynı zamanda anılarımızın birer deposu. Fotoğraflarımız, yazışmalarımız, yıllara yayılan dijital ayak izimiz... Belki de iş hayatımızın bir uzantısı, markamız, iletişim ağımız. Bunların hepsini bir anda kaybetmek, sadece bir hesap kapatmak değil, resmen bir hafıza kaybına uğratmak demek. Bu kayıp sadece bir dijital kayıp değil, insan hayatının bir parçası yok ediliyor, billahi öyle...
Bu durum, platformların kendilerini adeta birer dijital devlet gibi görmesiyle ilgili bence. Kendi kurallarını koyan, kendi yargı mekanizmalarını işleten, ama hesap verme sorumluluğundan bir o kadar uzak yapılar. Oysa bizler onların sadece birer "veri noktası" değil, gerçek insanlarız, beklentilerimiz, haklarımız var. Bu keyfi uygulamalar, kullanıcıların güvenini zedelemekle kalmıyor, aynı zamanda dijital ekosistemin temelindeki karşılıklı saygıyı da dinamitliyor.
Aslında ortada bir "hata"dan çok daha fazlası var. Bu, bir sistemin tasarımsal eksikliğinin, şeffaflık noksanlığının ve kullanıcıya değer vermeme eğiliminin acı bir yansıması. Askıya alma kararları birer hata olmaktan öte, çoğu zaman birer adaletsizlik, birer ihmal abidesi... Ve bu durum, büyük platformların artık kendilerini sorgulaması gerektiğini bize haykırıyor, hem de en yüksek perdeden. Bu böyle gitmez, gitmemeli de...