Yapılandırma başvurusu mu yapacaksınız? Abi, o işin olmazsa olmazı var ya, işte o meşhur “Borcu Yoktur” belgesi... Sanki ortada bir sihirli anahtar duruyor da, anahtarsız kapıyı açmaya çalışmak gibi bir şey, vallahi.
Gelir İdaresi Başkanlığı ya da Sosyal Güvenlik Kurumu'na, yani ilgili mali idarelere karşı, vadesi geçmiş, muaccel hale gelmiş tek bir kuruş alacak görünüyorsa sistemde, o “temiz kağıdı” cebine koyman, imkânsız hale geliyor. Ne kadar uğraşsan da, o belgeyi oradan almak öyle kolay iş değil, bilesiniz.
Diyelim ki mükellef, birikmiş vergi borçlarını, yahut prim borçlarını ödeme güçlüğü çekiyor, haliyle yapılandırma kapısını çalıyor. E zaten borcu var ki yapılandırmak istiyor, değil mi? İşte tam da bu noktada, “yapılandırmaya başvurmak için borcu olmamak” gibi, insana garip gelen bir durumla karşılaşıyorsunuz; bir nevi Catch-22 sendromu yaşanıyor bu alanda.
Oysa mesele, tam olarak “borçsuzluk” değil, mevzuata göre “yapılandırma kapsamı dışında, vadesi geçmiş, ödenmemiş borcun bulunmaması” olarak okunmalı. Yani, borcun yapılandırılabilir nitelikte olması bir yana, tahakkuk etmiş ama henüz vadesi gelmemiş borçların varlığı sorun teşkil etmezken, bir önceki yapılandırmadan kalan ödenmemiş taksitler bile önünüze set çekebilir. İşin inceliği burada yatıyor işte...
Vergi dairesi veya SGK, mükellefin tüm dosyalarını inceler, beyan ettiği veya re'sen tarh edilmiş tüm borçlarını gözden geçirir. Eğer orada, yapılandırma haricinde biriken, vadesi geçmiş, ödeme emri safhasına gelmiş bir borç varsa, işte o zaman “Borcu Yoktur” belgesi bir anda “Borcu Vardır” belgesine dönüşüyor, durum değişiyor.
Hani derler ya, “şeytan ayrıntıda gizlidir” diye, işte bu belge meselesinde de öyle. Yapılandırma süreci başladı, taksitler ödeniyor, her şey yolunda giderken, aradan geçen zamanda yeni bir vergi borcu tahakkuk etti, ya da bir prim borcu oluştu, vadesi de geçti... Hop! Bir sonraki yapılandırma başvurunuzda ya da bu yapılandırmanın takibinde sorun yaşayabilirsiniz. Sistem affetmiyor, abi.
Vallahi bazen insan düşünüyor, bu işler niye bu kadar girift, bu kadar karmaşık diye. Bir yanda ekonomik zorluklar, diğer yanda bürokratik engeller... Mükellefin zaten yükü ağır, bir de bu belge temini derdiyle uğraşmak, hakikaten yıpratıcı olabiliyor. Ne yapalım, prosedür bu.
Dolayısıyla, yapılandırma başvurusundan önce, mevcut tüm vergi ve prim borçlarının durumunu, vadesi geçmiş alacak olup olmadığını en ince ayrıntısına kadar kontrol etmek, çok kritik bir adım. Aksi takdirde, başvuru süreci henüz başlamadan, o ilk adımda duvara toslamak kaçınılmaz hale geliyor... Yani, önceden tedbir almak, işin en sağlam yolu.
Gelir İdaresi Başkanlığı ya da Sosyal Güvenlik Kurumu'na, yani ilgili mali idarelere karşı, vadesi geçmiş, muaccel hale gelmiş tek bir kuruş alacak görünüyorsa sistemde, o “temiz kağıdı” cebine koyman, imkânsız hale geliyor. Ne kadar uğraşsan da, o belgeyi oradan almak öyle kolay iş değil, bilesiniz.
Diyelim ki mükellef, birikmiş vergi borçlarını, yahut prim borçlarını ödeme güçlüğü çekiyor, haliyle yapılandırma kapısını çalıyor. E zaten borcu var ki yapılandırmak istiyor, değil mi? İşte tam da bu noktada, “yapılandırmaya başvurmak için borcu olmamak” gibi, insana garip gelen bir durumla karşılaşıyorsunuz; bir nevi Catch-22 sendromu yaşanıyor bu alanda.
Oysa mesele, tam olarak “borçsuzluk” değil, mevzuata göre “yapılandırma kapsamı dışında, vadesi geçmiş, ödenmemiş borcun bulunmaması” olarak okunmalı. Yani, borcun yapılandırılabilir nitelikte olması bir yana, tahakkuk etmiş ama henüz vadesi gelmemiş borçların varlığı sorun teşkil etmezken, bir önceki yapılandırmadan kalan ödenmemiş taksitler bile önünüze set çekebilir. İşin inceliği burada yatıyor işte...
Vergi dairesi veya SGK, mükellefin tüm dosyalarını inceler, beyan ettiği veya re'sen tarh edilmiş tüm borçlarını gözden geçirir. Eğer orada, yapılandırma haricinde biriken, vadesi geçmiş, ödeme emri safhasına gelmiş bir borç varsa, işte o zaman “Borcu Yoktur” belgesi bir anda “Borcu Vardır” belgesine dönüşüyor, durum değişiyor.
Hani derler ya, “şeytan ayrıntıda gizlidir” diye, işte bu belge meselesinde de öyle. Yapılandırma süreci başladı, taksitler ödeniyor, her şey yolunda giderken, aradan geçen zamanda yeni bir vergi borcu tahakkuk etti, ya da bir prim borcu oluştu, vadesi de geçti... Hop! Bir sonraki yapılandırma başvurunuzda ya da bu yapılandırmanın takibinde sorun yaşayabilirsiniz. Sistem affetmiyor, abi.
Vallahi bazen insan düşünüyor, bu işler niye bu kadar girift, bu kadar karmaşık diye. Bir yanda ekonomik zorluklar, diğer yanda bürokratik engeller... Mükellefin zaten yükü ağır, bir de bu belge temini derdiyle uğraşmak, hakikaten yıpratıcı olabiliyor. Ne yapalım, prosedür bu.
Dolayısıyla, yapılandırma başvurusundan önce, mevcut tüm vergi ve prim borçlarının durumunu, vadesi geçmiş alacak olup olmadığını en ince ayrıntısına kadar kontrol etmek, çok kritik bir adım. Aksi takdirde, başvuru süreci henüz başlamadan, o ilk adımda duvara toslamak kaçınılmaz hale geliyor... Yani, önceden tedbir almak, işin en sağlam yolu.