Şimdi şu borç yapılandırma paketleri, af mevzuları çıktığında millet bir koşuşturmaya başlar ya... Aman ha, bir durun, bir nefes alın önce. Her şeyi aynı kefeye koyup "Hah, kurtuldum!" diye sevinmeyin hemen. İşin aslı öyle değil çünkü, bildiğimiz gibi değil çoğu zaman. Her paketin kendi içinde bir sürü "ama"sı, "ancak"ı vardır.
Gümrük vergileri mi dedin? Ha işte orada bir duralım. Her gümrük borcu, öyle kafadan yapılandırmaya girmez abicim. Özellikle o anti-damping vergileri, telafi edici vergiler falan var ya, hani uluslararası ticaretin kılıcı gibi sallanır durur başımızda... Onlar genelde bu paketlerin dışında kalır. Devletin "stratejik" gördüğü, piyasa dengelerini korumak için uyguladığı şeyler bunlar, öyle borç diye silemezsin kolay kolay. Bayağı net çizgiler var orada, aman diyeyim.
Peki ya o adli para cezaları? Hani mahkemeden çıkan, ceza davasıyla birlikte gelen... Borç yapılandırma denince insanların aklına hemen vergi, SGK falan gelir ama adli para cezaları ayrı bir kategoridir. Bunlar borçtan ziyade, işlenmiş bir suçun, kabahatin karşılığıdır, bir nevi bedelidir. Onları öyle kalkıp da "Hadi yapılandırayım, takside böleyim" diyemezsin. Kanun koyucu öyle bir lüks vermez, bu işin adı ceza çünkü... Hukuki niteliği bambaşka.
Banka borçları meselesi de çok karıştırılır bak. Her banka borcunu devlet yapılandırıyor sanılır. Yok öyle bir dünya. Kredi kartı borçları, tüketici kredileri, ticari krediler... Bunlar aslında bankanın sana verdiği özel borçlardır, devletin değil. Hani devletin garantisi altında olan, kamu bankaları üzerinden belli bir program dahilinde verilenler hariç... Diğerleri bankanın kendi tasarrufundadır. Kalkıp da "Devlet paketi çıktı, benim Akbank'taki ticari kredimi yapılandır" diyemezsin. Bankanın kendi inisiyatifinde olan bir durum o... Kimi zaman bankalar kendi içlerinde düzenleme yapar ama o ayrı bir konu.
SGK borçları da öyle, her şeyi yapılandırıyorlar diye bir yanılgı var. Özellikle o güncel prim borçları... Hani bu ayın primi, gelecek ayın primi gibi... İşletmen devam ediyorsa, sigortalıların çalışıyorsa, cari dönem primlerini ödemek zorundasın. Yapılandırma genellikle geçmiş dönemlere ait birikmiş borçları kapsar, geleceği değil. "Ben şimdiki primimi de ödemeyeyim, nasılsa bir sonraki af çıkar" kafasıyla hareket edenler var, vallahi billahi sonra yolda kalır... Bu kısım çok kritik, sistemin dönmesi için şart.
Belediyelerle ilgili borçlar da kendine has. Çevre temizlik vergisi, emlak vergisi, su borçları gibi... Bunların da hepsini öyle tek bir potada eritmezler. Özellikle bu sürekli hizmetlerin bedeli olanlar, belediyenin o anki gelirini etkilediği için istisnalara tabi olabilir. Her belediyenin kendi özel durumu, yerel yönetimlerin kendi dinamikleri de işin içine girince... İyice karmaşıklaşır. Küçük detaylar büyük fark yaratır yani.
Niye mi böyle abi? Çünkü devlet de bir yere kadar. Bazı borçlar, az önce de dedim ya, sistemin sağlığı için, devletin sürekli gelir akışı için elzem. Kimisi de öyle "kolay kurtuluş" kapısı olmasın diye özellikle dışarıda bırakılır. Her şeyi affedersen, bir daha kimse zamanında borcunu ödemez, "Nasılsa af çıkar" diye bekler. Bu da bir yönetim prensibi, bir nevi disiplin mekanizması aslında... Acı ama gerçek.
O yüzden diyorum ya, ne zaman bir yapılandırma paketi çıksa, sakın ha öyle gazete manşetleriyle ya da kulaktan dolma bilgilerle hareket etmeyin. Bir zahmet oturun, o paketin detaylarına bakın, Resmi Gazete'deki metnini okuyun. Hangi maddeler istisna, hangi borçlar hariç tutulmuş... Orada yazar hepsi. Öyle yoksa sonradan "Ben bunu bilmiyordum" diye feryat figan etmenin faydası olmaz. Tecrübeyle sabit bu, çok gördük böyle yanlış anlamalar yüzünden mağdur olanları...
Gümrük vergileri mi dedin? Ha işte orada bir duralım. Her gümrük borcu, öyle kafadan yapılandırmaya girmez abicim. Özellikle o anti-damping vergileri, telafi edici vergiler falan var ya, hani uluslararası ticaretin kılıcı gibi sallanır durur başımızda... Onlar genelde bu paketlerin dışında kalır. Devletin "stratejik" gördüğü, piyasa dengelerini korumak için uyguladığı şeyler bunlar, öyle borç diye silemezsin kolay kolay. Bayağı net çizgiler var orada, aman diyeyim.
Peki ya o adli para cezaları? Hani mahkemeden çıkan, ceza davasıyla birlikte gelen... Borç yapılandırma denince insanların aklına hemen vergi, SGK falan gelir ama adli para cezaları ayrı bir kategoridir. Bunlar borçtan ziyade, işlenmiş bir suçun, kabahatin karşılığıdır, bir nevi bedelidir. Onları öyle kalkıp da "Hadi yapılandırayım, takside böleyim" diyemezsin. Kanun koyucu öyle bir lüks vermez, bu işin adı ceza çünkü... Hukuki niteliği bambaşka.
Banka borçları meselesi de çok karıştırılır bak. Her banka borcunu devlet yapılandırıyor sanılır. Yok öyle bir dünya. Kredi kartı borçları, tüketici kredileri, ticari krediler... Bunlar aslında bankanın sana verdiği özel borçlardır, devletin değil. Hani devletin garantisi altında olan, kamu bankaları üzerinden belli bir program dahilinde verilenler hariç... Diğerleri bankanın kendi tasarrufundadır. Kalkıp da "Devlet paketi çıktı, benim Akbank'taki ticari kredimi yapılandır" diyemezsin. Bankanın kendi inisiyatifinde olan bir durum o... Kimi zaman bankalar kendi içlerinde düzenleme yapar ama o ayrı bir konu.
SGK borçları da öyle, her şeyi yapılandırıyorlar diye bir yanılgı var. Özellikle o güncel prim borçları... Hani bu ayın primi, gelecek ayın primi gibi... İşletmen devam ediyorsa, sigortalıların çalışıyorsa, cari dönem primlerini ödemek zorundasın. Yapılandırma genellikle geçmiş dönemlere ait birikmiş borçları kapsar, geleceği değil. "Ben şimdiki primimi de ödemeyeyim, nasılsa bir sonraki af çıkar" kafasıyla hareket edenler var, vallahi billahi sonra yolda kalır... Bu kısım çok kritik, sistemin dönmesi için şart.
Belediyelerle ilgili borçlar da kendine has. Çevre temizlik vergisi, emlak vergisi, su borçları gibi... Bunların da hepsini öyle tek bir potada eritmezler. Özellikle bu sürekli hizmetlerin bedeli olanlar, belediyenin o anki gelirini etkilediği için istisnalara tabi olabilir. Her belediyenin kendi özel durumu, yerel yönetimlerin kendi dinamikleri de işin içine girince... İyice karmaşıklaşır. Küçük detaylar büyük fark yaratır yani.
Niye mi böyle abi? Çünkü devlet de bir yere kadar. Bazı borçlar, az önce de dedim ya, sistemin sağlığı için, devletin sürekli gelir akışı için elzem. Kimisi de öyle "kolay kurtuluş" kapısı olmasın diye özellikle dışarıda bırakılır. Her şeyi affedersen, bir daha kimse zamanında borcunu ödemez, "Nasılsa af çıkar" diye bekler. Bu da bir yönetim prensibi, bir nevi disiplin mekanizması aslında... Acı ama gerçek.
O yüzden diyorum ya, ne zaman bir yapılandırma paketi çıksa, sakın ha öyle gazete manşetleriyle ya da kulaktan dolma bilgilerle hareket etmeyin. Bir zahmet oturun, o paketin detaylarına bakın, Resmi Gazete'deki metnini okuyun. Hangi maddeler istisna, hangi borçlar hariç tutulmuş... Orada yazar hepsi. Öyle yoksa sonradan "Ben bunu bilmiyordum" diye feryat figan etmenin faydası olmaz. Tecrübeyle sabit bu, çok gördük böyle yanlış anlamalar yüzünden mağdur olanları...