SudeMoon
Kayıtlı Kullanıcı
Yani, kaç defa şahit olmuşumdur bu duruma... Bir yere girmeye çalışırsın, şifreyi girersin, "hatalı" der, bir daha girersin, "hatalı" der, sonra bir uyarı gelir ekrana: "Çok sayıda hatalı giriş denemesi. Hesabınız geçici olarak kilitlenmiştir." O anki o şaşkınlık, o hafif panik... Sanki dünya başına yıkılmış gibi, değil mi? "Nasıl yani, az önce giriyordum ben buraya?" diye fısıldanırsın kendi kendine...
Hemen sonra, o içimizdeki pratik zeka (!) devreye girer: "Tamam, bu bilgisayar arızalı galiba. Ya da bu telefonun klavyesi mi basmıyor doğru düzgün?" Vallahi bu tepki her yerde aynı. Sanki problem cihazdaymış gibi, hemen atılırız başka bir cihaza, tablete uzanırız, yanımızdaki bilgisayarı açarız, hadi bakalım bir de oradan deneyelim... Çoğu zaman sonuç ne? Gene aynı uyarı, gene aynı blokaj. Hatta belki de daha da uzun süreli bir blokaj. İnsan işte, çareyi yanlış yerde arıyor bazen, abi ya...
Sen şimdi zannediyorsun ki o sistem, "Ahmet'in şu telefondan yaptığı girişi engelleyeyim ama öbür telefonundan girişine izin vereyim" diye mi düşünüyor? Yok öyle bir dünya. Mesele cihazda değil ki hiç... Mesele senin hesabınla o servisin arasındaki o incecik, o nazik, o küçücük bağlantıda. O bağlantı koptu mu, yani şifre yanlış girildi mi, blokaj hesabına yazılır, cihaza değil. Yani başka cihazdan denesen de, problem senin kimliğinde, senin parolanın unutulmuş olmasında... Bu kadar basit.
Oysa biraz durup düşünsek, "acaba şifrem mi yanlış?" diye kendimize sorsak... Kaç defa oluyor bu böyle? Ya da "ben en son ne zaman değiştirmiştim bu şifreyi?" Ya da o hep yaptığımız hata: her yerde aynı şifreyi kullanıp sonra birinin çalınmasıyla diğerlerinin de tehlikeye girmesi... Şifrelerimiz, hele de bugünlerde, resmen anahtarımız olmuş, en değerli eşyalarımızdan bile kıymetli... Ama ne hikmetse en çok da onları hafife alıyoruz. Biraz dalgınlık, biraz acelecilik...
Halbuki yapılacak şey çok belli, net... Hani hep derler ya, "Şifremi unuttum" bağlantısı... İşte o, tam da bu durumlar için var. Tıklayacaksın ona, sana rehberlik edecek. Ya e-posta gönderecek ya telefona kod... Hadi olmadı diyelim, o da yaramadı, işte o zaman gidip sitenin destek hattını arayacaksın, mail atacaksın... Bu kadar. Zor değil ki. Ama o panikle, o "ben şimdi çözmeliyim" inadıyla, hep yanlış yollara saparız... Bazen insanın kendini durdurup, bir nefes alıp, sakinleşmesi gerekiyor. Olayın özü bu.
Bizim zamanımızda, hani şu gazete kağıtları kokan, mürekkep izi ellerimizden çıkmayan günlerde... Böyle bir sorun olduğunda kalkar, giderdin o kuruma, derdini anlatırdın. Şimdi her şey tık tık dijital, parmağının ucunda. Ama o insan faktörü, o "doğru sorunu tespit etme" yeteneği hala aynı kalmış. Teknoloji değişiyor, insan doğası aynı kalıyor. O yüzden diyorum, hatalı giriş blokesi alıyorsan, sorunu cihazda değil, kendi hafızanda ya da belki de o şifreyi yeterince önemsemeyişinde ara... Ya da hiç değilse, sistemin nasıl çalıştığını anlamaya çalış, öyle deneme yanılma yapma.
Daha da önemlisi, bu tip şeyleri baştan önlemek lazım. Kolay akılda kalan ama başkası için tahmin etmesi zor şifreler, iki faktörlü kimlik doğrulama... Bunlar artık lüks değil, zorunluluk, vallahi zorunluluk. Sonra bir de oturup "niye başıma geldi bu şimdi" diye hayıflanırız... Demek istediğim, teknoloji bizi rahatlatıyor ama aynı zamanda daha dikkatli olmaya da zorluyor, bu kadar basit... Her şey bir yana, bir kere daha denemeden önce, bir düşün, gerçekten şifren doğru mu diye... Belki de bütün mesele bu...
Hemen sonra, o içimizdeki pratik zeka (!) devreye girer: "Tamam, bu bilgisayar arızalı galiba. Ya da bu telefonun klavyesi mi basmıyor doğru düzgün?" Vallahi bu tepki her yerde aynı. Sanki problem cihazdaymış gibi, hemen atılırız başka bir cihaza, tablete uzanırız, yanımızdaki bilgisayarı açarız, hadi bakalım bir de oradan deneyelim... Çoğu zaman sonuç ne? Gene aynı uyarı, gene aynı blokaj. Hatta belki de daha da uzun süreli bir blokaj. İnsan işte, çareyi yanlış yerde arıyor bazen, abi ya...
Sen şimdi zannediyorsun ki o sistem, "Ahmet'in şu telefondan yaptığı girişi engelleyeyim ama öbür telefonundan girişine izin vereyim" diye mi düşünüyor? Yok öyle bir dünya. Mesele cihazda değil ki hiç... Mesele senin hesabınla o servisin arasındaki o incecik, o nazik, o küçücük bağlantıda. O bağlantı koptu mu, yani şifre yanlış girildi mi, blokaj hesabına yazılır, cihaza değil. Yani başka cihazdan denesen de, problem senin kimliğinde, senin parolanın unutulmuş olmasında... Bu kadar basit.
Oysa biraz durup düşünsek, "acaba şifrem mi yanlış?" diye kendimize sorsak... Kaç defa oluyor bu böyle? Ya da "ben en son ne zaman değiştirmiştim bu şifreyi?" Ya da o hep yaptığımız hata: her yerde aynı şifreyi kullanıp sonra birinin çalınmasıyla diğerlerinin de tehlikeye girmesi... Şifrelerimiz, hele de bugünlerde, resmen anahtarımız olmuş, en değerli eşyalarımızdan bile kıymetli... Ama ne hikmetse en çok da onları hafife alıyoruz. Biraz dalgınlık, biraz acelecilik...
Halbuki yapılacak şey çok belli, net... Hani hep derler ya, "Şifremi unuttum" bağlantısı... İşte o, tam da bu durumlar için var. Tıklayacaksın ona, sana rehberlik edecek. Ya e-posta gönderecek ya telefona kod... Hadi olmadı diyelim, o da yaramadı, işte o zaman gidip sitenin destek hattını arayacaksın, mail atacaksın... Bu kadar. Zor değil ki. Ama o panikle, o "ben şimdi çözmeliyim" inadıyla, hep yanlış yollara saparız... Bazen insanın kendini durdurup, bir nefes alıp, sakinleşmesi gerekiyor. Olayın özü bu.
Bizim zamanımızda, hani şu gazete kağıtları kokan, mürekkep izi ellerimizden çıkmayan günlerde... Böyle bir sorun olduğunda kalkar, giderdin o kuruma, derdini anlatırdın. Şimdi her şey tık tık dijital, parmağının ucunda. Ama o insan faktörü, o "doğru sorunu tespit etme" yeteneği hala aynı kalmış. Teknoloji değişiyor, insan doğası aynı kalıyor. O yüzden diyorum, hatalı giriş blokesi alıyorsan, sorunu cihazda değil, kendi hafızanda ya da belki de o şifreyi yeterince önemsemeyişinde ara... Ya da hiç değilse, sistemin nasıl çalıştığını anlamaya çalış, öyle deneme yanılma yapma.
Daha da önemlisi, bu tip şeyleri baştan önlemek lazım. Kolay akılda kalan ama başkası için tahmin etmesi zor şifreler, iki faktörlü kimlik doğrulama... Bunlar artık lüks değil, zorunluluk, vallahi zorunluluk. Sonra bir de oturup "niye başıma geldi bu şimdi" diye hayıflanırız... Demek istediğim, teknoloji bizi rahatlatıyor ama aynı zamanda daha dikkatli olmaya da zorluyor, bu kadar basit... Her şey bir yana, bir kere daha denemeden önce, bir düşün, gerçekten şifren doğru mu diye... Belki de bütün mesele bu...