IndigoMarigold
Kayıtlı Kullanıcı
O an var ya, cüzdan elinde donup kalıyorsun şehrin göbeğinde, yabancı bir dil konuşan kasaya bakıp... Sanki dünya durmuş, nefes almayı unutmuşsun gibi. Vay be, insanı ne kadar çaresiz bırakıyor değil mi? Bir makineye bağlı olmak, birkaç kuruş için bile kurban durumuna düşmek... Sanki boğazına bir ip geçmiş de çekiyorlar seni, hem de bilmediğin bir yerde.
Arayan sen, ulaşamayan sen, derdini anlatmaya çalışırken saatlerce telefonda bekleyen gene sen. Tuş sesleri, anlamsız menüler... Sanki karşında robot değil de bir bankacılık tanrısı var da ona yalvarıyorsun... Ya da daha kötüsü, sanki suçlu senmişsin gibi hissettiriyorlar insana, vallahi billahi, akıl almaz bir durum.
Hani o güvenlik duvarları var ya, işte onlar bazen seni koruyayım derken tam ortadan ikiye bölüyor. Gecenin bir yarısı, bilmem hangi ülkede, pat diye bir e-posta gelir: "Şüpheli işlem tespit edildi." Ne demek şüpheli? Ben yapıyorum o işlemi, abi! Benim o para, benim alın terim... Akıl sır ermiyor bu işe bazen, resmen deliriyorsun.
Sonra oturup düşünüyorsun, şimdi ne halt edeceğim ben? Cebimde beş kuruş yok, otel ödemesi bekliyor, havaalanı taksisi kapıda... O telaş, o panik, anlatılmaz yaşanır. Sanki tüm dünya sana karşı komplo kurmuş gibi, gerçekten de öyle... Sanki küçücük bir işlem için tüm hayatın bir anda tepetaklak oluyor, tüm planlar suya düşüyor.
Ama dur bakalım, panik yapmak çözüm değil. Önce bir derin nefes al, sakinleş... Sonra o lanet olası bankanın numarasını bulacaksın, evet, o beynini emen müşteri hizmetleri numarasını... Ve bu sefer pes etmeyeceksin, bu sefer sonuna kadar gideceksin, dişini sıkacaksın. Bu senin paran, senin hakkın ya, kimsenin iki dudağının arasında değil!
Karşına çıkan ilk robotu aşacaksın, sonra ikinciyi, belki üçüncüyü... Ve nihayet o insan sesi geldiğinde, yemin ediyorum altın bulmuş gibi oluyorsun. "Yurt dışındayım, şu tarihte şu kadar harcama yaptım, evet benim, ben onaylıyorum," diyeceksin. Her detayı en net şekilde, sanki bir dedektifmiş gibi anlatacaksın, eksiksiz.
İnanır mısın, bazen o anki durumunu anlatırken, adamın sana inanması için neredeyse yalvarıyorsun. Pasaport numaranı, kimlik bilgilerini, annenin kızlık soyadını bile soruyorlar, sanki banka değil de FBI... Ve sen de bu saçma sapan sorulara cevap verirken, aslında bir nevi kendi masumiyetini kanıtlamaya çalışıyorsun. Garip değil mi, insan kendi parası için kendini aklamaya çalışıyor?
O "tamamdır, blokeniz kaldırıldı" cümlesi var ya, işte o ses... Bir anda omuzlarından tonlarca yük kalkmış gibi hissedersin. Sanki bir hapishaneden firar etmiş, özgürlüğe koşuyorsun... O anki rahatlama, paranın satın alabileceği bir şey değil, vallahi değil. Yüzüne kan gelir, nefes alırsın yeniden, hayat döner normale.
Peki bu işkenceyi tekrar yaşamamak için ne yapmalı? Çok basit aslında, ama nedense kimse söylemez bunu sana baştan. Seyahate çıkmadan önce bankana haber ver abi. Bir telefon aç, "Ben falanca tarihler arasında şuraya gidiyorum, kartım açık kalsın," de... Bu kadar basit işte, bu kadar! Ne var yani, söylemek o kadar mı zor, bir zahmet yani.
Yoksa gene o çaresizlik, o sinir krizi kapıda seni bekler. Yurt dışında kartsız kalmak... Düşünsene, resmen felaket senaryosu. Paranın var ama kullanamıyorsun, sanki bir hayalet para... Akıl alır gibi değil bu sistem bazen, gerçekten değil. O yüzden diyorum, ne olursa olsun, kendi hakkına sahip çık, sesini yükselt, kimseye pabuç bırakma!
Arayan sen, ulaşamayan sen, derdini anlatmaya çalışırken saatlerce telefonda bekleyen gene sen. Tuş sesleri, anlamsız menüler... Sanki karşında robot değil de bir bankacılık tanrısı var da ona yalvarıyorsun... Ya da daha kötüsü, sanki suçlu senmişsin gibi hissettiriyorlar insana, vallahi billahi, akıl almaz bir durum.
Hani o güvenlik duvarları var ya, işte onlar bazen seni koruyayım derken tam ortadan ikiye bölüyor. Gecenin bir yarısı, bilmem hangi ülkede, pat diye bir e-posta gelir: "Şüpheli işlem tespit edildi." Ne demek şüpheli? Ben yapıyorum o işlemi, abi! Benim o para, benim alın terim... Akıl sır ermiyor bu işe bazen, resmen deliriyorsun.
Sonra oturup düşünüyorsun, şimdi ne halt edeceğim ben? Cebimde beş kuruş yok, otel ödemesi bekliyor, havaalanı taksisi kapıda... O telaş, o panik, anlatılmaz yaşanır. Sanki tüm dünya sana karşı komplo kurmuş gibi, gerçekten de öyle... Sanki küçücük bir işlem için tüm hayatın bir anda tepetaklak oluyor, tüm planlar suya düşüyor.
Ama dur bakalım, panik yapmak çözüm değil. Önce bir derin nefes al, sakinleş... Sonra o lanet olası bankanın numarasını bulacaksın, evet, o beynini emen müşteri hizmetleri numarasını... Ve bu sefer pes etmeyeceksin, bu sefer sonuna kadar gideceksin, dişini sıkacaksın. Bu senin paran, senin hakkın ya, kimsenin iki dudağının arasında değil!
Karşına çıkan ilk robotu aşacaksın, sonra ikinciyi, belki üçüncüyü... Ve nihayet o insan sesi geldiğinde, yemin ediyorum altın bulmuş gibi oluyorsun. "Yurt dışındayım, şu tarihte şu kadar harcama yaptım, evet benim, ben onaylıyorum," diyeceksin. Her detayı en net şekilde, sanki bir dedektifmiş gibi anlatacaksın, eksiksiz.
İnanır mısın, bazen o anki durumunu anlatırken, adamın sana inanması için neredeyse yalvarıyorsun. Pasaport numaranı, kimlik bilgilerini, annenin kızlık soyadını bile soruyorlar, sanki banka değil de FBI... Ve sen de bu saçma sapan sorulara cevap verirken, aslında bir nevi kendi masumiyetini kanıtlamaya çalışıyorsun. Garip değil mi, insan kendi parası için kendini aklamaya çalışıyor?
O "tamamdır, blokeniz kaldırıldı" cümlesi var ya, işte o ses... Bir anda omuzlarından tonlarca yük kalkmış gibi hissedersin. Sanki bir hapishaneden firar etmiş, özgürlüğe koşuyorsun... O anki rahatlama, paranın satın alabileceği bir şey değil, vallahi değil. Yüzüne kan gelir, nefes alırsın yeniden, hayat döner normale.
Peki bu işkenceyi tekrar yaşamamak için ne yapmalı? Çok basit aslında, ama nedense kimse söylemez bunu sana baştan. Seyahate çıkmadan önce bankana haber ver abi. Bir telefon aç, "Ben falanca tarihler arasında şuraya gidiyorum, kartım açık kalsın," de... Bu kadar basit işte, bu kadar! Ne var yani, söylemek o kadar mı zor, bir zahmet yani.
Yoksa gene o çaresizlik, o sinir krizi kapıda seni bekler. Yurt dışında kartsız kalmak... Düşünsene, resmen felaket senaryosu. Paranın var ama kullanamıyorsun, sanki bir hayalet para... Akıl alır gibi değil bu sistem bazen, gerçekten değil. O yüzden diyorum, ne olursa olsun, kendi hakkına sahip çık, sesini yükselt, kimseye pabuç bırakma!