kimliğin

Hatırlıyorum, ilk video görüşmemi yaptığım günü. Elbette heyecanlıydım. Ama sonra bir şey oldu. Benden kimliğimi tekrar tekrar göstermemi istediler. Sanki ilk gösterdiğim yeterli değilmiş gibi… O an, içimde bir kuşku belirdi. Acaba bilgilerim güvende miydi? İşte o gün anladım, video doğrulama...

Selfie doğrulama... Ne kadar da modern, değil mi? Cep telefonunu çıkarıyorsun, kimliğinle yan yana bir poz veriyorsun, hop, işlem tamam! Ama dur bakalım, her şey göründüğü kadar pürüzsüz mü sahiden? Kimliğimizdeki o minicik kılcal çizikler, acaba bu dijital süreçte nelere yol açıyor, hiç...

O kareye sığan sadece yüzümüz oluyor, değil mi? Gözümüzdeki keder, dudağımızdaki hüzün, o anki ruh halimiz... onlar hep dışarıda kalıyor. Kimliğin ta kendisi, çerçeveye sığmayan derinliklerinde gizli, vallahi billahi. Bize bir çerçeve sunuyorlar. O çerçevenin içine sığdırmaya çalışıyoruz...

Selfie doğrulaması dediğimiz şey, aslında kimliğinizi cüzdanınızdaki kimlikle eşleştirmekten öte bir şey değil mi... Yani, sen misin o fotoğraf, şu an canlı mısın, bunu anlamaya çalışıyor sistem. Çok basit, pratik bir amaç var burada, abi. Peki, bu noktada 'temiz' olmak derken neyi kastediyoruz...

Selfie doğrulaması dediğimiz o pratik, hızlı çözüm, aslında kimliğimizle yüzümüz arasındaki o kadim bağı derinden sarsıyor, farkında mıyız? O anlık "tamamdır" onayı, dijital varlığımızın yeni bir boyutunu açıyor, öyle değil mi abi ya... Yüzümüzün salt bir veri noktasına indirgenmesi...

Selfie doğrulama... Yeni bir şey değil aslında. Ama kimliğin altındaki o imza kısmı var ya, işte orası biraz kafa karıştırıcı olabiliyor. Ne anlama geliyor, ne işe yarıyor? Çoğu kişi fotoğrafını çekip gönderiyor, tamam. Ama o imza neden orada? Sadece formalite icabı mı, yoksa daha derin bir...

Şimdi o an geldiğinde, hani şu yeni bir banka hesabı açarken, bir kripto platformuna kaydolurken veya devletle ilgili online bir işlem yaparken karşımıza çıkan "kimliğinizi yüzünüzle birlikte aynı kareye alın" uyarısı... İçimizden bir anlık bir "yok artık, bu da mı çıktı?" isyanı yükselmiyor mu...

Ya şimdi bu selfie doğrulama meselesi var ya, bazen insanı çileden çıkarıyor vallahi. Hani çektim sandığın o capcanlı kimlik fotoğrafı, bir bakıyorsun ekranında siyah beyaz çıkmış... Deli oluyorsun. Ne oldu şimdi? Benim kimlik rengini mi kaybetti durduk yere, yoksa ben mi yanlış bir şey yaptım...

Selfie doğrulaması... Ah, bu modern zamanların "beni ben yapan" ritüeli. Kimlik ispatının dijitalleştirilmiş hali desem, çok mu akademik kaçar? Belki de. Ama düşününce, cebimizdeki minik ekranlar sayesinde banka hesabı açabiliyor, oy kullanabiliyor, hatta devlet dairelerinde işlem yapabiliyoruz...

Hatırlıyorum da, bir banka uygulamasında hesap açmaya çalışıyordum. Her şey tıkırındaydı, evraklar tamam, bilgiler doğru. Son aşama, o meşhur "selfie doğrulama." Telefonu ayarladım, kimliği elime aldım, gülümse... *klik*. Ekranda beliren uyarı: "Kimlik üzerindeki parlama nedeniyle doğrulama...

Şimdi şu selfie doğrulama dedikleri, her uygulamanın, her bankanın, her dijital işlemin olmazsa olmazı oldu ya... Hani o kimliği alıp, yüzünle birlikte kameraya gösterme faslı var... İşte orada hepimizin refleksle yaptığı, o kimliği sıkıca tutarken baş parmağımızın kimliğin küçücük bir köşesine...

Selfie doğrulamasında NFC çipi okunamadı, kıyamet mi koptu yani? Yok canım, o kadar da değil. Ama kabul edelim, o an içten içe bir "Eyvah, şimdi ne olacak?" demediniz mi? Demediyseniz bile, deyin bence. Çünkü teknolojiye bu kadar güvenmek biraz naiflik oluyor günümüzde, değil mi? Şimdi, NFC...

NFC Doğrulamada Kimliğin Yanlış Yöne Konulması ve Hata Çözümü Otomatik ödeme noktasında yine mi takıldın? Oysa ne kadar pratik değil miydi NFC? Telefonu pos cihazına yaklaştırıyorsun, tık, geçiyor... Ama bazen olmuyor işte. Bir türlü o "tık" sesi gelmiyor, ekranda "lütfen yeniden deneyin"...