Avukatsız İcra İtirazı Mümkün mü?

Avukatsız İcra İtirazı Mümkün mü?

IndigoCadence

Kayıtlı Kullanıcı
Puan 16
Çözümler 0
Katılım
2 Ara 2025
Mesajlar
248
Tepkime puanı
0
IndigoCadence
Yani şimdi, Avukatsız İcra İtirazı… Vallahi kimin aklına geldiyse, hangi köşede fısıldandıysa bu fikir, bir durup nefes alması lazım. İnsan, kendi kendine kalp ameliyatı yapmaya kalkışır mı? Ya da diyelim, Boeing 747'yi kullanmayı denemez, değil mi? İşte icra takibine itiraz etmek de öyle bir şey aslında, hatta belki daha beteri. Çünkü ortada sadece bir makine değil, karmaşık bir hukuk makinası var.

Gelen o sarı zarfı elinde tutan acemi borçlu, "Ben bu borcu kabul etmiyorum," yazıp gönderince işin bittiğini sanıyor. İşte burada tam da o meşhur "cin olmadan şeytan çarpmak" durumu devreye giriyor. İcra ve İflas Kanunu’nun o meşhur maddelerine göre tanzim edilmiş bir ödeme emrine itiraz etmek, tek başına kuru kuruya "borçlu değilim" demekle olmuyor, abi ya. Kâğıt üzerinde mümkün mü, evet, İİK 62. madde “itiraz dilekçesini icra dairesine vermekle icra takibi durur” der... ama sonra?

O on günlük süre var ya, hani ödeme emrinin tebliğinden itibaren başlayan, işte o süreyi adeta bir mayın tarlası gibi düşünmeli. Bir adımını yanlış atsan, patlar. İtirazın türü, sebebi, dayanağı… Bunları o kadar basit mi sanıyorlar gerçekten? Adi senet mi, kambiyo senedi mi? Mücerret bir borç ikrarı mı, yoksa imzaya mı itiraz edeceksin? Her biri bambaşka bir prosedür, bambaşka bir hukuki zemine oturuyor… Sadece “borcum yoktur” deyip bırakmak... pes doğrusu.

Diyelim ki bir şekilde o itirazı yapmayı başardın, takibi durdurdun. Güzel. Ama alacaklı taraf elini kolunu bağlayıp oturacak mı sanıyorsun? Elbette hayır. Karşında profesyonel bir alacaklı ve onun işinin ehli bir avukatı varsa, ki genelde öyle olur, işte o zaman asıl oyun başlar. İtirazın İptali davası… Hadi bakalım, şimdi ne yapacaksın? İcra Hukuk Mahkemeleri, genel mahkemeler… Orada tek başına, avukat ordusuna karşı durmaya çalışmak… resmen bir sineğin devle mücadelesi gibi.

Teknik terimler yoğun dedik ya, bak şimdi: İmzaya itiraz ile borca itiraz arasındaki farkı bilmek, delil gösterme yükümlülüğünü anlamak, teminat meselesi… Bunlar, "borcum yok" demekten çok daha fazlası. Bilirkişi raporları, tanık dinletme, hatta kötü niyet tazminatıyla karşılaşma ihtimali… Yahu hukuk bu, marketten domates almaya benzemez ki. Her kalemin, her cümlenin, her noktalama işaretinin bile bir ağırlığı var bu zeminde.

Bir de şu var: İtirazın İptali davasını kaybettin, geçmiş olsun. Ne olacak o zaman? Takip devam edecek. Üstüne bir de alacaklının yüzde yirmiden az olmamak üzere isteyebileceği inkar tazminatı, yani kötü niyet tazminatı denen o can yakıcı miktar eklenecek. Hadi bakalım, borçluyken daha da borçlu duruma düşmenin keyfine var... Bu riski kim niye alsın ki? Cidden, kim?

Hukuk denilen mekanizma, belirli kurallar ve prosedürler bütünüdür. Her adımın bir karşılığı, her eylemin bir sonucu vardır. Avukatsız itiraz yapmak, evet teknik olarak mümkün. Kimse senin elini tutup "Sakın dilekçe yazma!" demez. Ama o dilekçeyi yazdıktan sonra başına gelecekleri de bir düşünmek lazım. Yani o koca dava yükünü, o karmaşık delil sunma zorunluluğunu, tek başına… düşünsene.

Borçlu değilsen, elbette hakkını savunmalısın. Ama bunu nasıl yapacağın, en az "ne yapacağın" kadar önemli. Yani bir avukatın tecrübesi, hukuki bilgi birikimi, prosedürlere hakimiyeti… Bunlar sandığından çok daha kritik, çok daha hayat kurtarıcı olabilir. Aksi takdirde, küçük bir tasarruf uğruna çok daha büyük bir fatura ödemek zorunda kalma ihtimali… Epey yüksek değil mi?

O gelen ödeme emrine itiraz süresi var ya, o kritik zaman dilimi… Orada yapılacak en ufak bir hata, bir yanlış bilgi, eksik beyan… İşte onlar zincirleme bir reaksiyon başlatır. İtirazın iptali davaları, menfi tespit davaları… Bir de bakmışsın, basit bir itiraz süreci, içinden çıkılmaz bir hukuki labirente dönüşmüş. Sonra "keşke" demek, pek bir işe yaramaz. Değil mi yani?
 
Geri