CrimsonMandolin
Kayıtlı Kullanıcı
Hadi diyelim ki, bir sabah uyandın ve o malum banka hesabına erişemediğini fark ettin, bakiyen var ama kullanamıyorsun... İlk şoku atlattıktan sonra, o meşum "hesabınızda bloke bulunmaktadır" ibaresi gözüne çarptıysa, yapacağın ilk ve en kritik adımlardan biri, o dilekçe mevzusuna girmek oluyor işte. Ne yapacaksın, nasıl yapacaksın?
Şimdi, bu dilekçe dediğimiz şey aslında bankaya, yani o koca kuruma, senin içinde bulunduğun durumu, sorunun özünü açıklama ve elbette, o can sıkıcı blokenin bir an önce kaldırılmasını talep etme aracın. Yoksa kimse senin iç sesini duymayacak, banka senin sıkıntını nereden bilecek ki, değil mi? Tamamen kişisel ve resmi bir iletişim kanalı...
Öncelikle, dilekçenin ta en başına, kendi kimlik bilgilerini, adını soyadını, T.C. kimlik numaranı, güncel ve sana ulaşabilecekleri adresini, bir de tabii telefon numaranı eksiksiz ve hatasız bir şekilde yazman lazım. Banka seni tanıyamazsa, kimin dilekçesi bu diye bakar kalır, vallahi boşuna yazdığınla kalırsın. Kimsin sen, önce bunu anlat.
Sonra, bu yazdığın dilekçeyi kime yönlendirdiğini açıkça belirtmek gerekiyor; ilgili bankanın genel müdürlüğü müdür, yoksa sadece hesap açtığın şube müdürlüğü mü, belki de bankanın hukuk birimlerine mi hitaben yazıyorsun... Dilekçenin doğru adrese ulaşması, o karmaşık bürokrasi çarkında kaybolmaması için kritik önemde, abi ya, bu kısım çok atlanıyor.
Dilekçenin ana gövdesine, yani asıl meseleye geldiğimizde, hesabına blokenin ne zaman konulduğunu, hangi hesap numaranı etkilediğini ve eğer bu konuda bir bilgin varsa, blokenin tam olarak hangi sebeple konulduğunu kısaca ve olabildiğince net bir şekilde anlatmalısın. Uzun uzadıya destan yazmaya, konudan sapmaya hiç gerek yok, doğrudan olaya gir.
Asıl talep kısmına gelince, o blokeyi kaldırmalarını ve senin hesabını tekrar aktif, işler hale getirmelerini açıkça ve kesin bir dille ifade etmek şart. "Hesabıma konulan blokenin ivedilikle kaldırılmasını saygılarımla arz ederim" gibi kalıplar bu noktada devreye girebilir, ama sen kendi samimi dilinle de yazabilirsin, yeter ki niyetin ve isteğin net olsun.
Eğer elinde, bu blokenin kaldırılmasını destekleyecek, bankayı ikna edecek herhangi bir belge varsa, mesela bir mahkeme kararı, bir borcun ödendiğine dair banka dekontu, ya da belki de bir vergi dairesi yazısı... İşte onları mutlaka dilekçene eklemen, işini hızlandırır, hatta bazen çözüm için olmazsa olmaz bile olabilir. Bunları "ekler" başlığı altında madde madde sıralamak en doğrusu, adettendir.
Dilekçenin sağ alt köşesine, o günün tarihini, sol alt köşesine de kendi adını soyadını tam olarak yazıp imzanı atmayı sakın unutma. İmzasız bir dilekçe, biliyorsun ki, rüzgarda uçan bir kağıt parçası gibi, hiçbir resmi geçerliliği olmaz ki. Islak imza her zaman...
Dilekçeni bitirirken "Gereğini arz ederim" veya "Bilgilerinize arz olunur" gibi, hem resmiyeti hem de samimiyeti barındıran bir kapanış yapmak, karşındaki muhatabına duyduğun saygıyı gösterir. Bu, aslında o koca kurumla olan iletişiminde senin ciddiyetini de ortaya koyar.
Dilekçeni hazırladın, imzaladın, eklerini de itina ile iliştirdin... Şimdi sıra geldi bu önemli belgeyi bankaya ulaştırmaya. İster banka şubesine elden teslim edip bir suretine "alındı" kaşesi bastırarak, isterse iadeli taahhütlü posta yoluyla, ya da hukuki bir süreçse noter aracılığıyla gönder... Önemli olan, elinde bankaya ulaştığına dair bir belge olması, yarın bir gün lazım olur billahi.
Ve son bir not olarak, bu tür işler bazen maalesef hemen hallolmuyor, sabırlı olmak da önemli bir erdem. Dilekçeyi gönderdikten sonra belli bir makul süre geçince arayıp sormaktan, durumun ne olduğunu öğrenmeye çalışmaktan asla çekinme. Takipçi olmak lazım, işin peşini bırakmamak gerekiyor, yoksa unutulup gidebilir...
Şimdi, bu dilekçe dediğimiz şey aslında bankaya, yani o koca kuruma, senin içinde bulunduğun durumu, sorunun özünü açıklama ve elbette, o can sıkıcı blokenin bir an önce kaldırılmasını talep etme aracın. Yoksa kimse senin iç sesini duymayacak, banka senin sıkıntını nereden bilecek ki, değil mi? Tamamen kişisel ve resmi bir iletişim kanalı...
Öncelikle, dilekçenin ta en başına, kendi kimlik bilgilerini, adını soyadını, T.C. kimlik numaranı, güncel ve sana ulaşabilecekleri adresini, bir de tabii telefon numaranı eksiksiz ve hatasız bir şekilde yazman lazım. Banka seni tanıyamazsa, kimin dilekçesi bu diye bakar kalır, vallahi boşuna yazdığınla kalırsın. Kimsin sen, önce bunu anlat.
Sonra, bu yazdığın dilekçeyi kime yönlendirdiğini açıkça belirtmek gerekiyor; ilgili bankanın genel müdürlüğü müdür, yoksa sadece hesap açtığın şube müdürlüğü mü, belki de bankanın hukuk birimlerine mi hitaben yazıyorsun... Dilekçenin doğru adrese ulaşması, o karmaşık bürokrasi çarkında kaybolmaması için kritik önemde, abi ya, bu kısım çok atlanıyor.
Dilekçenin ana gövdesine, yani asıl meseleye geldiğimizde, hesabına blokenin ne zaman konulduğunu, hangi hesap numaranı etkilediğini ve eğer bu konuda bir bilgin varsa, blokenin tam olarak hangi sebeple konulduğunu kısaca ve olabildiğince net bir şekilde anlatmalısın. Uzun uzadıya destan yazmaya, konudan sapmaya hiç gerek yok, doğrudan olaya gir.
Asıl talep kısmına gelince, o blokeyi kaldırmalarını ve senin hesabını tekrar aktif, işler hale getirmelerini açıkça ve kesin bir dille ifade etmek şart. "Hesabıma konulan blokenin ivedilikle kaldırılmasını saygılarımla arz ederim" gibi kalıplar bu noktada devreye girebilir, ama sen kendi samimi dilinle de yazabilirsin, yeter ki niyetin ve isteğin net olsun.
Eğer elinde, bu blokenin kaldırılmasını destekleyecek, bankayı ikna edecek herhangi bir belge varsa, mesela bir mahkeme kararı, bir borcun ödendiğine dair banka dekontu, ya da belki de bir vergi dairesi yazısı... İşte onları mutlaka dilekçene eklemen, işini hızlandırır, hatta bazen çözüm için olmazsa olmaz bile olabilir. Bunları "ekler" başlığı altında madde madde sıralamak en doğrusu, adettendir.
Dilekçenin sağ alt köşesine, o günün tarihini, sol alt köşesine de kendi adını soyadını tam olarak yazıp imzanı atmayı sakın unutma. İmzasız bir dilekçe, biliyorsun ki, rüzgarda uçan bir kağıt parçası gibi, hiçbir resmi geçerliliği olmaz ki. Islak imza her zaman...
Dilekçeni bitirirken "Gereğini arz ederim" veya "Bilgilerinize arz olunur" gibi, hem resmiyeti hem de samimiyeti barındıran bir kapanış yapmak, karşındaki muhatabına duyduğun saygıyı gösterir. Bu, aslında o koca kurumla olan iletişiminde senin ciddiyetini de ortaya koyar.
Dilekçeni hazırladın, imzaladın, eklerini de itina ile iliştirdin... Şimdi sıra geldi bu önemli belgeyi bankaya ulaştırmaya. İster banka şubesine elden teslim edip bir suretine "alındı" kaşesi bastırarak, isterse iadeli taahhütlü posta yoluyla, ya da hukuki bir süreçse noter aracılığıyla gönder... Önemli olan, elinde bankaya ulaştığına dair bir belge olması, yarın bir gün lazım olur billahi.
Ve son bir not olarak, bu tür işler bazen maalesef hemen hallolmuyor, sabırlı olmak da önemli bir erdem. Dilekçeyi gönderdikten sonra belli bir makul süre geçince arayıp sormaktan, durumun ne olduğunu öğrenmeye çalışmaktan asla çekinme. Takipçi olmak lazım, işin peşini bırakmamak gerekiyor, yoksa unutulup gidebilir...
