PrismCadence
Kayıtlı Kullanıcı
Hesap bakiyesi sıfır mı görünüyor? Ya da daha fenası, o canım para "bloke" ibaresiyle sana el sallıyor ama erişilemez mi duruyor? Kâbus gibi bir senaryo vallahi billahi. Hele ki o bloke "hukuki süreç" diye yuvarlak bir tabirle geçiştirildiğinde, insanda tansiyon fırlar, bir de üstüne hafiften panik başlar... Peki, bu durumla başa çıkmaya çalışırken "ben hallederim" diyenlerin akıbeti ne oluyor dersin? Genellikle "hallettim" değil, "daha da berbat ettim" oluyor...
Bankalar keyfinden bloke koymaz, bunu biliyoruz. Ama işin enteresan yanı, bankanın da kendine göre bir koruma kalkanı var, o da legal çerçeve. Ya MASAK'tan bir ihbar gelmiştir, ya bir icra takibi dosyası açılmıştır, ya da kim bilir, mahkeme kararıdır o parayı donduran. İşte o "ya da" kısmı, işin rengini tam olarak belirliyor. Sen o anın şokuyla banka şubesine dalıp, "Benim param, kimin ne hakkı var!" diye isyan ettiğinde, karşındaki gişe görevlisi sana ne desin? Elinde koca bir hukuk külliyatı mı var? Yok abi.
Şimdi gelelim o "avukat tutmak" mevzuuna. Birçok kişi bunu angarya görür, gereksiz masraf sayar, "Benim paramı geri almak için niye birine para vereyim ki?" diye fısıldar içinden. Haklı bir serzeniş gibi duruyor değil mi? Ama durum tam olarak öyle işlemiyor işte. O banka blokesinin arkasında ne tür bir hukuki sebep yattığını, o delil yetersizliğinin nereden kaynaklandığını, o ihtiyati tedbir kararının nasıl kalkacağını bilmeden, el yordamıyla yol almaya çalışmak... ne bileyim, bir nevi kör uçuş yapmak gibi.
Bankanın çağrı merkezindeki o robot sesin "Durumunuz inceleniyor" lafları, seni bir saat daha hattın diğer ucunda oyalayıp durur. Şubeye gittiğinde "Bizim yetkimiz yok, hukuki bir konu" derler. E, peki kimin yetkisi var, kimin konusu? İşte o noktada avukat denen figür devreye giriyor. Blokenin hukuki zemini nedir? Hangi mahkeme karar verdi? Hangi icra dairesi dosyayı açtı? Tüm bu soruların cevabını bulmak, doğru kuruma doğru dilekçeyi sunmak, hani öyle "bi' şey" yazıp yollamakla olmuyor. Vallahi olmuyor.
İşin püf noktası, bankacılık ve icra hukuku arasındaki o girift ilişkiyi çözmekte. Bloke konulan paranın mahiyetine göre atılacak adımlar da değişiyor. Maaş hesabı mı? Ortak hesap mı? Tasarruf hesabı mı? Her birinin kendine özgü bir prosedürü, itiraz yolu var. Bunu bilmeden, "Benim alacağım yok ki!" diye söylenmek, sadece kendi kendini yormak anlamına geliyor... boşuna yani.
Bazen mesele sadece "paramı geri almak" değil, o paranın yasal statüsünü netleştirmektir. MASAK kararıysa farklı, icra takibiyse bambaşka. Kaldı ki, avukat, sadece blokeyi kaldırmakla kalmaz; altta yatan sorunun, yani o blokenin esas sebebinin de çözümü için uğraşır. Yani, balık tutmayı öğretir misali, sorunun köküne inmeye çalışır. Yoksa blokeyi kaldırırsın, birkaç gün sonra başka bir sebepten yine hop...
Şimdi kimileri "Ama avukatlar pahalı" diyecek. Elbette. Ama hesabı bloke olmuş, ticari hayatı durmuş, belki de temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak duruma gelmiş birinin bu süreci uzatmasının maliyeti nedir sence? Kayıp zaman, kaçırılan fırsatlar, bir de üstüne artan stres... Bunların parasal karşılığı yok mu? Hem kim demiş ki bu işi tek başına, "ben kendi çabamla hallederim" diyecek kadar basite alabilirsin?
Uzman bir gözün, mevzuatı bilen, bankaların o katı kurumsal yapısına nasıl yaklaşacağını tecrübe etmiş birinin varlığı, sürecin hızlanmasındaki anahtar faktör. İnanın bana, o bankaların hukuk departmanları, sıradan bir vatandaşın dilekçesini okumaya bile vakit ayırmazken, bir avukatın yasal dayanaklarıyla yazılmış ihtarnamesi veya dilekçesi anında masalarına iner, müvekkil menfaati gözetilerek değerlendirilir... Fark bu işte.
Eğer banka blokesi ile yüzleştiysen, o zaman bil ki, mesele bir "hal hatır sorma" ziyareti değil. Tamamen hukuki bir süreçle, belirsizliklerle ve bürokratik engellerle dolu bir arena. Bu arenada tek başına, elinde kılıç yerine dilekçe taslağıyla dolaşmak... ne bileyim, biraz hayalperestlik gibi duruyor. Profesyonel destek, bu işin olmazsa olmazıdır, aksi halde o bloke sana sadece parasızlık değil, bir de üstüne gereksiz bir maceranın faturasını keser...
Bankalar keyfinden bloke koymaz, bunu biliyoruz. Ama işin enteresan yanı, bankanın da kendine göre bir koruma kalkanı var, o da legal çerçeve. Ya MASAK'tan bir ihbar gelmiştir, ya bir icra takibi dosyası açılmıştır, ya da kim bilir, mahkeme kararıdır o parayı donduran. İşte o "ya da" kısmı, işin rengini tam olarak belirliyor. Sen o anın şokuyla banka şubesine dalıp, "Benim param, kimin ne hakkı var!" diye isyan ettiğinde, karşındaki gişe görevlisi sana ne desin? Elinde koca bir hukuk külliyatı mı var? Yok abi.
Şimdi gelelim o "avukat tutmak" mevzuuna. Birçok kişi bunu angarya görür, gereksiz masraf sayar, "Benim paramı geri almak için niye birine para vereyim ki?" diye fısıldar içinden. Haklı bir serzeniş gibi duruyor değil mi? Ama durum tam olarak öyle işlemiyor işte. O banka blokesinin arkasında ne tür bir hukuki sebep yattığını, o delil yetersizliğinin nereden kaynaklandığını, o ihtiyati tedbir kararının nasıl kalkacağını bilmeden, el yordamıyla yol almaya çalışmak... ne bileyim, bir nevi kör uçuş yapmak gibi.
Bankanın çağrı merkezindeki o robot sesin "Durumunuz inceleniyor" lafları, seni bir saat daha hattın diğer ucunda oyalayıp durur. Şubeye gittiğinde "Bizim yetkimiz yok, hukuki bir konu" derler. E, peki kimin yetkisi var, kimin konusu? İşte o noktada avukat denen figür devreye giriyor. Blokenin hukuki zemini nedir? Hangi mahkeme karar verdi? Hangi icra dairesi dosyayı açtı? Tüm bu soruların cevabını bulmak, doğru kuruma doğru dilekçeyi sunmak, hani öyle "bi' şey" yazıp yollamakla olmuyor. Vallahi olmuyor.
İşin püf noktası, bankacılık ve icra hukuku arasındaki o girift ilişkiyi çözmekte. Bloke konulan paranın mahiyetine göre atılacak adımlar da değişiyor. Maaş hesabı mı? Ortak hesap mı? Tasarruf hesabı mı? Her birinin kendine özgü bir prosedürü, itiraz yolu var. Bunu bilmeden, "Benim alacağım yok ki!" diye söylenmek, sadece kendi kendini yormak anlamına geliyor... boşuna yani.
Bazen mesele sadece "paramı geri almak" değil, o paranın yasal statüsünü netleştirmektir. MASAK kararıysa farklı, icra takibiyse bambaşka. Kaldı ki, avukat, sadece blokeyi kaldırmakla kalmaz; altta yatan sorunun, yani o blokenin esas sebebinin de çözümü için uğraşır. Yani, balık tutmayı öğretir misali, sorunun köküne inmeye çalışır. Yoksa blokeyi kaldırırsın, birkaç gün sonra başka bir sebepten yine hop...
Şimdi kimileri "Ama avukatlar pahalı" diyecek. Elbette. Ama hesabı bloke olmuş, ticari hayatı durmuş, belki de temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak duruma gelmiş birinin bu süreci uzatmasının maliyeti nedir sence? Kayıp zaman, kaçırılan fırsatlar, bir de üstüne artan stres... Bunların parasal karşılığı yok mu? Hem kim demiş ki bu işi tek başına, "ben kendi çabamla hallederim" diyecek kadar basite alabilirsin?
Uzman bir gözün, mevzuatı bilen, bankaların o katı kurumsal yapısına nasıl yaklaşacağını tecrübe etmiş birinin varlığı, sürecin hızlanmasındaki anahtar faktör. İnanın bana, o bankaların hukuk departmanları, sıradan bir vatandaşın dilekçesini okumaya bile vakit ayırmazken, bir avukatın yasal dayanaklarıyla yazılmış ihtarnamesi veya dilekçesi anında masalarına iner, müvekkil menfaati gözetilerek değerlendirilir... Fark bu işte.
Eğer banka blokesi ile yüzleştiysen, o zaman bil ki, mesele bir "hal hatır sorma" ziyareti değil. Tamamen hukuki bir süreçle, belirsizliklerle ve bürokratik engellerle dolu bir arena. Bu arenada tek başına, elinde kılıç yerine dilekçe taslağıyla dolaşmak... ne bileyim, biraz hayalperestlik gibi duruyor. Profesyonel destek, bu işin olmazsa olmazıdır, aksi halde o bloke sana sadece parasızlık değil, bir de üstüne gereksiz bir maceranın faturasını keser...