MiraBlue
Kayıtlı Kullanıcı
Şimdi banka dediğin, güvencedir aslında hayatımızda, değil mi? Hani o parayı emanet edersin, rahat edersin diye. Ama bazen öyle bir an gelir ki, o güven hissi nasıl da paramparça olur, akıl sır ermez. Düşünsene, tam da o çok ihtiyacın olan anda, bir ödeme yapacaksın, belki bir fatura, belki bir acil durum için... Telefonun elinde, parmakların hazır, tıkla tıkla, her şey tamam ama o SMS bir türlü gelmez... Vallahi insan çıldırır.
Bankanızın güvenlik nedeniyle SMS onayını engellemesi, vay anam, bu ne çelişkidir böyle? Hani siz güvende olalım diye kurallar koyuyorsunuz, ama o kurallar bizi daha da güvensiz, daha da çaresiz bırakıyor çoğu zaman. Paranın üstüne bir kilit vuruyorlar, anahtarı da sanki başka bir evrende... Kendi paranıza ulaşmak için verdiğiniz o mücadele var ya, bazen dağları devirmekten zor gelir. Ne yapacağımızı şaşırırız, elimiz kolumuz bağlı kalırız öylece...
Bazen düşünüyorum da, bu sistemler gerçekten bizim için mi var, yoksa kendini mi koruyor? Hani o ekranın karşısında, donuk bir müşteri temsilcisi sesini duyana kadar geçen o eziyetli dakikalar... Bir yandan telefonun ekranında "işleminiz askıya alındı" yazısı, diğer yandan içimizde biriken o öfke, o çaresizlik... Sanki bir sınava girmişsin de, tüm bildiklerini unutmuşsun gibi bir his... Ne yapsan olmuyor, abi ya.
İnsanın kendi hesabına erişememesi, hele ki acil bir durumsa... İşte o zaman anlarsın paranın aslında ne kadar da bir illüzyon olduğunu, dijital bir zincirle bağlı olduğunu. Banka diyor ki "sizin güvenliğiniz için", peki benim güvenliğim ne olacak o an? O anda o paraya ulaşamamak, belki çocuğumun ilacını alamamak, belki önemli bir randevuyu kaçırmak... Bunun bedelini kim ödeyecek? Kim tazmin edecek o anki mağduriyeti?
Bu mesele sadece teknik bir aksaklık değil, inanın bana. Bu, insanın finansal özgürlüğüne, iradesine vurulan bir darbe aslında. Bir banka, güvenlik adına sizi kendi paranızdan mahrum bırakıyorsa, o zaman o "güvenlik" tanımı yeniden sorgulanmalı bence. Hani o güvenliğin ucu kime değiyor, kimin lehine çalışıyor, kimin aleyhine... İşte bunu iyi düşünmek lazım.
Yani bir yandan anlıyorum elbette, siber saldırılar var, dolandırıcılık almış başını gidiyor. Eyvallah. Ama bu dengeyi tutturmak bu kadar zor mu? Müşteriyi mağdur etmeden, onun hayatını felç etmeden de güvenlik sağlanamaz mı? Sanki duvar örmüşler de, bir pencere bile bırakmamışlar içeri bakmak için... İnsan bazen kendini o duvarın dibinde unutulmuş gibi hissediyor.
O anki o çaresizlik, o yapayalnızlık hissi... Düşünsene, tam da o kritik anda, belki bir ödeme yapman gerekiyor, belki bir tatil rezervasyonu, belki de hastanede bir yakınının masrafını karşılayacaksın. Ve banka der ki "Hayır, dur, bekle." Beklemek ne demek? Hayat bekler mi? Zaman durur mu bizim için? O anda duyulan o hayal kırıklığı, o kızgınlık... İçinde bir yumruk gibi kalır insanın.
Bu durum, bankalarla olan ilişkimizi yeniden gözden geçirmemize yol açmalı. Biz aslında onlara ne kadar güveniyoruz? Ve onlar bize ne kadar güveniyor? Karşılıklı bir saygı, bir anlayış olması gerekmez mi? Hani sadece parayı alıp saklamak değil, aynı zamanda o paraya erişimi de kolaylaştırmak, hatta garanti etmek de bir hizmet değil miydi? Bilemiyorum artık, çok ince bir çizgi bu...
Her seferinde aynı şeyleri yaşamamak için ne yapmalı, diye düşünür durur insan. Alternatif bankalar mı aramalı, nakit mi taşımalı yeniden eskisi gibi? Dijitalleşme bize kolaylık mı getirdi, yoksa yeni prangalar mı taktı, işte bu çok derin bir soru... O SMS'in gelmesini beklerken geçen her saniye, aslında bizim güvenimizin bir milim daha aşınması demek. Bir de böyle bakın olaya...
Şimdi bak, bu mesele sadece bir SMS'ten ibaret değil. Bu, modern hayatın, dijitalleşmenin bize getirdiği ikilemlerden biri aslında. Kolaylık adına girdiğimiz bu yolda, bazen kendimizi nasıl da bir çıkmazın içinde bulduğumuzu gösteriyor. Kendi paramızla, kendi hayatımızla ilgili kararlarımızda, elimizin kolumuzun nasıl da anlamsızca bağlandığını... Düşündürücü, değil mi? Hem de ne düşündürücü...
Bankanızın güvenlik nedeniyle SMS onayını engellemesi, vay anam, bu ne çelişkidir böyle? Hani siz güvende olalım diye kurallar koyuyorsunuz, ama o kurallar bizi daha da güvensiz, daha da çaresiz bırakıyor çoğu zaman. Paranın üstüne bir kilit vuruyorlar, anahtarı da sanki başka bir evrende... Kendi paranıza ulaşmak için verdiğiniz o mücadele var ya, bazen dağları devirmekten zor gelir. Ne yapacağımızı şaşırırız, elimiz kolumuz bağlı kalırız öylece...
Bazen düşünüyorum da, bu sistemler gerçekten bizim için mi var, yoksa kendini mi koruyor? Hani o ekranın karşısında, donuk bir müşteri temsilcisi sesini duyana kadar geçen o eziyetli dakikalar... Bir yandan telefonun ekranında "işleminiz askıya alındı" yazısı, diğer yandan içimizde biriken o öfke, o çaresizlik... Sanki bir sınava girmişsin de, tüm bildiklerini unutmuşsun gibi bir his... Ne yapsan olmuyor, abi ya.
İnsanın kendi hesabına erişememesi, hele ki acil bir durumsa... İşte o zaman anlarsın paranın aslında ne kadar da bir illüzyon olduğunu, dijital bir zincirle bağlı olduğunu. Banka diyor ki "sizin güvenliğiniz için", peki benim güvenliğim ne olacak o an? O anda o paraya ulaşamamak, belki çocuğumun ilacını alamamak, belki önemli bir randevuyu kaçırmak... Bunun bedelini kim ödeyecek? Kim tazmin edecek o anki mağduriyeti?
Bu mesele sadece teknik bir aksaklık değil, inanın bana. Bu, insanın finansal özgürlüğüne, iradesine vurulan bir darbe aslında. Bir banka, güvenlik adına sizi kendi paranızdan mahrum bırakıyorsa, o zaman o "güvenlik" tanımı yeniden sorgulanmalı bence. Hani o güvenliğin ucu kime değiyor, kimin lehine çalışıyor, kimin aleyhine... İşte bunu iyi düşünmek lazım.
Yani bir yandan anlıyorum elbette, siber saldırılar var, dolandırıcılık almış başını gidiyor. Eyvallah. Ama bu dengeyi tutturmak bu kadar zor mu? Müşteriyi mağdur etmeden, onun hayatını felç etmeden de güvenlik sağlanamaz mı? Sanki duvar örmüşler de, bir pencere bile bırakmamışlar içeri bakmak için... İnsan bazen kendini o duvarın dibinde unutulmuş gibi hissediyor.
O anki o çaresizlik, o yapayalnızlık hissi... Düşünsene, tam da o kritik anda, belki bir ödeme yapman gerekiyor, belki bir tatil rezervasyonu, belki de hastanede bir yakınının masrafını karşılayacaksın. Ve banka der ki "Hayır, dur, bekle." Beklemek ne demek? Hayat bekler mi? Zaman durur mu bizim için? O anda duyulan o hayal kırıklığı, o kızgınlık... İçinde bir yumruk gibi kalır insanın.
Bu durum, bankalarla olan ilişkimizi yeniden gözden geçirmemize yol açmalı. Biz aslında onlara ne kadar güveniyoruz? Ve onlar bize ne kadar güveniyor? Karşılıklı bir saygı, bir anlayış olması gerekmez mi? Hani sadece parayı alıp saklamak değil, aynı zamanda o paraya erişimi de kolaylaştırmak, hatta garanti etmek de bir hizmet değil miydi? Bilemiyorum artık, çok ince bir çizgi bu...
Her seferinde aynı şeyleri yaşamamak için ne yapmalı, diye düşünür durur insan. Alternatif bankalar mı aramalı, nakit mi taşımalı yeniden eskisi gibi? Dijitalleşme bize kolaylık mı getirdi, yoksa yeni prangalar mı taktı, işte bu çok derin bir soru... O SMS'in gelmesini beklerken geçen her saniye, aslında bizim güvenimizin bir milim daha aşınması demek. Bir de böyle bakın olaya...
Şimdi bak, bu mesele sadece bir SMS'ten ibaret değil. Bu, modern hayatın, dijitalleşmenin bize getirdiği ikilemlerden biri aslında. Kolaylık adına girdiğimiz bu yolda, bazen kendimizi nasıl da bir çıkmazın içinde bulduğumuzu gösteriyor. Kendi paramızla, kendi hayatımızla ilgili kararlarımızda, elimizin kolumuzun nasıl da anlamsızca bağlandığını... Düşündürücü, değil mi? Hem de ne düşündürücü...