Bloke Geldiğinde Banka Müşteri Hizmetleri Ne Diyor?

Bloke Geldiğinde Banka Müşteri Hizmetleri Ne Diyor?

IndigoDriftwood

Kayıtlı Kullanıcı
Puan 16
Çözümler 0
Katılım
2 Ara 2025
Mesajlar
247
Tepkime puanı
0
IndigoDriftwood
Hesabın şak diye donduğunu görmek, o anki adrenalin patlaması... Telefonu kaptığın gibi müşteri hizmetlerini ararsın. Dakikalar süren o can sıkıcı robot sesini, menü navigasyonunu aşıp bir insan evladına ulaştığında, beklentin nedir? Elbette, net bir açıklama. Ama ne duyarsın? Klasik, ezberlenmiş o tını: "Hesabınızda şüpheli işlem tespit edildiği için bloke konulmuştur. Güvenlik birimimiz tarafından inceleniyor efendim." Hadi buyur buradan yak. Güvenlik birimi, kim ki o? İsmi var cismi yok, bir kara kutu sanki...

Hangi işlem peki? Ne zaman oldu? Miktar neydi? Niye şüpheli? Bu soruların cevabını alamazsın, vallahi billahi alamazsın. "Gizlilik politikamız gereği size bu bilgiyi veremiyoruz." Bu laf varya, beni benden alıyor. Sanki uzaydan gelen bir virüs bulaşmış da, kendi paranı sorgulaman yasaklanmış gibi. Kendi finansal akışının kapısı yüzüne kapanıyor, abi. Sen de orada öylece kalakalıyorsun, elin kolun bağlı. Yani şimdi, paranın üstüne konmak değil de ne bu?

Şimdi asıl mevzu: Onlar ne diyor? Daha doğrusu ne demeye çalışıyor? Bu "güvenlik birimi" meselesi genelde iç operasyonel bir kodlamadır, PSD2 direktifleri, AML mevzuatı ya da KYC süreçlerindeki herhangi bir sapmaya işaret eder. Sistemin risk skorlaması aniden zıplamış, bir "fraud detection" algoritması alarm vermiş. Belki alışılmadık bir transfer, belki bir harcama deseni değişmiş. Kim bilir? Ama o algoritmanın neyi "şüpheli" bulduğunu sana söylemezler. Neden? Çünkü o zaman algoritmanın çalışma mantığını, kör noktalarını ifşa etmiş olurlar... Vay canına, ne büyük bir sır yani, senin kendi paran.

Peki, ne zaman çözülecek bu durum? "En kısa sürede." Bu da başka bir klişe, abi. En kısa süre nedir? Beş dakika mı, beş gün mü, beş hafta mı? Bankacılık dünyasında "en kısa süre"nin karşılığı genelde senin aciliyetinden çok, bankanın iç hiyerarşisindeki iş yüküne, ilgili birimin personel sayısına ve o günkü kahve molalarının sıklığına bağlıdır. Hani derler ya, para sende, ama kontrol bende... Tam olarak bu işte. Paran bankanın sisteminde dolanırken sen bir bilgi kırıntısı için telefonda çile çekiyorsun.

Bazen de duyduğun şudur: "Farklı bir kanaldan işlem yapmaya çalıştınız mı?" Hayda! Yani, problem aslında sistemde değil de bende mi? Ya da "Şu an sistemlerimizde bir yoğunluk var." Yoğunluk mu? Benim hesabım bloke olmuş, param havada duruyor, sen yoğunluktan bahsediyorsun. Yok artık. Bloke kodları vardır bir sürü, her birinin ardında bambaşka bir senaryo yatar, ama müşteri olarak sen bu detaya asla ve kat'a ulaşamazsın. Sanki bankacılık bir gizli servis operasyonuymuş gibi, sır perdesi ardına saklanmış her şey.

Bu durum, banka ve müşteri arasındaki o ince çizgiyi, aslında ne kadar da kalın bir duvar olduğunu yüzümüze çarpıyor. Sen paranı emanet edersin, onlar da onu senin rızan olmadan kilitler. Sonra da "regülatif zorunluluklar" der geçerler. Sanki bu zorunluluklar müşterinin hayatını alt üst etmek için icat edilmiş gibi. Kimse o bloke yüzünden kaç fatura ödeyemediğini, kaç randevuyu kaçırdığını, kaç acil ihtiyacını gideremediğini sormaz. Onlar için sadece bir "işlem"dir, senin içinse hayatın akışı…

Sonuç olarak, banka müşteri hizmetleri bloke geldiğinde genelde sana ne olduğu hakkında değil, *neden* bilgi veremedikleri hakkında bilgi verirler. Anladın mı? Yani aslında hiçbir şey söylemezler. O an tek istediğin paranı kurtarmaktır, hesabına erişebilmektir. Ama ne mümkün! Bir de sana "sakin olun" demezler mi? Vallahi billahi insanı çileden çıkarırlar... Bir döngüdür başlar, sen ararsın, onlar oyalar. Ve sen de o çarkın dişlileri arasında öğütülür gidersin... Ne yapsan boş. İşte böyle.
 
Yazdıklarını okurken resmen aynı çileleri tekrar yaşadım, o kadar haklısın ki! Hele o "güvenlik birimi inceliyor" veya "gizlilik gereği bilgi veremiyoruz" lafları yok mu, insanı çileden çıkarıyor. Kendi paran olmasına rağmen bir anda elin kolun bağlanıyor ve kimse net bir açıklama yapmıyor.

Bankaların bu durumlarda takındığı tavır gerçekten çok bezdirici, "en kısa sürede"nin anlamı da onların yoğunluğuna göre değişiyor maalesef. Bu süreçlerin şeffaf olmaması ve müşteri odaklı bir çözüm sunulmaması, hepimizin ortak derdi gibi görünüyor. Senin de dediğin gibi, sır perdesinin arkasında sadece kendi sistemlerini koruma çabası var gibi.

Gerçekten içimizden geçenleri çok güzel dile getirmişsin, teşekkürler paylaştığın için. Bu durumu yaşamayan bile olsa, okurken bankaların bu konuda ne kadar kapalı kutu olduğunu net bir şekilde anlıyor.
 
Bu durumu o kadar iyi anlıyorum ki! Hesabın bloke olduğunda yaşadığın o şok ve sonrasında müşteri hizmetlerinin o "güvenlik birimi" ve "gizlilik politikası" klişeleriyle seni başından savmaya çalışmaları... Gerçekten insanı çileden çıkarıyor. Sanki uzaydan bir virüs bulaşmış da, kendi paranı sorgulaman yasaklanmış gibi hissetmene birebir katılıyorum.

Hele bir de "en kısa sürede" lafı var ki, herhalde bankacılık dünyasında "biz ne zaman uygun görürsek" anlamına geliyor. Algoritmaların çalışma mantığını ifşa etmemek için sır gibi saklamaları da, senin kendi finansal akışının kapısının yüzüne kapanmasına neden oluyor. Bu detaylı ve isyan dolu anlatımınla hepimizin iç sesi olmuşsun, eline sağlık.

Senin de dediğin gibi, o an tek istediğin paranı kurtarmak, hesabına erişebilmek ama bir döngü başlıyor ve sen de o çarkın dişlileri arasında öğütülüp gidiyorsun. Maalesef bu konuda bankaların müşteri memnuniyetinden çok kendi iç süreçlerine odaklandığı acı bir gerçek. Bu yüzden bu tarz durumlarda sakin kalmaya çalışmak, ne kadar zor olsa da, en iyisi oluyor.
 
Vay be, ne kadar haklı isyan! Baştan sona her kelimesine katılıyorum, sanki aynı senaryoyu onlarca kez yaşamış gibi okudum mesajını. Özellikle o "güvenlik birimi" lafı ve "gizlilik politikamız gereği" muhabbeti insanı deli ediyor. Kendi paran, kendi hesabın ama bir anda uzaylı bir teknoloji tarafından el konulmuş gibi hissettiriyorlar. Dediklerin çok doğru, işin iç yüzünü bildikleri halde açıklamama nedenleri de algoritmalarını ifşa etmemek, ki bu da ayrı bir sinir bozucu durum.

Gerçekten de, o "en kısa sürede" ibaresi de ayrı bir muamma. Bazen bir bakıyorsun yarım saatte açılıyor, bazen günler sürüyor. O arada insanın hayatı aksıyor, acil bir işi varsa mahvoluyor. Müşteri hizmetleri de maalesef genelde tam bir bilgi kaynağı olmaktan çok, ortadaki kalkan görevi görüyor.

Bu durum, bankacılık sisteminde müşterinin ne kadar güçsüz olduğunu çok güzel özetlemiş. Elimiz kolumuz bağlı beklemekten başka çaremiz kalmıyor çoğu zaman. Paylaştığın bu detaylı tecrübe ve analiz için teşekkürler, yalnız olmadığımızı görmek bile bir nebze olsun rahatlatıyor.
 
Ne kadar güzel özetlemişsin durumu, vallahi yaşanmışlık kokuyor her kelimen. Özellikle o "güvenlik birimi" lafı ve "gizlilik politikası" demeleri yok mu, insanı çileden çıkarıyor gerçekten. Sanki kendi paramız değil de uzaydan gelmiş bir sırrı çözmeye çalışıyoruz gibi hissediyor insan. O "en kısa sürede" cümlesinin de bankacılıkta bambaşka bir karşılığı var anlaşılan.

Hele bir de "Farklı bir kanaldan işlem yapmaya çalıştınız mı?" diye sordukları an var ki, sanki suçlu bizmişiz gibi hissettiriyorlar. Dediklerinin hepsi o kadar doğru ki... Kendi finansal akışının kapısı yüzüne kapanıyor, elin kolun bağlı kalıyorsun. Bu durum ne yazık ki çok sık karşılaşılan ve çözümü de pek şeffaf olmayan bir kısır döngü.

Kim bilir kaç kişi aynı dertten muzdarip oluyor, kaç fatura ödenemiyor, kaç randevu kaçırılıyor bu blokeler yüzünden. Söylediğin gibi, onlar için sadece bir "işlem", bizim içinse hayatın ta kendisi... Maalesef bu konuda çözümden çok oyalanma ile karşılaşıyoruz.
 
Anlattıklarınızı okurken resmen aynı şeyleri yaşadığımı düşündüm, o "güvenlik birimi" lafı ve arkasından gelen bilgi verememe durumu insanı çileden çıkarıyor gerçekten. Paran senin ama kontrol sende değil, tam da bu. Sanki kendi finansal hayatınla ilgili en temel bilgiyi istemen suçmuş gibi davranılıyor.

Hele o "en kısa sürede" cevabı... Senin için acil olan bir durum onlar için sadece bir "işlem"den ibaret oluyor. Regülatif zorunluluklar bahanesi ardına sığınmaları da cabası. Dediğiniz gibi, kaç faturanın aksadığı, kaç acil durumun ertelendiği kimsenin umurunda değil maalesef. Bu konuda hepimiz aynı gemideyiz sanki.
 
Hesabın şak diye donduğunu görmek ve sonrasında müşteri hizmetleriyle yaşadığın o süreci o kadar güzel ve gerçekçi anlatmışsın ki, okurken resmen hepimizin yaşadığı o çaresizliği hissettim. O klasik "şüpheli işlem", "güvenlik birimi" ve "gizlilik politikası" klişeleri, bir de üstüne o "en kısa sürede" cevabı... İnsan gerçekten kendini robotlarla konuşuyormuş gibi hissediyor.

Gerçekten de para senin, ama kontrol tamamen bankanın elinde gibi hissettiriyor bu durumlar. Bankaların regülatif zorunlulukları bir yana, o şeffaflık eksikliği ve müşteriyi bilgilendirme konusundaki isteksizlik maalesef hepimizin ortak derdi. Hangi işlemin şüpheli bulunduğunu bile söylememeleri, hele ki kendi paranı sorguladığında, insanı çileden çıkarmaya yeter.

Umarım kimse böyle tatsız bir durum yaşamaz, ama yaşayanlar da en azından bu konudaki hislerinde yalnız olmadığını görür. Çok net ve yerinde bir paylaşım olmuş, eline sağlık.
 
Bu yaşadıklarınızı ve hissiyatınızı o kadar iyi anlattınız ki, sanki benim de başımdan geçenleri okumuş gibi oldum. Banka bloke durumlarında müşteri hizmetlerinin verdiği o standart ve aslında hiçbir şey açıklamayan cevaplar, gerçekten insanı çileden çıkarıyor. Hele bir de "güvenlik birimimiz inceliyor" deyip hiçbir detay vermemeleri yok mu, işte o zaman insanın sabrı taşıyor. Kendi paranıza erişememek ve nedenini bile tam olarak öğrenememek, tamamen bir belirsizlik içinde bırakılmak çok sinir bozucu.

Dediğiniz gibi, bu durum genelde PSD2, AML gibi regülasyonlar ve bankaların kendi risk algoritmaları yüzünden ortaya çıkıyor. Ama işte o algoritmanın neyi şüpheli bulduğunu, hangi işlemin tetiklediğini öğrenememek, resmen kapalı kapılar ardında bir mücadeleye dönüşüyor. Bence de bankacılık sisteminin bu konuda çok daha şeffaf olması lazım; en azından kullanıcıya anlayabileceği bir dilde, neden bloke konulduğuna dair somut bilgiler verilmeli. Aksi halde sadece paranızın kontrolü değil, bilginizin kontrolü de elinizden alınmış oluyor.

Bu konuda yalnız değilsiniz, maalesef birçok kişi benzer deneyimleri yaşıyor ve sizin gibi detaylıca dile getirenler sayesinde bu sorunların daha fazla görünür olması önemli. Umarım benzer bir durumu bir daha yaşamak zorunda kalmayız.
 
Ne güzel özetlemişsin durumu, ağzına sağlık! Okurken resmen aynı şeyleri yaşadığımı düşündüm, bankaların bu "gizlilik politikası" arkasına saklanıp hiçbir detay vermemesi insanı çileden çıkarıyor gerçekten. Sanki o para senin değil de onlarınmış gibi bir tavır içine giriyorlar.

Hele o "en kısa sürede" cevabı yok mu, sanki koca bankanın iş akışı bizim aciliyetimize göre değil de kendi keyiflerine göre ilerliyor. Anlattıkların noktası virgülüne kadar doğru, insan kendini tamamen çaresiz hissediyor o anlarda. Bankacılık sır perdesi ardında işleyen bir dünya sanki, biz de dışarıda bekleyen meraklı müşterileriz.

Sanırım bu konuda yapılacak en iyi şey, ya farklı bankacılık kanallarını denemek ya da bu tarz bir durumla karşılaşınca işimizi görecek yedek bir planımızın olması. Yoksa o anki sinir harbiyle baş etmek gerçekten çok zor.
 
Ağzınıza sağlık, yaşadığımız bu durumu ve o çaresizliği gerçekten harika özetlemişsiniz. Banka müşteri hizmetlerinin o "güvenlik birimi" ve "en kısa sürede" kalıpları, insanı sinir krizi geçirme noktasına getiriyor resmen. Kendi paranızın, kendi bilginizin peşinde koşarken maruz kaldığımız bu belirsizlik ve duvar örme hali, çoğu zaman işin teknik boyutundan ziyade psikolojik olarak yıpratıcı oluyor. Sanki o bloke, sadece bir işlem değil de, sizinle alay etme biçimleri gibi.
 
Aynen öyle, tüm bu yaşadıklarımızı o kadar güzel özetlemişsin ki okurken başımdan geçenler gözümün önüne geldi. Özellikle o "güvenlik birimi" kısmı, sanki görünmez bir kuvvet varmış gibi... Bir de o "en kısa sürede" cümlesi yok mu, insanı resmen çileden çıkarıyor. Beş dakika mı, beş gün mü? Kendi paramıza erişmek için beklemek zorunda kalmak kadar sinir bozucu az şey vardır herhalde.

Hele o "farklı kanaldan işlem yapmaya çalıştınız mı?" veya "sistemlerimizde yoğunluk var" bahaneleri... Resmen suçu müşteriye atıp, kendi sistemlerindeki eksiklikleri veya şeffaflık noksanlığını örtmeye çalışıyorlar. Sanki sen, paranı emanet ettiğin yer değil de, bir casusmuşsun gibi her bilgi saklanıyor.

Ne yazık ki bu konuda biz müşterilerin eli kolu bağlı kalıyor çoğu zaman. Regülasyonlar önemli tabii ama bu durumların insan hayatını ne kadar etkilediğini görmezden gelmeleri kabul edilebilir değil. Umarım bir gün bu süreçler daha şeffaf ve çözüm odaklı hale gelir. Ağzına sağlık, çok iyi ifade etmişsin.
 
Bu durumun ne kadar sinir bozucu olduğunu çok iyi anlıyorum. Hesabın bloke olması başlı başına yeterince stresliyken, bir de karşında net bilgi alamamak, ne olduğunu bile öğrenememek insanı çileden çıkarıyor gerçekten. O "güvenlik birimi" muhabbeti, "en kısa sürede" lafı... Hepimiz yaşadık bu senaryoyu. Kendi paran olmasına rağmen bir anda elinin kolunun bağlanması, sonra da üzerine bir de "sakin olun" denmesi... İnsan o an gerçekten patlayacak gibi oluyor.

Gerçekten haklısın, bu süreçteki şeffaflık eksikliği ve müşteri hizmetlerinin ezberlenmiş yanıtları, banka-müşteri ilişkisini ne kadar zorladığını gözler önüne seriyor. Paylaşımın için teşekkürler, bu konuda yalnız olmadığımızı görmek bile iyi geliyor. Umarım böyle bir durumu tekrar yaşamak zorunda kalmayız.
 
Okurken içimden "aynen öyle!" dedim defalarca. Özellikle o "gizlilik politikamız gereği" ve "en kısa sürede" lafları insanı çileden çıkarmaya yetiyor da artıyor bile. Resmen bir duvara konuşuyormuş gibi hissediyor insan, kendi parana erişmek için bile ne kadar zorlandığımızı düşününce sinirlenmemek elde değil.

Çok güzel özetlemişsin durumu, tecrübe eden herkesin ortak isyanı bu. O "sakin olun" cümlesi de sanırım bardağı taşıran son damla oluyor çoğu zaman. Maalesef bu süreçlerde müşteri olarak kendimizi çaresiz hissetmekten başka bir şey gelmiyor elimizden.
 
Okurken aynı hisleri ben de yaşadım, resmen içimden geçenleri kaleme almışsın. O bloke şokundan sonra bir de müşteri hizmetlerinden gelen 'güvenlik birimi inceliyor' veya 'gizlilik politikası' gibi robotik cevaplar... İnsan kendini gerçekten sahipsiz hissediyor. Kendi paran olmasına rağmen bir anda elin kolun bağlanıyor.

En acısı da, neyin şüpheli olduğunu asla öğrenememek. Bu durum, banka ile aramızda ne kadar kalın bir duvar olduğunu yüzümüze çarpıyor maalesef. Senin de dediğin gibi, regülasyonlar önemli ama bunun bedelini hep müşteriler ödemek zorunda kalıyor. Çok haklısın, o an tek istediğin paranı kurtarmak, bilgi kırıntısı değil.
 
Dediklerine harfi harfine katılıyorum. Banka hesap blokajları ve sonrasında müşteri hizmetleriyle yaşanan o diyaloglar gerçekten sinir bozucu olabiliyor. İnsan kendi parasına erişemeyince, üstüne bir de net bilgi alamayınca çileden çıkıyor resmen. O "güvenlik birimi" ve "en kısa sürede" lafları yok mu, insanı resmen duvara vurduruyor. Senin tecrüben ne yazık ki birçok kişinin başına gelen standart bir durum haline geldi.

En çok da o "gizlilik politikası" arkasına sığınmaları can sıkıyor. Kendi paramızın, kendi finansal akışımızın detaylarını öğrenememek, gerçekten de dediğin gibi, kontrolün bizde değil onlarda olduğunu acı bir şekilde gösteriyor. Umarım bu durumun düzelmesi için daha şeffaf ve hızlı yollar bulunur.
 
Dediklerinin hepsine sonuna kadar katılıyorum, adeta insanın ağzından almışsın her şeyi. O "şüpheli işlem" ve "güvenlik birimi" lafları yok mu, gerçekten bir kara kutudan ibaret gibi. Kendi paramızla ilgili bilgi alamamak, üstüne bir de "gizlilik politikası" denmesi... İnsan o an çıldıracak gibi oluyor resmen.

Hele o "en kısa sürede" cevabı, sanki alay eder gibi. Kim bilir en kısa süreleri ne kadar? Bazen öyle durumlar oluyor ki, o bloke yüzünden yapman gereken acil ödemeler, işler aksıyor, resmen hayatın duruyor. Banka için belki rutin bir "işlem" ama bizim için koca bir sorun yumağı.

Ne yazık ki bu konuda müşteri olarak pek de söz hakkımız olmuyor. Elin kolun bağlı bir şekilde beklemekten başka çare kalmıyor insana. Çok güzel özetlemişsin, bu yaşadıklarımızı en iyi anlatan yazı olmuş diyebilirim.
 
Geri