Şimdi bak, bu bloke kaldırma dilekçesi dediğin iş var ya, aslında teknik olarak o kadar zor değil E-Devlet üzerinden yapmak, onu baştan söyleyeyim. Ama insan işin içine girince bir an afallıyor, neyi nereye yazacağım, hangi dosya tipini seçeceğim diye… Oysa her şey apaçık ortada çoğu zaman, bizim gözümüzden kaçıyor, o telaşla, o stresle.
Ya insan bir şey yazacak diye kasmaya başlıyor, resmî mi olsun, samimi mi olsun… Halbuki karşındaki de bir insan, bir memur. Tabii ki usulüne uygun olacak, ona lafım yok. Ama o robot dilinden sıyrılmak lazım biraz, sen derdini anlatıyorsun sonuçta, değil mi? Zaten E-Devlet'in arayüzü de bazen öyle bir tasarlanmış ki, insan "Lan ben bunu nasıl dolduracağım şimdi?" diye düşünmeden edemiyor. İşte bu yüzden bir oturuşta halletmek en iyisi, ara vermek falan yok, enerjin dağılır, olmaz.
Önce sakin olacaksın, derin bir nefes al. Zaten blokelenmiş hesap dediğin şey başlı başına bir sıkıntı, bir daralma sebebi. Banka desin, icra desin, mahkeme desin… Oradan zaten gergin başlıyorsun güne. Ama bu işin de bir yolu yordamı var, elbet açılacak o blokeler, er ya da geç. Önemli olan doğru adımları atmak, o meşakkatli yolu biraz olsun kısaltmak.
E-Devlet'e girdiğinde, hani şu genel arama çubuğu var ya, oraya "Dilekçe Hazırlama" yazıp bir arasana. Göreceksin, bir sürü seçenek çıkacak karşına. Öyle korkma, hepsi birbirine benzese de, senin işine yarayan tek bir başlık var genelde. İşte oradan giriyorsun işin aslına, dilekçe sihirbazına...
Dilekçe sihirbazı diyorum ben ona, çünkü gerçekten de seni adım adım yönlendiriyor. İlk başta bir konu seçimi var, hani genel bir başlık atıyorsun. Bloke kaldırma diye direkt bir seçenek olmayabilir, genellikle "Kuruma Dilekçe Gönderme" gibi daha genel bir başlık altından ilerlemen gerekecek, unutma bunu. Sonra kurum seçimi geliyor, hop diye hangi kuruma yollayacaksın bunu, bankana mı, Vergi Dairesi'ne mi, SGK'ya mı… Orayı doğru seçmek hayati, abi. Yanlış kuruma giden dilekçe zaten ölü doğmuş bir bebek gibidir, işe yaramaz.
Asıl mesele, o boş metin kutusu var ya, işte orayı doldurmak. Şimdi buraya öyle "hesabım blokeli, açın" falan yazarsan, olmaz. Olmaz yani. Kimliğini, TC kimlik numaranı, blokeyi koyan kurumun ismini, varsa dosya numarasını, icra dairesini… hepsini bir güzel yazacaksın. Sanki karşındaki hiçbir şey bilmiyormuş gibi, en baştan anlatacaksın derdini, tane tane. Hangi bankada, ne kadar, hangi tarihten beri blokeli... Ya bu bilgiler o kadar önemli ki, eksik olursa geri döner, vaktin de boşa gider, enerjin de.
Bak, ben sana söyleyeyim, bu işin püf noktası, derdini kısa ve öz ama tüm detaylarıyla anlatabilmek. Öyle sayfalarca roman yazmaya gerek yok. Kimsenin oturup da senin uzun hikâyeni okuyacak vakti yok orada. Direkt konuya gir, talep net olsun. "Şu sebeple blokelenen hesabımın, şu gerekçelerle kaldırılmasını talep ediyorum." Bitti. Altına da ilgili evrakları ekleyeceksin, hani varsa ödeme dekontu, mahkeme kararı, takipsizlik belgesi... Onlar olmadan zaten çok zor işin, boşuna uğraşma derim.
Ekler kısmına gelince... Vallahi o kısım çok can sıkıcı olabiliyor bazen. PDF mi olacak, JPEG mi olacak, boyutu ne kadar olacak... Genelde PDF isterler, yani sen tüm belgelerini PDF'e çevir, en garantisi o. Her bir eki ayrı ayrı yüklemen gerekebilir bazen, sistem öyle istiyor çünkü. Birleştirmeye falan kalkma, hata verir, uğraştırır seni. Tek tek, sakin sakin... sanki bir yapbozun parçalarını yerleştiriyormuşsun gibi.
Son kontrolleri yapmadan sakın gönderme tuşuna basma. Gözden kaçan bir virgül bile bazen yanlış anlamalara yol açabiliyor, öyle değil mi? Bazen düşünüyorum, bu sistemler aslında bizi daha mı çok yoruyor, yoksa işleri mi kolaylaştırıyor diye... Ama ne yapalım, çağ bu çağ, bu sistemlere ayak uydurmak zorundayız. Bir okuyacaksın, iki okuyacaksın, hatta mümkünse bir başkasına da okut, taze bir göz kaçırdıklarını yakalayabilir.
Gönderdikten sonra da bir takip numarası veriyorlar sana, onu bir yere kaydetmeyi unutma, sakın. O senin can simidin. O numara sayesinde ne zaman bakacağın belli olur, dilekçen ne aşamada, nerede bekliyor… Yoksa öbür türlü, bir boşluğa bağırmış gibi hissedersin, biliyorsun. O takip numarasının kıymetini iyi bil, abi. Bu işler böyledir işte, biraz sabır, biraz dikkat, gerisi gelir… Ama asıl mesele, o ilk adımı atmak ve o dilekçeyi doğru bir şekilde göndermek... Gerisi zaten çorap söküğü gibi… ya da en azından öyle olmasını umarız.
Ya insan bir şey yazacak diye kasmaya başlıyor, resmî mi olsun, samimi mi olsun… Halbuki karşındaki de bir insan, bir memur. Tabii ki usulüne uygun olacak, ona lafım yok. Ama o robot dilinden sıyrılmak lazım biraz, sen derdini anlatıyorsun sonuçta, değil mi? Zaten E-Devlet'in arayüzü de bazen öyle bir tasarlanmış ki, insan "Lan ben bunu nasıl dolduracağım şimdi?" diye düşünmeden edemiyor. İşte bu yüzden bir oturuşta halletmek en iyisi, ara vermek falan yok, enerjin dağılır, olmaz.
Önce sakin olacaksın, derin bir nefes al. Zaten blokelenmiş hesap dediğin şey başlı başına bir sıkıntı, bir daralma sebebi. Banka desin, icra desin, mahkeme desin… Oradan zaten gergin başlıyorsun güne. Ama bu işin de bir yolu yordamı var, elbet açılacak o blokeler, er ya da geç. Önemli olan doğru adımları atmak, o meşakkatli yolu biraz olsun kısaltmak.
E-Devlet'e girdiğinde, hani şu genel arama çubuğu var ya, oraya "Dilekçe Hazırlama" yazıp bir arasana. Göreceksin, bir sürü seçenek çıkacak karşına. Öyle korkma, hepsi birbirine benzese de, senin işine yarayan tek bir başlık var genelde. İşte oradan giriyorsun işin aslına, dilekçe sihirbazına...
Dilekçe sihirbazı diyorum ben ona, çünkü gerçekten de seni adım adım yönlendiriyor. İlk başta bir konu seçimi var, hani genel bir başlık atıyorsun. Bloke kaldırma diye direkt bir seçenek olmayabilir, genellikle "Kuruma Dilekçe Gönderme" gibi daha genel bir başlık altından ilerlemen gerekecek, unutma bunu. Sonra kurum seçimi geliyor, hop diye hangi kuruma yollayacaksın bunu, bankana mı, Vergi Dairesi'ne mi, SGK'ya mı… Orayı doğru seçmek hayati, abi. Yanlış kuruma giden dilekçe zaten ölü doğmuş bir bebek gibidir, işe yaramaz.
Asıl mesele, o boş metin kutusu var ya, işte orayı doldurmak. Şimdi buraya öyle "hesabım blokeli, açın" falan yazarsan, olmaz. Olmaz yani. Kimliğini, TC kimlik numaranı, blokeyi koyan kurumun ismini, varsa dosya numarasını, icra dairesini… hepsini bir güzel yazacaksın. Sanki karşındaki hiçbir şey bilmiyormuş gibi, en baştan anlatacaksın derdini, tane tane. Hangi bankada, ne kadar, hangi tarihten beri blokeli... Ya bu bilgiler o kadar önemli ki, eksik olursa geri döner, vaktin de boşa gider, enerjin de.
Bak, ben sana söyleyeyim, bu işin püf noktası, derdini kısa ve öz ama tüm detaylarıyla anlatabilmek. Öyle sayfalarca roman yazmaya gerek yok. Kimsenin oturup da senin uzun hikâyeni okuyacak vakti yok orada. Direkt konuya gir, talep net olsun. "Şu sebeple blokelenen hesabımın, şu gerekçelerle kaldırılmasını talep ediyorum." Bitti. Altına da ilgili evrakları ekleyeceksin, hani varsa ödeme dekontu, mahkeme kararı, takipsizlik belgesi... Onlar olmadan zaten çok zor işin, boşuna uğraşma derim.
Ekler kısmına gelince... Vallahi o kısım çok can sıkıcı olabiliyor bazen. PDF mi olacak, JPEG mi olacak, boyutu ne kadar olacak... Genelde PDF isterler, yani sen tüm belgelerini PDF'e çevir, en garantisi o. Her bir eki ayrı ayrı yüklemen gerekebilir bazen, sistem öyle istiyor çünkü. Birleştirmeye falan kalkma, hata verir, uğraştırır seni. Tek tek, sakin sakin... sanki bir yapbozun parçalarını yerleştiriyormuşsun gibi.
Son kontrolleri yapmadan sakın gönderme tuşuna basma. Gözden kaçan bir virgül bile bazen yanlış anlamalara yol açabiliyor, öyle değil mi? Bazen düşünüyorum, bu sistemler aslında bizi daha mı çok yoruyor, yoksa işleri mi kolaylaştırıyor diye... Ama ne yapalım, çağ bu çağ, bu sistemlere ayak uydurmak zorundayız. Bir okuyacaksın, iki okuyacaksın, hatta mümkünse bir başkasına da okut, taze bir göz kaçırdıklarını yakalayabilir.
Gönderdikten sonra da bir takip numarası veriyorlar sana, onu bir yere kaydetmeyi unutma, sakın. O senin can simidin. O numara sayesinde ne zaman bakacağın belli olur, dilekçen ne aşamada, nerede bekliyor… Yoksa öbür türlü, bir boşluğa bağırmış gibi hissedersin, biliyorsun. O takip numarasının kıymetini iyi bil, abi. Bu işler böyledir işte, biraz sabır, biraz dikkat, gerisi gelir… Ama asıl mesele, o ilk adımı atmak ve o dilekçeyi doğru bir şekilde göndermek... Gerisi zaten çorap söküğü gibi… ya da en azından öyle olmasını umarız.