Şimdi o can sıkıcı bloke meselesi var ya, hani bir sabah uyanırsın, hesabına bir bakarsın, hop! Para yok, her şey kilitlenmiş. Ne oluyor, neden oluyor diye düşünürken bulursun kendini… İşte o an, o dilekçenin nereye gideceğini bilmek, vallahi billahi insana ilaç gibi gelir, bir nefes aldırır. Çünkü neresi olduğunu bilmeden doğru dürüst bir adım atamıyorsun ki, öyle değil mi? Sağa sola savrulup duruyorsun boşuna...
Bu blokenin nereden geldiği varya, asıl mesele o aslında. Yani, durduk yere kimse gelip senin hesabına bloke koymaz abi ya. Ya bir borcun vardır, ya bir icra takibi başlamıştır, ya da bankayla aranda bir pürüz oluşmuştur falan filan… Banka mı koydu bu bloke? O zaman ilk durağın, o bankanın kendisi olur. Şubesine git, otur karşılarına, "Bu neyin nesi?" diye sor. Cevap alamazsan, ya da tatmin olmazsan, bankanın genel müdürlüğüne, hukuki departmanına hitaben güzelce bir dilekçe yazmak şart olur. Bak, direkt konuya giriyorsun, durumu anlatıyorsun, gereğinin yapılmasını talep ediyorsun. Bu ilk ve en basit adım genellikle.
Ama eğer durum daha karmaşıksa, hani bu blokenin ardında bir icra dairesi, bir mahkeme ya da devlete olan bir vergi borcu falan varsa, işler biraz değişiyor, tabii ki... O zaman öyle banka şubesinde "merhaba" demekle olmaz, hatta bazen kimse seni dinlemez bile. İşte o zaman dilekçenin yönü de değişiyor, rota bambaşka bir yere sapıyor... İcra dairesiyse, mesela, oraya gidecek dilekçe. Dosya numarasını falan mutlaka yazacaksın, neyin nesi olduğunu açıkça belirtip blokenin kaldırılmasını isteyeceksin. Oranın bir kuralı, bir işleyişi var, hani kafana göre "bloke kalksın" desen de olmuyor, o prosedürü işletmen lazım...
Bazen de bakıyorsun, banka diyor ki, "Biz koymadık ki bunu, bize emir geldi dışarıdan." Hah, işte o "dışarıdan" gelen emir nereden geldi? Bunu öğrenmek, bu işin anahtarı. Genelde banka sana o bilgiyi vermek zorunda zaten, kimden geldi bu talimat? İcra dairesi mi, savcılık mı, vergi dairesi mi? Bunu öğrendiğin an, dilekçeni direkt o kuruma göndermen gerekiyor. Çünkü bankanın eli kolu bağlı oluyor, onlar sadece gelen emri uyguluyorlar, kendileri kaldırıp kafalarına göre hareket edemezler ki... O yüzden doğru adrese gitmek, o kadar önemli... Yoksa dolanıp durursun boşuna.
Bu süreç biraz çetrefilli, insanı yoruyor, bezdiriyor kabul ediyorum. Telefon başında saatler, banka kuyruklarında beklemeler, evrak koşturmacaları... Ama önemli olan, o ilk şoku atlattıktan sonra sakin kalıp doğru adımları atmak. Dilekçeni yazarken de hani o agresif dilini bir kenara bırakıp, durumu net ve anlaşılır bir şekilde ifade etmen en doğrusu. Bazen işler uzar, sabır taşırır, ama unutma, doğru adımlar her zaman bir kapı açar... O yüzden hangi kurumdan kaynaklandığını bulduğun anda, dilekçenin uçağı direkt oraya inecek, başka da şansı yok. Bir şekilde bu işin üstesinden gelmek zorundasın.
Yani özetle, o Bloke Kaldırma Dilekçesi var ya, tam da blokenin kaynağına gidecek. Kim bloke ettiyse, o kalkacak, o kapı çalınacak. Başka türlü çözülmez, abi ya. Gerekirse birkaç dilekçe yazacaksın, birkaç farklı adrese göndereceksin, yılmayacaksın... Çünkü bu işler böyledir; bir kapıyı kapatırlar, sen öbürünü zorlarsın, sonunda bir yerden o kilit açılır, para akışı yeniden başlar. Yeter ki doğru kapıyı, doğru dilekçeyle çalmayı bil... Gerisi zaten gelir. Vallahi billahi böyledir bu işler... Biraz uğraşmak gerekiyor, hepsi bu.
Bu blokenin nereden geldiği varya, asıl mesele o aslında. Yani, durduk yere kimse gelip senin hesabına bloke koymaz abi ya. Ya bir borcun vardır, ya bir icra takibi başlamıştır, ya da bankayla aranda bir pürüz oluşmuştur falan filan… Banka mı koydu bu bloke? O zaman ilk durağın, o bankanın kendisi olur. Şubesine git, otur karşılarına, "Bu neyin nesi?" diye sor. Cevap alamazsan, ya da tatmin olmazsan, bankanın genel müdürlüğüne, hukuki departmanına hitaben güzelce bir dilekçe yazmak şart olur. Bak, direkt konuya giriyorsun, durumu anlatıyorsun, gereğinin yapılmasını talep ediyorsun. Bu ilk ve en basit adım genellikle.
Ama eğer durum daha karmaşıksa, hani bu blokenin ardında bir icra dairesi, bir mahkeme ya da devlete olan bir vergi borcu falan varsa, işler biraz değişiyor, tabii ki... O zaman öyle banka şubesinde "merhaba" demekle olmaz, hatta bazen kimse seni dinlemez bile. İşte o zaman dilekçenin yönü de değişiyor, rota bambaşka bir yere sapıyor... İcra dairesiyse, mesela, oraya gidecek dilekçe. Dosya numarasını falan mutlaka yazacaksın, neyin nesi olduğunu açıkça belirtip blokenin kaldırılmasını isteyeceksin. Oranın bir kuralı, bir işleyişi var, hani kafana göre "bloke kalksın" desen de olmuyor, o prosedürü işletmen lazım...
Bazen de bakıyorsun, banka diyor ki, "Biz koymadık ki bunu, bize emir geldi dışarıdan." Hah, işte o "dışarıdan" gelen emir nereden geldi? Bunu öğrenmek, bu işin anahtarı. Genelde banka sana o bilgiyi vermek zorunda zaten, kimden geldi bu talimat? İcra dairesi mi, savcılık mı, vergi dairesi mi? Bunu öğrendiğin an, dilekçeni direkt o kuruma göndermen gerekiyor. Çünkü bankanın eli kolu bağlı oluyor, onlar sadece gelen emri uyguluyorlar, kendileri kaldırıp kafalarına göre hareket edemezler ki... O yüzden doğru adrese gitmek, o kadar önemli... Yoksa dolanıp durursun boşuna.
Bu süreç biraz çetrefilli, insanı yoruyor, bezdiriyor kabul ediyorum. Telefon başında saatler, banka kuyruklarında beklemeler, evrak koşturmacaları... Ama önemli olan, o ilk şoku atlattıktan sonra sakin kalıp doğru adımları atmak. Dilekçeni yazarken de hani o agresif dilini bir kenara bırakıp, durumu net ve anlaşılır bir şekilde ifade etmen en doğrusu. Bazen işler uzar, sabır taşırır, ama unutma, doğru adımlar her zaman bir kapı açar... O yüzden hangi kurumdan kaynaklandığını bulduğun anda, dilekçenin uçağı direkt oraya inecek, başka da şansı yok. Bir şekilde bu işin üstesinden gelmek zorundasın.
Yani özetle, o Bloke Kaldırma Dilekçesi var ya, tam da blokenin kaynağına gidecek. Kim bloke ettiyse, o kalkacak, o kapı çalınacak. Başka türlü çözülmez, abi ya. Gerekirse birkaç dilekçe yazacaksın, birkaç farklı adrese göndereceksin, yılmayacaksın... Çünkü bu işler böyledir; bir kapıyı kapatırlar, sen öbürünü zorlarsın, sonunda bir yerden o kilit açılır, para akışı yeniden başlar. Yeter ki doğru kapıyı, doğru dilekçeyle çalmayı bil... Gerisi zaten gelir. Vallahi billahi böyledir bu işler... Biraz uğraşmak gerekiyor, hepsi bu.
