CoralMandolin
Kayıtlı Kullanıcı
Bir sabah uyanıyorsun, banka hesabın bloke edilmiş. Ya da bir bakıyorsun, tapu kaydına bir şerh düşülmüş... Can sıkıcı, değil mi? Bu durumla başa çıkmak için ilk adımı atmak lazım; o blokenin nereden geldiğini anlamak, kimin koyduğunu bulmak. Yoksa neye itiraz edeceğini bilemezsin.
Elbette, her şeyden önce kimliğin yanında olmalı. Nereye gidersen git, o resmi dairelerde ilk sordukları şey bu. Kendi kimliğin olmadan, bırak işlem yapmayı, sağlıklı bilgi bile alamazsın. Bir nevi "ben buyum, derdim bu" demenin ilk yolu, vallahi.
Sonra o blokenin dayanağı olan belgeye ihtiyacın var. Hani o mahkeme kararı ya da icra dairesinden gelen tebligat... İşte o çok önemli. O belgede blokenin sebebi, hangi dosya numarasıyla açıldığı, kimin alacaklı olduğu gibi kritik bilgiler yazar. Orijinal kaynak belgesi olmadan, kör dövüşüne çıkmış gibi olursun.
Eğer bloke bir borç yüzünden konulduysa, ve sen de o borcu ödediysen, bu ödemenin kanıtları paha biçilemez. Banka dekontları, makbuzlar, alacaklının sana verdiği ibranameler... Bunların hepsi senin dosyanı güçlendirir. Bu belgeler olmadan, "ödedim" demen havada kalır, abi.
Bazen de alacaklı, "ben bu borçtan vazgeçtim" der. Veya taraflar kendi aralarında bir anlaşmaya varırlar. İşte o zaman bir feragatname veya sulh protokolü devreye girer. Alacaklının ıslak imzalı feragatnamesi, blokenin kalkması için anahtar bir belgedir. Bu olmazsa süreç uzar da uzar...
Peki ya işlerini kendin takip edemiyorsan? Bir avukat aracılığıyla mı yürütüyorsun süreci? O zaman avukatına verdiğin vekaletname şart. Tam yetkili bir vekaletname olmadan, vekilin senin adına resmi işlemleri yapamaz, dosyalara bakamaz, dilekçe veremez. Eli kolu bağlı kalır.
Tüm bu belgeleri topladın, şimdi ne yapacaksın? İlgili kuruma bir dilekçe yazacaksın. Blokenin kaldırılmasını talep eden, elindeki tüm kanıtları sunan, sade ve net bir dilekçe... Öyle süslü cümlelere falan hiç gerek yok. Kim, ne, neden, ne istiyorsun, açıkça yaz gitsin.
Banka hesabına konulan blokelerde durum biraz farklılaşabilir. Sadece senin dilekçen yeterli olmaz bazen. Banka, genellikle mahkeme veya icra dairesinden gelecek, "bu bloke kaldırılsın" diyen resmi bir yazı, yani müzekkere bekler. Bu müzekkere bankanın en önemsediği belgedir, çünkü direkt talimat içerir.
Taşınmaz mal üzerine konulan tedbirler için de tapu sicil müdürlüğüne gideceksin. Yanında da o blokenin kalkmasını sağlayan mahkeme kararını ya da borcun ödendiğini gösteren belgeyi götüreceksin. Orada da yine resmi bir talimat veya belgenin ibrazı zorunludur. Yoksa tapuda işlerin yürümez.
Araç ruhsatına konulan hacizler de benzer şekilde çözülür. İcra dosyasının kapanmasıyla birlikte icra dairesinden çıkan müzekkereyi alıp trafik tescil müdürlüğüne götürmen gerekir. Birbiriyle bağlantılı süreçler bunlar, sanki bir zincirin halkaları gibi... Bir halka kopuksa, tüm zincir işlevsiz kalır.
Velhasıl, her blokenin arkasında farklı bir hikaye yatabilir. Ama o blokenin kaldırılması için gerekli temel hukuki belgeler, genellikle aynı çerçevede döner durur. Kimlik, blokenin kaynağı, ödeme kanıtları, bir feragatname... Ve tabii ki o dilekçe. Eksiksiz bir dosya, işini kolaylaştırır, yoksa boşa kürek çekersin.
Elbette, her şeyden önce kimliğin yanında olmalı. Nereye gidersen git, o resmi dairelerde ilk sordukları şey bu. Kendi kimliğin olmadan, bırak işlem yapmayı, sağlıklı bilgi bile alamazsın. Bir nevi "ben buyum, derdim bu" demenin ilk yolu, vallahi.
Sonra o blokenin dayanağı olan belgeye ihtiyacın var. Hani o mahkeme kararı ya da icra dairesinden gelen tebligat... İşte o çok önemli. O belgede blokenin sebebi, hangi dosya numarasıyla açıldığı, kimin alacaklı olduğu gibi kritik bilgiler yazar. Orijinal kaynak belgesi olmadan, kör dövüşüne çıkmış gibi olursun.
Eğer bloke bir borç yüzünden konulduysa, ve sen de o borcu ödediysen, bu ödemenin kanıtları paha biçilemez. Banka dekontları, makbuzlar, alacaklının sana verdiği ibranameler... Bunların hepsi senin dosyanı güçlendirir. Bu belgeler olmadan, "ödedim" demen havada kalır, abi.
Bazen de alacaklı, "ben bu borçtan vazgeçtim" der. Veya taraflar kendi aralarında bir anlaşmaya varırlar. İşte o zaman bir feragatname veya sulh protokolü devreye girer. Alacaklının ıslak imzalı feragatnamesi, blokenin kalkması için anahtar bir belgedir. Bu olmazsa süreç uzar da uzar...
Peki ya işlerini kendin takip edemiyorsan? Bir avukat aracılığıyla mı yürütüyorsun süreci? O zaman avukatına verdiğin vekaletname şart. Tam yetkili bir vekaletname olmadan, vekilin senin adına resmi işlemleri yapamaz, dosyalara bakamaz, dilekçe veremez. Eli kolu bağlı kalır.
Tüm bu belgeleri topladın, şimdi ne yapacaksın? İlgili kuruma bir dilekçe yazacaksın. Blokenin kaldırılmasını talep eden, elindeki tüm kanıtları sunan, sade ve net bir dilekçe... Öyle süslü cümlelere falan hiç gerek yok. Kim, ne, neden, ne istiyorsun, açıkça yaz gitsin.
Banka hesabına konulan blokelerde durum biraz farklılaşabilir. Sadece senin dilekçen yeterli olmaz bazen. Banka, genellikle mahkeme veya icra dairesinden gelecek, "bu bloke kaldırılsın" diyen resmi bir yazı, yani müzekkere bekler. Bu müzekkere bankanın en önemsediği belgedir, çünkü direkt talimat içerir.
Taşınmaz mal üzerine konulan tedbirler için de tapu sicil müdürlüğüne gideceksin. Yanında da o blokenin kalkmasını sağlayan mahkeme kararını ya da borcun ödendiğini gösteren belgeyi götüreceksin. Orada da yine resmi bir talimat veya belgenin ibrazı zorunludur. Yoksa tapuda işlerin yürümez.
Araç ruhsatına konulan hacizler de benzer şekilde çözülür. İcra dosyasının kapanmasıyla birlikte icra dairesinden çıkan müzekkereyi alıp trafik tescil müdürlüğüne götürmen gerekir. Birbiriyle bağlantılı süreçler bunlar, sanki bir zincirin halkaları gibi... Bir halka kopuksa, tüm zincir işlevsiz kalır.
Velhasıl, her blokenin arkasında farklı bir hikaye yatabilir. Ama o blokenin kaldırılması için gerekli temel hukuki belgeler, genellikle aynı çerçevede döner durur. Kimlik, blokenin kaynağı, ödeme kanıtları, bir feragatname... Ve tabii ki o dilekçe. Eksiksiz bir dosya, işini kolaylaştırır, yoksa boşa kürek çekersin.