O anı biliyorum, o korkunç dakikayı... Telefon ekranına bakıyorsun, bankacılık uygulaması kilitlenmiş. Nefes alamıyorsun, değil mi? Kalbin ağzında atıyor, dünya başına yıkılmış gibi. İşte tam o anda beyninde tek bir soru yankılanıyor: Nereye gitmeliyim?
Hangi şube mi? Bak güzel kardeşim, olay hangi şubenin daha hızlı olduğunda değil, olayı *nasıl* yakaladığında. Boşuna Google'da "en hızlı banka şubesi" diye arama. Öyle bir şey yok.
Bırak şimdi o telefondaki siniri, o çaresizliği. İlk adımın bu değil, vallahi billahi değil. Önce bir derin nefes al, biliyorum zor ama dene. Panik, en kötü danışmanındır bu durumlarda.
Şimdi gel seninle bir yol haritası çizelim, tamam mı? Sanki sen ben karşılıklı kahve içiyoruz, ben sana hayat tecrübelerimi aktarıyorum gibi düşün...
Şu aklındaki "en hızlı şube" fikrini bir kenara bırakalım. Önemli olan, senin şubeye gittiğinde ne kadar *hazırlıklı* olduğun. İşte püf noktası bu.
Bankanın senden ne isteyeceğini bilmeden, elin boş gidersen, o "hızlı" dediğin şube bile sana cehennem azabı yaşatır. Gerekli evraklar, dilekçeler... Hepsi tamam mı?
Hatta diyorum ki, gitmeden önce müşteri hizmetlerini bir ara. Evet, o uzun bekleyişler... Ama sor. "Bloke kaldırmak için tam olarak ne gerekiyor?" Listeyi al. Tek tek.
Düşün, kapıda bekleyen onca insan varken, senin evrakların eksiksizse, dilekçen hazırsa, banka çalışanının gözünde bir adım öndesin demektir. O da bir insan, anlıyor musun?
Peki, hangi şube daha iyi çalışır? Senin hesabının olduğu şube! Evet, abi ya, o kadar basit aslında. Senin geçmişini, işlemlerini, her şeyini en iyi onlar bilir.
Bazen insanlar "kalabalık olmayan şube daha iyi olur" diye düşünür. Yanlış! Kalabalık olmayan şube demek, belki de az personel demek... O zaman bekleyişin daha da uzayabilir.
Senin ana şuben, yani hesabını açtığın yer, ilk tercihin olmalı. Onlar senin dosyanı, notlarını, geçmiş işlemlerini avuçlarının içi gibi bilir. Bu da süreci hızlandırır, inan bana.
Eğer ana şubene gitme imkanın yoksa, o zaman en yakındaki, sana ulaşımı kolay bir şubeyi tercih et. Ama dediğim gibi, evrakların tam olsun, konuya hakim ol.
Unutma, senin elindeki koz, doğru ve eksiksiz bilgi. O blokenin neden konulduğunu biliyor musun? İşte bu çok önemli. Bu bilgiyi banka çalışanına aktarabilmelisin.
Empati kur biraz da. Banka çalışanı da bir robot değil. Günde yüzlerce insanla uğraşıyor. Sen sakin, net ve anlayışlı olursan, o da sana yardımcı olmak için daha istekli olur.
Gidiyorsun, kapıda bir kuyruk... ve sen sadece izliyorsun. O anlarda kendini yiyip bitirmek yerine, evraklarını son bir kez kontrol et. Bir şey atladın mı acaba?
Hızlıca içeri girmek mi istiyorsun? O zaman randevu almayı dene. Bazı bankalar öncelik tanır. Bu da süreci bir hayli kısaltır... belki de yarım saatin kalır.
Velhasıl kelam, "en hızlı şube" diye bir şey yok. "En doğru hazırlıkla gidilen şube" var. İşte orası, senin için en hızlı yer olacak. Kendine güven, ne istediğini bil ve sakin kal... Bu iş biter, merak etme.
Hangi şube mi? Bak güzel kardeşim, olay hangi şubenin daha hızlı olduğunda değil, olayı *nasıl* yakaladığında. Boşuna Google'da "en hızlı banka şubesi" diye arama. Öyle bir şey yok.
Bırak şimdi o telefondaki siniri, o çaresizliği. İlk adımın bu değil, vallahi billahi değil. Önce bir derin nefes al, biliyorum zor ama dene. Panik, en kötü danışmanındır bu durumlarda.
Şimdi gel seninle bir yol haritası çizelim, tamam mı? Sanki sen ben karşılıklı kahve içiyoruz, ben sana hayat tecrübelerimi aktarıyorum gibi düşün...
Şu aklındaki "en hızlı şube" fikrini bir kenara bırakalım. Önemli olan, senin şubeye gittiğinde ne kadar *hazırlıklı* olduğun. İşte püf noktası bu.
Bankanın senden ne isteyeceğini bilmeden, elin boş gidersen, o "hızlı" dediğin şube bile sana cehennem azabı yaşatır. Gerekli evraklar, dilekçeler... Hepsi tamam mı?
Hatta diyorum ki, gitmeden önce müşteri hizmetlerini bir ara. Evet, o uzun bekleyişler... Ama sor. "Bloke kaldırmak için tam olarak ne gerekiyor?" Listeyi al. Tek tek.
Düşün, kapıda bekleyen onca insan varken, senin evrakların eksiksizse, dilekçen hazırsa, banka çalışanının gözünde bir adım öndesin demektir. O da bir insan, anlıyor musun?
Peki, hangi şube daha iyi çalışır? Senin hesabının olduğu şube! Evet, abi ya, o kadar basit aslında. Senin geçmişini, işlemlerini, her şeyini en iyi onlar bilir.
Bazen insanlar "kalabalık olmayan şube daha iyi olur" diye düşünür. Yanlış! Kalabalık olmayan şube demek, belki de az personel demek... O zaman bekleyişin daha da uzayabilir.
Senin ana şuben, yani hesabını açtığın yer, ilk tercihin olmalı. Onlar senin dosyanı, notlarını, geçmiş işlemlerini avuçlarının içi gibi bilir. Bu da süreci hızlandırır, inan bana.
Eğer ana şubene gitme imkanın yoksa, o zaman en yakındaki, sana ulaşımı kolay bir şubeyi tercih et. Ama dediğim gibi, evrakların tam olsun, konuya hakim ol.
Unutma, senin elindeki koz, doğru ve eksiksiz bilgi. O blokenin neden konulduğunu biliyor musun? İşte bu çok önemli. Bu bilgiyi banka çalışanına aktarabilmelisin.
Empati kur biraz da. Banka çalışanı da bir robot değil. Günde yüzlerce insanla uğraşıyor. Sen sakin, net ve anlayışlı olursan, o da sana yardımcı olmak için daha istekli olur.
Gidiyorsun, kapıda bir kuyruk... ve sen sadece izliyorsun. O anlarda kendini yiyip bitirmek yerine, evraklarını son bir kez kontrol et. Bir şey atladın mı acaba?
Hızlıca içeri girmek mi istiyorsun? O zaman randevu almayı dene. Bazı bankalar öncelik tanır. Bu da süreci bir hayli kısaltır... belki de yarım saatin kalır.
Velhasıl kelam, "en hızlı şube" diye bir şey yok. "En doğru hazırlıkla gidilen şube" var. İşte orası, senin için en hızlı yer olacak. Kendine güven, ne istediğini bil ve sakin kal... Bu iş biter, merak etme.