IndigoTremolo
Kayıtlı Kullanıcı
Şimdi efendim, o malum “bloke” durumuyla karşı karşıya kaldığında, hani böyle birden beyninden aşağı soğuk sular dökülmüş gibi hissedersin ya, o anki ilk refleksin ne oluyor? Genelde bir panik, bir öfke dalgası... Dur bakalım, dur! İşte tam da o an, bir durup nefes almak, o ilk şoku atlatmak lazım. Öyle hemen orayı burayı arayıp, ağzına geleni söylemekle, durumu daha da içinden çıkılmaz hale getirmekle olmaz bu işler. Gazetecilik hayatımda ben nice kriz anları gördüm, kimisi sakinliğini korudu, kimisi ortalığı ayağa kaldırdı. İnan bana, ikinci grup genelde daha çok yara aldı, daha çok zaman kaybetti. Önce bir sakinleş, gözlerini kapat, bir nefes alıp ver. Çünkü o blokajı kaldıracak olan sensin ve bunun için de net bir zihne ihtiyacın var, o kadar basit...
Bloke meselesiyle yüzleşir yüzleşmez, hemen o ilk şoku atlattıktan sonra, işin neden kaynaklandığını anlamaya odaklanmalısın. Boşuna mı denir, "Bilgi güçtür" diye? Bu cümlenin altını çize çize okumalısın. Hangi kurum, neden blok koydu, bu blokajın hukuki dayanağı ne, sana gönderilen bir tebligat, bir e-posta, bir SMS var mı? Hani bazen görmeyiz ya da gözden kaçırırız öyle önemli bir bildirimi... Var mıydı acaba böyle bir şey? Hiçbir tahminde bulunma, komplo teorilerine girme sakın. Sadece somut verilere odaklan. Blokajın türüne göre bankadan mı kaynaklanıyor, bir sosyal medya platformundan mı, yoksa bir kamu kurumundan mı... Bunu netleştir, sonra da direkt ilk temas noktasına odaklan. Vallahi billahi, bu adım, çözüm yolculuğunun en sağlam zeminini oluşturuyor, sonrasında adım atacakların hep bu temel üzerine yükselecek.
İletişim kurarken, evet, iletişim... Bu, gazetecilikte de hayatın her alanında da çok kritik bir konu. Karşındaki insanla konuşurken ses tonundan, kelime seçimine, hatta duruşuna kadar her şeye dikkat etmelisin. Öfke, çaresizlik, kızgınlık... Bunlar senin elini zayıflatır. Unutma, karşındaki de muhtemelen bir insandır ve onun da bir işi, prosedürleri var. Kibar ol, anlayışlı olmaya çalış, ama asla haklarından ödün verme. Bilgiyi doğru aktar, gerekirse tekrar et, ama asla ama asla saygısızca bir dil kullanma. Hani derler ya "Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır" diye, işte bu tam da o anlar için söylenmiş bir söz, ne kadar doğru bir tespit olduğunu kendi gözlerinle göreceksin. Sakın ha, olayı kişiselleştirme, meselenin çözümü için stratejik bir yaklaşım sergile...
Her şeyi belgele, abi ya, ne demek istediğimi anlıyorsun değil mi? Atılan her adımın, yapılan her görüşmenin, gönderilen her e-postanın bir kaydını tut. Bugünlerde akıllı telefonlar var, arama kayıtlarını saklıyorlar. E-postaları silme. Mümkünse telefon görüşmelerini kaydetme iznin varsa kaydet, yoksa en azından görüşme notlarını al. Konuştuğun kişinin adını, soyadını, unvanını, görüşmenin tarihini ve saatini, ne konuşulduğunu, sana hangi bilginin verildiğini... Küçük bir defter tut kendine, hatta dijital notlar al. Bu, hem senin hafızanı tazeler hem de ileride işler daha da karmaşıklaşırsa, elinde somut kanıtlar olur. Haklılığını ispat etmek için bu kadar basit ve etkili bir yöntem yok, inan bana. Gazetecilikte en ufak bir iddiayı bile belgeyle desteklemek zorundaydık, burada da durum farklı değil. Hatta daha da önemli, zira senin kendi mağduriyetinden bahsediyoruz...
Bu süreç bazen uzayabilir, bunu da bilmek lazım. Öyle bir günde, iki günde hallolacak bir mesele gibi bakarsan, hayal kırıklığına uğrarsın. Sabır, evet, tam da bu kelimeye ihtiyacın var. Bloke kaldırma işlemleri, özellikle kurumsal yapılarda, farklı departmanlar arasında gezebilir, onay süreçleri uzayabilir. Bazen öyle olur ki, bir telefonu beklersin günlerce, ya da bir e-postanın cevabını... Bu bekleme süreci insanı deli eder, biliyorum, sinirlerini altüst eder. Ama tam da bu noktada soğukkanlılığını korumalısın. Eğer gerçekten elinden gelen her şeyi yaptıysan, gerekli bilgileri verdiysen, artık top karşı tarafta demektir. Yapabileceğin tek şey, belirli aralıklarla nazikçe takip etmek, "Ne aşamadayız acaba?" diye sormak. Kendini yiyip bitirmek yerine, bu bekleme sürecini başka işlerine odaklanarak değerlendirmen en akıllıcası...
Peki ya işler istediğin gibi gitmezse, kapılar yüzüne kapanır gibi olursa? O zaman başka seçenekleri düşünme vakti gelmiştir demektir. Hukuki destek almak, bir avukata danışmak, Tüketici Hakem Heyetleri'ne başvurmak veya Ombudsman gibi arabuluculuk hizmetlerinden yararlanmak... Bunlar senin hakkın. Kimse seni çaresiz bırakamaz, bırakmamalı. Hani derler ya "Son çare" diye, bu son çare değil, bu da bir seçenek, sadece bir sonraki adım. Gazeteci olarak şunu öğrendim: Her zaman bir B planı, bir C planı olmalı. Tek bir yola saplanıp kalmak, çoğu zaman çıkmaz sokağa girmekle eşdeğerdir. O yüzden, eğer hislerin sana bu işin normal yollardan çözülmediğini söylüyorsa, iç sesini dinle ve profesyonel bir yardım almaktan çekinme sakın. Kendi başına altından kalkamayacağın durumlarda, doğru kişiden doğru desteği almak en zekice hareket olur...
Ve son olarak, tüm bu blokaj serüveninden ne öğrendin? Bu belki de işin en önemli kısmı. Hani derler ya "Her işte bir hayır vardır" diye, belki de bu olumsuz deneyim sana ileride benzer durumlarla karşılaşmaman için bir ders verdi. Belki de bankacılık işlemlerinde daha dikkatli olmayı, sosyal medya şifrelerini daha güvenli tutmayı, bir kuralla ilgili detayları atlamamayı öğretti. Çünkü bazen en can sıkıcı olaylar bile bize çok değerli dersler verir. Bu olayı bir daha yaşamamak için neler yapabilirsin? Önlemlerini al, kendini koru. Çünkü bazen bizim attığımız küçük adımlar, dev blokajları en baştan engelleyebilir, unutma...
Bloke meselesiyle yüzleşir yüzleşmez, hemen o ilk şoku atlattıktan sonra, işin neden kaynaklandığını anlamaya odaklanmalısın. Boşuna mı denir, "Bilgi güçtür" diye? Bu cümlenin altını çize çize okumalısın. Hangi kurum, neden blok koydu, bu blokajın hukuki dayanağı ne, sana gönderilen bir tebligat, bir e-posta, bir SMS var mı? Hani bazen görmeyiz ya da gözden kaçırırız öyle önemli bir bildirimi... Var mıydı acaba böyle bir şey? Hiçbir tahminde bulunma, komplo teorilerine girme sakın. Sadece somut verilere odaklan. Blokajın türüne göre bankadan mı kaynaklanıyor, bir sosyal medya platformundan mı, yoksa bir kamu kurumundan mı... Bunu netleştir, sonra da direkt ilk temas noktasına odaklan. Vallahi billahi, bu adım, çözüm yolculuğunun en sağlam zeminini oluşturuyor, sonrasında adım atacakların hep bu temel üzerine yükselecek.
İletişim kurarken, evet, iletişim... Bu, gazetecilikte de hayatın her alanında da çok kritik bir konu. Karşındaki insanla konuşurken ses tonundan, kelime seçimine, hatta duruşuna kadar her şeye dikkat etmelisin. Öfke, çaresizlik, kızgınlık... Bunlar senin elini zayıflatır. Unutma, karşındaki de muhtemelen bir insandır ve onun da bir işi, prosedürleri var. Kibar ol, anlayışlı olmaya çalış, ama asla haklarından ödün verme. Bilgiyi doğru aktar, gerekirse tekrar et, ama asla ama asla saygısızca bir dil kullanma. Hani derler ya "Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır" diye, işte bu tam da o anlar için söylenmiş bir söz, ne kadar doğru bir tespit olduğunu kendi gözlerinle göreceksin. Sakın ha, olayı kişiselleştirme, meselenin çözümü için stratejik bir yaklaşım sergile...
Her şeyi belgele, abi ya, ne demek istediğimi anlıyorsun değil mi? Atılan her adımın, yapılan her görüşmenin, gönderilen her e-postanın bir kaydını tut. Bugünlerde akıllı telefonlar var, arama kayıtlarını saklıyorlar. E-postaları silme. Mümkünse telefon görüşmelerini kaydetme iznin varsa kaydet, yoksa en azından görüşme notlarını al. Konuştuğun kişinin adını, soyadını, unvanını, görüşmenin tarihini ve saatini, ne konuşulduğunu, sana hangi bilginin verildiğini... Küçük bir defter tut kendine, hatta dijital notlar al. Bu, hem senin hafızanı tazeler hem de ileride işler daha da karmaşıklaşırsa, elinde somut kanıtlar olur. Haklılığını ispat etmek için bu kadar basit ve etkili bir yöntem yok, inan bana. Gazetecilikte en ufak bir iddiayı bile belgeyle desteklemek zorundaydık, burada da durum farklı değil. Hatta daha da önemli, zira senin kendi mağduriyetinden bahsediyoruz...
Bu süreç bazen uzayabilir, bunu da bilmek lazım. Öyle bir günde, iki günde hallolacak bir mesele gibi bakarsan, hayal kırıklığına uğrarsın. Sabır, evet, tam da bu kelimeye ihtiyacın var. Bloke kaldırma işlemleri, özellikle kurumsal yapılarda, farklı departmanlar arasında gezebilir, onay süreçleri uzayabilir. Bazen öyle olur ki, bir telefonu beklersin günlerce, ya da bir e-postanın cevabını... Bu bekleme süreci insanı deli eder, biliyorum, sinirlerini altüst eder. Ama tam da bu noktada soğukkanlılığını korumalısın. Eğer gerçekten elinden gelen her şeyi yaptıysan, gerekli bilgileri verdiysen, artık top karşı tarafta demektir. Yapabileceğin tek şey, belirli aralıklarla nazikçe takip etmek, "Ne aşamadayız acaba?" diye sormak. Kendini yiyip bitirmek yerine, bu bekleme sürecini başka işlerine odaklanarak değerlendirmen en akıllıcası...
Peki ya işler istediğin gibi gitmezse, kapılar yüzüne kapanır gibi olursa? O zaman başka seçenekleri düşünme vakti gelmiştir demektir. Hukuki destek almak, bir avukata danışmak, Tüketici Hakem Heyetleri'ne başvurmak veya Ombudsman gibi arabuluculuk hizmetlerinden yararlanmak... Bunlar senin hakkın. Kimse seni çaresiz bırakamaz, bırakmamalı. Hani derler ya "Son çare" diye, bu son çare değil, bu da bir seçenek, sadece bir sonraki adım. Gazeteci olarak şunu öğrendim: Her zaman bir B planı, bir C planı olmalı. Tek bir yola saplanıp kalmak, çoğu zaman çıkmaz sokağa girmekle eşdeğerdir. O yüzden, eğer hislerin sana bu işin normal yollardan çözülmediğini söylüyorsa, iç sesini dinle ve profesyonel bir yardım almaktan çekinme sakın. Kendi başına altından kalkamayacağın durumlarda, doğru kişiden doğru desteği almak en zekice hareket olur...
Ve son olarak, tüm bu blokaj serüveninden ne öğrendin? Bu belki de işin en önemli kısmı. Hani derler ya "Her işte bir hayır vardır" diye, belki de bu olumsuz deneyim sana ileride benzer durumlarla karşılaşmaman için bir ders verdi. Belki de bankacılık işlemlerinde daha dikkatli olmayı, sosyal medya şifrelerini daha güvenli tutmayı, bir kuralla ilgili detayları atlamamayı öğretti. Çünkü bazen en can sıkıcı olaylar bile bize çok değerli dersler verir. Bu olayı bir daha yaşamamak için neler yapabilirsin? Önlemlerini al, kendini koru. Çünkü bazen bizim attığımız küçük adımlar, dev blokajları en baştan engelleyebilir, unutma...