O soğuk, o buz gibi tebligatın geldiği anı hatırlayın... Ya da hiç gelmeyen tebligatın ötesinde, banka uygulamasında bir anda beliren o anlamsız uyarıyı, "Hesabınızda şüpheli işlem tespit edilmiş olup, fon çıkışı durdurulmuştur" cümlesini. Hepimiz yaşadık benzerini, o dijital duvarın yükselişini, aniden karşımıza dikilen o görünmez bariyeri. Hani o saniyeler var ya, hesabın *likidite aktarım kabiliyetinin* sıfıra indiği, 5549 sayılı yasa ve ilgili yönetmeliklerin gölgesinin üzerimize düştüğü o lanet anlar... İşte tam da o noktadayız, hep birlikte, o anın bıraktığı izlerle yüzleşirken.
Son işlemler mi? Hangi son işlemden bahsediyoruz abi ya, Allah aşkına? O bloke kalkmadan, o *hesap bakiyesi görüntüleme yetkisi* dışında hiçbir şeyin yapılamadığı ekranda, parmağımızın ucunda tuttuğumuz o "havale" butonu varya, işte o, kilitli bir kapı gibi suratımıza kapanan o dijital hayal kırıklığı... Vallahi billahi, bir vicdansızlık bu, sanki bütün finansal yaşamımızı bir anda buharlaştırmak ister gibi. Sistem kilitlendi mi, *SWIFT kodları* bile sus pus olur, bütün dünya nefesini tutmuş da seni izliyor gibi hisseder insan... Bütün o otomasyonlar, o hızlı transfer vaatleri, bir anda anlamsızlaşır.
Peki ya o "son işlem" tanımı altında, *Şüpheli İşlem Bildirimi (ŞİB)* kapsamında, kim bilir hangi algoritmanın, hangi yapay zeka tetikleyicisinin sizi mercek altına aldığı o anlar? Belki basit bir *hesaplar arası virman*, belki bir dostumuza yaptığımız küçük bir gönderim, ya da bir alacaklının *icra takibi talebiyle* gönderdiği o e-tebligat... Saniyeler içinde, *fonların bloke edilmesi kararı* nasıl alınır, kim verir bu yetkiyi, neye göre alınır bu ani karar, hiç düşündük mü? Bizden habersiz, bizden onaysız, hayatımızın tam ortasına düşen bir bomba gibi... Hesap kartınızın *temassız ödeme özelliği* bile bir anda devre dışı kalırken.
O son işlemler, sadece bakiyenin hareket dökümü değil ki. Aynı zamanda bizim *finansal özgürlüğümüzün* dökümü değil miydi, o harcanan her kuruşun, her bir transferin arkasında bir emek, bir hikaye yatmıyor muydu? Şimdi o hikayeler, *MASAK'ın kara listesinde* birer sayıdan mı ibaret, anlamsız kodlar yığını mı? Kredi kartının *asgari ödemesini* yapamayacak hale gelmek, hani o *otomatik ödeme talimatı* var ya, işte o bile boşluğa düşerkenki çaresizlik... Sanki bir hayalet el, cüzdanımızdan geleceğimizi çeker gibi, bir anda bütün güvencemiz sarsılıyor.
Mesele sadece bloke edilen meblağ değil. Mesele, o *hesap hareket geçmişinin* titizlikle incelenip, belki de masumiyetimizin en derinlemesine sorgulandığı o süreç. O yüzden her birimiz, o "son işlemlerin" *KVKK kapsamında hangi verilerle* eşleştiğini, hangi *IP adresinden* girildiğini, hangi *cihaz kimliğiyle* yapıldığını sorgulamalıyız. Pasif bekleyiş mi? Yoksa *yasal itiraz yollarının* en ince ayrıntısına kadar zorlanması mı, hukuki danışmanlık alıp haklarımızı sonuna kadar savunmak mı? Seçim bizim. Bizim sesimiz, bu dijital labirentte yankılanmalı, hak ettiğimiz şeffaflığı ve adaleti istemeliyiz. Çünkü bu sadece bir hesabın bloke olması değil, aynı zamanda kişisel güvencelerimizin bir kez daha sorgulanmasıdır...
Son işlemler mi? Hangi son işlemden bahsediyoruz abi ya, Allah aşkına? O bloke kalkmadan, o *hesap bakiyesi görüntüleme yetkisi* dışında hiçbir şeyin yapılamadığı ekranda, parmağımızın ucunda tuttuğumuz o "havale" butonu varya, işte o, kilitli bir kapı gibi suratımıza kapanan o dijital hayal kırıklığı... Vallahi billahi, bir vicdansızlık bu, sanki bütün finansal yaşamımızı bir anda buharlaştırmak ister gibi. Sistem kilitlendi mi, *SWIFT kodları* bile sus pus olur, bütün dünya nefesini tutmuş da seni izliyor gibi hisseder insan... Bütün o otomasyonlar, o hızlı transfer vaatleri, bir anda anlamsızlaşır.
Peki ya o "son işlem" tanımı altında, *Şüpheli İşlem Bildirimi (ŞİB)* kapsamında, kim bilir hangi algoritmanın, hangi yapay zeka tetikleyicisinin sizi mercek altına aldığı o anlar? Belki basit bir *hesaplar arası virman*, belki bir dostumuza yaptığımız küçük bir gönderim, ya da bir alacaklının *icra takibi talebiyle* gönderdiği o e-tebligat... Saniyeler içinde, *fonların bloke edilmesi kararı* nasıl alınır, kim verir bu yetkiyi, neye göre alınır bu ani karar, hiç düşündük mü? Bizden habersiz, bizden onaysız, hayatımızın tam ortasına düşen bir bomba gibi... Hesap kartınızın *temassız ödeme özelliği* bile bir anda devre dışı kalırken.
O son işlemler, sadece bakiyenin hareket dökümü değil ki. Aynı zamanda bizim *finansal özgürlüğümüzün* dökümü değil miydi, o harcanan her kuruşun, her bir transferin arkasında bir emek, bir hikaye yatmıyor muydu? Şimdi o hikayeler, *MASAK'ın kara listesinde* birer sayıdan mı ibaret, anlamsız kodlar yığını mı? Kredi kartının *asgari ödemesini* yapamayacak hale gelmek, hani o *otomatik ödeme talimatı* var ya, işte o bile boşluğa düşerkenki çaresizlik... Sanki bir hayalet el, cüzdanımızdan geleceğimizi çeker gibi, bir anda bütün güvencemiz sarsılıyor.
Mesele sadece bloke edilen meblağ değil. Mesele, o *hesap hareket geçmişinin* titizlikle incelenip, belki de masumiyetimizin en derinlemesine sorgulandığı o süreç. O yüzden her birimiz, o "son işlemlerin" *KVKK kapsamında hangi verilerle* eşleştiğini, hangi *IP adresinden* girildiğini, hangi *cihaz kimliğiyle* yapıldığını sorgulamalıyız. Pasif bekleyiş mi? Yoksa *yasal itiraz yollarının* en ince ayrıntısına kadar zorlanması mı, hukuki danışmanlık alıp haklarımızı sonuna kadar savunmak mı? Seçim bizim. Bizim sesimiz, bu dijital labirentte yankılanmalı, hak ettiğimiz şeffaflığı ve adaleti istemeliyiz. Çünkü bu sadece bir hesabın bloke olması değil, aynı zamanda kişisel güvencelerimizin bir kez daha sorgulanmasıdır...