IndigoQuartz
Kayıtlı Kullanıcı
Bir düşünsene, her şey yolunda, sabah kahveni içiyorsun, bir anda e-Devlet'e giremiyorsun. Hatta bazen, aman Tanrım, o hiç beklemediğin anda ekranda o soğuk, o acımasız uyarı beliriyor: "e-Devlet kapısı üzerinden hizmet alımınız engellenmiştir." İşte o an, hayatın bir anda griye döndüğü, sistemin seni yuttuğu, görünmez bir elin tüm dijital kapılarını suratına kapattığı o meşum an... Vallahi billahi, insan neye uğradığını şaşırıyor.
Nereden başlasın ki insan? Kimi zaman yıllar öncesinden kalma, ödenmiş ama sistemde "ödenmedi" görünen bir trafik cezası, kimi zaman da adını bile duymadığı bir miras davasının yan etkisi olarak çıkıveriyor bu lanet olası blokeler. Yaşlı başlı insanlar var, hayatında bilgisayara "merhaba" dememiş, gelmiş geçmiş tüm birikimini çekemez hale gelmiş. Nasıl anlatsınlar ki bu duruma düştüklerini, neye dayanarak hakkını arasınlar, kim bilir...
Ya o komik, akıl almaz durumlar... Adam vefat etmiş, toprağa verilmiş, üzerinden aylar geçmiş, mirasçılar bir işlem yapacak, hooop! Merhumun e-Devlet hesabına bloke konmuş. Sebep? Adamın öldüğüne dair "kayıt bulunamadı" ya da "kimlik doğrulama işlemi tamamlanmadı." Yahu abi, adam ölmüş, neyin doğrulaması bu? Mezardan kalkıp selfie mi çekecek, e-Devlet'e girip kimlik kartının fotoğrafını mı yükleyecek yani? Gerçekten inanılır gibi değil.
Bazen de tam anlamıyla bir "Sistem hatası" durumuyla karşılaşıyorsun, ama bunu kanıtlamak, o hatanın sana ait olmadığını o insanlara anlatmak, işte orada başlıyor asıl dram. Sen aylarca banka hesabı açamıyorsun, abonelik başlatamıyorsun, devlete ait hiçbir işlemde adım atamıyorsun ve ortada gerçek bir sebep yok. Kimin hatası? Belli değil. Çözüm ne? "Başvurun inceleniyor..." Sonsuzluğa doğru bir yolculuk sanki...
Bir başka vaka; genç bir arkadaş anlatıyor, üniversiteye kayıt olacak, bir belge indiriyor e-Devlet'ten, tam o sırada "kişisel güvenlik ihlali" gerekçesiyle bloke. Ne yaptı, ne etti anlamadı. Meğerse internet kafeden girmiş, sonra sistem algılamış, "farklı IP adresi, şüpheli işlem" diye... E, şimdi herkesin kendi bilgisayarı mı var sanılıyor? Bu denli bir teknolojik denetim, ama aynı zamanda denetleyenin bile neyi denetlediğini bilmediği garip bir anomi durumu bu.
Neredeyse her hafta başka bir şube, başka bir daire, bambaşka bir memurla konuşmak zorunda kalıyorsun, her biri ayrı bir şey söylüyor. Birisi "vergi dairesine git" diyor, diğeri "nüfus müdürlüğü baksın", öbürü "emniyete rapor ver" diye fısıldıyor. Sanki bir daireler labirentinde kaybolmuşsun, elinde yanan bir mumla çıkış arıyorsun... Ve o labirentin içinde, kimse tam olarak ne yapılması gerektiğini bilmiyor.
Şunun altını çizmek lazım: Bazen de mesele tamamiyle teknik bir arızadan kaynaklanıyor, ama bunu çözmek için sana, yani vatandaşa düşen yük akıl almaz boyutlara ulaşıyor. Bir dilekçe yazacaksın, notere gideceksin, oradan aldığın belgeyi falanca müdürlüğe elden teslim edeceksin. Yahu bütün bu dijitalleşme hikayesi, bu e-Devlet kapısı tam olarak ne içindi o zaman? O dijital köprü, bazen aniden bir uçurum olup çıkıyor karşımıza...
Çözüm süreci başlı başına bir destan. Aylarca süren takipsizliği, defalarca gidilen kurumları, verilen onlarca imzayı saymıyorum bile. Ve en sonunda o bloke kalktığında hissettiğin o tuhaf rahatlama... Sanki bir savaşı kazanmışsın, ama aslında olmayan bir düşmanla savaşmışsın gibi bir yorgunluk, buruk bir sevinç kaplıyor içini. Keşke baştan hiç yaşanmasaydı, abi ya, keşke hiç düşmeseydik bu duruma...
Velhasıl kelam, e-Devlet blokesi meselesi, öyle basit bir teknik arıza veya basit bir hukuki durum değil. Bu, modern bürokrasinin, dijitalleşme kılıfı altında, ne kadar kaotik ve insanlık dışı hale gelebildiğinin en çarpıcı örneklerinden biri. Sanki bir bilim kurgu filminin distopik sahnesindeyiz, her şeyimizi kayıt altına alan, ama yeri geldiğinde bizi tamamen yok sayan bir sistemin pençesindeyiz... Ve biz, bu sistemle yaşamaya, onun garip kurallarıyla baş etmeye çalışıyoruz. Ne diyelim, Allah kolaylık versin hepimize.
Nereden başlasın ki insan? Kimi zaman yıllar öncesinden kalma, ödenmiş ama sistemde "ödenmedi" görünen bir trafik cezası, kimi zaman da adını bile duymadığı bir miras davasının yan etkisi olarak çıkıveriyor bu lanet olası blokeler. Yaşlı başlı insanlar var, hayatında bilgisayara "merhaba" dememiş, gelmiş geçmiş tüm birikimini çekemez hale gelmiş. Nasıl anlatsınlar ki bu duruma düştüklerini, neye dayanarak hakkını arasınlar, kim bilir...
Ya o komik, akıl almaz durumlar... Adam vefat etmiş, toprağa verilmiş, üzerinden aylar geçmiş, mirasçılar bir işlem yapacak, hooop! Merhumun e-Devlet hesabına bloke konmuş. Sebep? Adamın öldüğüne dair "kayıt bulunamadı" ya da "kimlik doğrulama işlemi tamamlanmadı." Yahu abi, adam ölmüş, neyin doğrulaması bu? Mezardan kalkıp selfie mi çekecek, e-Devlet'e girip kimlik kartının fotoğrafını mı yükleyecek yani? Gerçekten inanılır gibi değil.
Bazen de tam anlamıyla bir "Sistem hatası" durumuyla karşılaşıyorsun, ama bunu kanıtlamak, o hatanın sana ait olmadığını o insanlara anlatmak, işte orada başlıyor asıl dram. Sen aylarca banka hesabı açamıyorsun, abonelik başlatamıyorsun, devlete ait hiçbir işlemde adım atamıyorsun ve ortada gerçek bir sebep yok. Kimin hatası? Belli değil. Çözüm ne? "Başvurun inceleniyor..." Sonsuzluğa doğru bir yolculuk sanki...
Bir başka vaka; genç bir arkadaş anlatıyor, üniversiteye kayıt olacak, bir belge indiriyor e-Devlet'ten, tam o sırada "kişisel güvenlik ihlali" gerekçesiyle bloke. Ne yaptı, ne etti anlamadı. Meğerse internet kafeden girmiş, sonra sistem algılamış, "farklı IP adresi, şüpheli işlem" diye... E, şimdi herkesin kendi bilgisayarı mı var sanılıyor? Bu denli bir teknolojik denetim, ama aynı zamanda denetleyenin bile neyi denetlediğini bilmediği garip bir anomi durumu bu.
Neredeyse her hafta başka bir şube, başka bir daire, bambaşka bir memurla konuşmak zorunda kalıyorsun, her biri ayrı bir şey söylüyor. Birisi "vergi dairesine git" diyor, diğeri "nüfus müdürlüğü baksın", öbürü "emniyete rapor ver" diye fısıldıyor. Sanki bir daireler labirentinde kaybolmuşsun, elinde yanan bir mumla çıkış arıyorsun... Ve o labirentin içinde, kimse tam olarak ne yapılması gerektiğini bilmiyor.
Şunun altını çizmek lazım: Bazen de mesele tamamiyle teknik bir arızadan kaynaklanıyor, ama bunu çözmek için sana, yani vatandaşa düşen yük akıl almaz boyutlara ulaşıyor. Bir dilekçe yazacaksın, notere gideceksin, oradan aldığın belgeyi falanca müdürlüğe elden teslim edeceksin. Yahu bütün bu dijitalleşme hikayesi, bu e-Devlet kapısı tam olarak ne içindi o zaman? O dijital köprü, bazen aniden bir uçurum olup çıkıyor karşımıza...
Çözüm süreci başlı başına bir destan. Aylarca süren takipsizliği, defalarca gidilen kurumları, verilen onlarca imzayı saymıyorum bile. Ve en sonunda o bloke kalktığında hissettiğin o tuhaf rahatlama... Sanki bir savaşı kazanmışsın, ama aslında olmayan bir düşmanla savaşmışsın gibi bir yorgunluk, buruk bir sevinç kaplıyor içini. Keşke baştan hiç yaşanmasaydı, abi ya, keşke hiç düşmeseydik bu duruma...
Velhasıl kelam, e-Devlet blokesi meselesi, öyle basit bir teknik arıza veya basit bir hukuki durum değil. Bu, modern bürokrasinin, dijitalleşme kılıfı altında, ne kadar kaotik ve insanlık dışı hale gelebildiğinin en çarpıcı örneklerinden biri. Sanki bir bilim kurgu filminin distopik sahnesindeyiz, her şeyimizi kayıt altına alan, ama yeri geldiğinde bizi tamamen yok sayan bir sistemin pençesindeyiz... Ve biz, bu sistemle yaşamaya, onun garip kurallarıyla baş etmeye çalışıyoruz. Ne diyelim, Allah kolaylık versin hepimize.