QuartzRhythm
Kayıtlı Kullanıcı
Geçenlerde bir akşamüstü çay içerken, eski bir dostumun yüzü düşmüştü... "Abi," dedi, "banka hesaplarım bloke olmuş, bir e-haciz gelmiş, ne yapacağım şimdi?" İşte o an, bu durumun ne kadar da hayatın içinde olduğunu, ne kadar çok kişinin böyle ansızın bir durumla karşılaşabileceğini bir kez daha anladım. Haciz tebligatı eline geçtiğinde paniklememek, ama bir o kadar da hızlı olmak gerekiyor, biliyor musun?
Birçok kişi bu tür durumlarda sanki sonsuz zamanı varmış gibi düşünür; oysa gerçekler pek de öyle değil maalesef. Postacı kapını çaldığında ya da o e-tebligat sana ulaştığı anda başlar işte o kritik süreç... Tam yedi gün! Evet, aynen duyduğun gibi, sadece yedi takvim günü. Bu süre zarfında itirazını yapman gerekiyor, aksi takdirde işler çok daha farklı bir boyuta evriliyor, vallahi billahi.
Şimdi şöyle düşün, sabah uyandın, kahveni hazırladın, bir bankacılık işlemi yapmak istedin ve "Hesaplarınız bloke edilmiştir" uyarısını gördün... O an dünyan tepetaklak oluyor değil mi? Sonra bakıyorsun, bir e-haciz gelmiş. Eğer o tebligatı aldıktan sonra, "Nasıl olsa bakarım sonra" rehavetine kapılıp, o yedi günü kaçırırsan, işte o zaman borç bir nevi kesinleşmiş kabul ediliyor. Sonrasında itiraz etmek çok daha zorlu, hatta bazen imkânsız bir hale geliyor... Geriye dönmek mümkün olmuyor bazen.
Peki, diyelim ki tebligat eline geçti, yedi günlük süren başladı... Ne yapacaksın? Boş boş oturacak halin yok, değil mi? Vergi dairesinden gelen bir hacizse eğer, doğrudan vergi mahkemesine başvurman gerekebilir... Ya da icra müdürlüğünden gelmişse, bu sefer de icra hukuk mahkemesi yolunu tutacaksın. Yani öyle sıradan bir dilekçe verip geçmekle olmuyor bu işler, her şeyin kendine özgü bir prosedürü var.
Hani bazen derler ya, "Bu işi bilen birine danışmak lazım" diye... İşte bu e-haciz itirazı mevzusu da tam olarak öyle bir durum. O yedi gün dediğin zaman, su gibi akıp gider. Göz açıp kapayıncaya kadar biter. Bir avukatla görüşmek, süreci doğru ve eksiksiz bir şekilde yönetmek adına ne kadar önemli, bir bilsen... Çünkü atılacak yanlış bir adım, telafisi zor sonuçlar doğurabilir, aman dikkat.
Bir de şu var ki, e-haciz dediğimiz şeyin birçok farklı kaynağı olabilir. Vergi borcundan mı, SGK priminden mi, yoksa bir mahkeme kararından kaynaklanan bir alacaktan mı geldi? Bu soruların cevabı, itiraz sürecini ve hangi kuruma itiraz edeceğini doğrudan etkiliyor. O tebligatta yazan her satırı, her kelimeyi can kulağıyla okuman, anlaman lazım... Gelişigüzel geçiştirilecek bir şey değil bu, abi.
Sonuç olarak, o yedi günlük itiraz süresi var ya, işte o senin en büyük kalkanın, son şansın. Sakın ola ki ihmal etme, "Nasılsa bir şey olmaz" deme. Çünkü bu işler şakaya gelmez, hayatının akışını değiştirebilir bir anda. O yüzden tebligat eline ulaştığı an, bir saniye bile kaybetmeden, gerekli adımları atmak için harekete geçmelisin... Gerçekten diyorum, pişman olmamak için tek yol bu gibi.
Birçok kişi bu tür durumlarda sanki sonsuz zamanı varmış gibi düşünür; oysa gerçekler pek de öyle değil maalesef. Postacı kapını çaldığında ya da o e-tebligat sana ulaştığı anda başlar işte o kritik süreç... Tam yedi gün! Evet, aynen duyduğun gibi, sadece yedi takvim günü. Bu süre zarfında itirazını yapman gerekiyor, aksi takdirde işler çok daha farklı bir boyuta evriliyor, vallahi billahi.
Şimdi şöyle düşün, sabah uyandın, kahveni hazırladın, bir bankacılık işlemi yapmak istedin ve "Hesaplarınız bloke edilmiştir" uyarısını gördün... O an dünyan tepetaklak oluyor değil mi? Sonra bakıyorsun, bir e-haciz gelmiş. Eğer o tebligatı aldıktan sonra, "Nasıl olsa bakarım sonra" rehavetine kapılıp, o yedi günü kaçırırsan, işte o zaman borç bir nevi kesinleşmiş kabul ediliyor. Sonrasında itiraz etmek çok daha zorlu, hatta bazen imkânsız bir hale geliyor... Geriye dönmek mümkün olmuyor bazen.
Peki, diyelim ki tebligat eline geçti, yedi günlük süren başladı... Ne yapacaksın? Boş boş oturacak halin yok, değil mi? Vergi dairesinden gelen bir hacizse eğer, doğrudan vergi mahkemesine başvurman gerekebilir... Ya da icra müdürlüğünden gelmişse, bu sefer de icra hukuk mahkemesi yolunu tutacaksın. Yani öyle sıradan bir dilekçe verip geçmekle olmuyor bu işler, her şeyin kendine özgü bir prosedürü var.
Hani bazen derler ya, "Bu işi bilen birine danışmak lazım" diye... İşte bu e-haciz itirazı mevzusu da tam olarak öyle bir durum. O yedi gün dediğin zaman, su gibi akıp gider. Göz açıp kapayıncaya kadar biter. Bir avukatla görüşmek, süreci doğru ve eksiksiz bir şekilde yönetmek adına ne kadar önemli, bir bilsen... Çünkü atılacak yanlış bir adım, telafisi zor sonuçlar doğurabilir, aman dikkat.
Bir de şu var ki, e-haciz dediğimiz şeyin birçok farklı kaynağı olabilir. Vergi borcundan mı, SGK priminden mi, yoksa bir mahkeme kararından kaynaklanan bir alacaktan mı geldi? Bu soruların cevabı, itiraz sürecini ve hangi kuruma itiraz edeceğini doğrudan etkiliyor. O tebligatta yazan her satırı, her kelimeyi can kulağıyla okuman, anlaman lazım... Gelişigüzel geçiştirilecek bir şey değil bu, abi.
Sonuç olarak, o yedi günlük itiraz süresi var ya, işte o senin en büyük kalkanın, son şansın. Sakın ola ki ihmal etme, "Nasılsa bir şey olmaz" deme. Çünkü bu işler şakaya gelmez, hayatının akışını değiştirebilir bir anda. O yüzden tebligat eline ulaştığı an, bir saniye bile kaybetmeden, gerekli adımları atmak için harekete geçmelisin... Gerçekten diyorum, pişman olmamak için tek yol bu gibi.
