TunaByte
Kayıtlı Kullanıcı
Şimdi bakın, şu bankacılık uygulamaları mevzusu var ya, sanırsın her şey çözüldü, her şey şahane. Yok öyle bir dünya abi ya, vallahi billahi. Hani o parlak reklamlar, o 'her şey cebinizde' sloganları... İşin içine bir giriyorsun, o ekranların ardında, o "tek tıkla işlem" vaatlerinin altında neler yatıyor, kimse görmüyor mu zannediyorsunuz? İnanılmaz bir kör nokta var, resmen.
Mesela, kredi kartı limit artırımı talebinde sistemin verdiği o anlamsız hata mesajı... Sanki backend'de bir transaction deadlock yaşanıyor da, front-end'e "İşleminiz şu anda gerçekleştirilemiyor, daha sonra tekrar deneyin." diye basmak, kolaycılık değil mi bu? Neden, ne oldu, hangi parametre takıldı, bunu kullanıcıya düzgünce anlatmak bu kadar mı zor? Yoksa "abi kod böyle yazıldı, idare et" kafası mı yürür orada?
Ya da yeni bir müşteri kazanımı süreci... KYC süreçlerini dijitale taşıyalım derken, bir bakıyorsun, o kimlik doğrulama adımları, o selfie çekimleri, e-devlet entegrasyonu... Her adımda kullanıcıyı çileden çıkarmak için özel bir ekip çalışmış gibi. Hadi yaşlı teyze, amca ne yapsın? O karmaşık UI'da kaybolup gitmesi an meselesi. "Uygulama zaten genç nesil için" diyenler var. Peki ya diğerleri? Onlar müşteri değil mi?
Düşünsene, mikro işletmeler için özel geliştirilen bir kredi modülü. Bir esnaf dükkan kirasını ödemeye çalışıyor, POS cihazından geçemeyen çeklerden bunalmış... Uygulamaya girip anlık nakit akışı raporu istiyor, ama geleneksel bilanço tablolarını dijital forma dönüştürülmüş halini görüyor. E be kardeşim, esnaf anlar mı ondan? O an görmek istediği "bugün ne kadar içeriye girdim, ne kadar dışarı çıktı, kalan param ne?" Sadece bu... Neden bu kadar akademik bir dil?
Bankaların o "open banking" sevdası... API'lar açıldı, her yer entegrasyon, her yer data sharing... Güzel de, bu verinin güvenliği ne olacak? Hangi üçüncü parti fintech uygulamasına ne kadar yetki verdin, ne kadar veri çıkışı oldu, bunun takibini kim nasıl yapacak? Hukuki regülasyonlar her ne kadar sıkı tutulsa da, o teknik katmanlardaki boşluklar, kullanıcıyı bir anda bambaşka risklere açmıyor mu? İnsanların bu konuda yeterince bilgilendirildiğini düşünüyor musun, gerçekten mi?
Hadi bir de sigorta ürünlerini, emeklilik fonlarını düşünelim... Uygulama içinde bir wealth management sekmesi var; giriyorsun, grafikler, tablolar, yüzde değişimler... Ama benim gibi ortalama bir kullanıcının görmek istediği, "param ne oldu, ne kadar arttı, ne kadar azaldı, ne yapmalıyım?" sorularının net yanıtı. Öyle kompleks bir arayüz ki, uzman olmadan anlamak imkansız. Hani kişiselleştirme, hani o data analiziyle anlık tavsiyeler... Nerede bunlar? Reklamlarda var sadece sanki...
Ya da küçük bir kasabadaki bir şubenin dijital dönüşüm sancıları... Kiosklar kurulmuş, self-servis bankacılık diye bas bas bağırılıyor. Ama o dijital kiosk'u kullanamayan, alışkanlıklarından vazgeçmek istemeyen insanlar ne olacak? Şubede tek bir gişe memuru kalmış, o da hem kasaya bakıyor, hem dijital işlemlere yardımcı olmaya çalışıyor. Bu bir ara çözüm mü, yoksa sistemi tıkamanın yeni bir yolu mu? Bu tür yerel niş sorunlar, o büyük resmin içinde çok kolay gözden kaçıyor işte.
İşin aslı şu ki, bankacılık uygulamalarında "yapıldı bitti" diye bir şey yok. Her yeni özellik, her yeni entegrasyon, bambaşka bir niş sorunu beraberinde getiriyor. Kullanıcıların gerçek hayattaki beklentileri, o laboratuvar ortamlarında test edilen senaryolardan çok daha zengin, çok daha karmaşık. O yüzden diyorum, 100 tane daha başlık bulunur, vallahi bulunur. Belki de bin tane... Kim kulak verip gerçekten dinlerse. Ama dinleyen var mı? Orası işte, kocaman bir soru işareti...
Mesela, kredi kartı limit artırımı talebinde sistemin verdiği o anlamsız hata mesajı... Sanki backend'de bir transaction deadlock yaşanıyor da, front-end'e "İşleminiz şu anda gerçekleştirilemiyor, daha sonra tekrar deneyin." diye basmak, kolaycılık değil mi bu? Neden, ne oldu, hangi parametre takıldı, bunu kullanıcıya düzgünce anlatmak bu kadar mı zor? Yoksa "abi kod böyle yazıldı, idare et" kafası mı yürür orada?
Ya da yeni bir müşteri kazanımı süreci... KYC süreçlerini dijitale taşıyalım derken, bir bakıyorsun, o kimlik doğrulama adımları, o selfie çekimleri, e-devlet entegrasyonu... Her adımda kullanıcıyı çileden çıkarmak için özel bir ekip çalışmış gibi. Hadi yaşlı teyze, amca ne yapsın? O karmaşık UI'da kaybolup gitmesi an meselesi. "Uygulama zaten genç nesil için" diyenler var. Peki ya diğerleri? Onlar müşteri değil mi?
Düşünsene, mikro işletmeler için özel geliştirilen bir kredi modülü. Bir esnaf dükkan kirasını ödemeye çalışıyor, POS cihazından geçemeyen çeklerden bunalmış... Uygulamaya girip anlık nakit akışı raporu istiyor, ama geleneksel bilanço tablolarını dijital forma dönüştürülmüş halini görüyor. E be kardeşim, esnaf anlar mı ondan? O an görmek istediği "bugün ne kadar içeriye girdim, ne kadar dışarı çıktı, kalan param ne?" Sadece bu... Neden bu kadar akademik bir dil?
Bankaların o "open banking" sevdası... API'lar açıldı, her yer entegrasyon, her yer data sharing... Güzel de, bu verinin güvenliği ne olacak? Hangi üçüncü parti fintech uygulamasına ne kadar yetki verdin, ne kadar veri çıkışı oldu, bunun takibini kim nasıl yapacak? Hukuki regülasyonlar her ne kadar sıkı tutulsa da, o teknik katmanlardaki boşluklar, kullanıcıyı bir anda bambaşka risklere açmıyor mu? İnsanların bu konuda yeterince bilgilendirildiğini düşünüyor musun, gerçekten mi?
Hadi bir de sigorta ürünlerini, emeklilik fonlarını düşünelim... Uygulama içinde bir wealth management sekmesi var; giriyorsun, grafikler, tablolar, yüzde değişimler... Ama benim gibi ortalama bir kullanıcının görmek istediği, "param ne oldu, ne kadar arttı, ne kadar azaldı, ne yapmalıyım?" sorularının net yanıtı. Öyle kompleks bir arayüz ki, uzman olmadan anlamak imkansız. Hani kişiselleştirme, hani o data analiziyle anlık tavsiyeler... Nerede bunlar? Reklamlarda var sadece sanki...
Ya da küçük bir kasabadaki bir şubenin dijital dönüşüm sancıları... Kiosklar kurulmuş, self-servis bankacılık diye bas bas bağırılıyor. Ama o dijital kiosk'u kullanamayan, alışkanlıklarından vazgeçmek istemeyen insanlar ne olacak? Şubede tek bir gişe memuru kalmış, o da hem kasaya bakıyor, hem dijital işlemlere yardımcı olmaya çalışıyor. Bu bir ara çözüm mü, yoksa sistemi tıkamanın yeni bir yolu mu? Bu tür yerel niş sorunlar, o büyük resmin içinde çok kolay gözden kaçıyor işte.
İşin aslı şu ki, bankacılık uygulamalarında "yapıldı bitti" diye bir şey yok. Her yeni özellik, her yeni entegrasyon, bambaşka bir niş sorunu beraberinde getiriyor. Kullanıcıların gerçek hayattaki beklentileri, o laboratuvar ortamlarında test edilen senaryolardan çok daha zengin, çok daha karmaşık. O yüzden diyorum, 100 tane daha başlık bulunur, vallahi bulunur. Belki de bin tane... Kim kulak verip gerçekten dinlerse. Ama dinleyen var mı? Orası işte, kocaman bir soru işareti...