IndigoQuartz
Kayıtlı Kullanıcı
Yeni bir Facebook hesabı açmak... Bir zamanlar ne kadar kolaydı değil mi? Sadece birkaç tıkla hooop, içindesin. Sanki mahalle bakkalına girer gibi. Her şey çok daha serbestti, daha rahat.
Şimdi biraz farklı tabii. Hesap oluşturmaya kalkışınca, bazı adımlar peşi sıra geliyor. Hele o 'gerçek isim' ısrarı... Sanki bir devlet dairesine kimlik çıkarmaya gitmişsin gibi. İnsan bir duraksıyor, niye ki şimdi bu kadar diye.
Derken bir gün, diyelim ki her şey yolunda gitmedi. Hesabın kilitlendi, ya da sana inanmadılar. İşte o zaman başlıyor asıl hikaye. Facebook senden kimliğini doğrulamanı istiyor. Eh, ne yapsınlar, öyle sahte hesaplarla da başa çıkmak kolay değil, vallahi.
Bu doğrulama meselesi bazen insanı şaşırtır. Neden, niçin diye düşünürsün. Kimlik fotokopisi, pasaport, sürücü belgesi... Hatta bazen iki farklı belge isterler. Belki adını, soyadını teyit etmek için, belki doğum tarihini. Her şey yerli yerinde olsun, sahte bir kimliğe bürünmesin kimse diye.
Tabii insan bir an duraksıyor bu noktada. Kendi özel bilgilerini, o hassas verilerini, bir sosyal medya platformuna vermek... Acaba ne olacak onlara? Kimler görecek, nasıl saklayacaklar? Bu sorular, insanın aklına takılıyor, ne bileyim.
Süreci düşününce aslında basit bir yanı da var. İstenen belgeleri yüklersin, sisteme gönderirsin. Sonra beklersin. Bazısı diyor ki, birkaç saatte hallolur. Bazısı da günlerce sürebilirmiş, hatta haftalarca... Sabır işi biraz.
Facebook da aslında kendi düzenini kurmaya çalışıyor. Ortamı daha güvenilir kılmak, her kullanıcının gerçek olduğundan emin olmak istiyor. Hani o siber zorbalıklar, sahte profiller, yalan haberler... Bunların önüne geçmek için bir çaba, belki de. Daha temiz bir ortam arayışı diyelim.
Sonunda kimliğin onaylandığında, içinden bir oh çekersin. Artık gerçek bir hesaba sahipsin. Sanal alemde de bir nevi resmiyet kazanmış olursun. Güvenle kullanmaya devam edebilirsin. Ya da edersin, öyle umulur.
Peki tüm bunlar neyin göstergesi? Dijital dünyadaki ayak izlerimizin ne kadar 'gerçek' olması gerektiğinin... Belki de kendi sanal kimliğimize daha çok sahip çıkmanın bir yolu bu. Kim bilir...
Şimdi biraz farklı tabii. Hesap oluşturmaya kalkışınca, bazı adımlar peşi sıra geliyor. Hele o 'gerçek isim' ısrarı... Sanki bir devlet dairesine kimlik çıkarmaya gitmişsin gibi. İnsan bir duraksıyor, niye ki şimdi bu kadar diye.
Derken bir gün, diyelim ki her şey yolunda gitmedi. Hesabın kilitlendi, ya da sana inanmadılar. İşte o zaman başlıyor asıl hikaye. Facebook senden kimliğini doğrulamanı istiyor. Eh, ne yapsınlar, öyle sahte hesaplarla da başa çıkmak kolay değil, vallahi.
Bu doğrulama meselesi bazen insanı şaşırtır. Neden, niçin diye düşünürsün. Kimlik fotokopisi, pasaport, sürücü belgesi... Hatta bazen iki farklı belge isterler. Belki adını, soyadını teyit etmek için, belki doğum tarihini. Her şey yerli yerinde olsun, sahte bir kimliğe bürünmesin kimse diye.
Tabii insan bir an duraksıyor bu noktada. Kendi özel bilgilerini, o hassas verilerini, bir sosyal medya platformuna vermek... Acaba ne olacak onlara? Kimler görecek, nasıl saklayacaklar? Bu sorular, insanın aklına takılıyor, ne bileyim.
Süreci düşününce aslında basit bir yanı da var. İstenen belgeleri yüklersin, sisteme gönderirsin. Sonra beklersin. Bazısı diyor ki, birkaç saatte hallolur. Bazısı da günlerce sürebilirmiş, hatta haftalarca... Sabır işi biraz.
Facebook da aslında kendi düzenini kurmaya çalışıyor. Ortamı daha güvenilir kılmak, her kullanıcının gerçek olduğundan emin olmak istiyor. Hani o siber zorbalıklar, sahte profiller, yalan haberler... Bunların önüne geçmek için bir çaba, belki de. Daha temiz bir ortam arayışı diyelim.
Sonunda kimliğin onaylandığında, içinden bir oh çekersin. Artık gerçek bir hesaba sahipsin. Sanal alemde de bir nevi resmiyet kazanmış olursun. Güvenle kullanmaya devam edebilirsin. Ya da edersin, öyle umulur.
Peki tüm bunlar neyin göstergesi? Dijital dünyadaki ayak izlerimizin ne kadar 'gerçek' olması gerektiğinin... Belki de kendi sanal kimliğimize daha çok sahip çıkmanın bir yolu bu. Kim bilir...