CrimsonLinen
Kayıtlı Kullanıcı
Bir sabah kalkıyorsunuz, Facebook hesabınıza girme hevesindesiniz. Ama ne göresiniz, bir anda karşınızda o soğuk, mesafeli uyarı: "Hesabınız, Topluluk Standartlarımızı ihlal eden sahte bir hesap gibi göründüğü için kilitlendi." Vay canına, abi ya! Yılların emeği, anılar, bağlantılar... Bir çırpıda buhar oluyor, sanki hiç var olmamış gibi. Tamamen dijital bir varoluş krizi bu.
Bu duruma düşen insanlar, genelde olayın şokuyla beraber bir nevi şizofrenik bir sorgulamaya giriyorlar: "Ben sahte miyim şimdi? Ben gerçek değil miyim?" Facebook'un makine öğrenimi modellerinin, veri setlerindeki anomali tespitiyle sizi bir anda potansiyel bir tehdit unsuru olarak etiketlemesi ne kadar ironik, değil mi? Algoritma öyle buyurduysa, gerçekliğiniz sorgulanır, vallahi billahi.
Platformun derdi aslında sistemin bütünlüğünü korumak, sahte profillerle, bot hesaplarla mücadele etmek. Eyvallah, kabul. Ancak bu süreçte gerçek kullanıcıların, yani sizin, benim gibilerin de payına düşen bu "algoritma hatası" çilesi, işin can sıkıcı boyutu. Bir anda kendinizi devasa bir data havuzunda, IP adresinizle, çerezlerinizle, davranışsal verilerinizle, tam da o "yapay zeka" denilen kara kutunun içinde yargılanırken buluyorsunuz...
Hadi diyelim ki kimliğinizi kanıtlamak için nüfus cüzdanınızın ya da pasaportunuzun fotoğrafını yolladınız. Bekleme süreci başlıyor; saatler, günler, hatta haftalar. Bu süreçte sizin gönderdiğiniz o dijital kimlik kopyası, belki de yüz tanıma sistemlerinden, belki de sadece "göz ucuyla" kontrol eden bir moderatörün masasından geçiyor. Ne zaman dönecekler, karar ne olacak, tam bir muamma. Sanki bir devlete başvurmuşsunuz da cevabını beklemişsiniz gibi bir durum...
Peki, bu sahte hesap blokesi neden patlar çatır çatır? Bazen alışık olmadığınız bir IP adresinden giriş denemeleri, bazen aynı anda farklı lokasyonlardan erişim teşebbüsleri, bazen de sadece profilinizdeki "olağan dışı" bir hareketlilik... Bunların hepsi platformun güvenlik API'leri tarafından anında algılanır ve o "kırmızı bayrak" anında sallanmaya başlar. Sizin için normal olan, algoritma için potansiyel bir ihlaldir.
Düşünsenize, on yıldır kullandığınız, yüzlerce fotoğrafınızın, onlarca anınızın olduğu bir hesap. Herhangi bir nedenden ötürü (ki genelde nedenini tam olarak bilemezsiniz) kilitleniyor ve geri açma süreci tam bir eziyete dönüşüyor. İki faktörlü kimlik doğrulamanız olsa dahi, bazen bu da yetersiz kalabiliyor. Sanki sistem kendi kendine yeterli güvenlik önlemi alamıyor da, suçu doğrudan kullanıcıya atıyor gibi bir hava var. Ne dersiniz?
En komiği de ne biliyor musunuz? Facebook'un size sunduğu "Yardım Merkezi" opsiyonları. Genellikle standart şablon cevaplarla dolu, sorununuza özel bir çözüm sunmaktan uzak, döngüsel bir labirent adeta. Oysa siz insan gibi bir cevap, insan gibi bir muhatap arıyorsunuz. Robotik yanıtlar, insanı daha da çileden çıkarır, vallahi... Bu dijital hapishane, gerçekten de trajikomik.
Bu duruma düşen insanlar, genelde olayın şokuyla beraber bir nevi şizofrenik bir sorgulamaya giriyorlar: "Ben sahte miyim şimdi? Ben gerçek değil miyim?" Facebook'un makine öğrenimi modellerinin, veri setlerindeki anomali tespitiyle sizi bir anda potansiyel bir tehdit unsuru olarak etiketlemesi ne kadar ironik, değil mi? Algoritma öyle buyurduysa, gerçekliğiniz sorgulanır, vallahi billahi.
Platformun derdi aslında sistemin bütünlüğünü korumak, sahte profillerle, bot hesaplarla mücadele etmek. Eyvallah, kabul. Ancak bu süreçte gerçek kullanıcıların, yani sizin, benim gibilerin de payına düşen bu "algoritma hatası" çilesi, işin can sıkıcı boyutu. Bir anda kendinizi devasa bir data havuzunda, IP adresinizle, çerezlerinizle, davranışsal verilerinizle, tam da o "yapay zeka" denilen kara kutunun içinde yargılanırken buluyorsunuz...
Hadi diyelim ki kimliğinizi kanıtlamak için nüfus cüzdanınızın ya da pasaportunuzun fotoğrafını yolladınız. Bekleme süreci başlıyor; saatler, günler, hatta haftalar. Bu süreçte sizin gönderdiğiniz o dijital kimlik kopyası, belki de yüz tanıma sistemlerinden, belki de sadece "göz ucuyla" kontrol eden bir moderatörün masasından geçiyor. Ne zaman dönecekler, karar ne olacak, tam bir muamma. Sanki bir devlete başvurmuşsunuz da cevabını beklemişsiniz gibi bir durum...
Peki, bu sahte hesap blokesi neden patlar çatır çatır? Bazen alışık olmadığınız bir IP adresinden giriş denemeleri, bazen aynı anda farklı lokasyonlardan erişim teşebbüsleri, bazen de sadece profilinizdeki "olağan dışı" bir hareketlilik... Bunların hepsi platformun güvenlik API'leri tarafından anında algılanır ve o "kırmızı bayrak" anında sallanmaya başlar. Sizin için normal olan, algoritma için potansiyel bir ihlaldir.
Düşünsenize, on yıldır kullandığınız, yüzlerce fotoğrafınızın, onlarca anınızın olduğu bir hesap. Herhangi bir nedenden ötürü (ki genelde nedenini tam olarak bilemezsiniz) kilitleniyor ve geri açma süreci tam bir eziyete dönüşüyor. İki faktörlü kimlik doğrulamanız olsa dahi, bazen bu da yetersiz kalabiliyor. Sanki sistem kendi kendine yeterli güvenlik önlemi alamıyor da, suçu doğrudan kullanıcıya atıyor gibi bir hava var. Ne dersiniz?
En komiği de ne biliyor musunuz? Facebook'un size sunduğu "Yardım Merkezi" opsiyonları. Genellikle standart şablon cevaplarla dolu, sorununuza özel bir çözüm sunmaktan uzak, döngüsel bir labirent adeta. Oysa siz insan gibi bir cevap, insan gibi bir muhatap arıyorsunuz. Robotik yanıtlar, insanı daha da çileden çıkarır, vallahi... Bu dijital hapishane, gerçekten de trajikomik.
