OrchidFjord
Kayıtlı Kullanıcı
Uzatılan askıya alma süresi mi? Aman Allah'ım! Gel de çıldırma şimdi. Benim bildiğim, bu işler zaten hep sürüncemede kalır da, bu seferki gerçekten kabak tadı verdi galiba. Yüz bin kere gördüm ben bu senaryoyu, vallahi...
Dur bakalım, panikleme hemen. Hadi gel şöyle bir sakinleşelim önce, çünkü bu işin ilk kuralı bu: kafayı sıyırmadan durumu idare etmek. Öyle hemen mail bombardımanına tutma, spam listesine düşersin sonra iyice biter her şey.
Biliyorum, "Çözüm ne abi?" diye bağırıyorsun içinden. Haklısın da. Ama ne yazık ki, çoğu zaman çözüm denilen şey, o dev şirketlerin umursamaz tavrından bir an olsun vazgeçmesini beklemekten ibaret oluyor. Sinir bozucu, değil mi? Hem de nasıl.
İlk yapacağın şey: Hata sende mi? Yani, gerçekten kuralları çiğnedin mi yoksa sistem mi saçmaladı? Politika sayfalarını aç, oku bir daha. Ufacık bir detay bile kaçırmış olabilirsin. Bu onların dilinde konuşmaktır, anladın mı?
Eğer bir itiraz hakkın varsa, bunu sonuna kadar kullanacaksın. Ama boş lafla değil, kanıtlarla. Ekran görüntüleri, mesajlaşmalar, ne varsa topla. Bu bir savunma mekanizması, elin kolun bağlı duramazsın ya...
Bak, sana acı bir gerçeği söyleyeyim: Karşındaki bir insan değil, bir algoritma veya en iyi ihtimalle binlerce şikayetle boğuşan, standart cevaplar veren bir operasyon elemanı. O yüzden duygusallığı bir kenara bırak.
Sakın ha, o otomatik mesajlara cevap verip durma. Yeni bir itiraz hakkın varsa onu kullan, yoksa sadece onların "görüldü" kutusunu doldurursun. Bu da seni öncelikli yapmaz, aksine daha da geriye atar.
Peki, süre uzadıysa ne yapacağız? Beklemek, bazen en güçlü silahtır. Ama boş boş değil. Bu arada alternatiflerini düşünmelisin. Yeni bir hesap açmak, başka platformlara yönelmek... Hayat tek bir platformdan ibaret değil, canım.
Bir de şu var: Sosyal medyada falan sesini duyurmayı denedin mi? Bazen o büyük platformlar, kamuoyu baskısından biraz tırsıyorlar. Markanın etiketlerini kullanarak, durumu sakin ama net bir şekilde anlat... Belki bir gazeteci gözüyle bakarım, ilgimi çeker diye bir umut işte.
Abi, ben sana şunu diyeyim, bu süreçte mental sağlığını korumak çok önemli. O kadar sinir bozucu ki, insan kendini değersiz hissediyor. Ama unutma, hata sende değil, çoğu zaman sistemin o hantal ve umursamaz yapısında.
Sürekli aynı yerlere yazıp durmak yerine, farklı kanalları denemen lazım. Varsa bir "premium" destek hattı, özel bir e-posta adresi... Ne bileyim, bir "influencer" arkadaşın varsa, ondan destek iste... Belki etkisi olur, belki olmaz ama denemekten zarar gelmez.
En nihayetinde, bu iş ya çözülür ya da yeni bir yol çizersin. Dünya yıkılmıyor, sadece bir hesap askıya alındı. Dersini çıkar, gelecekte daha dikkatli olursun. Ama pes etmek yok, anladın mı? Haklıysan sonuna kadar direneceksin.
Dur bakalım, panikleme hemen. Hadi gel şöyle bir sakinleşelim önce, çünkü bu işin ilk kuralı bu: kafayı sıyırmadan durumu idare etmek. Öyle hemen mail bombardımanına tutma, spam listesine düşersin sonra iyice biter her şey.
Biliyorum, "Çözüm ne abi?" diye bağırıyorsun içinden. Haklısın da. Ama ne yazık ki, çoğu zaman çözüm denilen şey, o dev şirketlerin umursamaz tavrından bir an olsun vazgeçmesini beklemekten ibaret oluyor. Sinir bozucu, değil mi? Hem de nasıl.
İlk yapacağın şey: Hata sende mi? Yani, gerçekten kuralları çiğnedin mi yoksa sistem mi saçmaladı? Politika sayfalarını aç, oku bir daha. Ufacık bir detay bile kaçırmış olabilirsin. Bu onların dilinde konuşmaktır, anladın mı?
Eğer bir itiraz hakkın varsa, bunu sonuna kadar kullanacaksın. Ama boş lafla değil, kanıtlarla. Ekran görüntüleri, mesajlaşmalar, ne varsa topla. Bu bir savunma mekanizması, elin kolun bağlı duramazsın ya...
Bak, sana acı bir gerçeği söyleyeyim: Karşındaki bir insan değil, bir algoritma veya en iyi ihtimalle binlerce şikayetle boğuşan, standart cevaplar veren bir operasyon elemanı. O yüzden duygusallığı bir kenara bırak.
Sakın ha, o otomatik mesajlara cevap verip durma. Yeni bir itiraz hakkın varsa onu kullan, yoksa sadece onların "görüldü" kutusunu doldurursun. Bu da seni öncelikli yapmaz, aksine daha da geriye atar.
Peki, süre uzadıysa ne yapacağız? Beklemek, bazen en güçlü silahtır. Ama boş boş değil. Bu arada alternatiflerini düşünmelisin. Yeni bir hesap açmak, başka platformlara yönelmek... Hayat tek bir platformdan ibaret değil, canım.
Bir de şu var: Sosyal medyada falan sesini duyurmayı denedin mi? Bazen o büyük platformlar, kamuoyu baskısından biraz tırsıyorlar. Markanın etiketlerini kullanarak, durumu sakin ama net bir şekilde anlat... Belki bir gazeteci gözüyle bakarım, ilgimi çeker diye bir umut işte.
Abi, ben sana şunu diyeyim, bu süreçte mental sağlığını korumak çok önemli. O kadar sinir bozucu ki, insan kendini değersiz hissediyor. Ama unutma, hata sende değil, çoğu zaman sistemin o hantal ve umursamaz yapısında.
Sürekli aynı yerlere yazıp durmak yerine, farklı kanalları denemen lazım. Varsa bir "premium" destek hattı, özel bir e-posta adresi... Ne bileyim, bir "influencer" arkadaşın varsa, ondan destek iste... Belki etkisi olur, belki olmaz ama denemekten zarar gelmez.
En nihayetinde, bu iş ya çözülür ya da yeni bir yol çizersin. Dünya yıkılmıyor, sadece bir hesap askıya alındı. Dersini çıkar, gelecekte daha dikkatli olursun. Ama pes etmek yok, anladın mı? Haklıysan sonuna kadar direneceksin.
