QuartzRhythm
Kayıtlı Kullanıcı
ATM'den para çekemeyince anlarsınız önce, bir gariplik var dersiniz. Sonra mobil bankacılıkta bir uyarı... "Hesabınız bloke edilmiştir." İşte o an, sanki dünya başınıza yıkılıyor gibi bir his... Nedir şimdi bu, başımıza ne geldi? Kim uğraştı ki benimle, bir dakika. Telefonu alıp bankayı ararsınız, o uzun bekleme müziği... Sonra bir ses, gayet mekanik, gayet soğuk, "Hesabınızdaki işlemler nedeniyle bloke konulmuştur, kaldırmak için... bir komisyon ödemeniz gerekmektedir." Vallahi billahi aklım durdu, nasıl yani?
Bir düşünürsünüz, benim ne suçum var ki şimdi? Bir işlem yapılmış, tamam, anladık. Ama bu benim hatam mıydı? Bazen öyle durumlar oluyor ki, gerçekten insanın iradesi dışında gelişiyor her şey. Bir havale hatası, bir siber saldırı mağduriyeti, hatta bazen alakasız bir yasal süreç... Ve banka, bu durumdan kendini sıyırmakla kalmıyor, bir de "hizmet bedeli" adı altında cebinizden para istiyor. Hak mı bu, insaf mı? Tamamen alakasız bir ücretlendirme, değil mi?
O telefonun diğer ucundaki ses, ısrarla komisyonun "prosedür gereği" olduğunu söylüyor. Hangi prosedür Allah aşkına? Hangi yönetmelik buna cevaz verir? İşte tam bu noktada, o eski gazeteci damarım kabarır benim. Derin bir nefes alırsın, sakin olmaya çalışırsın, ama içindeki fırtına dinmek bilmez. Bu işin raconu neymiş? Bu parayı ödemezsem ne olurmuş? Sorular beyninde birbiri ardına çakar...
Öylece komisyonu ödeyip geçmek, en kolay yol gibi duruyor ilk başta. Hızlıca sorun çözülsün, işler aksamasın... Ama bir durun, bir saniye. O parayı ödediğinizde aslında neyi kabul etmiş oluyorsunuz biliyor musunuz? Haksız bir uygulamayı, sizi mağdur eden bir durumu... Banka sizin yaşadığınız mağduriyetten kâr elde etme peşinde. Bu, düpedüz ticari bir fırsatçılık değil de nedir?
Hemen o esnada, bankanın komisyon talebini yazılı olarak isteyin, elinizde somut bir kanıt olsun. Söz uçar yazı kalır, unutmayın. Bu, hem itiraz sürecinizin ilk adımıdır, hem de olası yasal yollara başvurmanız için elinizi güçlendirir. Ne yani, banka kendi sorumluluğunu sizin üzerinize mi yıkacak? Böyle bir dünya var mı abi ya?
Karşınızdaki banka temsilcisi belki de sadece emirleri uygulayan bir çalışan. Onu geçip, daha üst kademelerle, şube müdürüyle, genel müdürlükle konuşmayı denemelisiniz. Durumu detaylıca anlatın, mağduriyetinizi vurgulayın. Bazen, sadece doğru insanla konuşmak bile kapıları açabilir, o an çözüme ulaşmanın anahtarı olabilir. İkna gücünüzü kullanın, hakkınızı savunun...
Şunu asla unutmayın: Tüketici hakları diye bir şey var bu ülkede. Bankaların her dediği kanun değil, her uygulaması hukuki bir dayanağa sahip olmak zorunda. Tüketici Hakem Heyetleri, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK)... Bunlar, sizin hakkınızı arayabileceğiniz mecralar. İşin peşini bırakmayın, sesinizi duyurun... Kim bilir, belki de sizin bu duruşunuz, gelecekte başka insanların da benzer mağduriyetler yaşamasını engeller.
Bu tür durumlarda en büyük silahınız bilgi. Haklarınızı bilin, bankacılık mevzuatına biraz olsun göz atın. Ne kadar çok şey bilirseniz, o kadar güçlü olursunuz. Banka karşısında aciz duruma düşmek yerine, bilinçli bir tüketici olarak dimdik durmak... İşte asıl mesele bu. Yoksa, o komisyonu ödediğinizde hissettiğiniz o acı, sadece cebinizden çıkan paranın acısı olmaz, aynı zamanda hakkınızı savunamamanın, boyun eğmenin acısı olur. Ve bu, insanı çok daha fazla yıpratır.
Peki, şimdi ne yapacaksınız? Ödeyip geçecek misiniz, yoksa hakkınızı arayacak mısınız? Karar sizin. Ama unutmayın, bazen küçük bir itiraz, büyük bir değişimin fitilini ateşler... Kim bilir, bu durum size bile bir şey katabilir, hayata karşı daha uyanık olmayı öğretebilir... Öyle değil mi?
Bir düşünürsünüz, benim ne suçum var ki şimdi? Bir işlem yapılmış, tamam, anladık. Ama bu benim hatam mıydı? Bazen öyle durumlar oluyor ki, gerçekten insanın iradesi dışında gelişiyor her şey. Bir havale hatası, bir siber saldırı mağduriyeti, hatta bazen alakasız bir yasal süreç... Ve banka, bu durumdan kendini sıyırmakla kalmıyor, bir de "hizmet bedeli" adı altında cebinizden para istiyor. Hak mı bu, insaf mı? Tamamen alakasız bir ücretlendirme, değil mi?
O telefonun diğer ucundaki ses, ısrarla komisyonun "prosedür gereği" olduğunu söylüyor. Hangi prosedür Allah aşkına? Hangi yönetmelik buna cevaz verir? İşte tam bu noktada, o eski gazeteci damarım kabarır benim. Derin bir nefes alırsın, sakin olmaya çalışırsın, ama içindeki fırtına dinmek bilmez. Bu işin raconu neymiş? Bu parayı ödemezsem ne olurmuş? Sorular beyninde birbiri ardına çakar...
Öylece komisyonu ödeyip geçmek, en kolay yol gibi duruyor ilk başta. Hızlıca sorun çözülsün, işler aksamasın... Ama bir durun, bir saniye. O parayı ödediğinizde aslında neyi kabul etmiş oluyorsunuz biliyor musunuz? Haksız bir uygulamayı, sizi mağdur eden bir durumu... Banka sizin yaşadığınız mağduriyetten kâr elde etme peşinde. Bu, düpedüz ticari bir fırsatçılık değil de nedir?
Hemen o esnada, bankanın komisyon talebini yazılı olarak isteyin, elinizde somut bir kanıt olsun. Söz uçar yazı kalır, unutmayın. Bu, hem itiraz sürecinizin ilk adımıdır, hem de olası yasal yollara başvurmanız için elinizi güçlendirir. Ne yani, banka kendi sorumluluğunu sizin üzerinize mi yıkacak? Böyle bir dünya var mı abi ya?
Karşınızdaki banka temsilcisi belki de sadece emirleri uygulayan bir çalışan. Onu geçip, daha üst kademelerle, şube müdürüyle, genel müdürlükle konuşmayı denemelisiniz. Durumu detaylıca anlatın, mağduriyetinizi vurgulayın. Bazen, sadece doğru insanla konuşmak bile kapıları açabilir, o an çözüme ulaşmanın anahtarı olabilir. İkna gücünüzü kullanın, hakkınızı savunun...
Şunu asla unutmayın: Tüketici hakları diye bir şey var bu ülkede. Bankaların her dediği kanun değil, her uygulaması hukuki bir dayanağa sahip olmak zorunda. Tüketici Hakem Heyetleri, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK)... Bunlar, sizin hakkınızı arayabileceğiniz mecralar. İşin peşini bırakmayın, sesinizi duyurun... Kim bilir, belki de sizin bu duruşunuz, gelecekte başka insanların da benzer mağduriyetler yaşamasını engeller.
Bu tür durumlarda en büyük silahınız bilgi. Haklarınızı bilin, bankacılık mevzuatına biraz olsun göz atın. Ne kadar çok şey bilirseniz, o kadar güçlü olursunuz. Banka karşısında aciz duruma düşmek yerine, bilinçli bir tüketici olarak dimdik durmak... İşte asıl mesele bu. Yoksa, o komisyonu ödediğinizde hissettiğiniz o acı, sadece cebinizden çıkan paranın acısı olmaz, aynı zamanda hakkınızı savunamamanın, boyun eğmenin acısı olur. Ve bu, insanı çok daha fazla yıpratır.
Peki, şimdi ne yapacaksınız? Ödeyip geçecek misiniz, yoksa hakkınızı arayacak mısınız? Karar sizin. Ama unutmayın, bazen küçük bir itiraz, büyük bir değişimin fitilini ateşler... Kim bilir, bu durum size bile bir şey katabilir, hayata karşı daha uyanık olmayı öğretebilir... Öyle değil mi?
