JadeSpectrum
Kayıtlı Kullanıcı
O ekranda aniden beliriveren 'hesabınız kilitlenmiştir' ibaresi var ya, işte o an, hani o sırtından aşağı buz gibi bir su dökülme hissi... Bütün o dijital varlığın, senin finansal hayatının bir anda askıya alınması... Vallahi insan bir an durup "şimdi ne olacak abi ya?" diye kalıyor öylece. Hani o anlık şok, hele ki acil bir ödeme yapman gerekiyorsa, yandı gülüm keten helva... Genellikle birden fazla yanlış şifre denemesi, IP adresinden gelen şüpheli hareketlilik sinyalleri veya sistemin algıladığı sıra dışı bir işlem modeli yüzünden devreye girer bu güvenlik protokolü. Yani banka kendini korumaya alırken seni de istemeden kendi içine hapsediverir öylece...
Telefonu eline alıp o müşteri hizmetleri numarasını tuşladığında başlıyor asıl cenderenin kapıları açılmaya; hani o bitmek bilmeyen 'lütfen bekleyiniz' melodileri, dakikaların nasıl akıp gittiğini fark etmeden o sıkışık bekleyişler... Sesli yanıt sistemiyle cebelleşmek, doğru menüyü bulmaya çalışırken insanı adeta bir bilmece oyununa sokar. Bazen, o yapay zekalı sesin sana 'kimliğinizi doğrulamak için T.C. kimlik numaranızın son dört hanesini tuşlayın' demesi var ya, tam da orada, aslında zaten bankacılık bilgilerinle seni tanıması gerektiğini düşünürsün. Bu da yetmez, 'güvenliğiniz için anne kızlık soyadınızın ilk iki harfi' gibi o derin sorular...
Canlı bir temsilciye ulaşmak zaten başlı başına bir sınav, neredeyse bir maraton koşusu gibi... Nihayet o sese ulaştığında, karşındaki insan da sistemin kendisine sunduğu kısıtlı bilgilerle sana yardımcı olmaya çalışır. Hesabın neden bloke edildiğini öğrenmek istersin ilk olarak, hangi parametrelerin bu kilidi tetiklediğini... "Şüpheli işlem tespiti yapıldı," "güvenlik protokollerimiz gereği otomatik olarak bloke edildi," gibi standart cevaplar... İyi de neydi o şüpheli işlem, kim yaptı, nereden yapıldı? İşte bu detayları bazen bir türlü alamıyorsun, alamazsın da. Bankanın kendi iç güvenlik prosedürleri gereği bu bilgileri seninle paylaşamadığı anlar olur, insanın eli kolu bağlanır resmen.
Hesabı açtırmak için talep edilen belgeler, o kimlik doğrulama süreçleri... Bazen şubeye gitmen istenir, bazen görüntülü görüşmeyle çözmeye çalışırsın. Şubeye gittiğinde 'internetten halletmeliydiniz' derler, internetten denersin 'şubeye gitmeniz gerekiyor' uyarısı alırsın. Vallahi insanı çileden çıkarır bu döngüler, yemin ediyorum insanın kafayı yeme noktasına gelmemesi işten değil. Tekrar eden güvenlik kontrolleri, o anlık SMS şifreleri, bazen de e-posta onayıyla işleri yokuşa sürdüğünü hissedersin... Sanki sen değil de bir başkası senin hesabını açmaya çalışıyormuş gibi, o kadar teyit üstüne teyit istenir.
Aslında bütün bu süreç, o sinir bozucu bekleyişler, tekrarlar, insanı yoran bürokratik engeller... Hepsi senin güvenliğin için, evet biliyoruz. Ama iletişim dilinin biraz daha insancıl, biraz daha anlayışlı olması mümkün değil mi? Hani o mekanik ses tonu yerine, sanki karşında gerçekten bir insan varmış gibi konuşmak, olayın ciddiyetini anlatırken empati kurmak... Sadece "hesabınız kilitlendi" demek yerine, "efendim, hesabınızda olağan dışı bir hareketlilik tespit edildiği için güvenliğiniz adına geçici olarak askıya alındı, endişelenmeyin, çözüm sürecini hemen başlatıyoruz" gibi bir yaklaşım... İnsan kendini daha az suçlu, daha az mağdur hissederdi o an, değil mi? İşte o fark, o ince dokunuş...
Bir de mobil uygulamalar var tabii, onlar üzerinden de deniyorsun bir şeyler yapmayı. Şifremi unuttum seçeneği, o da seni bazen kimlik doğrulamaya, bazen de bankanın web sitesine yönlendiriyor. Bazen uygulamanın kendi içinde dahi bir döngüye girip çıkış kapısını bulamıyorsun. Bir yandan da sürekli o 'hizmet kalitesi araştırması için notunuzu bekliyoruz' mesajları... Hangi notu vereyim ben şimdi, benim hesabım kilitli, sinirden köpürüyorum, bir de not mu vereceğim? Bu durumlar, insanı gerçekten yorar, hatta bıktırır. Bizler sadece paramızın güvende olmasını, ama aynı zamanda ona kolayca erişebilmeyi istiyoruz, o kadar... Bu ikisi arasındaki hassas dengeyi, bankaların bize daha insancıl bir dille sunması gerekiyor, değil mi?
Telefonu eline alıp o müşteri hizmetleri numarasını tuşladığında başlıyor asıl cenderenin kapıları açılmaya; hani o bitmek bilmeyen 'lütfen bekleyiniz' melodileri, dakikaların nasıl akıp gittiğini fark etmeden o sıkışık bekleyişler... Sesli yanıt sistemiyle cebelleşmek, doğru menüyü bulmaya çalışırken insanı adeta bir bilmece oyununa sokar. Bazen, o yapay zekalı sesin sana 'kimliğinizi doğrulamak için T.C. kimlik numaranızın son dört hanesini tuşlayın' demesi var ya, tam da orada, aslında zaten bankacılık bilgilerinle seni tanıması gerektiğini düşünürsün. Bu da yetmez, 'güvenliğiniz için anne kızlık soyadınızın ilk iki harfi' gibi o derin sorular...
Canlı bir temsilciye ulaşmak zaten başlı başına bir sınav, neredeyse bir maraton koşusu gibi... Nihayet o sese ulaştığında, karşındaki insan da sistemin kendisine sunduğu kısıtlı bilgilerle sana yardımcı olmaya çalışır. Hesabın neden bloke edildiğini öğrenmek istersin ilk olarak, hangi parametrelerin bu kilidi tetiklediğini... "Şüpheli işlem tespiti yapıldı," "güvenlik protokollerimiz gereği otomatik olarak bloke edildi," gibi standart cevaplar... İyi de neydi o şüpheli işlem, kim yaptı, nereden yapıldı? İşte bu detayları bazen bir türlü alamıyorsun, alamazsın da. Bankanın kendi iç güvenlik prosedürleri gereği bu bilgileri seninle paylaşamadığı anlar olur, insanın eli kolu bağlanır resmen.
Hesabı açtırmak için talep edilen belgeler, o kimlik doğrulama süreçleri... Bazen şubeye gitmen istenir, bazen görüntülü görüşmeyle çözmeye çalışırsın. Şubeye gittiğinde 'internetten halletmeliydiniz' derler, internetten denersin 'şubeye gitmeniz gerekiyor' uyarısı alırsın. Vallahi insanı çileden çıkarır bu döngüler, yemin ediyorum insanın kafayı yeme noktasına gelmemesi işten değil. Tekrar eden güvenlik kontrolleri, o anlık SMS şifreleri, bazen de e-posta onayıyla işleri yokuşa sürdüğünü hissedersin... Sanki sen değil de bir başkası senin hesabını açmaya çalışıyormuş gibi, o kadar teyit üstüne teyit istenir.
Aslında bütün bu süreç, o sinir bozucu bekleyişler, tekrarlar, insanı yoran bürokratik engeller... Hepsi senin güvenliğin için, evet biliyoruz. Ama iletişim dilinin biraz daha insancıl, biraz daha anlayışlı olması mümkün değil mi? Hani o mekanik ses tonu yerine, sanki karşında gerçekten bir insan varmış gibi konuşmak, olayın ciddiyetini anlatırken empati kurmak... Sadece "hesabınız kilitlendi" demek yerine, "efendim, hesabınızda olağan dışı bir hareketlilik tespit edildiği için güvenliğiniz adına geçici olarak askıya alındı, endişelenmeyin, çözüm sürecini hemen başlatıyoruz" gibi bir yaklaşım... İnsan kendini daha az suçlu, daha az mağdur hissederdi o an, değil mi? İşte o fark, o ince dokunuş...
Bir de mobil uygulamalar var tabii, onlar üzerinden de deniyorsun bir şeyler yapmayı. Şifremi unuttum seçeneği, o da seni bazen kimlik doğrulamaya, bazen de bankanın web sitesine yönlendiriyor. Bazen uygulamanın kendi içinde dahi bir döngüye girip çıkış kapısını bulamıyorsun. Bir yandan da sürekli o 'hizmet kalitesi araştırması için notunuzu bekliyoruz' mesajları... Hangi notu vereyim ben şimdi, benim hesabım kilitli, sinirden köpürüyorum, bir de not mu vereceğim? Bu durumlar, insanı gerçekten yorar, hatta bıktırır. Bizler sadece paramızın güvende olmasını, ama aynı zamanda ona kolayca erişebilmeyi istiyoruz, o kadar... Bu ikisi arasındaki hassas dengeyi, bankaların bize daha insancıl bir dille sunması gerekiyor, değil mi?