JadeSpectrum_1
Kayıtlı Kullanıcı
Ödedin o borcu, oh be, sonunda bitti sandın değil mi? Vallahi insan bir derin nefes alıyor, omuzlarındaki koca yük kalkıyor sanki... Ama dur bakalım, işin bir de o "kalkma" meselesi var, hani bankadaki o lanet olası bloke ne zaman kalkacak? İşte orada işler biraz karışık, öyle hemen "tık" diye bitmiyor abi, sistemin bir kendi ritmi var, vallahi bazen deliriyorsun...
Parayı yatırdın, icra dairesi dosyasına gitti, belki alacaklı vekilinin hesabına havale edildi, ne olursa olsun borç bitti. Tebrikler, büyük bir eşiği aştın! Ama işte o bankadaki blokeler, e-hacizler öyle kendi kendine sihirli değnekle falan kalkmıyor. Kimse "aaaa, borç ödendi, hadi kaldıralım" diye peşinden koşmaz, maalesef ki sen koşacaksın, ya da vekilin... Ya da işte, kaderin.
İşin püf noktası, o paranın yasal olarak icra dosyasına işlenmesiyle başlıyor. İcra dairesi, alacaklı tarafın borcun ödendiğini ve takipten feragat ettiğini bildirmesini bekler. Alacaklı vekili, yani avukat, icra dairesine gidip der ki: "Efendim, müvekkilimin alacağı tahsil edilmiştir, hacizlerin fekkini talep ederiz." Fekki, yani kaldırılmasını. Ne kadar hızlı gider de o dilekçeyi verir, işte o kısım tamamen vekilin insafına, çalışma hızına kalmış biraz da...
Sonra o dilekçe işleme giriyor, icra müdürü ya da memuru, artık kimin önüne düşerse, onun tarafından bir "müzekkere" yazılması gerekiyor. Bu müzekkere neyin nesi dersen, bankalara gönderilen resmi bir yazı, "Filanca kişinin filanca hesabındaki haczi, bloke koyduğumuz tarihte neyse, artık kaldırın" mealinde bir talimat, yani. İşte o yazının yazılması, imzalanması, posta veya UYAP üzerinden bankalara iletilmesi... Zaman alıyor, vallahi kimse acele etmiyor, sistemin yavaşlığı bazen sinirleri hoplatıyor.
Bankaya o yazı ulaştığında da iş bitmiyor hemen. Bankanın da kendi içinde bir prosedürü var. Gelen yazıyı incelerler, doğru dosya numarası mı, gerçekten yetkili makamdan mı geldi, tüm bu kontrolleri yaparlar. Sonra da kendi iç sistemlerinde o blokenin kaldırılma işlemini başlatırlar. Kimisi hızlıdır, öğleden sonra kalkar; kimisi "yarına kalır" der, bazen iki gün bile sürdüğü olur. Yani silsile gibi, bir adım bittikçe diğerine geçiliyor, o yüzden bu kadar uzayabiliyor süreç.
Peki sen ne yapabilirsin bu bekleme sürecinde? Sürekli icra dosyasını takip etmek mi dersin, vekili arayıp "abi ne oldu, fekki yolladın mı" diye sıkıştırmak mı... Biraz da öyle işte. Bazen direkt icra dairesine gidip "Müzekkere yazıldı mı? Bankalara gönderildi mi?" diye sormak, süreci hızlandırmak için iyi olabilir. UYAP Vatandaş portalından da kendi dosyanı sorgulayıp, yapılan işlemleri görebilirsin gerçi... Ama herkesin UYAP bilgisi yok ki, değil mi?
Bazı durumlarda alacaklı vekilinin biraz "yoğun" olması, ya da "unutkan" olması süreci uzatır da uzatır. "Ya ben yolladım dilekçeyi" der, ama bir bakarsın dosya kapağında duruyor hâlâ. İşte o zaman kendi vekilin yoksa, kendi başının çaresine bakacaksın. Yoksa o bloke, sırf bir dilekçe ya da bir imza yüzünden günlerce daha durur hesabında, vallahi durur.
O yüzden o ödeme bittiğinde, işin tam anlamıyla bittiğini düşünmek biraz saflık oluyor. Bitti ama resmi prosedür bitti mi? O blokenin kalkması için gerekli tüm adımlar atıldı mı? Alacaklı vekili o haciz fekki talebini sundu mu? Müzekkere yazıldı mı? Bankaya ulaştı mı? Hepsi birer soru işareti gibi duruyor, insanı düşündürüyor... Ha, arada bir bankayı arayıp "bloke kalktı mı" diye sormak da fena fikir değil aslında, en azından durumu öğrenirsin...
Parayı yatırdın, icra dairesi dosyasına gitti, belki alacaklı vekilinin hesabına havale edildi, ne olursa olsun borç bitti. Tebrikler, büyük bir eşiği aştın! Ama işte o bankadaki blokeler, e-hacizler öyle kendi kendine sihirli değnekle falan kalkmıyor. Kimse "aaaa, borç ödendi, hadi kaldıralım" diye peşinden koşmaz, maalesef ki sen koşacaksın, ya da vekilin... Ya da işte, kaderin.
İşin püf noktası, o paranın yasal olarak icra dosyasına işlenmesiyle başlıyor. İcra dairesi, alacaklı tarafın borcun ödendiğini ve takipten feragat ettiğini bildirmesini bekler. Alacaklı vekili, yani avukat, icra dairesine gidip der ki: "Efendim, müvekkilimin alacağı tahsil edilmiştir, hacizlerin fekkini talep ederiz." Fekki, yani kaldırılmasını. Ne kadar hızlı gider de o dilekçeyi verir, işte o kısım tamamen vekilin insafına, çalışma hızına kalmış biraz da...
Sonra o dilekçe işleme giriyor, icra müdürü ya da memuru, artık kimin önüne düşerse, onun tarafından bir "müzekkere" yazılması gerekiyor. Bu müzekkere neyin nesi dersen, bankalara gönderilen resmi bir yazı, "Filanca kişinin filanca hesabındaki haczi, bloke koyduğumuz tarihte neyse, artık kaldırın" mealinde bir talimat, yani. İşte o yazının yazılması, imzalanması, posta veya UYAP üzerinden bankalara iletilmesi... Zaman alıyor, vallahi kimse acele etmiyor, sistemin yavaşlığı bazen sinirleri hoplatıyor.
Bankaya o yazı ulaştığında da iş bitmiyor hemen. Bankanın da kendi içinde bir prosedürü var. Gelen yazıyı incelerler, doğru dosya numarası mı, gerçekten yetkili makamdan mı geldi, tüm bu kontrolleri yaparlar. Sonra da kendi iç sistemlerinde o blokenin kaldırılma işlemini başlatırlar. Kimisi hızlıdır, öğleden sonra kalkar; kimisi "yarına kalır" der, bazen iki gün bile sürdüğü olur. Yani silsile gibi, bir adım bittikçe diğerine geçiliyor, o yüzden bu kadar uzayabiliyor süreç.
Peki sen ne yapabilirsin bu bekleme sürecinde? Sürekli icra dosyasını takip etmek mi dersin, vekili arayıp "abi ne oldu, fekki yolladın mı" diye sıkıştırmak mı... Biraz da öyle işte. Bazen direkt icra dairesine gidip "Müzekkere yazıldı mı? Bankalara gönderildi mi?" diye sormak, süreci hızlandırmak için iyi olabilir. UYAP Vatandaş portalından da kendi dosyanı sorgulayıp, yapılan işlemleri görebilirsin gerçi... Ama herkesin UYAP bilgisi yok ki, değil mi?
Bazı durumlarda alacaklı vekilinin biraz "yoğun" olması, ya da "unutkan" olması süreci uzatır da uzatır. "Ya ben yolladım dilekçeyi" der, ama bir bakarsın dosya kapağında duruyor hâlâ. İşte o zaman kendi vekilin yoksa, kendi başının çaresine bakacaksın. Yoksa o bloke, sırf bir dilekçe ya da bir imza yüzünden günlerce daha durur hesabında, vallahi durur.
O yüzden o ödeme bittiğinde, işin tam anlamıyla bittiğini düşünmek biraz saflık oluyor. Bitti ama resmi prosedür bitti mi? O blokenin kalkması için gerekli tüm adımlar atıldı mı? Alacaklı vekili o haciz fekki talebini sundu mu? Müzekkere yazıldı mı? Bankaya ulaştı mı? Hepsi birer soru işareti gibi duruyor, insanı düşündürüyor... Ha, arada bir bankayı arayıp "bloke kalktı mı" diye sormak da fena fikir değil aslında, en azından durumu öğrenirsin...