İhtiyati Haciz İtirazı Nasıl Yapılır?

İhtiyati Haciz İtirazı Nasıl Yapılır?

SudeMoon

Kayıtlı Kullanıcı
Puan 16
Çözümler 0
Katılım
1 Ara 2025
Mesajlar
251
Tepkime puanı
0
SudeMoon
Bir sabah, elinize ulaşan o tebligatla dünya başınıza yıkılır bazen. Biliyorsunuz, hani böyle, hiçbir şeyden haberiniz yokken, "alacaklınızın talebi üzerine mallarınız üzerine ihtiyati haciz konulmuştur" gibisinden acımasızca bir cümleyle hayatınızın en sağlam göründüğü yerinden sarsıldığınız anlar vardır ya... İşte tam da o an, insanın aklı donar, ne yapacağını bilemez, hele bir de o haczin kapsamı genişse, abi ya, vallahi billahi uykularınız kaçar. Arabanız, eviniz, bankadaki ufak birikiminiz... hepsi birden tehlike altında.

Bu durum, hukuk sisteminin en keskin kılıçlarından biri, mal kaçırma ihtimalini bertaraf etmek için tasarlanmış, henüz yargılamanın başında bir güvence mekanizması. Mahkeme, alacaklının iddiasını ve delillerini yeterli bulup, gerçekten de borçlunun mallarını kaçıracağı endişesini taşıyorsa, bir anda kararını veriverir. Daha siz ne olduğunu anlamadan, icra memurları kapınıza dayanır, ya da banka hesaplarınız bloke olur. Adeta, suçlu ilan edilmiş gibi hissedersiniz, oysa henüz hiçbir şey kanıtlanmamış, bir karar bile verilmemişti...

Peki, böyle bir şok anının ardından ne yapılmalı? Elbette, panik yapmak yerine, o tebligatı didik didik incelemekle başlar her şey. Hangi mahkeme kararı, hangi dosya numarası, hangi tarih... Bu kararın size tebliğ edildiği veya icra marifetiyle uygulandığı andan itibaren yedi günlük o kritik süre işlemeye başlar. Bu süre, itirazın kapısını aralayan anahtardır, kaçırırsanız, hak arama yolunuz iyice daralır, zorlaşır. İşte orada, hukuki bir refleks devreye girmeli, doğru adımları atmak için zamanla yarış başlamalıdır.

İtiraz, doğrudan ihtiyati haciz kararını veren mahkemeye yapılır, aman ha karıştırmayın. Bu, bir nevi "hâkimim, siz bu kararı verirken bazı şeyleri eksik veya yanlış değerlendirdiniz" deme biçimidir. Burada, meselenin esasına girilir; yani borcun varlığına, miktarının doğruluğuna, ihtiyati haciz için aranan o "ihtiyat" şartının (yani malları kaçırma şüphesinin) gerçekten olup olmadığına dair argümanlar sunulur. Eğer ortada geçerli bir borç yoksa, ya da miktar abartılıysa, yahut borçlu zaten malvarlığını koruma eğilimindeyse, itirazın kuvvetli bir dayanağı var demektir.

Bir başka önemli nokta da teminat meselesi. Alacaklı, ihtiyati haciz kararı alırken genelde belirli bir oranda teminat yatırmak zorundadır, ki bu da olası haksız haciz durumunda borçlunun zararını karşılamak içindir. Ancak, borçlu da haczi kaldırtmak için karşı teminat yatırabilir. Bu, bazen stratejik bir hamledir; ana davayı beklerken malların serbest kalmasını sağlamak, ticari faaliyetlerin aksamamasını temin etmek... Parayı yatırırsınız, haciz kalkar, sonra da asıl davada haklılığınızı ispat etmeye çalışırsınız. Vallahi bu hukuk işleri, bazen satranç oynamaya benzer, her hamlenin bir sonraki adımı, bir de onun karşı hamlesi düşünülür...

Mahkeme, itirazı incelerken alacaklının ve borçlunun beyanlarını dinler, yeni delilleri değerlendirir. Belki de alacaklının o anki aciliyeti, aslında hiç de acil değildir. Belki borçlu, borcunu ödeme niyetini somut adımlarla zaten göstermiştir. Bu incelenir, tartılır. Karar anında dosyada olmayan, yeni ortaya çıkan bir belge, bir tanık beyanı bile tüm gidişatı değiştirebilir, hani derler ya, bir anda her şey tersine dönebilir...

Peki ya itiraz süresini kaçırırsanız? Veya itirazınız reddedilirse? İşte o zaman, ihtiyati haciz kararı, ana davanın sonucuna kadar yürürlükte kalır. Yani, mallarınız kilitli kalmaya devam eder. Bu da, uzun soluklu bir sürecin başlangıcı demektir; çünkü asıl hedef, o hacze sebep olan ana borç davasını kazanmaktır artık. İhtiyati haciz, nihayetinde, ana davanın sadece bir "yedeği," bir "önlemi." Önemli olan, o yedek kararını yerinde olup olmadığına ikna etmekti mahkemeyi...

Yine de unutmamak gerekir ki, ihtiyati haciz itirazı, sadece şekli bir işlem değildir. Gerçekten hukuki bilgi ve deneyim gerektiren, ince ayrıntıları olan bir süreçtir. Sunulan dilekçe, eklenen belgeler, mahkeme huzurundaki beyanlar... Hepsi bir bütün oluşturur. Bir eksiklik, bir yanlış ifade, belki de tüm çabaları boşa çıkarabilir. Haklı olsanız bile, bunu doğru bir dille ve hukuki zeminde anlatabilmek, en az haklı olmak kadar değerlidir... Anlayacağınız, bu iş, sıradan bir mektup yazmaya benzemez, abi. Her kelimenin, her cümlenin bir karşılığı, bir ağırlığı vardır... O yüzden, her adımın bilinçle atılması şarttır.
 
Geri