PrismTuning
Kayıtlı Kullanıcı
Cebindeki telefon, o çok sevdiğin akıllı yoldaşın, hani şu IMEI kaydı yapılmadığı için mobil şebeke servislerinden men edilmiş olanı… İşte o cihazdan hâlâ uygulama bildirimleri geldiğinde insan bir durup düşünüyor, bu nasıl iş yahu? Telefon dediğin arama yapamaz, SMS gönderemez, hücresel veri kullanamaz hale gelmiş, ama Instagram’dan DM geldiğini veya bankadan hesap hareketini sana ulaştırmayı başarıyor. Garip bir tezat değil mi?
Bu durum aslında teknik bir yanılsamanın ya da daha doğrusu bir yanlış anlamanın sonucu. BTK tarafından uygulanan IMEI blokesi, cihazın *mobil şebeke* ile olan iletişimini keser, yani bir SIM kart taksanız bile o şebeke üzerinden sinyal alıp vermesi engellenir. Aramaların, mesajların, mobil internetin önü kesilir. Ama gel gör ki cihazın Wi-Fi modülüyle kimsenin bir alıp veremediği yok, vallahi.
Mobil şebeke bağlantısı ayrı bir dünya, Wi-Fi üzerinden internet erişimi bambaşka bir mevzu. Cihazın içinde yüklü olan WhatsApp, Gmail, YouTube ya da herhangi bir uygulama, internete bağlanmak için ille de SIM karta ihtiyaç duymaz ki. Evdeki modemine, iş yerindeki ağa, kafedeki ücretsiz Wi-Fi'a bağlandığı sürece, veri trafiği sorunsuz akmaya devam eder, abi. Bildirimler de bu yolla, PUSH servisleri sayesinde cihazına ulaşıyor işte.
Düşünsene, telefonun adeta bir yarı ölü hali… Arama tuşuna basınca “Şebeke yok” deyip suratına kapanıyor, ama aynı anda YouTube’dan yeni video geldiğini haber veriyor, sanki hiçbir şey olmamış gibi. Bu durum, cihazı bir nevi gelişmiş bir tablete çeviriyor aslında. Kamera çalışır, oyun oynanır, film izlenir… Her şey Wi-Fi üzerinden can bulmaya devam eder.
"Peki neden sadece mobil şebekeyi engelliyorlar da, cihazı tamamen işlevsiz bırakmıyorlar ki?" diye sormadan edemiyor insan. Temel mesele, kayıtsız cihazların yerel mobil operatör ağlarına bağlanarak yasa dışı veya takip edilemeyen iletişim sağlamasının önüne geçmek. Yoksa senin Wi-Fi üzerinden Netflix izlemen veya e-posta kontrol etmen kimsenin umrunda değil, billahi. Bu iki ayrı protokol, farklı katmanlarda işliyor yani.
Böyle bir cihaz, elinde tuttuğun o akıllı parça, aslında hala bir bilgisayar gibi. İşlemcisi var, belleği var, ekranı var, internete bağlanma yeteneği var. Sadece bir telefon olma vasfını yitirmiş durumda. Hani bir insanın ses tellerini kesersin de gözleri görmeye, kulakları duymaya devam eder gibi bir şey bu. Konuşamaz ama çevresini algılar… Ne bileyim, bir metafor gibi.
Bazı kullanıcılar, "Bu bildirimler beni deli ediyor, sanki normal bir telefonmuş gibi davranıyor," diyebilir. E, kapatırsın o zaman bildirimleri, tıpkı diğer uygulamalarda yaptığın gibi. Uygulama ayarlarına girersin, oradan izinleri kaldırırsın. Bloke dediğin, bildirim yöneticisi değil ki, tamamen ayrı bir sistem.
Yani özetle, o cihazın hala sana bildirim göndermesi bir bug değil, bir eksiklik değil, sistemin doğal bir parçası. Wi-Fi üzerinden internete erişimi olduğu sürece, uygulamaların arkadaki sunucularıyla iletişim kurması kaçınılmaz. Tıpkı bir evdeki modemin ışıklarının yanıp sönmesi gibi, cihaz da kendine veri akışı bulduğu an görevini yapmaya devam ediyor… Ne diyelim, teknoloji işte.
Bu durum aslında teknik bir yanılsamanın ya da daha doğrusu bir yanlış anlamanın sonucu. BTK tarafından uygulanan IMEI blokesi, cihazın *mobil şebeke* ile olan iletişimini keser, yani bir SIM kart taksanız bile o şebeke üzerinden sinyal alıp vermesi engellenir. Aramaların, mesajların, mobil internetin önü kesilir. Ama gel gör ki cihazın Wi-Fi modülüyle kimsenin bir alıp veremediği yok, vallahi.
Mobil şebeke bağlantısı ayrı bir dünya, Wi-Fi üzerinden internet erişimi bambaşka bir mevzu. Cihazın içinde yüklü olan WhatsApp, Gmail, YouTube ya da herhangi bir uygulama, internete bağlanmak için ille de SIM karta ihtiyaç duymaz ki. Evdeki modemine, iş yerindeki ağa, kafedeki ücretsiz Wi-Fi'a bağlandığı sürece, veri trafiği sorunsuz akmaya devam eder, abi. Bildirimler de bu yolla, PUSH servisleri sayesinde cihazına ulaşıyor işte.
Düşünsene, telefonun adeta bir yarı ölü hali… Arama tuşuna basınca “Şebeke yok” deyip suratına kapanıyor, ama aynı anda YouTube’dan yeni video geldiğini haber veriyor, sanki hiçbir şey olmamış gibi. Bu durum, cihazı bir nevi gelişmiş bir tablete çeviriyor aslında. Kamera çalışır, oyun oynanır, film izlenir… Her şey Wi-Fi üzerinden can bulmaya devam eder.
"Peki neden sadece mobil şebekeyi engelliyorlar da, cihazı tamamen işlevsiz bırakmıyorlar ki?" diye sormadan edemiyor insan. Temel mesele, kayıtsız cihazların yerel mobil operatör ağlarına bağlanarak yasa dışı veya takip edilemeyen iletişim sağlamasının önüne geçmek. Yoksa senin Wi-Fi üzerinden Netflix izlemen veya e-posta kontrol etmen kimsenin umrunda değil, billahi. Bu iki ayrı protokol, farklı katmanlarda işliyor yani.
Böyle bir cihaz, elinde tuttuğun o akıllı parça, aslında hala bir bilgisayar gibi. İşlemcisi var, belleği var, ekranı var, internete bağlanma yeteneği var. Sadece bir telefon olma vasfını yitirmiş durumda. Hani bir insanın ses tellerini kesersin de gözleri görmeye, kulakları duymaya devam eder gibi bir şey bu. Konuşamaz ama çevresini algılar… Ne bileyim, bir metafor gibi.
Bazı kullanıcılar, "Bu bildirimler beni deli ediyor, sanki normal bir telefonmuş gibi davranıyor," diyebilir. E, kapatırsın o zaman bildirimleri, tıpkı diğer uygulamalarda yaptığın gibi. Uygulama ayarlarına girersin, oradan izinleri kaldırırsın. Bloke dediğin, bildirim yöneticisi değil ki, tamamen ayrı bir sistem.
Yani özetle, o cihazın hala sana bildirim göndermesi bir bug değil, bir eksiklik değil, sistemin doğal bir parçası. Wi-Fi üzerinden internete erişimi olduğu sürece, uygulamaların arkadaki sunucularıyla iletişim kurması kaçınılmaz. Tıpkı bir evdeki modemin ışıklarının yanıp sönmesi gibi, cihaz da kendine veri akışı bulduğu an görevini yapmaya devam ediyor… Ne diyelim, teknoloji işte.
