SudeMoon
Kayıtlı Kullanıcı
Kayıp bir cihazı bulmak, hele ki üzerindeki tozları silkeleyip açma düğmesine bastığınızda ekranda "Servis Yok" uyarısıyla karşılaşmak, insana bir an "Eyvah, şimdi ne olacak?" dedirtir. Bulunan cihazın, sahibince kara listeye alınmış, yani IMEI numarası Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) sisteminde bloke edilmiş olması kuvvetle muhtemel. Hani şu telefonun çalındığında, kaybolduğunda arayıp da operatör üzerinden devreye alınan blokaj var ya, işte tam da o.
Bu cihazın üzerindeki o lanetli kara listeyi kaldırmak için öyle basit bir iki tuş kombinasyonuyla hallolacak bir iş de değil, hemen söyleyelim. Süreç, kayıp eşya protokolü çerçevesinde işler, bildiğiniz gibi. Önce cihazın gerçek sahibinin kim olduğu resmi yollardan tespit edilmeli. Yani, telefonun kayıtlı olduğu fatura sahibini bulmak gerekiyor. Bu da pek öyle kapı kapı dolaşılarak yapılacak bir şey değil, devletin ilgili kurumları devreye girer.
BTK'nın kayıtları bu noktada hayati önem taşıyor. Cihazın IMEI numarasından sahibinin kimlik bilgileri, adresi, hatta belki de en son hangi operatörü kullandığı gibi bilgilere ulaşılabilir. Tabii, bu bilgiler öyle "hadi verelim" denecek cinsten değil, mahkeme kararı gibi ciddi adımlar gerektirebilir. Yoksa kişisel veri denilen hassas konuya girer, abi ya.
Blokenin kaldırılması için olmazsa olmaz dediğimiz o cihaz faturasının aslı, hatta mümkünse ikinci bir kimlik belgesiyle birlikte başvuru yapılması lazım. Fatura yoksa işler biraz daha karışabilir, yani hani o "benim bu telefon" demekle olmuyor... Cihaz sahibinin, telefonunun kayıp olmadığını, çalınmadığını, bulunup kendisine iade edildiğini beyan etmesi icap eder.
Sonrasında, bu beyan ve gerekli evraklar ile beraber bir dilekçe hazırlanır, doğrudan BTK'ya iletilir. Bazı durumlarda operatörler de bu sürece aracılık edebiliyor, ama nihai karar ve işleme yetkisi BTK'da. Yani bu, bürokratik bir maraton. Hızlıca "tak" diye bloke kalkmaz, biline.
Bekleme süresi mi? İşte orası tamamen şansa kalmış gibi durur bazen. Sistemin yoğunluğuna, evrakların eksiksizliğine ve tabii ki memurların o anki iş yüküne bağlı. Bazen birkaç iş günü, bazen haftaları bulabilir. Vallahi billahi, insanı bezdiren bir bekleme süreci olabiliyor. Bloke kaldırıldı mesajı gelmeden o cihazdan beklediğin verimi alamazsın, bir hiç...
Bu süreçte yapılması gereken, sabırlı olmak ve tüm resmi kanalları doğru kullanmak. Kulaktan dolma bilgilerle, "benim tanıdık var"cılarla uğraşmamak en doğrusu. Zira bu işin ciddiyeti var; aksi takdirde yasa dışı yollara başvurup daha büyük sorunlarla karşılaşmak işten bile değil. Sonuçta bir cihazın IMEI’si keyfi bloke edilmez, değil mi? Güvenlik için o blokaj orada duruyor.
Cihazın blokesi kalktığında gelen o SMS var ya, işte o an paha biçilmez. Sanki yeniden doğmuş gibi hisseder insan. O bulunan cihaz, artık yasal, kullanılabilir bir mobil iletişim aracı haline gelmiş demektir. Bir nevi, dijital kimliğine kavuşmuş gibi bir şey... Her şey yolunda gittiğinde, o bulunan telefon nihayet olması gereken yere döner, yani sahibinin eline. Ya da artık yeni yasal sahibine... İşte böyle bir maceradır, kayıp cihazın blokesini kaldırmak.
Bu cihazın üzerindeki o lanetli kara listeyi kaldırmak için öyle basit bir iki tuş kombinasyonuyla hallolacak bir iş de değil, hemen söyleyelim. Süreç, kayıp eşya protokolü çerçevesinde işler, bildiğiniz gibi. Önce cihazın gerçek sahibinin kim olduğu resmi yollardan tespit edilmeli. Yani, telefonun kayıtlı olduğu fatura sahibini bulmak gerekiyor. Bu da pek öyle kapı kapı dolaşılarak yapılacak bir şey değil, devletin ilgili kurumları devreye girer.
BTK'nın kayıtları bu noktada hayati önem taşıyor. Cihazın IMEI numarasından sahibinin kimlik bilgileri, adresi, hatta belki de en son hangi operatörü kullandığı gibi bilgilere ulaşılabilir. Tabii, bu bilgiler öyle "hadi verelim" denecek cinsten değil, mahkeme kararı gibi ciddi adımlar gerektirebilir. Yoksa kişisel veri denilen hassas konuya girer, abi ya.
Blokenin kaldırılması için olmazsa olmaz dediğimiz o cihaz faturasının aslı, hatta mümkünse ikinci bir kimlik belgesiyle birlikte başvuru yapılması lazım. Fatura yoksa işler biraz daha karışabilir, yani hani o "benim bu telefon" demekle olmuyor... Cihaz sahibinin, telefonunun kayıp olmadığını, çalınmadığını, bulunup kendisine iade edildiğini beyan etmesi icap eder.
Sonrasında, bu beyan ve gerekli evraklar ile beraber bir dilekçe hazırlanır, doğrudan BTK'ya iletilir. Bazı durumlarda operatörler de bu sürece aracılık edebiliyor, ama nihai karar ve işleme yetkisi BTK'da. Yani bu, bürokratik bir maraton. Hızlıca "tak" diye bloke kalkmaz, biline.
Bekleme süresi mi? İşte orası tamamen şansa kalmış gibi durur bazen. Sistemin yoğunluğuna, evrakların eksiksizliğine ve tabii ki memurların o anki iş yüküne bağlı. Bazen birkaç iş günü, bazen haftaları bulabilir. Vallahi billahi, insanı bezdiren bir bekleme süreci olabiliyor. Bloke kaldırıldı mesajı gelmeden o cihazdan beklediğin verimi alamazsın, bir hiç...
Bu süreçte yapılması gereken, sabırlı olmak ve tüm resmi kanalları doğru kullanmak. Kulaktan dolma bilgilerle, "benim tanıdık var"cılarla uğraşmamak en doğrusu. Zira bu işin ciddiyeti var; aksi takdirde yasa dışı yollara başvurup daha büyük sorunlarla karşılaşmak işten bile değil. Sonuçta bir cihazın IMEI’si keyfi bloke edilmez, değil mi? Güvenlik için o blokaj orada duruyor.
Cihazın blokesi kalktığında gelen o SMS var ya, işte o an paha biçilmez. Sanki yeniden doğmuş gibi hisseder insan. O bulunan cihaz, artık yasal, kullanılabilir bir mobil iletişim aracı haline gelmiş demektir. Bir nevi, dijital kimliğine kavuşmuş gibi bir şey... Her şey yolunda gittiğinde, o bulunan telefon nihayet olması gereken yere döner, yani sahibinin eline. Ya da artık yeni yasal sahibine... İşte böyle bir maceradır, kayıp cihazın blokesini kaldırmak.