Kısacık bir ödeme, ufacık bir meblağ... İçten içe bir umut filizlenir değil mi? Sanki o ağır, o boğucu haciz bir anda dağılıverecekmiş gibi... Ama hayat her zaman filmlerdeki gibi olmuyor, vallahi de olmuyor. O kadar basit değil işte.
Borç yükü altında ezilirken, eline geçen üç beş kuruşla o kâbusu bitirmek istersin. 'Azıcık ödesem, belki biraz nefes alırım, belki geri çekilirler' dersin. Bu insani bir beklenti, abi. Kim olsa aynı şeyi düşünür.
Peki gerçekten öyle mi oluyor? Bir parça ödeme yaptığında, o kapına dayanmış, varına yoğuna çöreklenmiş haciz birden bire ortadan kayboluyor mu sanırsın... Ah keşke öyle olsa. Keşke her şey bu kadar kolayca hallolsa.
İcra müdürlüklerinin duvarları arasında yazılan kanunlar, ne yazık ki bu kadar pembe değil. Alacaklı olan tarafın hakları, öyle kolayca göz ardı edilmez. Onlar da kendi menfaatlerini düşünür, gayet doğal bir durum bu.
Yani bir miktar para yatırdın diye, bütün o ağır süreç tık diye durmaz. O demir pençe, borcun tamamı ödenene kadar, ya da çok özel bir anlaşma yapılana kadar, kolay kolay gevşemez... Öylece bekler.
Kısmi ödeme dediğin, aslında borcunu biraz azaltmaktan başka bir işe yaramayabilir. O bulut hala tepende durur, o kılıç hala sallanır. İçini rahatlatır mı? Belki bir anlık, o kadar. Çünkü o yük hala üzerindedir.
Alacaklı niye kaldırsın ki haczi? Elindeki en büyük koz o, en büyük baskı unsuru. Onu bıraktığı an, borçlunun borcu ödeme motivasyonu da düşebilir. Bu bir risk onlar için, unutma, kendi cephelerinden haklılar.
Aslında yapman gereken bambaşka bir şey. O koca yükü omuzlarından atmak için, oturup konuşmak, yeni bir ödeme planı yapmak lazım. Belki de bir avukatla, profesyonel destekle beraber hareket etmek...
Hayatın her alanında olduğu gibi burada da iletişimin gücü var. 'Ben ödemek istiyorum ama şu an ancak bu kadar yapabilirim' demek başka, susup kendi kendine parça parça ödemek bambaşka bir yere götürür seni.
Haciz, o insanın üzerinde inanılmaz bir psikolojik baskı yaratır. Her gün o korkuyla yaşamak, azıcık bir ödemeyle sanki her şey bitecekmiş gibi umutlanıp sonra tekrar yıkılmak... Çok yorucu be. İnsanın içini tüketir bu.
Bu işler kendi başına kotarılacak kadar basit değil, canım kardeşim. Hukuk denilen şey, labirent gibi. Bir çıkış arıyorsan, doğru kapıyı bulmalısın. Kısmi ödeme bazen sadece o labirentte biraz daha oyalanmaya yarar... Çıkışa değil.
Unutma ki alacaklının rızası olmadan, borcun tamamı kapatılmadan, o resmi el koyma hali devam eder. O kağıtlar, o mühürler, o tehdit hep orada durur. Tekrar ediyorum, hep orada... ve sen hissedersin.
Borç yükü altında ezilirken, eline geçen üç beş kuruşla o kâbusu bitirmek istersin. 'Azıcık ödesem, belki biraz nefes alırım, belki geri çekilirler' dersin. Bu insani bir beklenti, abi. Kim olsa aynı şeyi düşünür.
Peki gerçekten öyle mi oluyor? Bir parça ödeme yaptığında, o kapına dayanmış, varına yoğuna çöreklenmiş haciz birden bire ortadan kayboluyor mu sanırsın... Ah keşke öyle olsa. Keşke her şey bu kadar kolayca hallolsa.
İcra müdürlüklerinin duvarları arasında yazılan kanunlar, ne yazık ki bu kadar pembe değil. Alacaklı olan tarafın hakları, öyle kolayca göz ardı edilmez. Onlar da kendi menfaatlerini düşünür, gayet doğal bir durum bu.
Yani bir miktar para yatırdın diye, bütün o ağır süreç tık diye durmaz. O demir pençe, borcun tamamı ödenene kadar, ya da çok özel bir anlaşma yapılana kadar, kolay kolay gevşemez... Öylece bekler.
Kısmi ödeme dediğin, aslında borcunu biraz azaltmaktan başka bir işe yaramayabilir. O bulut hala tepende durur, o kılıç hala sallanır. İçini rahatlatır mı? Belki bir anlık, o kadar. Çünkü o yük hala üzerindedir.
Alacaklı niye kaldırsın ki haczi? Elindeki en büyük koz o, en büyük baskı unsuru. Onu bıraktığı an, borçlunun borcu ödeme motivasyonu da düşebilir. Bu bir risk onlar için, unutma, kendi cephelerinden haklılar.
Aslında yapman gereken bambaşka bir şey. O koca yükü omuzlarından atmak için, oturup konuşmak, yeni bir ödeme planı yapmak lazım. Belki de bir avukatla, profesyonel destekle beraber hareket etmek...
Hayatın her alanında olduğu gibi burada da iletişimin gücü var. 'Ben ödemek istiyorum ama şu an ancak bu kadar yapabilirim' demek başka, susup kendi kendine parça parça ödemek bambaşka bir yere götürür seni.
Haciz, o insanın üzerinde inanılmaz bir psikolojik baskı yaratır. Her gün o korkuyla yaşamak, azıcık bir ödemeyle sanki her şey bitecekmiş gibi umutlanıp sonra tekrar yıkılmak... Çok yorucu be. İnsanın içini tüketir bu.
Bu işler kendi başına kotarılacak kadar basit değil, canım kardeşim. Hukuk denilen şey, labirent gibi. Bir çıkış arıyorsan, doğru kapıyı bulmalısın. Kısmi ödeme bazen sadece o labirentte biraz daha oyalanmaya yarar... Çıkışa değil.
Unutma ki alacaklının rızası olmadan, borcun tamamı kapatılmadan, o resmi el koyma hali devam eder. O kağıtlar, o mühürler, o tehdit hep orada durur. Tekrar ediyorum, hep orada... ve sen hissedersin.