CoralPendulum
Kayıtlı Kullanıcı
Kredi borcu yapılandırması masasına mı oturdunuz? Sakın ola bankanın size sunduğu o güler yüzlü, "çözüm odaklı" tablolarına aldanmayın; zira o esneklik kelimesinin ardında, kurumun soğuk ve matematiksel kâr maksimizasyonu yatar, başka hiçbir şey değil. Müşteri memnuniyeti mi? Hadi canım, o sadece regülatörlerin kulağına hoş gelen bir terimdir, pratikteki karşılığı çoğu zaman sizin daha uzun süre borçlu kalmanız üzerine kurulu, vallahi billahi...
Bankanın size sunduğu "esneklik" opsiyonları, çoğu zaman sizin mali yükünüzü gerçekten hafifletmekten ziyade, o borcu daha da uzatarak kendi risklerini minimize etme ve sizi sistem içinde tutma stratejisidir. Vadeyi uzatmak, taksitleri düşürmek... Bunlar, mevcut borcunuzu daha uzun bir zaman dilimine yayarak bankanın kazancını garantileme, dahası, ek faiz geliri elde etme sanatından başka ne olabilir ki? İyi düşünmek lazım, değil mi?
Sanmayın ki banka size "canım müşterim" diye kapılarını sonuna kadar açar. Onların esnekliği, kendi risk iştahları, portföy kalitesi ve daha da önemlisi, sizin cebinizden ne kadar daha sıkabilecekleri üzerine kurulu. Piyasa koşulları, düzenleyici kurumların baskısı, hatta küresel ekonomik dalgalanmalar bile bu "esneklik" tiyatrosunun perdesini aralar, ama sahnedeki esas oyuncu her zaman bankanın kendi menfaatidir. Bu gerçeği asla unutmayın.
Peki, borçlu olarak siz ne yapmalısınız bu durumda? Elbette pasif bir seyirci kalmayacaksınız! Yapılandırma masasına oturduğunuzda, sanki bir satranç oyununun başına geçmiş gibi tüm hamleleri önceden hesaplamalısınız. Kendi mali durumunuzu en ince ayrıntısına kadar bilmek, bankanın size sunabileceği olası senaryoları öngörmek ve her teklife karşı bir alternatifiniz olduğunu bilerek masaya oturmak... İşte kilit nokta budur.
Bankanın size sunduğu ilk teklifi sorgusuz sualsiz kabul etmek, kendinize yapacağınız en büyük kötülüktür. Unutmayın, onlar profesyonel. Bu işi her gün yapıyorlar ve her müşteriye farklı bir taktikle yaklaşıyorlar. Siz de onlardan daha az profesyonel olmayın; karşı tekliflerde bulunun, alternatif yapılandırma modellerini talep edin, hatta borcun anaparasında indirime gidilmesi gibi 'imkânsız' görünen seçenekleri bile dile getirmekten çekinmeyin... Kim bilir, belki de o "esnek" maskesi altından gerçek bir çözüm çıkabilir.
Borcunu yapılandırmak isteyen bir tüketicinin "banka bana yardımcı olacak" safdil düşüncesinden arınması şart. Yardımsever bir dost değildir banka, o bir ticari işletmedir ve her kararını kendi kâr-zarar dengesi üzerinden şekillendirir. Dolayısıyla, esneklik talebinizin gerçekten bir "esneklik" olup olmadığını, yoksa borç yükünüzü sadece erteleyip şişiren bir balon mu olduğunu didik didik incelemek, sizin asli görevinizdir... Kimse sizin için bunu yapmaz.
Görünen o ki, "esneklik" kelimesi finans dünyasında bambaşka bir anlam kazanmış durumda. Sizin kurtuluşunuzu değil, onların risk yönetimini ve kâr sürekliliğini temsil ediyor. O yüzden, bir sonraki yapılandırma görüşmenizde, bankanın sunduğu her cümlenin, her rakamın ardındaki gerçek niyeti deşifre etmek için keskin bir zihne ve sorgulayıcı bir ruha ihtiyacınız olacak. Başka türlü, bu "esnek" ağıtın içinde kaybolup gidersiniz, abi ya... Kaybolup gidersiniz.
Bankanın size sunduğu "esneklik" opsiyonları, çoğu zaman sizin mali yükünüzü gerçekten hafifletmekten ziyade, o borcu daha da uzatarak kendi risklerini minimize etme ve sizi sistem içinde tutma stratejisidir. Vadeyi uzatmak, taksitleri düşürmek... Bunlar, mevcut borcunuzu daha uzun bir zaman dilimine yayarak bankanın kazancını garantileme, dahası, ek faiz geliri elde etme sanatından başka ne olabilir ki? İyi düşünmek lazım, değil mi?
Sanmayın ki banka size "canım müşterim" diye kapılarını sonuna kadar açar. Onların esnekliği, kendi risk iştahları, portföy kalitesi ve daha da önemlisi, sizin cebinizden ne kadar daha sıkabilecekleri üzerine kurulu. Piyasa koşulları, düzenleyici kurumların baskısı, hatta küresel ekonomik dalgalanmalar bile bu "esneklik" tiyatrosunun perdesini aralar, ama sahnedeki esas oyuncu her zaman bankanın kendi menfaatidir. Bu gerçeği asla unutmayın.
Peki, borçlu olarak siz ne yapmalısınız bu durumda? Elbette pasif bir seyirci kalmayacaksınız! Yapılandırma masasına oturduğunuzda, sanki bir satranç oyununun başına geçmiş gibi tüm hamleleri önceden hesaplamalısınız. Kendi mali durumunuzu en ince ayrıntısına kadar bilmek, bankanın size sunabileceği olası senaryoları öngörmek ve her teklife karşı bir alternatifiniz olduğunu bilerek masaya oturmak... İşte kilit nokta budur.
Bankanın size sunduğu ilk teklifi sorgusuz sualsiz kabul etmek, kendinize yapacağınız en büyük kötülüktür. Unutmayın, onlar profesyonel. Bu işi her gün yapıyorlar ve her müşteriye farklı bir taktikle yaklaşıyorlar. Siz de onlardan daha az profesyonel olmayın; karşı tekliflerde bulunun, alternatif yapılandırma modellerini talep edin, hatta borcun anaparasında indirime gidilmesi gibi 'imkânsız' görünen seçenekleri bile dile getirmekten çekinmeyin... Kim bilir, belki de o "esnek" maskesi altından gerçek bir çözüm çıkabilir.
Borcunu yapılandırmak isteyen bir tüketicinin "banka bana yardımcı olacak" safdil düşüncesinden arınması şart. Yardımsever bir dost değildir banka, o bir ticari işletmedir ve her kararını kendi kâr-zarar dengesi üzerinden şekillendirir. Dolayısıyla, esneklik talebinizin gerçekten bir "esneklik" olup olmadığını, yoksa borç yükünüzü sadece erteleyip şişiren bir balon mu olduğunu didik didik incelemek, sizin asli görevinizdir... Kimse sizin için bunu yapmaz.
Görünen o ki, "esneklik" kelimesi finans dünyasında bambaşka bir anlam kazanmış durumda. Sizin kurtuluşunuzu değil, onların risk yönetimini ve kâr sürekliliğini temsil ediyor. O yüzden, bir sonraki yapılandırma görüşmenizde, bankanın sunduğu her cümlenin, her rakamın ardındaki gerçek niyeti deşifre etmek için keskin bir zihne ve sorgulayıcı bir ruha ihtiyacınız olacak. Başka türlü, bu "esnek" ağıtın içinde kaybolup gidersiniz, abi ya... Kaybolup gidersiniz.
