IndigoMarigold
Kayıtlı Kullanıcı
Bir sabah uyanırsın, her şey normal gibidir, hani şu bildiğimiz sıradan sabahlardan... Ama banka hesabına bir bakarsın, orada bir şeyler var, bakiyen duruyor, sanki sana gülümsüyor ama dokunulmaz bir sır gibi. İşte o an, MASAK'ın o görünmez eli, paranın üzerine bir örtü sermiştir bile, ne çekebilirsin onu ne gönderebilirsin bir yere, öylece orada, sanki donmuş bir zamanın içinde, adeta bir hayalet gibi, varlığıyla yokluğu arasında bir yerlerde durur o para... Vallahi billahi insanı çıldırtır bu durum, sanki kendi paran değil de bir müzedeki sergi eseri gibi...
Bankanın soğuk dehlizlerinde, o bloke konulan meblağ, bizim bildiğimiz vadesiz hesapların o canlı akışından tamamen ayrı bir statüye taşınır, ne bileyim özel bir işaretle, bir kodla ayrılır; hani bir nevi "askıya alınmış bakiye" gibi, banka kayıtlarında paranın fiziksel olarak orada olduğu, yani rakamların değişmediği görünse de, o paranın üzerinde bir "işlem yasağı" damgası vardır, koca bir mühür... Sanki bir hücreye tıkılmış gibi, ama hücrenin kapısı dışarıdan kilitli, bizim içeriden bir şey yapma şansımız sıfır... Abii, o para biriken faizlerden de mahrum kalır çoğu zaman, zaten vadesiz hesapta faiz ne arar, ama neyse, o paranın o dönemdeki her türlü ekonomik hareketliliğine ket vurulur.
Peki ya o paranın kaderi? Hani akıbeti ne olacak? İşte o paralar, yani MASAK talimatıyla üzerine karabasan gibi çöken o bloke, bankanın kendi inisiyatifiyle asla ve kat'a kalkmaz, mümkün değil... Bizler, yani o paranın sahibi olan bizler, bir avuç çaresiz bekleyişin ortasında kalırız, banka da sadece bir uygulayıcıdır bu süreçte, MASAK'tan gelecek o nihai kararı bekler durur. Ya o karar, paranın yasal bir dayanağı olmadığına hükmeder de üzerine hukuken çökülür, ya da temiz çıkarız da, oh be derin bir nefesle, yine banka üzerinden, gene aynı MASAK'ın izniyle geri alırız paramızı... Bir bilmece gibi, tam bir muamma.
Bu durum, aslında kara para aklama, terörün finansmanı gibi o karanlık, o dipsiz kuyuların önüne set çekmek için atılan bir adımdır, hani devletin o demir yumruğunun bir göstergesi... Bankalar, 5549 sayılı o meşhur Kanun'un yüklediği ağır sorumlulukla, bu tür şüpheli işlemleri hemen tespit edip, şimşek hızıyla MASAK'a bildirmekle yükümlüdür, kaçışı yoktur bunun. Ve bloke konulduğunda, o para artık bankanın da kontrolünde değildir, sanki rüzgarda savrulan bir yaprak gibi, tamamen adli ve idari sürecin merhametine kalmıştır, bizim çırpınışlarımız ise sadece bir hiçtir.
O blokeler kalkar da, paramız tekrar bizim olur mu acaba? Veya o para, bir daha yüzünü hiç göremeyeceğimiz derinliklere mi gömülür? İşte bu soruların cevabı, dosyanın nerede olduğuna, hangi aşamada olduğuna ve o anki mevzuatın hangi maddesine göre hareket edildiğine bağlıdır... O paranın banka kayıtlarında öylece, yani "bloke edilmiş bakiye" olarak beklemesi, aslında bir "koruma" şeklidir de bir yandan, hem paranın kendi kaderi açısından hem de yürütülen soruşturmanın selameti açısından; yani ne çekebilirsin, ne başkası dokunabilir. Ta ki o büyük kararın, yani MASAK'ın o son sözünün mührü vurulana dek... Biz de o mühür vurulana kadar, sadece nefesimizi tutmuş bekleriz, başka ne yapabiliriz ki zaten...
Bankanın soğuk dehlizlerinde, o bloke konulan meblağ, bizim bildiğimiz vadesiz hesapların o canlı akışından tamamen ayrı bir statüye taşınır, ne bileyim özel bir işaretle, bir kodla ayrılır; hani bir nevi "askıya alınmış bakiye" gibi, banka kayıtlarında paranın fiziksel olarak orada olduğu, yani rakamların değişmediği görünse de, o paranın üzerinde bir "işlem yasağı" damgası vardır, koca bir mühür... Sanki bir hücreye tıkılmış gibi, ama hücrenin kapısı dışarıdan kilitli, bizim içeriden bir şey yapma şansımız sıfır... Abii, o para biriken faizlerden de mahrum kalır çoğu zaman, zaten vadesiz hesapta faiz ne arar, ama neyse, o paranın o dönemdeki her türlü ekonomik hareketliliğine ket vurulur.
Peki ya o paranın kaderi? Hani akıbeti ne olacak? İşte o paralar, yani MASAK talimatıyla üzerine karabasan gibi çöken o bloke, bankanın kendi inisiyatifiyle asla ve kat'a kalkmaz, mümkün değil... Bizler, yani o paranın sahibi olan bizler, bir avuç çaresiz bekleyişin ortasında kalırız, banka da sadece bir uygulayıcıdır bu süreçte, MASAK'tan gelecek o nihai kararı bekler durur. Ya o karar, paranın yasal bir dayanağı olmadığına hükmeder de üzerine hukuken çökülür, ya da temiz çıkarız da, oh be derin bir nefesle, yine banka üzerinden, gene aynı MASAK'ın izniyle geri alırız paramızı... Bir bilmece gibi, tam bir muamma.
Bu durum, aslında kara para aklama, terörün finansmanı gibi o karanlık, o dipsiz kuyuların önüne set çekmek için atılan bir adımdır, hani devletin o demir yumruğunun bir göstergesi... Bankalar, 5549 sayılı o meşhur Kanun'un yüklediği ağır sorumlulukla, bu tür şüpheli işlemleri hemen tespit edip, şimşek hızıyla MASAK'a bildirmekle yükümlüdür, kaçışı yoktur bunun. Ve bloke konulduğunda, o para artık bankanın da kontrolünde değildir, sanki rüzgarda savrulan bir yaprak gibi, tamamen adli ve idari sürecin merhametine kalmıştır, bizim çırpınışlarımız ise sadece bir hiçtir.
O blokeler kalkar da, paramız tekrar bizim olur mu acaba? Veya o para, bir daha yüzünü hiç göremeyeceğimiz derinliklere mi gömülür? İşte bu soruların cevabı, dosyanın nerede olduğuna, hangi aşamada olduğuna ve o anki mevzuatın hangi maddesine göre hareket edildiğine bağlıdır... O paranın banka kayıtlarında öylece, yani "bloke edilmiş bakiye" olarak beklemesi, aslında bir "koruma" şeklidir de bir yandan, hem paranın kendi kaderi açısından hem de yürütülen soruşturmanın selameti açısından; yani ne çekebilirsin, ne başkası dokunabilir. Ta ki o büyük kararın, yani MASAK'ın o son sözünün mührü vurulana dek... Biz de o mühür vurulana kadar, sadece nefesimizi tutmuş bekleriz, başka ne yapabiliriz ki zaten...