NightYiit
Kayıtlı Kullanıcı
Kilitlenen PIN’in o an yarattığı o derin boşluk hissi var ya, işte onu tarif etmek ne mümkün… Üçüncü denemede, elde o minnacık banka kartıyla donup kalırsın. Bir yandan ATM’den para çekeceksin, bir yandan online bir ödeme yapmaya çalışıyorsun, hop! Sistem seni dışarı atıyor, bir de üstüne o meşum "Kartınız bloke edilmiştir, bankanızla irtibata geçiniz" mesajı... Vallahi billahi o anki kalp çarpıntısı, Everest tırmanışında bile olmaz herhalde.
Mobil bankacılık uygulamasında parmak izi okuma bazen naz yapar, şifre girersin, neyse ki bir alternatifin vardır elinde. Ama gel gör ki, o çok kritik SMS doğrulama mesajı gelmeyince, PUK koduna takılıp kalınca işler hepten arapsaçına döner. Bankanın sistemleri ne kadar cengaver olursa olsun, senin SIM kartın kilitliyse, akıllı telefonun bir nevi tuğladan farksız kalıyor, abi ya. İşte o anda anlıyorsun ki, o dijital kale kapılarını açacak anahtar başka bir yerde...
Aslında bankaların "bankacılık uygulamaları" dediğimiz o devasa dijital yelpazesi, çoğu zaman kendi ürün ve hizmetleriyle sınırlıdır. Yani kredi kartınızın PIN’ini unutursunuz, bankacılık sistemi size yeni bir PIN gönderir, SMS ile ya da postayla, yahut mobil uygulama üzerinden bir resetleme imkanı sunar. Bu, onların kendi sahasındaki bir top çevirme eylemi; topun sahibi onlar, kurallar da belli. Ancak SIM kartınızın PUK’u mu bloke oldu? İşte orada bankaların yetki alanı sona erer, hatta başlamaz bile...
Müşterinin o çaresiz anında, "Bankam kesin çözer" diye attığı her telefon, bir noktadan sonra duvara çarpıyor sanki. Neden mi? Çünkü o PUK kodu, kartın değil, hattın. Bankanın elinde ne senin GSM operatörünün veritabanı var, ne de o kodu resetleyecek bir arayüz. Adamlar ne yapsın? Onlar sana ancak kendi bankacılık işlemlerinde, kendi kartlarında yardımcı olabilirler. "Arayınız operatörünüzü, efendim..." derler kibarca, başka da bir şey gelmez ellerinden, kusura bakmayın ama durum bu.
Hatta bazen öyle bir döngüye giriliyor ki; SIM kart bloke, banka uygulamasına giremiyorsun, yeni PIN’i SMS ile alamıyorsun, bankaya aramak için arama hakkın kısıtlı çünkü hat bloke. Komik bir trajedi değil de ne? Bir düşünün, o koca koca finansal enstitüler, bir tek mesajı sana ulaştıramayınca, nasıl da eli kolu bağlanıyor sistemin. Bu aslında tüm o dijitalleşme hikayesinin ne kadar kırılgan bir temele oturduğunu da acı bir şekilde gösteriyor.
Güvenlik zaafiyetleri yaşanmasın diye konulmuş o PIN ve PUK katmanları, bazen kullanıcıyı kilit vurulmuş bir kapının önünde çaresiz bırakabiliyor. Yanlış giren üç PIN denemesi, ardında o meşum PUK talebi, sonra on yanlış PUK denemesi ve hattın tamamen kapanması… Sürecin acımasızlığı, aslında sistemin kendi kendini koruma mekanizmasının bir yansıması. İyi mi, kötü mü? Tartışılır, ama elden ne gelir ki?
Bankaların bu noktadaki "uygulamaları" daha çok, kilitlenmiş bir kullanıcıya nasıl yönlendirme yapıldığı üzerine kurulu. Yani sana, "Bizim kart PIN’in mi bloke oldu? Gel düzeltelim. Ama SIM kartın mı? Bak o konuda operatörünle konuşman lazım," deme şekilleri, o iletişim stratejileri aslında önemli. Ne kadar şeffaf, ne kadar hızlı ve ne kadar ikna edici oldukları, müşteri memnuniyetini doğrudan etkiliyor... çünkü kimse o an daha da kafasının karışmasını istemez, değil mi?
Neticede bankacılık uygulamaları, PIN/PUK blokesi gibi durumlarla cebelleşen müşteriler için bir can simidi değil de, daha çok bir navigasyon cihazı görevi görüyor. Hangi limana demir atacağınızı gösteriyor, ama tekneyi kendiniz sürmek zorundasınız. Bankalar kendi limanlarındaki arızaları tamir ederken, yanı başınızdaki başka bir şirketin gemisini çekip çıkarmak gibi bir misyonları yok. Ve işin özü bu, ister kabul et ister etme... Sistem bu, abi.
Mobil bankacılık uygulamasında parmak izi okuma bazen naz yapar, şifre girersin, neyse ki bir alternatifin vardır elinde. Ama gel gör ki, o çok kritik SMS doğrulama mesajı gelmeyince, PUK koduna takılıp kalınca işler hepten arapsaçına döner. Bankanın sistemleri ne kadar cengaver olursa olsun, senin SIM kartın kilitliyse, akıllı telefonun bir nevi tuğladan farksız kalıyor, abi ya. İşte o anda anlıyorsun ki, o dijital kale kapılarını açacak anahtar başka bir yerde...
Aslında bankaların "bankacılık uygulamaları" dediğimiz o devasa dijital yelpazesi, çoğu zaman kendi ürün ve hizmetleriyle sınırlıdır. Yani kredi kartınızın PIN’ini unutursunuz, bankacılık sistemi size yeni bir PIN gönderir, SMS ile ya da postayla, yahut mobil uygulama üzerinden bir resetleme imkanı sunar. Bu, onların kendi sahasındaki bir top çevirme eylemi; topun sahibi onlar, kurallar da belli. Ancak SIM kartınızın PUK’u mu bloke oldu? İşte orada bankaların yetki alanı sona erer, hatta başlamaz bile...
Müşterinin o çaresiz anında, "Bankam kesin çözer" diye attığı her telefon, bir noktadan sonra duvara çarpıyor sanki. Neden mi? Çünkü o PUK kodu, kartın değil, hattın. Bankanın elinde ne senin GSM operatörünün veritabanı var, ne de o kodu resetleyecek bir arayüz. Adamlar ne yapsın? Onlar sana ancak kendi bankacılık işlemlerinde, kendi kartlarında yardımcı olabilirler. "Arayınız operatörünüzü, efendim..." derler kibarca, başka da bir şey gelmez ellerinden, kusura bakmayın ama durum bu.
Hatta bazen öyle bir döngüye giriliyor ki; SIM kart bloke, banka uygulamasına giremiyorsun, yeni PIN’i SMS ile alamıyorsun, bankaya aramak için arama hakkın kısıtlı çünkü hat bloke. Komik bir trajedi değil de ne? Bir düşünün, o koca koca finansal enstitüler, bir tek mesajı sana ulaştıramayınca, nasıl da eli kolu bağlanıyor sistemin. Bu aslında tüm o dijitalleşme hikayesinin ne kadar kırılgan bir temele oturduğunu da acı bir şekilde gösteriyor.
Güvenlik zaafiyetleri yaşanmasın diye konulmuş o PIN ve PUK katmanları, bazen kullanıcıyı kilit vurulmuş bir kapının önünde çaresiz bırakabiliyor. Yanlış giren üç PIN denemesi, ardında o meşum PUK talebi, sonra on yanlış PUK denemesi ve hattın tamamen kapanması… Sürecin acımasızlığı, aslında sistemin kendi kendini koruma mekanizmasının bir yansıması. İyi mi, kötü mü? Tartışılır, ama elden ne gelir ki?
Bankaların bu noktadaki "uygulamaları" daha çok, kilitlenmiş bir kullanıcıya nasıl yönlendirme yapıldığı üzerine kurulu. Yani sana, "Bizim kart PIN’in mi bloke oldu? Gel düzeltelim. Ama SIM kartın mı? Bak o konuda operatörünle konuşman lazım," deme şekilleri, o iletişim stratejileri aslında önemli. Ne kadar şeffaf, ne kadar hızlı ve ne kadar ikna edici oldukları, müşteri memnuniyetini doğrudan etkiliyor... çünkü kimse o an daha da kafasının karışmasını istemez, değil mi?
Neticede bankacılık uygulamaları, PIN/PUK blokesi gibi durumlarla cebelleşen müşteriler için bir can simidi değil de, daha çok bir navigasyon cihazı görevi görüyor. Hangi limana demir atacağınızı gösteriyor, ama tekneyi kendiniz sürmek zorundasınız. Bankalar kendi limanlarındaki arızaları tamir ederken, yanı başınızdaki başka bir şirketin gemisini çekip çıkarmak gibi bir misyonları yok. Ve işin özü bu, ister kabul et ister etme... Sistem bu, abi.