IndigoTambourine
Kayıtlı Kullanıcı
O minicik ekranın başında, bazen ter döktüğümüz anlar oluyor, hele o "PUK kodunu giriniz" yazısı belirince... Ne bileyim, bir anda bütün dünya duruyor sanki, parmaklarımız titremeye başlıyor. Bizler, o anlarda sadece o sekiz haneli sayıyı doğru girmekle kalmayıp, bir de klavyenin kendi içinde kurduğu o karmaşık düzene meydan okumak zorunda kalıyoruz, vallahi büyük imtihan. Klavyenin o anki dil ayarı, mesela Q klavye mi F klavye mi... Hani bizim alışık olduğumuz o standart dizilim, bazen bambaşka bir harf dansına dönüşebiliyor ekranımızda. Hele yurt dışından gelmiş bir telefonsa, klavyesi QWERTZ mi, AZERTY mi, bilemeyiz ki bazen o minik tuşların sırrını... İşte tam da bu noktada, o ilk hane düşmeden önce, bir an durup derin bir nefes almak gerekiyor, klavye düzenine şöyle bir göz ucuyla bakmak...
Sayısız kombinasyon, sayılar, harfler... PUK kodu genellikle sadece rakamlardan oluşsa da, o anki klavye modunun, yani büyük/küçük harf ayrımının ya da shift tuşuyla erişilen sembollerin aktif olup olmadığının aslında nasıl bir tuzak olabileceğini düşünün. Bir anlık dalgınlıkla Caps Lock'u açık unutmak, o rakamları girerken bambaşka bir tuş kombinasyonuna dönüşebiliyor, özellikle de numaraların üzerinde ikincil fonksiyonlar olan bazı tuşlarda. Ya da enter tuşuna basmadan önce, o hane atlama işlevinin farklı bir tuşa atanıp atanmadığını, bazen dokunmatik klavyelerde çıkan minik bir ok işaretiyle yan sekmede beliren sayıların aslında bizim PUK kodumuzu değil de başka bir şeyi temsil edebileceğini... Abi, bu küçücük detaylar, koca bir kilidi açmak ya da beş denemede SIM kartını tamamen bloke etmek arasındaki o incecik çizgiyi oluşturuyor.
Ekran klavyesi kullanıyorsanız, durum daha da ilginç bir hal alabiliyor. Parmak ucunuzun ekrana değdiği yerle, klavyenin algıladığı tuş arasındaki o milimetrik fark... Hele ki telefon ekranı biraz küçükse veya kalibrasyonu bozuksa, bir "5" yazarken aslında "6"ya basmış gibi hissedebiliyor klavye. Bizler, bazen bu sanal klavyelerin dil ayarlarının, cihazın genel dil ayarlarından bağımsız hareket ettiğini gözden kaçırıyoruz. Belki telefonunuz Türkçe ama ekran klavyesi İngilizce düzeninde açılıyor ve bu da bazı sembollerin, belki de farkında olmadan gireceğiniz bir karakterin konumunu değiştirebiliyor. Bu, PUK kodunda doğrudan bir sorun yaratmasa da, o anki zihinsel karışıklığı artırarak, yanlış tuşlamalara davetiye çıkarabilir... Bazen de, ne bileyim, ekran klavyesinin otomatik düzeltme özelliği bile PUK kodu gibi sabit bir sayı dizisini "doğru" bildiği başka bir şeye çevirmeye çalışabilir, değil mi?
Harici bir klavye bağlıysa cihaza, işte o zaman işler bambaşka bir boyut kazanır. Bluetooth bağlantısında yaşanan anlık kopmalar, klavye pilinin zayıf olması ya da o anki cihazın yazılımının harici klavyeyi doğru tanıyamaması... Bu tür durumlar, PUK kodunu girerken her tuş darbesinin gerçekten algılanıp algılanmadığı konusunda içimizde tarifsiz bir şüphe uyandırır. Belki de bir tuşa bastık sanırsınız ama o sinyal cihaza ulaşmamıştır bile. Ya da harici klavyenin kendi dil ayarı, telefonunkinden farklıysa, bu da enteresan durumlar yaratabilir. Mesela, biz alışmışızdır F klavyeye, ama harici klavye Q klavye gönderiyordur sinyali... Böyle anlarda, insan gerçekten kendi kendine konuşuyor: "Yahu ben neye basıyorum şimdi, doğru mu basıyorum, yoksa bu bambaşka bir şey mi gönderiyor cihaza?"
Bir de hız faktörü var, hepimiz biliriz. O anki gerginlik ve bir an önce SIM kartımızı kullanmaya başlama arzusu, bizi aceleci davranmaya iter. Parmaklarımız, klavyenin üzerinde bir rüzgar gibi esiverir. Ama PUK kodu girişi, adeta bir meditasyon gibidir; her bir rakamı tek tek, bilinçli ve yavaşça basmak gerekir. Hani o saniyeler içinde yanlışlıkla iki kere aynı tuşa basmak ya da bir tuşu kaçırıp yanındakine dokunmak... Bu hatalar, gözümüzün önünde büyüyüp bir dağa dönüşebilir. PUK kodunu not aldığımız yere tekrar göz atmak, her bir haneyi ekrandaki *'li işaretlerle* karşılaştırarak ilerlemek, bu anlarda bizlere rehberlik eden en güvenilir pusula gibidir. O 'deneme hakkı' denen kılıç, başımızın üzerinde sallanırken, her adımımızı hesaplayarak atmak gerek, vallahi.
Bazen de, tüm bu teknik detayların ötesinde, olayın tamamen basit bir dalgınlık olduğunu görürüz. PUK kodunun kendisi doğrudur, klavye ayarları da kusursuzdur, ama biz kodun sırasını karıştırmışızdır, ya da bir anlık boşlukla, ne bileyim, 7 yerine 1 yazmışızdır. İşte o zaman, bütün o klavye karmaşası, dil ayarları, harici klavyeler falan filan, hepsi bir yana, sadece kendi gözlerimizdeki perdeyi kaldırmamız gerekir. PUK kodu giriş ekranının o sessiz bekleyişi, aslında bize sabır ve dikkat çağrısıdır. Her bir rakam, o kadar kıymetlidir ki, sanki kendi kaderimizi yazıyoruzdur o an parmak uçlarımızla. Ve o doğru PUK kodu girildiğinde, o oh çekiş, o rahatlama... Abi, işte o an, tüm o klavye ayarlarının, tüm o gergin anların bir anda silinip gittiği, hayatın normale döndüğü sihirli bir andır... Ve biz, hepimiz, o anı yaşamayı fazlasıyla hak ederiz, değil mi?
Sayısız kombinasyon, sayılar, harfler... PUK kodu genellikle sadece rakamlardan oluşsa da, o anki klavye modunun, yani büyük/küçük harf ayrımının ya da shift tuşuyla erişilen sembollerin aktif olup olmadığının aslında nasıl bir tuzak olabileceğini düşünün. Bir anlık dalgınlıkla Caps Lock'u açık unutmak, o rakamları girerken bambaşka bir tuş kombinasyonuna dönüşebiliyor, özellikle de numaraların üzerinde ikincil fonksiyonlar olan bazı tuşlarda. Ya da enter tuşuna basmadan önce, o hane atlama işlevinin farklı bir tuşa atanıp atanmadığını, bazen dokunmatik klavyelerde çıkan minik bir ok işaretiyle yan sekmede beliren sayıların aslında bizim PUK kodumuzu değil de başka bir şeyi temsil edebileceğini... Abi, bu küçücük detaylar, koca bir kilidi açmak ya da beş denemede SIM kartını tamamen bloke etmek arasındaki o incecik çizgiyi oluşturuyor.
Ekran klavyesi kullanıyorsanız, durum daha da ilginç bir hal alabiliyor. Parmak ucunuzun ekrana değdiği yerle, klavyenin algıladığı tuş arasındaki o milimetrik fark... Hele ki telefon ekranı biraz küçükse veya kalibrasyonu bozuksa, bir "5" yazarken aslında "6"ya basmış gibi hissedebiliyor klavye. Bizler, bazen bu sanal klavyelerin dil ayarlarının, cihazın genel dil ayarlarından bağımsız hareket ettiğini gözden kaçırıyoruz. Belki telefonunuz Türkçe ama ekran klavyesi İngilizce düzeninde açılıyor ve bu da bazı sembollerin, belki de farkında olmadan gireceğiniz bir karakterin konumunu değiştirebiliyor. Bu, PUK kodunda doğrudan bir sorun yaratmasa da, o anki zihinsel karışıklığı artırarak, yanlış tuşlamalara davetiye çıkarabilir... Bazen de, ne bileyim, ekran klavyesinin otomatik düzeltme özelliği bile PUK kodu gibi sabit bir sayı dizisini "doğru" bildiği başka bir şeye çevirmeye çalışabilir, değil mi?
Harici bir klavye bağlıysa cihaza, işte o zaman işler bambaşka bir boyut kazanır. Bluetooth bağlantısında yaşanan anlık kopmalar, klavye pilinin zayıf olması ya da o anki cihazın yazılımının harici klavyeyi doğru tanıyamaması... Bu tür durumlar, PUK kodunu girerken her tuş darbesinin gerçekten algılanıp algılanmadığı konusunda içimizde tarifsiz bir şüphe uyandırır. Belki de bir tuşa bastık sanırsınız ama o sinyal cihaza ulaşmamıştır bile. Ya da harici klavyenin kendi dil ayarı, telefonunkinden farklıysa, bu da enteresan durumlar yaratabilir. Mesela, biz alışmışızdır F klavyeye, ama harici klavye Q klavye gönderiyordur sinyali... Böyle anlarda, insan gerçekten kendi kendine konuşuyor: "Yahu ben neye basıyorum şimdi, doğru mu basıyorum, yoksa bu bambaşka bir şey mi gönderiyor cihaza?"
Bir de hız faktörü var, hepimiz biliriz. O anki gerginlik ve bir an önce SIM kartımızı kullanmaya başlama arzusu, bizi aceleci davranmaya iter. Parmaklarımız, klavyenin üzerinde bir rüzgar gibi esiverir. Ama PUK kodu girişi, adeta bir meditasyon gibidir; her bir rakamı tek tek, bilinçli ve yavaşça basmak gerekir. Hani o saniyeler içinde yanlışlıkla iki kere aynı tuşa basmak ya da bir tuşu kaçırıp yanındakine dokunmak... Bu hatalar, gözümüzün önünde büyüyüp bir dağa dönüşebilir. PUK kodunu not aldığımız yere tekrar göz atmak, her bir haneyi ekrandaki *'li işaretlerle* karşılaştırarak ilerlemek, bu anlarda bizlere rehberlik eden en güvenilir pusula gibidir. O 'deneme hakkı' denen kılıç, başımızın üzerinde sallanırken, her adımımızı hesaplayarak atmak gerek, vallahi.
Bazen de, tüm bu teknik detayların ötesinde, olayın tamamen basit bir dalgınlık olduğunu görürüz. PUK kodunun kendisi doğrudur, klavye ayarları da kusursuzdur, ama biz kodun sırasını karıştırmışızdır, ya da bir anlık boşlukla, ne bileyim, 7 yerine 1 yazmışızdır. İşte o zaman, bütün o klavye karmaşası, dil ayarları, harici klavyeler falan filan, hepsi bir yana, sadece kendi gözlerimizdeki perdeyi kaldırmamız gerekir. PUK kodu giriş ekranının o sessiz bekleyişi, aslında bize sabır ve dikkat çağrısıdır. Her bir rakam, o kadar kıymetlidir ki, sanki kendi kaderimizi yazıyoruzdur o an parmak uçlarımızla. Ve o doğru PUK kodu girildiğinde, o oh çekiş, o rahatlama... Abi, işte o an, tüm o klavye ayarlarının, tüm o gergin anların bir anda silinip gittiği, hayatın normale döndüğü sihirli bir andır... Ve biz, hepimiz, o anı yaşamayı fazlasıyla hak ederiz, değil mi?