IndigoCadence
Kayıtlı Kullanıcı
Eldeki cihaz, hani o gözünün nuru dediğin, bir an olsun yanından ayırmadığın; SIM 1 dediğin yuva buz kesmiş, ölü, tamamen işlevsiz duruyor işte. Diğer yanda SIM 2, sanki hiçbir şey olmamış gibi, hayat dolu sinyaller fışkırıyor, dünya ile bağlantını inatla sürdürüyor... Bu dram, tek cihazda iki farklı kaderin tecellisi, akıl alır gibi değil vallahi.
Dual SIM imkanının, o mühendislik harikasının, bir yanı felçli kalması ne demek biliyor musun? Telefonun iki kalbi olması gerekirken, birinin zorla durdurulması... Sanki elinde bir Frankenstein canavarı var, bir tarafı kusursuz işlerken diğer tarafı dondurulmuş bir kabuktan ibaret. Resmen çıldırmamak işten bile değil, abi ya.
Yani o ilk IMEI'nin birdenbire kara listeye düşmesi, kara mamba gibi sessizce sokup seni felç etmesi... Ne oldu, nasıl oldu, kim yaptı bunu? Bilgi kutucuklarında dönüp duran o soğuk, resmi "kayıt dışı" ibaresiyle yüzleşmek... Sanki bir suç işlemişsin de, bedelini hiç anlayamadan ödüyormuşsun gibi hissettiriyor insana. Kimse sana gelip de "Bak kardeşim, durum şöyle..." diye bir açıklama yapmıyor ki doğru düzgün.
İnsan o an, elindeki bu iki farklı kimliğe sahip cihaza bakar ve bir tarafı çalışırken diğer tarafının neden çöp olduğunu sorgular durur. Ne yapmalı şimdi? Diğer SIM yuvası pırıl pırıl çalışıyor, tüm fonksiyonları yerli yerinde... Ama gel gör ki, o bloke edilmiş IMEI yüzünden cihazın potansiyelinin yarısı adeta hapsedilmiş durumda. Bu bir zulüm değil de nedir allasen?
Peki, şimdi bu dual SIM'li cihazın, bir yanı cennet, diğer yanı cehennem olan halini nasıl dönüştüreceksin? Ya sıfırdan bir kayıt süreci, malum o bürokratik labirentler... Ya da piyasada dönen o "çözümler" var ya, hani gri alanın ta kendisi... Kimisi yazılım der, kimisi donanım... Ama her biri ayrı bir risk, ayrı bir bilinmezlik denizine atılmak demek.
Telefonun içine sıkışmış iki farklı IMEI numarasının bu kaderi, aslında bir sistem eleştirisi değil mi? Bir yandan yasal yollarla cihaza sahip olmaya çalışıyorsun, öte yandan beklenmedik bir blokajla karşılaşıp çaresiz kalıyorsun. O iki numaranın birbirinden bağımsız işlem görmesi gerektiği argümanı, bu noktada tamamen anlamsızlaşıyor sanki, gerçekle örtüşmüyor.
O ikinci IMEI'nin varlığı, bir nevi kaçış kapısı, bir nefes alma alanı sunuyor sana. En azından telefonun tamamen tuğlaya dönüşmesinin önüne geçiyor... Ama ya o içindeki kemirgen his? "Ya ikincisi de kapanırsa?" endişesi, sürekli bir tetikte olma hali... Bu stres, teknoloji kullanıcısının omuzlarına yüklenen ağır bir kambur.
Kim bilir kaç gece uykuların kaçmıştır, kaç forum sitesinde çözüm arayışına girmişsindir? O meşhur "imei tamiri" laflarını duymuşsundur, aklın bir köşesinde sürekli durur... Ya orijinaline zarar verirlerse, ya daha büyük bir belaya sokarlarsa? Bu soruların cevabını kim verecek? Kim garanti edecek senin için bu karanlık yolları?
Sonuçta, elinde tuttuğun o çift SIM'li akıllı telefon, bir teknoloji harikası olmaktan çıkıp, yasal bir girdabın, bir bürokratik kâbusun sembolü haline geliyor. SIM 1'in donuk yüzü, SIM 2'nin cıvıl cıvıl hali... Bu tezat, sadece bir teknik sorun değil, aynı zamanda kullanıcı deneyimine vurulan ağır bir darbe, kişisel bir hayal kırıklığı... Vallahi billahi insanı çileden çıkarır bu durumlar.
Dual SIM imkanının, o mühendislik harikasının, bir yanı felçli kalması ne demek biliyor musun? Telefonun iki kalbi olması gerekirken, birinin zorla durdurulması... Sanki elinde bir Frankenstein canavarı var, bir tarafı kusursuz işlerken diğer tarafı dondurulmuş bir kabuktan ibaret. Resmen çıldırmamak işten bile değil, abi ya.
Yani o ilk IMEI'nin birdenbire kara listeye düşmesi, kara mamba gibi sessizce sokup seni felç etmesi... Ne oldu, nasıl oldu, kim yaptı bunu? Bilgi kutucuklarında dönüp duran o soğuk, resmi "kayıt dışı" ibaresiyle yüzleşmek... Sanki bir suç işlemişsin de, bedelini hiç anlayamadan ödüyormuşsun gibi hissettiriyor insana. Kimse sana gelip de "Bak kardeşim, durum şöyle..." diye bir açıklama yapmıyor ki doğru düzgün.
İnsan o an, elindeki bu iki farklı kimliğe sahip cihaza bakar ve bir tarafı çalışırken diğer tarafının neden çöp olduğunu sorgular durur. Ne yapmalı şimdi? Diğer SIM yuvası pırıl pırıl çalışıyor, tüm fonksiyonları yerli yerinde... Ama gel gör ki, o bloke edilmiş IMEI yüzünden cihazın potansiyelinin yarısı adeta hapsedilmiş durumda. Bu bir zulüm değil de nedir allasen?
Peki, şimdi bu dual SIM'li cihazın, bir yanı cennet, diğer yanı cehennem olan halini nasıl dönüştüreceksin? Ya sıfırdan bir kayıt süreci, malum o bürokratik labirentler... Ya da piyasada dönen o "çözümler" var ya, hani gri alanın ta kendisi... Kimisi yazılım der, kimisi donanım... Ama her biri ayrı bir risk, ayrı bir bilinmezlik denizine atılmak demek.
Telefonun içine sıkışmış iki farklı IMEI numarasının bu kaderi, aslında bir sistem eleştirisi değil mi? Bir yandan yasal yollarla cihaza sahip olmaya çalışıyorsun, öte yandan beklenmedik bir blokajla karşılaşıp çaresiz kalıyorsun. O iki numaranın birbirinden bağımsız işlem görmesi gerektiği argümanı, bu noktada tamamen anlamsızlaşıyor sanki, gerçekle örtüşmüyor.
O ikinci IMEI'nin varlığı, bir nevi kaçış kapısı, bir nefes alma alanı sunuyor sana. En azından telefonun tamamen tuğlaya dönüşmesinin önüne geçiyor... Ama ya o içindeki kemirgen his? "Ya ikincisi de kapanırsa?" endişesi, sürekli bir tetikte olma hali... Bu stres, teknoloji kullanıcısının omuzlarına yüklenen ağır bir kambur.
Kim bilir kaç gece uykuların kaçmıştır, kaç forum sitesinde çözüm arayışına girmişsindir? O meşhur "imei tamiri" laflarını duymuşsundur, aklın bir köşesinde sürekli durur... Ya orijinaline zarar verirlerse, ya daha büyük bir belaya sokarlarsa? Bu soruların cevabını kim verecek? Kim garanti edecek senin için bu karanlık yolları?
Sonuçta, elinde tuttuğun o çift SIM'li akıllı telefon, bir teknoloji harikası olmaktan çıkıp, yasal bir girdabın, bir bürokratik kâbusun sembolü haline geliyor. SIM 1'in donuk yüzü, SIM 2'nin cıvıl cıvıl hali... Bu tezat, sadece bir teknik sorun değil, aynı zamanda kullanıcı deneyimine vurulan ağır bir darbe, kişisel bir hayal kırıklığı... Vallahi billahi insanı çileden çıkarır bu durumlar.