SMS Onayı Sorununda Bankanın Bilgi Güvenliği Politikaları

SMS Onayı Sorununda Bankanın Bilgi Güvenliği Politikaları

IndigoAccordion

Kayıtlı Kullanıcı
Puan 16
Çözümler 0
Katılım
2 Ara 2025
Mesajlar
257
Tepkime puanı
0
IndigoAccordion
Şimdi o bankaların, hani hepimizin parasını emanet ettiğimiz o koca koca kurumların, bu SMS onayı meselesinde bazen çuvallaması var ya, düşündürüyor insanı. Hani derler ya, "En zayıf halka," işte o zayıf halka hep mi bizim cep telefonumuz olacak arkadaş? Bak şimdi, asıl mesele o iki faktörlü kimlik doğrulamanın (2FA) temel mantığı; bilinen bir şeye (şifre) ve sahip olunan bir şeye (telefon) dayanarak kullanıcıyı teyit etmek. Yani, siz bir şifre giriyorsunuz, sonra da telefonunuza gelen o anlık şifreyi, o OTP'yi (One-Time Password) giriyorsunuz. İşte bu OTP'nin iletim katmanı, genellikle GSM şebekesi üzerinden SMS ile sağlanıyor, ama bu yöntemin zafiyetleri, hani o sinyal boşlukları, SIM kart kopyalama veya SS7 protokolündeki güvenlik açıkları falan var ya... İşte onlar, işin rengini değiştiriyor, bütün o kurguyu sallıyor resmen.

Aslında bankaların arkada çalıştırdığı o risk skorlama motorları var ya, hani o saniyeler içinde sizin geçmiş işlemlerinizi, coğrafi konumunuzu, cihaz kimliğinizi ve hatta klavye vuruş hızınızı falan analiz eden, o devasa algoritmik yapılar... İşte onlar, bir işlemi şüpheli bulduğunda devreye giren mekanizmalar, o dinamik eşik değerleri, sürekli güncellenen tehdit istihbarat beslemeleri falan. Bunlar müthiş şeyler, vallahi billahi. Ama bazen o sistemler bile, hani o anlık, o ani siber saldırıların karşısında çaresiz kalabiliyor, o sosyal mühendislik ataklarının önünde bocalıyor. Adamlar sizi arıyor, bankadan aradığını söyleyip, "Size SMS gelecek, bize o kodu okuyun," diyor ya... İşte o an, bütün o teknolojik duvarlar, insanın o anlık dalgınlığına, o anlık güvensizliğine yıkılıveriyor sanki.

Biz de diyoruz ki, bankalar bu işi nasıl daha sağlam hale getirir? Hani sadece SMS değil, o mobil uygulama tabanlı token'lar, o donanımsal güvenlik anahtarları (FIDO U2F gibi), hatta biyometrik doğrulama sistemleri var ya, parmak izi, yüz tanıma... İşte o alternatif mekanizmaların yaygınlaştırılması şart. Yani, o kritik finansal işlemlerde, sadece tek bir kanala bağımlı kalmak, tek bir koldan ilerlemek, modern siber tehditler karşısında pek de akıllıca değil abi. Düşünsene, o SMS'in yolculuğu, operatörler arası geçişler, o data paketlerinin şifrelenmesi ve çözümlenmesi süreçleri... Her bir adımda potansiyel bir zafiyet kapısı aralanabiliyor, o koca sistemdeki en ufak bir çatlak bile koca gemiyi batırmaya yetebiliyor bazen.

Yani o "bilgi güvenliği politikaları" dedikleri şey, sadece bir doküman yığını olmamalı, olamaz da. Sürekli güncellenen, dinamik bir süreç olmalı. O güvenlik mimarisinin katmanlı yapısı, yani firewall'lar, IDS/IPS sistemleri, DLP çözümleri, SIEM platformları... İşte o araçların hepsi, bir orkestra gibi uyum içinde çalışmalı. O zafiyet yönetimi programları, düzenli sızma testleri, etik hacker'ların o sistemleri sürekli kurcalaması, o bulguların hızla kapatılması... Bunların hepsi kilit noktalar. Çünkü o SMS onayı, sadece bir kod değil, o bizim paramızın, kimliğimizin kapısı. O kapının menteşeleri gevşekse, rüzgarda gıcırdayan bir kapı gibi... Her an açılabilir, değil mi?

O dijital kimlik yönetimi süreçleri var ya, hani o kullanıcı yetkilendirmeleri, erişim kontrol matrisleri, rol tabanlı erişim denetimi (RBAC) falan... Bunlar, sadece içeriden gelebilecek tehditlere karşı değil, dışarıdan gelebilecek o karmaşık APT saldırılarına (Advanced Persistent Threats) karşı da bir kalkan görevi görüyor. Yani, bir kullanıcının yetki seviyesi belirlenirken, en az ayrıcalık ilkesi (least privilege principle) dediğimiz şey uygulanmalı. Hani "bu kadar yetki yeter sana" demeli sistem. Çünkü bir çalışan, yanlışlıkla ya da bilerek, o SMS onayı bypass eden bir arka kapı oluşturursa... Vay halimize. O içeriden kaynaklı riskler, bazen dışarıdan gelen en sofistike saldırılardan bile daha tehlikeli olabiliyor. O yüzden o iç kontroller, o denetim mekanizmaları var ya, onlar da sağlam olmalı, su sızdırmaz olmalı... Öyle değil mi?
 
Geri