JadeSpectrum_1
Kayıtlı Kullanıcı
Telefon titredi, ekranda bir bildirim… "Hesabınızda şüpheli işlem tespit edildiği için bloke konulmuştur." Ne yani şimdi? Bloke mi? Hiçbir şey yapmadan durup dururken, abi ya, bu nasıl bir başlangıç… Sanki dünyanın en tehlikeli suçlusu benmişim gibi bir muamele, vallahi billahi şaka gibi.
İlk refleks elbette telefona sarılmak oluyor, müşteri hizmetleri… Hani o otomatik menüler, dakikalarca beklemeler, bir insana ulaşabilme umudu… Sanki bu karmaşık durumu o robotik ses çözecekmiş gibi bir beklentiye giriyorsunuz, boşa kürek çekmekten başka ne ki bu, biliyorum ama yine de deniyorum işte… Sonu belli bir yoldayız, değil mi?
Neticede dönüp dolaşıp aynı yere geliyorsun, o soğuk gerçekle yüzleşmek zorundasın: dijital dünyanın konforu burada bitiyor, banka şubesine gitmek kaçınılmaz bir kader gibi… İnternet bankacılığı, mobil uygulamalar, her şey tıkır tıkır işlerken, böyle bir kriz anında, yüz yüze temas, o somut mekana gitmek adeta bir ceza gibi dayatılıyor sana.
Gitmeden önce ne alınır, ne gerekir diye düşünüyorsun bir de… Kimlik, pasaport, adres teyit eden belge, belki dekontlar, belki o şüpheli işlemi doğrulayacak kanıtlar… Kafanda bir liste oluşuyor otomatikman, her ihtimale karşı bir bavul evrakla gitmek bile cazip geliyor, ne olur ne olmaz…
Şubeye adım attığında o tanıdık atmosfer karşılıyor seni; kalabalık, bekleyen insanlar, makinelerden alınan numaralar… Sanki herkes aynı kaderi paylaşıyor gibi bir his… Kendi iç sesinle konuşuyorsun, "Neyse ki sıra bana çabuk gelir," ama içten içe biliyorsun ki, asla gelmez… Bu, bir bekleyiş ritüeli.
Veee nihayet gişedeki o yüz… Durumu anlatmaya çalışıyorsun, "Benim hesabıma bloke konulmuş da..." Karşı taraftan gelen sorular, o güvenlik protokolleri, sanki her kelimenin altında bir şüphe yatıyor gibi… Ne kadar sık işlem yaptığınız, son işleminiz, bu para nereden geldi, nereye gidiyordu, falan filan… Bazen sanki sorgulanıyormuş gibi hissediyorsun kendini, insanın canı sıkılıyor işte.
Peki neden bloke oldu bu hesap? İşte o "şüpheli işlem" tanımı çok muğlak kalıyor çoğu zaman… Bir anda mı karar verildi buna, yoksa bir algoritma mı tık dedi, kilitledi… Güvenlik önlemleri tabii ki önemli, ama bir de madalyonun diğer yüzü var; o mağduriyet, o operasyonel süreçlerin getirdiği angarya…
Blokeyi kaldırma süreci başlıyor sonra… Kimlik doğrulaması, formlar, imzalar, sistem üzerinden yapılan kontroller… Memur bir şeyler tuşluyor, başka bir yere telefon açıyor, belki bir üst birimle konuşuyor… Her aşama, senin zamanından çalan bir parça, ve her seferinde "ne zaman açılır?" sorusunun belirsizliğiyle boğuşuyorsun.
Ve sonra o meşhur "biraz bekleyin, sistemde güncellenir" cümlesi… Şubeden çıkıyorsun, bir nefes alıyorsun derin derin, ama rahatlamış değilsin ki… Hesabın gerçekten açılıp açılmadığına dair o son teyit gelene kadar, o belirsizlik perdesi hep üzerinizde… Beklentiler ve gerçekler arasındaki uçurum, bazen insanı gerçekten yıpratıyor.
Sonuç olarak, şubeye gitmek… Bir zorunluluk, bir ritüel, bir sınav… Oysa teknoloji çağında bu işlerin daha hızlı, daha az zahmetli halledilmesi gerekmez miydi? Ama gel gör ki, mevzuatta mı, sistemin kendisinde mi bir tıkanıklık var, belli değil… Ne diyelim, bu da bizim bu topraklardaki modern çağ bürokrasi deneyimimiz işte, tecrübe ediniliyor, başka ne yapılabilir ki…
İlk refleks elbette telefona sarılmak oluyor, müşteri hizmetleri… Hani o otomatik menüler, dakikalarca beklemeler, bir insana ulaşabilme umudu… Sanki bu karmaşık durumu o robotik ses çözecekmiş gibi bir beklentiye giriyorsunuz, boşa kürek çekmekten başka ne ki bu, biliyorum ama yine de deniyorum işte… Sonu belli bir yoldayız, değil mi?
Neticede dönüp dolaşıp aynı yere geliyorsun, o soğuk gerçekle yüzleşmek zorundasın: dijital dünyanın konforu burada bitiyor, banka şubesine gitmek kaçınılmaz bir kader gibi… İnternet bankacılığı, mobil uygulamalar, her şey tıkır tıkır işlerken, böyle bir kriz anında, yüz yüze temas, o somut mekana gitmek adeta bir ceza gibi dayatılıyor sana.
Gitmeden önce ne alınır, ne gerekir diye düşünüyorsun bir de… Kimlik, pasaport, adres teyit eden belge, belki dekontlar, belki o şüpheli işlemi doğrulayacak kanıtlar… Kafanda bir liste oluşuyor otomatikman, her ihtimale karşı bir bavul evrakla gitmek bile cazip geliyor, ne olur ne olmaz…
Şubeye adım attığında o tanıdık atmosfer karşılıyor seni; kalabalık, bekleyen insanlar, makinelerden alınan numaralar… Sanki herkes aynı kaderi paylaşıyor gibi bir his… Kendi iç sesinle konuşuyorsun, "Neyse ki sıra bana çabuk gelir," ama içten içe biliyorsun ki, asla gelmez… Bu, bir bekleyiş ritüeli.
Veee nihayet gişedeki o yüz… Durumu anlatmaya çalışıyorsun, "Benim hesabıma bloke konulmuş da..." Karşı taraftan gelen sorular, o güvenlik protokolleri, sanki her kelimenin altında bir şüphe yatıyor gibi… Ne kadar sık işlem yaptığınız, son işleminiz, bu para nereden geldi, nereye gidiyordu, falan filan… Bazen sanki sorgulanıyormuş gibi hissediyorsun kendini, insanın canı sıkılıyor işte.
Peki neden bloke oldu bu hesap? İşte o "şüpheli işlem" tanımı çok muğlak kalıyor çoğu zaman… Bir anda mı karar verildi buna, yoksa bir algoritma mı tık dedi, kilitledi… Güvenlik önlemleri tabii ki önemli, ama bir de madalyonun diğer yüzü var; o mağduriyet, o operasyonel süreçlerin getirdiği angarya…
Blokeyi kaldırma süreci başlıyor sonra… Kimlik doğrulaması, formlar, imzalar, sistem üzerinden yapılan kontroller… Memur bir şeyler tuşluyor, başka bir yere telefon açıyor, belki bir üst birimle konuşuyor… Her aşama, senin zamanından çalan bir parça, ve her seferinde "ne zaman açılır?" sorusunun belirsizliğiyle boğuşuyorsun.
Ve sonra o meşhur "biraz bekleyin, sistemde güncellenir" cümlesi… Şubeden çıkıyorsun, bir nefes alıyorsun derin derin, ama rahatlamış değilsin ki… Hesabın gerçekten açılıp açılmadığına dair o son teyit gelene kadar, o belirsizlik perdesi hep üzerinizde… Beklentiler ve gerçekler arasındaki uçurum, bazen insanı gerçekten yıpratıyor.
Sonuç olarak, şubeye gitmek… Bir zorunluluk, bir ritüel, bir sınav… Oysa teknoloji çağında bu işlerin daha hızlı, daha az zahmetli halledilmesi gerekmez miydi? Ama gel gör ki, mevzuatta mı, sistemin kendisinde mi bir tıkanıklık var, belli değil… Ne diyelim, bu da bizim bu topraklardaki modern çağ bürokrasi deneyimimiz işte, tecrübe ediniliyor, başka ne yapılabilir ki…