CoralBrocade
Kayıtlı Kullanıcı
Bir sabah, eliniz telefona gider, her zamanki gibi mobil bankacılık uygulamanızı açarsınız… Ve o an! Ekran donar, bir mesaj belirir: “Hesabınızda şüpheli işlem tespit edildiği için bloke konulmuştur. Detaylar için bankanızla iletişime geçiniz.” O an kalbiniz yerinden fırlayacak gibi olur, nefesiniz kesilir, sanki dünya başınıza yıkılır... Sanki suç işlemişsiniz gibi bir his, bir utanç, bir öfke… Ama ne oldu ki? Vallahi billahi hiçbir şey yapmadınız ki. Oysa o sistem, o algoritma, sizin o masum işleminizi bir "kırmızı bayrak" olarak işaretlemiştir bile. İşte o anda başlıyor, o garip, o bunaltıcı süreç…
Hatırlıyorum, bir arkadaşım anlatmıştı, küçük bir bağış yapmıştı derneğe, bir anda kapandı hesabı. Şaşkınlık içinde bankayı araması, o sesin soğukluğu… Sanki karşısında bir makine var da, ruhu yok, insan hali anlamıyor. "Efendim, işlem şüpheli bulunmuştur, hesabınız bloke edilmiştir." Cümleler hep aynı, hep o robotik ton. Siz ne kadar "Ama neden, neyin şüphelisi?" diye sorsanız da boşuna. Onların tek bir yanıtı var: "Gerekli belgeleri tamamlamanız gerekiyor." İşte o an, o soğuk duvar karşısında kendinizi o kadar yalnız hissediyorsunuz ki... Ne yapacağını bilememek, bu belirsizlik, insanı tüketiyor resmen.
Bankadan gelen ilk telefon görüşmesinde, ya da şubeye gittiğinizde, genelde en başta sordukları o klişe, o herkesin bildiği ama yine de insanı dumura uğratan soru: "Bu paranın kaynağı nedir?" Sanki suç işlemişsiniz de, şimdi hesap veriyorsunuz gibi... Maaş bordroları istenir sizden, eğer maaşlı çalışan biriyseniz. Ya da vergi beyannameleri, ticari faaliyetiniz varsa. Belki bir araba sattınız, belki bir ev, belki miras kaldı... Her neyse o kaynağın resmi bir kanıtı, belgesi olmalı elinizde. Abi ya, insan hayatının her anını belgelemek zorunda mı hissediyor bazen, vallahi şaşırıyorum. Ama sistem istiyor işte, yapacak bir şey yok.
Peki ya o "şüpheli" bulunan işlemin kendisi? Hani o hesabı kilitleyen, sizi bu çileye sokan tekil işlem var ya... İşte onunla ilgili her şeyi de isterler sizden. Fatura mıydı? Bir sözleşme mi vardı aranızda? Belki bir mal alım satımı, belki bir hizmet bedeli… E-posta yazışmaları, WhatsApp konuşmaları, havale açıklamaları… Ufacık bir detay bile, o transaction'ın aslında meşru olduğunu göstermeye yarayabilir. Sanki bir dedektif gibi, olayın izini sürmeniz, her parçayı bir araya getirmeniz beklenir... İnanın, o an ne kadar sinir bozucu olsa da, elinizde ne varsa sunmaktan başka çareniz kalmıyor.
Bazen de işin kimlik tarafına takılırlar. Güncel bir kimlik belgesi, adres teyidi isterler. Nüfus cüzdanınızın yeni mi eski mi olduğu, ikametgahınızın sistemdekiyle uyuşup uyuşmadığı... E-devletten bir ikametgah belgesi alıverirsiniz hemen, sanki tüm sorun çözülecekmiş gibi bir umutla. Ama bilmelisiniz ki bu sadece buzdağının görünen küçük bir parçasıdır. Her şeyin eksiksiz ve güncel olması beklenir, sanki bugüne kadar hiç değişmemiş gibi. O an anlıyorsunuz ki, aslında ne kadar çok kişisel veriniz bankada... ve ne kadar da kolay erişilebilir...
Ve tabii ki hesabın kullanım amacı! Bunu yazılı bir beyan olarak isterler genelde. "Bu hesap ne için kullanılıyor? Günlük harcamalar mı, ticari mi, yatırım mı?" Sanki hayatınızı özetleyen bir kompozisyon yazmanız gerekiyor gibi... Belki siz sadece faturalarınızı ödüyorsunuz, belki harçlığınızı alıyorsunuz. Ama o "şüpheli" damgasından kurtulmak için, hesabın sıradan, olağan kullanım şeklini en açık ve net şekilde anlatmanız istenir. Kendi hikayenizi kendi kaleminizle yazmak zorundasınız adeta, sistemin "dışına taşan" her şey sorgulanır hale gelir.
Eğer şüpheli işlem başka bir bankadan gelen bir para transferi ise, o zaman o paranın geldiği hesabın da dökümünü isteyebilirler. Yani adeta bir zincirleme belge isteme durumu… Senin hesabın bloke olmuşken, şimdi bir de o paranın geldiği kişinin banka hareketlerini araştırman, istemen, kanıtlaman gerekiyor. İnsan o an "Yahu bu işin sonu nereye varacak?" diye isyan etmeden duramıyor. Sanki tüm finansal geçmişiniz didik didik ediliyor, her kuruşun hesabı soruluyor gibi... Yorgunluktan bitap düşersiniz bu belge trafiğinde, vallahi billahi.
Ve en sonunda, o bütün belgeleri toplarsınız, bankaya teslim edersiniz... Sonra o bekleyiş başlar. Telefon başında, e-posta kutunuzu sürekli kontrol ederek... Günler geçmek bilmez, sanki bir asır sürer gibi gelir. O süreçte insan bir daha bankayla iş yapmaktan soğur, paranın değerini değil, o paranın getirdiği bürokrasiyi sorgular hale gelir. Ama şunu unutmayın, bu durum sadece sizin başınıza gelmedi, gelmeyecek de. Önemli olan hazırlıklı olmak, her zaman belgelerinizi düzenli tutmak... Çünkü o an geldiğinde, sakin kalıp, istenen her şeyi eksiksiz sunmak, bu çileli sürecin tek kurtuluş yolu… Başka türlüsü yok, abi ya.
Hatırlıyorum, bir arkadaşım anlatmıştı, küçük bir bağış yapmıştı derneğe, bir anda kapandı hesabı. Şaşkınlık içinde bankayı araması, o sesin soğukluğu… Sanki karşısında bir makine var da, ruhu yok, insan hali anlamıyor. "Efendim, işlem şüpheli bulunmuştur, hesabınız bloke edilmiştir." Cümleler hep aynı, hep o robotik ton. Siz ne kadar "Ama neden, neyin şüphelisi?" diye sorsanız da boşuna. Onların tek bir yanıtı var: "Gerekli belgeleri tamamlamanız gerekiyor." İşte o an, o soğuk duvar karşısında kendinizi o kadar yalnız hissediyorsunuz ki... Ne yapacağını bilememek, bu belirsizlik, insanı tüketiyor resmen.
Bankadan gelen ilk telefon görüşmesinde, ya da şubeye gittiğinizde, genelde en başta sordukları o klişe, o herkesin bildiği ama yine de insanı dumura uğratan soru: "Bu paranın kaynağı nedir?" Sanki suç işlemişsiniz de, şimdi hesap veriyorsunuz gibi... Maaş bordroları istenir sizden, eğer maaşlı çalışan biriyseniz. Ya da vergi beyannameleri, ticari faaliyetiniz varsa. Belki bir araba sattınız, belki bir ev, belki miras kaldı... Her neyse o kaynağın resmi bir kanıtı, belgesi olmalı elinizde. Abi ya, insan hayatının her anını belgelemek zorunda mı hissediyor bazen, vallahi şaşırıyorum. Ama sistem istiyor işte, yapacak bir şey yok.
Peki ya o "şüpheli" bulunan işlemin kendisi? Hani o hesabı kilitleyen, sizi bu çileye sokan tekil işlem var ya... İşte onunla ilgili her şeyi de isterler sizden. Fatura mıydı? Bir sözleşme mi vardı aranızda? Belki bir mal alım satımı, belki bir hizmet bedeli… E-posta yazışmaları, WhatsApp konuşmaları, havale açıklamaları… Ufacık bir detay bile, o transaction'ın aslında meşru olduğunu göstermeye yarayabilir. Sanki bir dedektif gibi, olayın izini sürmeniz, her parçayı bir araya getirmeniz beklenir... İnanın, o an ne kadar sinir bozucu olsa da, elinizde ne varsa sunmaktan başka çareniz kalmıyor.
Bazen de işin kimlik tarafına takılırlar. Güncel bir kimlik belgesi, adres teyidi isterler. Nüfus cüzdanınızın yeni mi eski mi olduğu, ikametgahınızın sistemdekiyle uyuşup uyuşmadığı... E-devletten bir ikametgah belgesi alıverirsiniz hemen, sanki tüm sorun çözülecekmiş gibi bir umutla. Ama bilmelisiniz ki bu sadece buzdağının görünen küçük bir parçasıdır. Her şeyin eksiksiz ve güncel olması beklenir, sanki bugüne kadar hiç değişmemiş gibi. O an anlıyorsunuz ki, aslında ne kadar çok kişisel veriniz bankada... ve ne kadar da kolay erişilebilir...
Ve tabii ki hesabın kullanım amacı! Bunu yazılı bir beyan olarak isterler genelde. "Bu hesap ne için kullanılıyor? Günlük harcamalar mı, ticari mi, yatırım mı?" Sanki hayatınızı özetleyen bir kompozisyon yazmanız gerekiyor gibi... Belki siz sadece faturalarınızı ödüyorsunuz, belki harçlığınızı alıyorsunuz. Ama o "şüpheli" damgasından kurtulmak için, hesabın sıradan, olağan kullanım şeklini en açık ve net şekilde anlatmanız istenir. Kendi hikayenizi kendi kaleminizle yazmak zorundasınız adeta, sistemin "dışına taşan" her şey sorgulanır hale gelir.
Eğer şüpheli işlem başka bir bankadan gelen bir para transferi ise, o zaman o paranın geldiği hesabın da dökümünü isteyebilirler. Yani adeta bir zincirleme belge isteme durumu… Senin hesabın bloke olmuşken, şimdi bir de o paranın geldiği kişinin banka hareketlerini araştırman, istemen, kanıtlaman gerekiyor. İnsan o an "Yahu bu işin sonu nereye varacak?" diye isyan etmeden duramıyor. Sanki tüm finansal geçmişiniz didik didik ediliyor, her kuruşun hesabı soruluyor gibi... Yorgunluktan bitap düşersiniz bu belge trafiğinde, vallahi billahi.
Ve en sonunda, o bütün belgeleri toplarsınız, bankaya teslim edersiniz... Sonra o bekleyiş başlar. Telefon başında, e-posta kutunuzu sürekli kontrol ederek... Günler geçmek bilmez, sanki bir asır sürer gibi gelir. O süreçte insan bir daha bankayla iş yapmaktan soğur, paranın değerini değil, o paranın getirdiği bürokrasiyi sorgular hale gelir. Ama şunu unutmayın, bu durum sadece sizin başınıza gelmedi, gelmeyecek de. Önemli olan hazırlıklı olmak, her zaman belgelerinizi düzenli tutmak... Çünkü o an geldiğinde, sakin kalıp, istenen her şeyi eksiksiz sunmak, bu çileli sürecin tek kurtuluş yolu… Başka türlüsü yok, abi ya.