QuartzRhythm
Kayıtlı Kullanıcı
Hayatınızın en kritik anında, belki de en basit görünen o dört haneli, bazen altı haneli şifrenin aniden zihninizden uçup gittiğini, o anlamsız bankacılık arayüzünün parmağınızın ucuna gelip bir anda kaybolduğunu bir düşünün. İlk deneme, yanlış. İkinci deneme, hafif bir endişe. Üçüncü deneme ve o an ekranda beliren o kahredici "Kartınız Bloke Edilmiştir" ibaresi... Ne yani, gerçekten mi? Sanki ülkenin güvenliğini tehdit ediyormuşuz gibi, basit bir unutkanlık anı, tüm finansal erişimimizi bir anda kesiyor, vallahi akıl alır gibi değil. Bu nasıl bir güvenlik paradigmasıdır, anlamıyorum ki.
Şimdi gelelim bu trajedinin ardından yaşananlara; bankaların o devasa güvenlik duvarları arkasına saklanarak bizden bekledikleri absürt süreçlere. Cep telefonunuzdan ilgili bankanın müşteri hizmetlerini arıyorsunuz, o bitmek bilmeyen sesli yanıt sistemi (IVR) labirentinde kayboluyorsunuz. "Şifrenizi unuttuysanız 1'i, kartınız bloke olduysa 2'yi, kredi kartı şifreniz için 3'ü, banka kartı şifreniz için 4'ü..." Abi ya, bir de insan sesine bağlanmak için onca tuşa basmak, bazen dakikalarca beklemek zorunda kalıyorsunuz... Sanki suç işlemişiz gibi, bir hata yapmışız gibi bir muamele, pes doğrusu.
İşin ilginç tarafı, çoğu zaman bu bloke durumunu çözmek için sizden istenen, bir zamanlar ezbere bildiğiniz o bilgileri tekrar teyit etmekten ibaret. Kimlik doğrulama sürecinde anne kızlık soyadı, doğum tarihi, hesap numarası, son yaptığınız işlem... Yani o bilgileri zaten bilseydik şifreyi unutmaz, kartı bloke ettirmezdik, değil mi? Sistem, kendisini korumak adına kullanıcısını çileden çıkarmayı sanki birincil hedef edinmiş gibi, yok artık.
Peki, ya şubeye gitme seçeneği? Oh, ne ala. Şehrin öbür ucundaki şubeye ulaşmak, orada o bitmek bilmeyen sıra beklemek... Öğle tatilini, mesai bitimini denk getirmek zorundasın. Sanki hepimiz o kadar boş zamanımız varmış gibi, bankacılık işlemlerine saatler ayırabilirmişiz gibi bir beklenti. Gişe görevlisine derdini anlatıyorsun, o da sana standart prosedürleri sıralıyor: "Kimliğinizle birlikte başvurmanız gerekmektedir, ek belge gerekebilir..." Sanki uzay mekiği fırlatıyoruz, alt tarafı şifremizi unuttuk...
Modern mobil bankacılık uygulamaları da bu konuda tam bir kurtarıcı değil, ne yazık ki. Bazıları en azından yeni şifre oluşturma veya blokenizi kaldırma konusunda daha esnek bir yapı sunsa da, çoğu zaman güvenlik gerekçesiyle yine bir müşteri temsilcisi ile görüşmeye veya şubeye yönlendirilmek durumunda kalıyorsunuz. Hani bu uygulamalar hayatımızı kolaylaştıracaktı? Hani teknoloji her şeyi anında çözecekti? Bu kısır döngü, kullanıcıyı resmen canından bezdiriyor, insan bazen "Bırakın kalsın bloke, vallahi vazgeçtim" noktasına geliyor...
Sonuç olarak, yanlış kart şifresi blokesi, sadece bir güvenlik önlemi değil; aynı zamanda bankacılık sisteminin kullanıcı deneyimine ne kadar uzak bir noktada durduğunun da bariz bir göstergesi. Evet, güvenlik önemli, şüphesiz. Ama bu kadar zorlaştırıcı, bu kadar zaman ve enerji tüketen bir süreçle mi sağlanmalı? Daha akılcı, daha insancıl, kullanıcıyı merkeze alan çözümler üretmek bu kadar mı imkansız? Bu işin daha zahmetsiz, daha hızlı bir yolu olmalı, abi ya, bu kadar basit bir problem için bu kadar karmaşık prosedürler... Gerçekten bir sorgulanmalı bu durum.
Şimdi gelelim bu trajedinin ardından yaşananlara; bankaların o devasa güvenlik duvarları arkasına saklanarak bizden bekledikleri absürt süreçlere. Cep telefonunuzdan ilgili bankanın müşteri hizmetlerini arıyorsunuz, o bitmek bilmeyen sesli yanıt sistemi (IVR) labirentinde kayboluyorsunuz. "Şifrenizi unuttuysanız 1'i, kartınız bloke olduysa 2'yi, kredi kartı şifreniz için 3'ü, banka kartı şifreniz için 4'ü..." Abi ya, bir de insan sesine bağlanmak için onca tuşa basmak, bazen dakikalarca beklemek zorunda kalıyorsunuz... Sanki suç işlemişiz gibi, bir hata yapmışız gibi bir muamele, pes doğrusu.
İşin ilginç tarafı, çoğu zaman bu bloke durumunu çözmek için sizden istenen, bir zamanlar ezbere bildiğiniz o bilgileri tekrar teyit etmekten ibaret. Kimlik doğrulama sürecinde anne kızlık soyadı, doğum tarihi, hesap numarası, son yaptığınız işlem... Yani o bilgileri zaten bilseydik şifreyi unutmaz, kartı bloke ettirmezdik, değil mi? Sistem, kendisini korumak adına kullanıcısını çileden çıkarmayı sanki birincil hedef edinmiş gibi, yok artık.
Peki, ya şubeye gitme seçeneği? Oh, ne ala. Şehrin öbür ucundaki şubeye ulaşmak, orada o bitmek bilmeyen sıra beklemek... Öğle tatilini, mesai bitimini denk getirmek zorundasın. Sanki hepimiz o kadar boş zamanımız varmış gibi, bankacılık işlemlerine saatler ayırabilirmişiz gibi bir beklenti. Gişe görevlisine derdini anlatıyorsun, o da sana standart prosedürleri sıralıyor: "Kimliğinizle birlikte başvurmanız gerekmektedir, ek belge gerekebilir..." Sanki uzay mekiği fırlatıyoruz, alt tarafı şifremizi unuttuk...
Modern mobil bankacılık uygulamaları da bu konuda tam bir kurtarıcı değil, ne yazık ki. Bazıları en azından yeni şifre oluşturma veya blokenizi kaldırma konusunda daha esnek bir yapı sunsa da, çoğu zaman güvenlik gerekçesiyle yine bir müşteri temsilcisi ile görüşmeye veya şubeye yönlendirilmek durumunda kalıyorsunuz. Hani bu uygulamalar hayatımızı kolaylaştıracaktı? Hani teknoloji her şeyi anında çözecekti? Bu kısır döngü, kullanıcıyı resmen canından bezdiriyor, insan bazen "Bırakın kalsın bloke, vallahi vazgeçtim" noktasına geliyor...
Sonuç olarak, yanlış kart şifresi blokesi, sadece bir güvenlik önlemi değil; aynı zamanda bankacılık sisteminin kullanıcı deneyimine ne kadar uzak bir noktada durduğunun da bariz bir göstergesi. Evet, güvenlik önemli, şüphesiz. Ama bu kadar zorlaştırıcı, bu kadar zaman ve enerji tüketen bir süreçle mi sağlanmalı? Daha akılcı, daha insancıl, kullanıcıyı merkeze alan çözümler üretmek bu kadar mı imkansız? Bu işin daha zahmetsiz, daha hızlı bir yolu olmalı, abi ya, bu kadar basit bir problem için bu kadar karmaşık prosedürler... Gerçekten bir sorgulanmalı bu durum.