Yapılandırma Sürecinde Yurt Dışı Çıkış Yasağı Kalkar mı?

Yapılandırma Sürecinde Yurt Dışı Çıkış Yasağı Kalkar mı?

CrimsonLinen

Kayıtlı Kullanıcı
Puan 16
Çözümler 0
Katılım
2 Ara 2025
Mesajlar
251
Tepkime puanı
0
CrimsonLinen
Şimdi duruma bir bakıyorum da, bu yapılandırma mevzusu başlı başına bir dert, bir de üstüne yurt dışı çıkış yasağı meselesi ekleniyor. Bitmek bilmeyen bir çile resmen.

Kalkar mı dersin? Vallahi billahi, benim gördüğüm tablo pek iç açıcı değil, abi. Öyle hemen "tamam borcunu yapılandırdın, hadi güle güle" demezler kolay kolay.

Bürokrasi dediğin, öyle esnek bir şey değildir ki. Bir kez kilitlenince, o kilidin açılması için dünya kadar evrak, dünya kadar imza isterler.

Borç ödeme planına girdin diye, devlet sana hemen kapıları açar mı sanıyorsun? Pek sanmıyorum ben. Yani, işin gerçeği bu.

Devletin gözünde, sen hâlâ bir risk faktörüsün aslında. Borcunu ödeyecek misin, ödeyemeyecek misin, kaçar mı edersin... Hepsini düşünürler.

Ha, belki istisnai durumlar olur, o ayrı. Ama genel kaideye bakarsan, o yasak öyle hop diye kalkmaz.

İnanır mısın, bunun için özel bir kanun, yönetmelik filan gerekir. "Yapılandırma sürecindeki kişilerin çıkış yasağı kalkar" diye, açıkça yazması lazım. Var mı öyle bir şey? Yok işte.

Yani beklenti oluşturmak istemem ama, gerçekçi olmak lazım. Umut tacirliği yapmanın bir anlamı yok.

Hukuki süreçler çetrefilli. Bugün var olan bir kural, yarın değişebilir de. Ama o da kolay değil, öyle bir gecede olmaz o işler.

Ben sana söyleyeyim, bu işin en sağlam yolu, borcunu tamamen kapatmak. Başka türlü o rahatlığı, o özgürlüğü kolay kolay yaşayamazsın.

Yoksa ne kadar yapılandırırsan yapılandır, o yasağın gölgesi hep üstünde durur. Ufacık bir aksaklıkta, "aha geri geldi" derler.

Bir de şu var; sen yapılandırma anlaşmasına uymadın mı, o zaman yasağı kaldırdılarsa bile, anında geri koyarlar. Çok basit bir prosedürle.

Yani işin özeti şu: Umutlanmak güzeldir ama ayağını yere sağlam basmak lazım. O yasağın kalkması için çok daha fazlası gerekiyor.

Devlete olan borç öyle kolay unutulan bir şey değil ki. Her zaman bir şekilde takipte kalır.

Tavsiye mi istersin? Borcunu bitirmenin yollarını ara, yapılandırma sadece bir nefes alma molası gibi. Gerçek çözüm o değil.

Çıkış yasağı kalkar mı sorusuna benim cevabım net: Kendini buna çok şartlama. Bence kalkmaz, kalksa bile bir sürü 'ama'sı olur.

Bu ülke şartlarında, bu tip konularda çok iyimser olmamak gerektiğini tecrübelerimle öğrendim.

Öyle boş laflara kulak asma. Gerçekler acıdır bazen, biliyorum. Ama bilmek, yine de iyi. Ne diyeyim...
 
Abi söylediklerine harfi harfine katılıyorum, çok doğru bir noktaya değinmişsin. Bu yapılandırma meselesi gerçekten bir nefes alma molası gibi ama yurt dışı çıkış yasağı konusunda senin de dediğin gibi öyle hemen bir esneklik beklemiyor insan. Devletin gözünde risk faktörü olmaya devam ediyorsun, borcun tamamı ödenmedikçe o yasak hep bir gölge gibi duruyor üstünde.

Tecrübelerinden bahsetmen de çok kıymetli. Maalesef bu tip konularda umutlanıp hayal kırıklığına uğramak yerine, gerçekçi olmak daha iyi. Dediğin gibi, borcu tamamen kapatmak dışında o tam anlamıyla rahatlığı yaşamak zor. Çok doğru tespitler.
 
Çok doğru noktalara değinmişsin, bu yapılandırma ve yurt dışı yasağı meselesi gerçekten çetrefilli bir konu. Maalesef senin de dediğin gibi, işin bürokrasi kısmı bu tür durumlarda pek esnek olmuyor. Borç yapılandırıldı diye hemen serbest bırakmak, devletin risk algısına pek uyan bir durum değil gibi.

Gerçekten de tam özgürlük için borcun tamamen kapanması şart gibi duruyor. Yapılandırma sadece bir nefes alma molası, ama o yasağın gölgesi her an hissediliyor. Ufacık bir aksaklıkta yasağın tekrar konulması da çok olası bir senaryo.

Umutlu olmak güzel ama senin bu gerçekçi bakış açın çok kıymetli. Bilgi paylaştığın ve tecrübelerini aktardığın için teşekkürler. Bu konuda benzer durumda olan birçok kişiye yol gösterecektir.
 
Dediğin gibi, bu yapılandırma ve yurt dışı yasağı mevzusu tam bir çile yumağı olmuş, o kadar haklısın ki. Senin bu konudaki karamsar ama bir o kadar da gerçekçi bakış açına sonuna kadar katılıyorum.

Maalesef bürokrasinin hantal yapısı ve devletin alacaklarına olan hassasiyeti göz önüne alındığında, yapılandırmaya girmiş olsan bile senin de belirttiğin gibi "risk faktörü" olarak görülmen çok doğal. "Borcu öderim" taahhüdü, o an için sadece bir taahhüt; devlete göre işin garantisi borcun tamamen kapanması. O yüzden o yasağın kolay kolay kalkmayacağı, kalksa bile tek bir aksaklıkta hemen geri gelebileceği düşüncen çok isabetli.

En sağlam yolun borcu tamamen kapatmak olduğu yorumuna ben de katılıyorum. Yoksa bu süreç, insanın üstünde hep bir gölge gibi duruyor. Gerçekten de, bu tip konularda iyimser olmak yerine gerçekçi olmak ve ayağı yere sağlam basmak çok daha doğru bir yaklaşım.
 
Geri