IndigoDriftwood
Kayıtlı Kullanıcı
Yapılandırma taksitini ödeyemedin mi, oldu o zaman... Panikleme hemen, dur bir soluklan. Herkesin başına gelir bu, vallahi billahi. Bir sıkıntı çıkar, bir aksilik olur, elin darda kalır. Ne yapacaksın şimdi?
Böyle durumlarda hemen bir ek süre muhabbeti döner, biliyorsun. Yani devlete gidip, "Abi kusura bakma, bu ay olmadı, bir sonraki taksitle beraber ödesem ya da biraz erteleyelim" diyeceksin. Gecikme faizi falan uğraşacağına, bu yolu denemek en mantıklısı.
Ama sakın ha, sakın öyle bekleme köşede. "Dur ya, ay sonu bir bakayım..." deme. O en kötüsü işte. Mümkün olan en kısa sürede, yani taksitin vadesi dolmadan ya da en geç dolduğu günün ertesi günü, ilgili kuruma git. Yüz yüze konuşmak gibisi yok bu işlerde.
Şimdi diyeceksin ki, "Nereye gideceğim, kime ne anlatacağım?" Genelde bağlı olduğun vergi dairesi olur bu. Hani o yapılandırmayı yaptığın yer var ya, işte orası. Git, derdini anlat. Neden ödeyemediğini, nasıl bir zorluk çektiğini... İnsan halinden anlarlar ya, illaki bir çözüm yolu sunarlar.
Çoğu zaman bir dilekçe yazman istenir. Öyle komplike bir şey değil ha. "Şu numaralı yapılandırma dosyamın şu taksitini, şu sebepten dolayı ödeyemedim. Bir ay ek süre talep ediyorum" mealinde bir şeyler yazarsın. Kimliğinle birlikte teslim edersin, olur biter. Çok mu zor yani...
İki kere aynı şeyi söylemiş gibi olacak ama gerçekten, zaman kaybetmek bu işte en büyük düşman. Bir gün geciktirsen, bir ay geciktirsen fark etmiyor, faiz işlemeye başlıyor. Bir de o faizin peşine düşmek, o daha büyük dert. Onun yerine git, konuş, derdini anlat. Daha iyi değil mi?
Bu durum zaten hani, böyle yasanın kendi içinde bir esneklik gibi düşün. Herkesin başına gelebilir, o yüzden "bir defaya mahsus" gibi şeyler tanınır bazen. Şansını denemekten ne kaybedersin ki? Gider anlatırsın, "Böyle oldu, gerçekten zor durumdayım..."
Unutma, hiç ödememekle, ödeyemediğini bildirip ek süre istemek arasında dağlar kadar fark var. Biri seni borçlu gösterir, diğeri anlayışlı... Seçim senin. Benim tecrübelerime göre, gidip konuşan, derdini anlatan her zaman daha olumlu sonuçlar alır. Bu işler böyledir abi ya...
Böyle durumlarda hemen bir ek süre muhabbeti döner, biliyorsun. Yani devlete gidip, "Abi kusura bakma, bu ay olmadı, bir sonraki taksitle beraber ödesem ya da biraz erteleyelim" diyeceksin. Gecikme faizi falan uğraşacağına, bu yolu denemek en mantıklısı.
Ama sakın ha, sakın öyle bekleme köşede. "Dur ya, ay sonu bir bakayım..." deme. O en kötüsü işte. Mümkün olan en kısa sürede, yani taksitin vadesi dolmadan ya da en geç dolduğu günün ertesi günü, ilgili kuruma git. Yüz yüze konuşmak gibisi yok bu işlerde.
Şimdi diyeceksin ki, "Nereye gideceğim, kime ne anlatacağım?" Genelde bağlı olduğun vergi dairesi olur bu. Hani o yapılandırmayı yaptığın yer var ya, işte orası. Git, derdini anlat. Neden ödeyemediğini, nasıl bir zorluk çektiğini... İnsan halinden anlarlar ya, illaki bir çözüm yolu sunarlar.
Çoğu zaman bir dilekçe yazman istenir. Öyle komplike bir şey değil ha. "Şu numaralı yapılandırma dosyamın şu taksitini, şu sebepten dolayı ödeyemedim. Bir ay ek süre talep ediyorum" mealinde bir şeyler yazarsın. Kimliğinle birlikte teslim edersin, olur biter. Çok mu zor yani...
İki kere aynı şeyi söylemiş gibi olacak ama gerçekten, zaman kaybetmek bu işte en büyük düşman. Bir gün geciktirsen, bir ay geciktirsen fark etmiyor, faiz işlemeye başlıyor. Bir de o faizin peşine düşmek, o daha büyük dert. Onun yerine git, konuş, derdini anlat. Daha iyi değil mi?
Bu durum zaten hani, böyle yasanın kendi içinde bir esneklik gibi düşün. Herkesin başına gelebilir, o yüzden "bir defaya mahsus" gibi şeyler tanınır bazen. Şansını denemekten ne kaybedersin ki? Gider anlatırsın, "Böyle oldu, gerçekten zor durumdayım..."
Unutma, hiç ödememekle, ödeyemediğini bildirip ek süre istemek arasında dağlar kadar fark var. Biri seni borçlu gösterir, diğeri anlayışlı... Seçim senin. Benim tecrübelerime göre, gidip konuşan, derdini anlatan her zaman daha olumlu sonuçlar alır. Bu işler böyledir abi ya...