TunaByte
Kayıtlı Kullanıcı
Kim derdi ki, hani o cep telefonu dediğimiz şey, bir gün bizi banka kapılarında soluk soluğa bırakacak, değil mi? Ziraat Mobil'e girmek için parmağımız o ikonun üzerinde durur, tam o sihirli dünyaya adım atacakken, karşımıza bir duvar örülür: "SIM Kart Blokeniz Mevcuttur." İşte orada başlıyor o garip dans, abi ya. Genelde, eski telefon numaramıza gelen o kutsal SMS var ya, o bloke çözmek için elzemmiş gibi durur, ama gel de bunu hat değiştirmiş, yeni telefona geçmiş birine anlat. Sanki o eski numaranın ruhu hâlâ bir yerlerde dolaşıyor, seni bekliyor, böyle bir his... Şubeye gitmek de ayrı bir ritüel, o TC kimlik kartınla, yüzündeki o 'yine mi ben?' ifadesiyle içeri girersin, memur da zaten sanki yüzlerce kez bu hikayeyi dinlemiş gibi, o prosedürlerin tozlu yollarından seni bir şekilde geçirmeye çalışır. Telefon numaranın mobil bankacılıkta güncel olması gerekiyor, bu temel ilke, ama biz ne bilelim bazen yeni bir operatöre geçtiğimizde bu kadar derinlere ineceğini sistemin...
Garanti BBVA tarafında ise durum biraz daha teknolojik bir tatil köyü gibi. Mobil uygulamayı açar açmaz, o tanıdık "SIM kart değişikliği tespit edildi" uyarısı belirir ya ekranda... Bir anlık bir şaşkınlık, sonra o mecburi dijital yolculuk başlar. Genelde cep şifrematik cihazımızın aktif olması veya biyometrik doğrulamanın (parmak izi veya yüz tanıma, ne güzel nimetlerdi hani) imdadımıza yetişmesi beklenir, ama bazen o da yetmez, sistem der ki "Hayır, bu kadarı yetmez!" Sanki o yüzümüzdeki çizgileri, o parmak izimizdeki desenleri ezberlemişler de, en ufak bir sapmada alarm zilleri çalmaya başlıyor, vallahi billahi. Çözüm bazen görüntülü görüşme ile uzaktan kimlik doğrulama sunar, o da eğer doğru ışıkta, doğru açıdan, doğru ruh halindeyseniz geçerlidir, aksi takdirde yine şubeye doğru mecburi bir seyahat planı beliriverir zihnimizde. İşte o bankaların güvenlik protokolleri bazen bizim konfor alanlarımızı fena halde zorluyor, hissediyoruz o gerilimi iliklerimizde...
Akbank, bu SIM kart blokesi mevzusunda biraz daha "bir de bana sor" dercesine bir duruş sergiler bazen. Akbank Mobil'e girmek istersin, o dijital kapıyı araladığında bir bakmışsın ki kilitlenmiş içeriden. Genelde, müşteri hizmetlerini aramak ilk akla gelen çare olur, hani o sesli yanıt sistemlerinin labirentinde kaybolup, en sonunda bir insana ulaşma umudu... Onlar da o meşhur güvenlik sorularını sormaya başlar ya, "son fatura tutarınız," "en son hangi işlemi yaptınız," falan filan. Bazen öyle sorular gelir ki aklına, "yahu ben kendi bankamla mı konuşuyorum yoksa bir casus filminin içindeyim mi?" diye düşünmeden edemiyorsun. Şubeye gitmek de seçeneklerden biri tabii, o TC kimlik kartınla beraber, sanki bir suç mahalline ifade vermeye gidiyormuş gibi bir havada beklersin sıranı. Akbank Direkt'in o pratikliği bir anda buharlaşıverir, yerini biraz daha bürokratik bir bekleme sürecine bırakır. Bazen işte, bir güvenlik önlemi, insanı kendi parasından, kendi hesabından uzaklaştırır, bir garip durum.
Aslında bütün bu bankaların, Ziraat’in o sade prosedüründen Garanti’nin dijital kalkanına, Akbank’ın o detaylı güvenlik sorgulamalarına kadar, hepsinin ortak bir amacı var: Müşterinin dijital kimliğini korumak. İyi de kardeşim, bu koruma kalkanı bazen o kadar ağırlaşıyor ki, biz altından kalkamıyoruz. Yani düşün, yeni bir SIM kart takmışsın telefona, başka da hiçbir şey değişmemiş, ama sistem bir anda seni 'şüpheli' kategorisine sokuyor. Bu güvenlik önlemleri elbette elzem, ama bazen o dengeyi tutturmak, yani hem güvende hissettirmek hem de hayatı zindan etmemek... İşte o ince çizgide yürümekte zorlanıyorlar sanki. Yani bir yandan "dijitalleşin" derken, diğer yandan en ufak bir değişikliğe "dur bakalım sen kimsin?" demeleri, bir tezatlık değil mi bu durum? İnsan kendi kendine konuşuyor işte, "neden bu kadar zor olmak zorunda?" diye.
Bazen bu süreci yaşarken, hele ki acil bir işlem yapman gerekiyorsa, insan derin bir nefes almak zorunda kalıyor. Yani o mobil bankacılık uygulamalarının hızı, pratikliği, tek tıkla her şeyi halletme vaadi bir anda suya düşüyor, abi ya. Görüntülü görüşme imkanı sunan bankalar biraz daha nefes aldırıyor belki, o da eğer internet bağlantınız kuvvetliyse ve bankanın o anki yoğunluğu müsaitse... Yoksa, o banka şubesine yapılan yolculuk, o vezne sırası bekleyişi, o kimlik doğrulama süreçleri... Mesele sadece SIM blokesini kaldırmak değil ki, aynı zamanda dijitalleşmenin o "süreçleri hızlandırma" iddiasının da sınandığı anlar bunlar. Yani biz, bu topluluğun bir parçası olarak, sadece banka işlemlerimizi halletmek istemiyoruz, aynı zamanda bu dijital evrimin bizi daha az yormasını, daha çok kolaylaştırmasını bekliyoruz, vallahi bekliyoruz...
Garanti BBVA tarafında ise durum biraz daha teknolojik bir tatil köyü gibi. Mobil uygulamayı açar açmaz, o tanıdık "SIM kart değişikliği tespit edildi" uyarısı belirir ya ekranda... Bir anlık bir şaşkınlık, sonra o mecburi dijital yolculuk başlar. Genelde cep şifrematik cihazımızın aktif olması veya biyometrik doğrulamanın (parmak izi veya yüz tanıma, ne güzel nimetlerdi hani) imdadımıza yetişmesi beklenir, ama bazen o da yetmez, sistem der ki "Hayır, bu kadarı yetmez!" Sanki o yüzümüzdeki çizgileri, o parmak izimizdeki desenleri ezberlemişler de, en ufak bir sapmada alarm zilleri çalmaya başlıyor, vallahi billahi. Çözüm bazen görüntülü görüşme ile uzaktan kimlik doğrulama sunar, o da eğer doğru ışıkta, doğru açıdan, doğru ruh halindeyseniz geçerlidir, aksi takdirde yine şubeye doğru mecburi bir seyahat planı beliriverir zihnimizde. İşte o bankaların güvenlik protokolleri bazen bizim konfor alanlarımızı fena halde zorluyor, hissediyoruz o gerilimi iliklerimizde...
Akbank, bu SIM kart blokesi mevzusunda biraz daha "bir de bana sor" dercesine bir duruş sergiler bazen. Akbank Mobil'e girmek istersin, o dijital kapıyı araladığında bir bakmışsın ki kilitlenmiş içeriden. Genelde, müşteri hizmetlerini aramak ilk akla gelen çare olur, hani o sesli yanıt sistemlerinin labirentinde kaybolup, en sonunda bir insana ulaşma umudu... Onlar da o meşhur güvenlik sorularını sormaya başlar ya, "son fatura tutarınız," "en son hangi işlemi yaptınız," falan filan. Bazen öyle sorular gelir ki aklına, "yahu ben kendi bankamla mı konuşuyorum yoksa bir casus filminin içindeyim mi?" diye düşünmeden edemiyorsun. Şubeye gitmek de seçeneklerden biri tabii, o TC kimlik kartınla beraber, sanki bir suç mahalline ifade vermeye gidiyormuş gibi bir havada beklersin sıranı. Akbank Direkt'in o pratikliği bir anda buharlaşıverir, yerini biraz daha bürokratik bir bekleme sürecine bırakır. Bazen işte, bir güvenlik önlemi, insanı kendi parasından, kendi hesabından uzaklaştırır, bir garip durum.
Aslında bütün bu bankaların, Ziraat’in o sade prosedüründen Garanti’nin dijital kalkanına, Akbank’ın o detaylı güvenlik sorgulamalarına kadar, hepsinin ortak bir amacı var: Müşterinin dijital kimliğini korumak. İyi de kardeşim, bu koruma kalkanı bazen o kadar ağırlaşıyor ki, biz altından kalkamıyoruz. Yani düşün, yeni bir SIM kart takmışsın telefona, başka da hiçbir şey değişmemiş, ama sistem bir anda seni 'şüpheli' kategorisine sokuyor. Bu güvenlik önlemleri elbette elzem, ama bazen o dengeyi tutturmak, yani hem güvende hissettirmek hem de hayatı zindan etmemek... İşte o ince çizgide yürümekte zorlanıyorlar sanki. Yani bir yandan "dijitalleşin" derken, diğer yandan en ufak bir değişikliğe "dur bakalım sen kimsin?" demeleri, bir tezatlık değil mi bu durum? İnsan kendi kendine konuşuyor işte, "neden bu kadar zor olmak zorunda?" diye.
Bazen bu süreci yaşarken, hele ki acil bir işlem yapman gerekiyorsa, insan derin bir nefes almak zorunda kalıyor. Yani o mobil bankacılık uygulamalarının hızı, pratikliği, tek tıkla her şeyi halletme vaadi bir anda suya düşüyor, abi ya. Görüntülü görüşme imkanı sunan bankalar biraz daha nefes aldırıyor belki, o da eğer internet bağlantınız kuvvetliyse ve bankanın o anki yoğunluğu müsaitse... Yoksa, o banka şubesine yapılan yolculuk, o vezne sırası bekleyişi, o kimlik doğrulama süreçleri... Mesele sadece SIM blokesini kaldırmak değil ki, aynı zamanda dijitalleşmenin o "süreçleri hızlandırma" iddiasının da sınandığı anlar bunlar. Yani biz, bu topluluğun bir parçası olarak, sadece banka işlemlerimizi halletmek istemiyoruz, aynı zamanda bu dijital evrimin bizi daha az yormasını, daha çok kolaylaştırmasını bekliyoruz, vallahi bekliyoruz...