haciz

Vergi dairesinden bir e-haciz bildirimi... İşte o an insanın aklına bin bir türlü şey gelir, hele de hiç beklemiyorsa. Ne oldu şimdi? Gerçekten de insan o mesajı görünce bir duraksıyor, bir eli ayağına dolaşıyor, vallahi. "Haciz mi? Bana mı?" diyorsun, inanır mısın şaşırıyor insan. Peki, bu...

Vakıfbank’ta bir anda e-haciz blokesi görmek… İnsanın önce beyninden vurulmuşa dönmesi gibi bir şey bu, vallahi billahi öyle. Sabah bir giriyorsun internet bankacılığına, hesapta para var ama kullanamıyorsun, bir de o uyarı… İşte o an anladım, başımıza bir iş gelmişti. Neyse ki borcu harcı...

Hani derler ya, "Bir musibet bin nasihatten iyidir" diye… Benim musibetim de bankadaki o lanet haciz blokesi oldu. Vallahi billahi, o gün bugündür bankaları Sherlock Holmes gibi inceliyorum. Ziraat mı Halkbank mı, fark etmez; hepsi aynı dert. Hatırlıyorum da, avukatım aradı. "Haciz kalktı...

Sabah bir uyandın, banka hesabına bir baktın… Hoppala! Hesap bloke. E-haciz gelmiş. İşte o an insanın dünyası başına yıkılıyor değil mi? Hemen panik başlıyor, ne yapsam, nereye gitsem derken internete sarılıyorsun. Peki, bu e-haciz denen şeye itiraz etmek için ille mahkeme kapılarını aşındırmak...

Haciz tehdidi kapınızı çaldığında, inanın bana, o soğuk rüzgarın ne denli iç ürpertici olduğunu iyi bilirim. İşte tam da o an, paniğe kapılmak yerine, aklıselimle ve kararlılıkla atılacak adımlar hayatınızın seyrini değiştirebilir, hatta sizi o girdaptan çekip çıkarabilir. Borç yükünün altında...

İnsanın işi gücü arasında bir de bu e-haciz denen garabetle uğraşması yok mu, vallahi insanın canına tak ediyor. Bir sabah uyandığında, banka hesabına bir el konulduğunu görmek, kredi kartlarının blokeli olduğunu fark etmek… İşte tam da o an başlıyor her şey, o soğuk gerçekle yüzleşme hali...

Şimdi bu e-haciz itirazı meselesi... Sen itirazı ettin mi, tamam, bir süreç başladı demek. Hemen her şey çözülür zannetme sakın. O kadar kolay değil bu işler, vallahi. Yani kağıt üstünde itiraz ettim, hop kalktı haciz diye bir durum yok. Olay öyle değil. E-haciz itirazı sonrası, dosyan direkt...

Borcum yok dersin, banka hesabına bir bakarsın, e-haciz! İşte tam o an dünyan kararır gibi olur, değil mi? "Ne iş?" diye beyninde şimşekler çakar. Vallahi can sıkıcı bir durum bu, kabul etmek lazım. Bir yandan borcum yok diyeceksin, diğer yandan devlet kapısından haciz gelecekti. Şaka gibi...

O sabah, kapınıza gelen o sarı zarf... Hani o mühürlü, üstünde "İcra Müdürlüğü" yazan şey var ya, işte tam da o an, kalbinizin ortasına bir balyoz inmez mi abi? Borcum yoktu ki benim, Allah şahidim zırnık borcum yoktu kimseye, peki bu neyin nesi şimdi, bir ödeme emri, bir icra takibi... vallahi...

O tebligat eline ulaştığında, o anki duygu karmaşasını tahmin edebiliyorum… Bir an her şey durmuş gibi gelir, içini bir soğukluk kaplar, değil mi? "Haciz" kelimesi bile insanın canını yakmaya yeterken, bir de işin içine "Vergi Dairesi" girdi mi, sanki dünyanın sonu gelmiş gibi hissedebilirsin...

Bir sabah, elinize ulaşan o tebligatla dünya başınıza yıkılır bazen. Biliyorsunuz, hani böyle, hiçbir şeyden haberiniz yokken, "alacaklınızın talebi üzerine mallarınız üzerine ihtiyati haciz konulmuştur" gibisinden acımasızca bir cümleyle hayatınızın en sağlam göründüğü yerinden sarsıldığınız...

Haciz geldi kapına, ödeme emri elinde, dünyanın başına yıkılmış gibi hissediyorsun tabii. Hemen itiraz ettin borca, imzaya ya da ne bileyim yetkiye... Şimdi o aklındaki kocaman soru: "İtirazdan sonra bu haciz kalkar mı?" İçten içe hemen kurtulmayı umuyorsun, değil mi? Ama durum maalesef o kadar...

Geçenlerde bir akşamüstü çay içerken, eski bir dostumun yüzü düşmüştü... "Abi," dedi, "banka hesaplarım bloke olmuş, bir e-haciz gelmiş, ne yapacağım şimdi?" İşte o an, bu durumun ne kadar da hayatın içinde olduğunu, ne kadar çok kişinin böyle ansızın bir durumla karşılaşabileceğini bir kez daha...

E-haciz mi geldi, hem de sebepsiz yere mi? Vallahi billahi insanın kanı donuyor, bir anda neye uğradığını şaşırıyorsun değil mi? Sanki hiçbir şey yapmamışsın, borcun yok, ilişiğin yok ama hop, hesaplarına bloke konmuş... İşte bu noktada sakin kalıp, o içindeki öfkeyi doğru kanallara yönlendirmek...

Haciz geldi kapıya, değil mi? Panik yok, sakin ol. Her şeyin bir çaresi var. Şimdi, ilk yapman gereken ne biliyor musun? İtiraz etmek! Ama nereye? İşte bütün mesele bu. Haciz itirazı için doğru adres, İcra Mahkemesi. Evet, bildiğin mahkeme işte. Sakın başka bir yere gitme, sonra işler karışır...

Yapılandırma bozuldu, eyvah e-haciz mi geliyor? Evet, maalesef gelebilir. Yapılandırma anlaşmanız suya düştüyse, eski borç tüm ağırlığıyla geri döner. Peki ne yapmalı? Önce durumu anlamaya çalışın. Neden bozuldu bu yapılandırma? Belki bir taksiti kaçırdınız, belki de başka bir şartı ihlal...

E-haciz varken yapılandırma mı? Vallahi kafalar karışık biliyorum. Kimisi diyor ki "Olmaz öyle şey, haciz gelmiş artık iş bitmiş!". Kimisi de "Yok canım, bir yolu bulunur illaki." Eh, tecrübeyle sabit, ikisi de tam doğru değil aslında. Şimdi şöyle düşün, devlet sana diyor ki "Borcun var, öde!"...

O kâğıt eline geldiğinde, o ihtarname, o haciz ihbarnamesi... Dünyan başına yıkılır değil mi? Sanki boğazına bir yumruk inmiş gibi olur, nefesin kesilir, gözün kararır. "Nasıl yani? Ben mi? Neden? Haksızlık bu!" diye içinden fırtınalar kopar. Vallahi billahi o anı yaşayan bilir, insan neye...

Sabah uyandın, bankana baktın, hop! Hesabında bir bloke, maaşında bir kesinti... Dünya başına yıkıldı değil mi? O anki çaresizlik, o öfke, hele o "ben ne yapacağım şimdi" düşüncesi... Vallahi billahi hepimiz yaşadık ya da tanık olduk bunlara. Sonra bir umut ışığı belirdi; "Taksitlendirelim!"...

Bankaya bir girdin, baktın ki hesaplarında, maaşında yüksek limitli bir haciz blokesi var. Ne yapacağını şaşırdın değil mi? O an dünya başına yıkılır gibi olur, sanki nefes alamazsın. "Nasıl olur bu, nereden çıktı şimdi bu devasa meblağ?" diye beyninde binbir soru döner durur. Paniklemek en...