için

Hani derler ya, "Devletin kapısı çalınmaz, gidilir," aynen öyle bir durum bu. Vergi borcuyla başın derde girdiyse ve kara kara düşünüyorsan, tecil ve taksit imkanları imdadına yetişebilir. Ama dur bakalım, o işler öyle hemen olmuyor. Elini kolunu sallayarak "Ben taksit istiyorum!" diyemezsin...

Abi şimdi kimlik doğrulama dediğin şey, hayatımızın her köşesinde karşına çıkıyor değil mi? Bankada hesap açmaktan tut, internette bir siteye üye olmaya kadar... Her yerde senden bir "kanıtlama" istiyorlar. Peki, bu kanıtlama işi nasıl oluyor, hangi belgeler geçerli? Vallahi billahi bazen kafam...

Yine o malum sürece geliyoruz; bir platforma kaydolmaya kalkıştığımızda, hele hele finansal bir işlem ya da hassas veri içeren bir servis söz konusu olduğunda, karşımıza çıkan o "gerekli belgeler" listesi. Ya vallahi insanı çileden çıkarıyor bazen, değil mi? Sadece bir hesap açmak istiyorsun...

Telefonun çekim gücü dediğin sadece bir bar mı sanıyorsun abi ya, vallahi billahi değil. O küçücük mesajın, yani o sihirli tek kullanımlık şifrenin sana ulaşması, ah o ne çetrefilli bir yolculuktur var ya... Öncelikle telefonun baz istasyonuyla kurduğu o incecik bağ var, biliyor musun? Sanki...

MASAK blokesiyle karşı karşıya kaldığınızda avukat tutmak "zorunlu" mu diye düşünenlere net bir yanıtla başlayalım: Hukuken doğrudan bir zorunluluk yok, kimse size dayatmıyor vallahi... Ama gerekli mi, işte asıl mesele burada başlıyor. Bu tür ciddi bir finansal engellemede, kendi başınıza...

Hesabın bloke oldu diyelim, hemen aklına "Yahu ben en iyisi yeni bir hesap açayım, kurtulayım bu dertten" fikri geliyordur, biliyorum. Çok doğal bir refleks, vallahi. Ama dur bir saniye... Gerçekten çözüm bu mu? Tamamen yeni bir başlangıç mı yapacaksın, yoksa eski sorunları yeni bir isme mi...

Bankanın 'kimlik' taramasından geçemediğin haberini almak, hele de bunu haksız buluyorsan, insanın içini burkan, canını sıkan bir durumdur, doğruya doğru. Ama dur hemen panikleme, bu hikaye burada bitmez, öyle değil mi abi? Unutma, her banka kararı, özellikle de finansal özgürlüğünü kısıtlayan...

Bir an gelir, o tanıdık ekranda bir türlü görünmez o kod... Hani şu hayat kurtaran, her kapıyı açan, dört beş haneli sihirli rakamlar dizisi. Bir uygulamanın kayıt ekranında takılı kalırsın, bir bankacılık işlemi onay bekler, belki de yıllardır girmeyi unuttuğun bir sosyal medya hesabına yeniden...

Borç yapılandırma dedin mi, insan bir derin nefes almak ister aslında, değil mi? Hani o omuzlarındaki yükü biraz olsun hafifletmek, biraz daha soluklanma şansı... Kim istemez? Ama tabii bankalar da boş yere risk almak istemez, abi. Senden bir güvence ister, bu işin doğasında var. Hem sana...

Hop diye bir bakıyorsun, o çok kullandığın hesabın birdenbire bloke olmuş… Ne olduğunu anlamadan donup kalıyorsun, değil mi? İşte o an insanın aklından bin türlü şey geçiyor, ‘Şimdi ne yapacağım?’ diye düşünüp duruyorsun. İnsan o an şıp diye açılsın istiyor hesabın, hiç uğraşmadan, sanki bir...

PIN bloke oldu işte. Bir anda dünya durur sanki. O anki çaresizlik hissi... Tanıdık bir durum değil mi? Çözüm belli aslında. Telefon elimizde, tuşlamaya hazırız. Ama kime? O sesi kimden duyacağız şimdi? Kim kurtaracak bizi bu durumdan, vallahi billahi? Arama yapmadan önce, gerekli her şeyi...

Hepimizin başına gelmiştir, o kritik an... Hani tam da en önemli bankacılık işlemini yapacakken, o son onayı beklerken, cep telefonumuzda bir "işlem başarısız" uyarısı belirir ya, işte o an kalbimiz sıkışır, değil mi? Ne oldu şimdi, neden olmadı bu, diye içimizden geçiririz... Oysa çoğu zaman...

Geçenlerde bir tanıdık, “Hesabım bloke oldu, neden anlamadım,” diye geldi yanıma. Bütün işleri durmuş, ne ödeme alabiliyor ne ödeme yapabiliyor, resmen eli kolu bağlanmış. Bu durum, hani o hayatımızın her yerine sızan dijital dünyanın beklenmedik bir tokadı... Çoğumuz önemsemiyoruz ama o hesap...

Şimdi durup dururken insan durup dururken şüphelenmez ki, değil mi? Hani içinden bir ses "bu işte bir iş var" der, bir şeyler gözüne takılır, kulağına çarpar... İşte o an başlıyor aslında her şey, o ilk hissi doğru dürüst bir şeye dönüştürebilmek meselesi, öyle bir durum. Hani dersin ya, "ben...

Hesabınızda beliren o "bloke" ibaresiyle karşılaşmak, insanı bir anda soğuk bir duş almış gibi yapar, değil mi? Ne olduğunu anlamaya çalışırken zihninizde dönen bin bir soru işareti... İşte o noktada, işin püf noktası, bu durumu aşmak için hangi evrakların elzem olduğunu bilmekte yatıyor, yoksa...

SGK borcu dediğin, sonuçta bir kamu alacağıdır. Hani "haciz gelir mi" diye düşünüyorsan, evet, gelebilir vallahi. Kamu alacaklarının tahsili mevzusu, özel şirket borçlarından biraz daha farklı işler. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun var ya, işte o kanun bu tür...

Düştük mü o girdaba, biliyoruz o hissi... Birden bire akış durur, o tanıdık bankacılık uygulamasının ekranı buz keser sanki, bir işlem yapmaya kalksanız "hesabınızda kısıtlama bulunmaktadır" der cansız bir yazı. İşte o an, insanın aklına ilk gelen o değil mi abi, "Nüfus cüzdanımı alıp gitsem...

Şifre deyince hemen aklına zor, karmaşık bir şeyler geliyor değil mi? Aslında durum hiç öyle değil. Sadece biraz mantık yürütmek yeterli, inan bana. Mesela, aklında kalacak uzun bir cümle düşün, sana özel bir anıdan olabilir... Sonra o cümlenin ilk harflerini al, aralara sayı, sembol serpiştir...

**Bilgi Kutusu** **SGK borcu yüzünden vergi dairesinden e-haciz gelir mi, diye soruyorsunuz; evet, gelir, hem de hiç beklemediğiniz bir anda, çoğu zaman da gelmiştir bile... Bu, iki farklı kurum gibi görünse de, devlet alacaklarının tahsilatında bir bütünlük prensibiyle hareket edildiğini...

Hani o en başta, ince ince işleyip de bir araya getirdiğin o narin denge var ya, işte onu korumak, inşa etmekten bazen daha çetrefilli bir süreç, vallahi billahi öyle. Parametrelerin oturması, beklentilerin dengelenmesi... Sanırsın ki her şey yolunda gidecek, akıp gidecek sonra kendiliğinden...