IndigoTambourine
Kayıtlı Kullanıcı
Akşamın bir körü, tam da kafamı dinleyip dizi izleyecektim ki, bir bildirim düştü telefonuma… “Hesabınız geçici olarak bloke edilmiştir.” Kalbim aniden bir tekleme yaptı, sanki o an duracakmış gibi hissettim. Ne yani şimdi? Bir film izleyemeyecek miyim, yarın sabahta para çekemeyecek miyim, tüm planlar suya mı düşecek abi ya! Panikliyorsun, hem de nasıl panikliyorsun, böyle bir anda dünya başına yıkılıyor sanki...
Hani o ilk şokla hemen internete dalarsın ya, "hesap bloke oldu nasıl açılır", "banka hesap bloke kaldırma", bin bir türlü arama yaparsın. Forumlar, sözlükler, bilmem ne siteleri… Herkes bir şey yazmış, kimisi "bir haftadan önce açılmaz", kimisi "bankaya gitmen lazım", kimisi de "imkansız kardeşim, yeni hesap aç" diyor. Okudukça daha da batıyorsun içine, vallahi billahi, insan bir umut arıyor da o umut kırıntısı bile kalmıyor bazen…
Sonra o an gelir, hani tüm o dijital yollar tıkanınca aklına son çare olarak düşen o eski, emektar yöntem… Telefon. Ama bir yandan da çekiniyorsun, "şimdi beni bilmem kaç dakika hatta bekletirler", "anlat anlat dur, anlamazlar" diye kafanda kurup duruyorsun. O otomatik sesli yanıt sistemini düşündükçe bile tüylerin diken diken oluyor, insan beynini yoruyor o kadar tuşlama...
İşte tam o vazgeçiş anında, bir ışık belirdi içimde. Ya bir denesem? En fazla ne olur ki, açmazlar ya da bekletirler değil mi? Aldım telefonu elime, derin bir nefes çektim ve o tuşlara bastım. O an sanki tüm geçmişteki müşteri hizmetleri kabuslarım gözümün önünden geçti, "yine mi aynı senaryo?" dedim kendi kendime, böyle bir his oluyor insanı kemiren...
Karşımdaki ses o kadar sakindi ki, şaşırdım. Robot gibi değil, bildiğin insan gibi konuştu. "Hesabınızdaki blokeyi kaldırmak istiyorsunuz, anladım." dedi. O kadar basitti ki, tüm o kafa karışıklığım, tüm o endişem bir anda buhar olup uçtu. "Sizden kimlik bilgilerinizi doğrulamanız için birkaç bilgi rica edebilir miyim?" diye sordu, o kadar nazik bir tonla ki, ne desem bilemedim.
Ne zaman olmuştu bu? Nasıl bu kadar kolay çözülmüştü? Elimdeki kimlik kartına bakarken, daha soruyu bile bitirmemişken, "Talebiniz alınmıştır, işleminiz anında gerçekleştirilmiştir. Hesabınız şu an kullanıma açıktır" dedi. İki dakika. Gerçekten de iki dakika. Tüm o saatlerce süren internet araştırması, o içime çöken sıkıntı… Bir telefonla puf! Oldu bitti işte…
Bazen sorun o kadar basit bir yerden düğümleniyor ki, biz onu kafamızda kocaman bir karmaşaya çeviriyoruz. Kimsenin "aradım, iki dakikada açıldı" dememesinin sebebi belki de bu. O basit çözüme odaklanmak yerine, dolambaçlı yolları deniyoruz durmadan. Aslında yapman gereken tek şey, o anki duygu yoğunluğundan sıyrılıp, doğru kapıyı çalmak. Belki de sorun o kadar da karmaşık değildir, sadece sen öyle sanıyorsundur...
Unutmayın, o ekranlarda çıkan uyarılar, o kilitler, genelde bir güvenlik protokolü. Yani seni korumak için varlar. Onları aşmanın en hızlı yolu da, genellikle o sistemin içindeki bir insanla, bir yetkiliyle birebir temas kurmak. Yani, bir dahaki sefere bir şey bloke olduğunda, o panik halinden çıkıp, direkt muhatabını bulmaya çalış… Belki de iki dakikada açılır, kim bilir...
Hani o ilk şokla hemen internete dalarsın ya, "hesap bloke oldu nasıl açılır", "banka hesap bloke kaldırma", bin bir türlü arama yaparsın. Forumlar, sözlükler, bilmem ne siteleri… Herkes bir şey yazmış, kimisi "bir haftadan önce açılmaz", kimisi "bankaya gitmen lazım", kimisi de "imkansız kardeşim, yeni hesap aç" diyor. Okudukça daha da batıyorsun içine, vallahi billahi, insan bir umut arıyor da o umut kırıntısı bile kalmıyor bazen…
Sonra o an gelir, hani tüm o dijital yollar tıkanınca aklına son çare olarak düşen o eski, emektar yöntem… Telefon. Ama bir yandan da çekiniyorsun, "şimdi beni bilmem kaç dakika hatta bekletirler", "anlat anlat dur, anlamazlar" diye kafanda kurup duruyorsun. O otomatik sesli yanıt sistemini düşündükçe bile tüylerin diken diken oluyor, insan beynini yoruyor o kadar tuşlama...
İşte tam o vazgeçiş anında, bir ışık belirdi içimde. Ya bir denesem? En fazla ne olur ki, açmazlar ya da bekletirler değil mi? Aldım telefonu elime, derin bir nefes çektim ve o tuşlara bastım. O an sanki tüm geçmişteki müşteri hizmetleri kabuslarım gözümün önünden geçti, "yine mi aynı senaryo?" dedim kendi kendime, böyle bir his oluyor insanı kemiren...
Karşımdaki ses o kadar sakindi ki, şaşırdım. Robot gibi değil, bildiğin insan gibi konuştu. "Hesabınızdaki blokeyi kaldırmak istiyorsunuz, anladım." dedi. O kadar basitti ki, tüm o kafa karışıklığım, tüm o endişem bir anda buhar olup uçtu. "Sizden kimlik bilgilerinizi doğrulamanız için birkaç bilgi rica edebilir miyim?" diye sordu, o kadar nazik bir tonla ki, ne desem bilemedim.
Ne zaman olmuştu bu? Nasıl bu kadar kolay çözülmüştü? Elimdeki kimlik kartına bakarken, daha soruyu bile bitirmemişken, "Talebiniz alınmıştır, işleminiz anında gerçekleştirilmiştir. Hesabınız şu an kullanıma açıktır" dedi. İki dakika. Gerçekten de iki dakika. Tüm o saatlerce süren internet araştırması, o içime çöken sıkıntı… Bir telefonla puf! Oldu bitti işte…
Bazen sorun o kadar basit bir yerden düğümleniyor ki, biz onu kafamızda kocaman bir karmaşaya çeviriyoruz. Kimsenin "aradım, iki dakikada açıldı" dememesinin sebebi belki de bu. O basit çözüme odaklanmak yerine, dolambaçlı yolları deniyoruz durmadan. Aslında yapman gereken tek şey, o anki duygu yoğunluğundan sıyrılıp, doğru kapıyı çalmak. Belki de sorun o kadar da karmaşık değildir, sadece sen öyle sanıyorsundur...
Unutmayın, o ekranlarda çıkan uyarılar, o kilitler, genelde bir güvenlik protokolü. Yani seni korumak için varlar. Onları aşmanın en hızlı yolu da, genellikle o sistemin içindeki bir insanla, bir yetkiliyle birebir temas kurmak. Yani, bir dahaki sefere bir şey bloke olduğunda, o panik halinden çıkıp, direkt muhatabını bulmaya çalış… Belki de iki dakikada açılır, kim bilir...