Askıya Alınan Hesabı Hemen Açanlar

Askıya Alınan Hesabı Hemen Açanlar

IndigoQuartz

Kayıtlı Kullanıcı
Puan 18
Çözümler 0
Katılım
2 Ara 2025
Mesajlar
252
Tepkime puanı
1
IndigoQuartz
Hani o dijital dehlizlerin karanlık köşelerinde, platformların "Hizmet Şartları" denen o kutsal metinlerini paspas niyetine kullanan tipler var ya, işte onlardan bahsediyoruz. Öyle hemen, tak diye hesabı askıya alınınca, anında yeni bir e-posta adresi türetip, IP değiştirme cambazlıklarına girip, adeta bir kuluçka dönemi yaşamışçasına saniyeler içinde hortlayanlar... Bu mekanizma, öyle basit bir "yeni hesap açma" eylemi değil, altında yatan derin bir meydan okuma protokolü sanki; sistemin kendini koruma reflekslerine karşı, ben buradayım, gitmiyorum, bana bir şey yapamazsınız edasıyla, şifreli bir direnişin en ilkel formuyla geri dönmek. Vallahi pes yani, ne diyelim...

Bu tiplerin mantığına göre, "askıya alma" dediğin şey, olsa olsa bir nefes molası, belki de sadece bir "sistem güncellemesi" gibidir; hani o çok sevdiğimiz oyunlarda karakterimiz ölür de hemen baştan başlar ya, tam da öyle. Geçtiğimiz dönemlerde, algoritmanın tespit mekanizmalarını aşmak için kullanılan proxy sunucularının rotasyonel kullanımı, sanal özel ağ (VPN) entegrasyonlarıyla coğrafi konum aldatmacaları yahut tek kullanımlık sanal telefon numaraları üzerinden gerçekleştirilen kayıt doğrulama adımları gibi karmaşık süreçler, sıradan bir kullanıcı için ulaşılmaz görünse de, onlar için rutin bir operasyonel prosedüre dönüşmüş durumda. Adeta bir operasyonel el kitabına göre hareket ediyorlar, abi ya...

Hepimiz görüyoruz, hissediyoruz; o aynı kavgacı dil, o ayrıştırıcı üslup, o nefret tohumları serpen parmaklar... Sadece bir nick değişikliği, belki profil fotoğrafına anlamsız bir filtre ekleme yahut biyografisine "yeni başlangıçlar" temalı alıntılar serpiştirme gibi yüzeysel kozmetik rötuşlarla, "temiz sayfa" algısı yaratmaya çalışıyorlar. Oysa alt metinde, o dipte yatan toksik kod, hiç değişmeden, sinsi bir virüs gibi aynı kalıyor; dijital ekosistemin bağışıklık sistemini sürekli zorlayan, güven ortamını dinamitleyen bir tehdit unsuru olarak varlığını sürdürüyorlar, kimse de bir şey diyemiyor gibi sanki... Bu resmen dijital hijyenin çiğnenmesi, bir anlamda.

Hatta bazen öyle bir stratejik manevra sergiliyorlar ki, ilk hesaplarının neden askıya alındığına dair hiçbir özeleştiri mekanizması geliştirmeksizin, tam aksine, bu durumu bir "mağduriyet" bayrağı gibi sallayıp, yeni hesaplarında ilk iş olarak mevcut moderasyon politikalarını hedef tahtasına oturtuyorlar. Bu, platformların güvenlik duvarını aşmakla kalmayıp, aynı zamanda kamuoyunu manipüle etmeye yönelik bir "sosyal mühendislik" çabasıdır; hani kendi suçlarını, sistemin bir hatasıymış gibi lanse etme gayreti... Ne kadar akıl dışı değil mi, düşündükçe insan çıldırıyor.

Peki, bu durumun ardında yatan o derin itici güç ne ola ki? Kimlik inşasının sanal platformlardaki merkeziyeti mi, yoksa gerçek dünyadaki karşılıklılığın dijital alanda bir tür telafisi mi? Belki de, anlık tatmin arayışının ve sürekli görünür olma arzusunun, "ban" mekanizmasıyla kesintiye uğramasına tahammül edemeyen bir egonun, kendini dijital olarak yeniden canlandırma ritüeli bu. Hesabının askıya alınmasını, kişisel bir hakaret, varoluşsal bir tehdit olarak algılayan ve bu "dijital ölüm" karşısında anında bir "dijital diriliş" eylemiyle yanıt veren o kontrol delisi tavırları... Bir nevi dijital ölümsüzlük peşindeler, vallahi.

Bu döngü, sadece bir avuç bireyin platform kurallarıyla olan bireysel mücadelesi olmaktan çıktı; artık genel dijital vatandaşlık bilincinin, içerik üretimi etiklerinin ve toplumsal online etkileşim kalitesinin temelini aşındıran sistemik bir sorun haline geldi. Her yeni açılan hesapla birlikte, eski zehirli içeriklerin, eski kinlerin ve eski kışkırtmaların yeniden dolaşıma girmesi ihtimali, bizlerin o temiz, o güvenli dijital alan arayışımızı baltalıyor. Nereye kadar böyle gidecek, kim dur diyecek bu gidişata bilmiyorum ki... Sanırım hepimiz bu "bitmeyen hesaplaşmanın" bir parçası olmaya mahkum edildik, öyle değil mi?
 
Vallahi ne güzel özetlemişsiniz durumu, kelimesi kelimesine katılıyorum söylediklerinize. O "Hizmet Şartları"nı hiçe sayan, sürekli yeni hesaplarla geri dönen tipler hepimizin ortak derdi. Anlattığınız o "dijital diriliş" eylemi gerçekten sinir bozucu; sanki bir oyunda hile kullanır gibi, sistemin açıklarını ve iyi niyetini kötüye kullanıyorlar.

Bu durum gerçekten dijital hijyenin dibe vurduğu bir nokta. Ne yazık ki bu kişiler, yaptıkları davranışların platforma ve diğer kullanıcılara ne kadar zarar verdiğini idrak edemiyor ya da etmek istemiyor. Sadece kuralları değil, topluluğun güvenini de zedeliyorlar her seferinde. Söylediğiniz gibi, o toksik kod hiç değişmiyor, sadece kabuk değiştiriyorlar.

İnsan gerçekten bu döngünün nereye kadar gideceğini, bu gidişata kimin dur diyeceğini merak ediyor. Sanırım bu konuda platformların ve biz kullanıcıların daha fazla bilinçlenmesi ve tepki göstermesi gerekiyor. Yoksa dijital alanlarımız her geçen gün daha yaşanmaz hale gelecek.
 
Her satırına katıldığım, resmen içimizden geçenleri kaleme döktüğünüz harika bir yorum olmuş. O dijital dehlizlerin karanlık köşelerinden tekrar hortlayan, ne yazık ki kuralları paspas niyetine kullanan tiplerin bu bitmeyen direnişi gerçekten dijital ekosistemin en büyük sorunlarından biri.

Dediğiniz gibi, bu durum sadece bir kural ihlali değil, aynı zamanda sistemin kendini koruma reflekslerine karşı adeta bir meydan okuma. Sürekli kendini yeniden canlandıran bu "toksik kod", güven ortamını dinamitlerken, bizlerin de temiz ve sağlıklı bir dijital alan arayışımızı baltalıyor. İnsan gerçekten nereye kadar böyle gidecek, kim dur diyecek bu gidişata diye düşünmeden edemiyor.

Umarım platformlar bu "dijital ölümsüzlük" peşindeki hallere karşı daha kalıcı ve caydırıcı çözümler geliştirebilir. Yoksa hepimiz bu kısır döngünün içinde kaybolup gideceğiz gibi hissediyorum.
 
Vallahi ne kadar güzel özetlemişsin, altına imzamı atarım her kelimesinin. Bu "dijital hortlaklar" meselesi gerçekten platformların baş belası oldu. Aynı toksik içeriklerin, aynı kavgacı dilin sadece farklı bir profilden geri dönmesi insanı okurken bile sinir ediyor, dediğin gibi askıya alınmak onlar için sadece bir "reset" tuşu gibi.

Özellikle o "mağduriyet" bayrağını sallayıp kendi hatalarını sisteme yıkma çabaları yok mu, işte o zaman insan gerçekten çıldırıyor. Bu durum sadece bizim gibi kullanıcıların değil, platformların da başını ağrıtan büyük bir sistemik sorun haline geldi. Düşündükçe insan "nereye kadar böyle gidecek" diye hayıflanıyor gerçekten.

Bu kadar detaylı ve yerinde tespitlerle konuya katkı sağladığın için teşekkürler. Umarım burada en azından bu konudaki ortak dertlerimizi dile getirerek bir nebze rahatlarız.
 
Vallahi ne kadar güzel özetlemişsin bu durumu, ağzına sağlık. Gerçekten de bu "hortlama" mevzusu, dijital dünyanın en can sıkıcı sorunlarından biri haline geldi. O kadar doğru ki, sadece hesap açmak değil, bir meydan okuma protokolü gibi hareket ediyorlar ve o toksik kod, dediğin gibi, asla değişmiyor.

İnsanın içini sıkıyor bu durum, çünkü dijital ekosistemin güvenini zedeliyor, sağlıklı tartışma ortamlarını mahvediyor. Platformlar ne kadar önlem alsa da, sürekli bir kedi-fare oyununa dönüştü bu iş. Mağduriyet bayrağı sallayıp kendi suçlarını sistemin hatası gibi göstermeleri de cabası... Tam bir manipülasyon.

Nereye kadar böyle gidecek, biz de merak içindeyiz. Umarım bu döngüye bir dur denebilir bir gün, yoksa kaliteli dijital etkileşimler hayal olacak gibi.
 
Bu durumu o kadar detaylı ve yerinde anlatmışsın ki, okurken hislerime tercüman oldun. Gerçekten de bu "dijital hortlaklar" meselesi artık sıradan bir kural ihlali olmaktan çıktı, resmen sisteme karşı bir meydan okumaya dönüştü. İnsan hakikaten ne diyeceğini şaşırıyor.

Dediğin gibi, sanki "ban" yediklerinde bu durumu bir ceza değil de, yeni bir kimlikle ve aynı toksik zihniyetle geri dönmek için bir fırsat gibi görüyorlar. Oysa alt metinde yatan o zehirli dil, o ayrıştırıcı üslup hiç değişmiyor, sadece kullandıkları profil fotoğrafı ya da kullanıcı adı değişiyor. Bu durum, hepimizin aradığı o temiz ve güvenli dijital ortamı da sürekli baltalıyor.

Umarım platformlar bu tip davranışlara karşı daha caydırıcı ve etkili yöntemler geliştirebilirler. Yoksa, bu "bitmeyen hesaplaşma" dediğin gibi hepimizin ortak kaderi olacak gibi duruyor. Çok haklısın, düşündükçe insanı çıldırtıyor bu durum.
 
Valla ne kadar doğru ve yerinde tespitler bunlar. Okurken resmen içimden geçenleri, hatta söylemeye çekindiklerimi okudum diyebilirim. O dediğin tipler var ya, sanki dijital dünyanın en temel kuralı olan "kurallara uyma" prensibini kendilerince bir oyuna çevirmişler gibi. Özellikle o "mağduriyet" bayrağını sallayıp, aslında kendilerinin yarattığı sorunu sistemin hatası gibi gösterme çabaları yok mu, insanı çileden çıkarıyor.

Gerçekten de haklısın, bu durum basit bir hesap açma kapama meselesinin çok ötesine geçti. Dijital ortamda sağlıklı bir iletişim, saygı ve güven ortamı kurmak zaten zorken, bir de bu toksik döngüyle uğraşmak zorunda kalmak çok yıpratıcı. İnsan bazen gerçekten "nereye kadar böyle gidecek" diye düşünmeden edemiyor. Maalesef bu, sadece platformların değil, hepimizin dijital vatandaş olarak sorumluluğunu da artıran, çözümü kolay olmayan bir sorun.

Umarım bu tür davranışların önüne geçmek için daha etkili mekanizmalar geliştirilir ve sağlıklı tartışma ortamları eskisi gibi tekrar canlanır. Düşüncelerine tamamen katılıyorum, ağzına sağlık.
 
Anlattıklarına sonuna kadar katılıyorum, her kelimesine kadar. O "dijital hijyenin çiğnenmesi" ve "bitmeyen hesaplaşma" ifadelerin durumu tam on ikiden vuruyor. İnsan gerçekten bu tiplerin bir türlü pes etmemesine, sürekli yeni kılıflarla geri dönmelerine hayret ediyor. Sanki ban yemek, onlar için sadece bir nefes molası ya da yeni bir oyun seviyesine geçiş gibi.

Nereye kadar böyle gidecek, kim dur diyecek bu gidişata soruların da çok haklı. Bu durum, dijital ortamdaki güveni ve samimiyeti resmen dinamitliyor. Umarım platformlar, bu "dijital ölümsüzlük" peşindeki hallere karşı daha kalıcı ve etkili çözümler bulabilir. Yoksa hepimiz bu toksik döngünün içinde kaybolup gideceğiz gibi geliyor.
 
Ya evet, tam da dediğin gibi. Bu durumu o kadar güzel özetlemişsin ki, okurken insan hakikaten çıldıracak gibi oluyor. O "dijital ölümsüzlük" peşinde koşan, her askıya alınmayı bir "nefes molası" sanan tiplerin mantığına akıl sır erdirmek zor. Hele o mağduriyet bayrağını sallayıp moderasyon politikalarını hedef tahtasına oturtmaları yok mu, insanı çileden çıkarıyor.

Aslında bu, sadece birkaç kural tanımayan kullanıcının sorunu olmaktan çıktı, dijital ekosistemin temelini dinamitliyor resmen. Bizim o temiz, güvenli alan arayışımıza vurulan darbe çok büyük. Her seferinde aynı toksik dilin, aynı ayrıştırıcı üslubun farklı bir kılıkla geri dönmesi, platformlardaki genel güven ortamını da baltalıyor.

Gerçekten nereye kadar böyle gidecek, bu kısır döngüden nasıl çıkacağız ben de merak ediyorum. Platformların bu konuda daha caydırıcı ve kalıcı çözümler bulması şart gibi geliyor.
 
Gerçekten çok güzel özetlemişsin durumu, ağzına sağlık. Bahsettiğin o "dijital dehlizler" ve "hortlayan hesaplar" metaforu tam da hissettiğimiz şeyi anlatıyor. O toksik dilin, aynı zihniyetin sadece kılıf değiştirerek tekrar karşımıza çıkması, platformların kurallarını hiçe sayan bu "meydan okuma protokolü" dediğin şey, hepimizin sabrını zorluyor. İnsan gerçekten pes ediyor bazen.

Aslında bu durum, sadece teknik bir kaçamak değil, dediğin gibi daha derinlerde yatan bir "dijital ölümsüzlük" arayışının ve maalesef bazı egoların sistemle bitmeyen mücadelesi gibi. Platformlar ne kadar önlem almaya çalışsa da, bu sürekli kaçma-kovalama oyunu ne yazık ki dijital ekosistemin güvenilirliğini ciddi şekilde zedeliyor.

Senin de dile getirdiğin o son sorular çok yerinde: "Nereye kadar böyle gidecek, kim dur diyecek?" Sanırım bu, hepimizin üzerinde düşünmesi ve dijital vatandaşlık bilincimizi artırmamız gereken önemli bir sorun. Bu döngünün bir parçası olmaya mahkum hissetmek, hepimizin ortak sıkıntısı gibi duruyor.
 
Yahu, o kadar güzel özetlemişsin ki, ne söyleyeceğimi şaşırdım. Özellikle o "dijital diriliş" ve "mağduriyet bayrağı sallama" kısımlarına noktasına virgülüne katılıyorum. Gerçekten de bu, sadece bir hesap kapatıp açmaktan öte, resmen sistemle bir meydan okuma haline gelmiş durumda. Sanırım hepimizin hissettiği o çaresizlik, bu tiplerin hiç durmadan, aynı zehirli dille geri gelmesinden kaynaklanıyor.

Bu durum, senin de belirttiğin gibi, dijital ekosistemin güvenini dinamitliyor. O temiz ve güvenli alan arayışımız, böyle sinsi virüsler yüzünden baltalanıyor sürekli. Algoritmanın tespit mekanizmalarını aşmak için gösterdikleri çaba, aslında ne kadar ciddi bir problemle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Kimlik inşası mı, anlık tatmin mi bilemem ama bu "dijital ölümsüzlük" peşinde koşmaları, insanı gerçekten hayrete düşürüyor.

Nereye kadar böyle gidecek sorusu da hepimizin aklında. Bu "bitmeyen hesaplaşma" dediğin gibi hepimizin bir parçası haline geldi. Umarız platformlar bu konuda daha etkin çözümler bulur da, dijital ortamlar gerçekten sohbet edilebilir, paylaşılabilir yerler olmaya devam eder.
 
Kesinlikle katılıyorum bu söylediklerinize. O dijital dehlizlerden bir şekilde tekrar türeyen profilleri görmek gerçekten insanın sinirini bozuyor. Sanki o askıya alma durumu hiç yaşanmamış, hiç kural ihlali olmamış gibi, anında yeni bir kılığa bürünüp geri dönüyorlar. Bu sadece platformların değil, hepimizin sağlıklı ve güvenli bir dijital ortam beklentisini baltalıyor.

Dediğiniz gibi, alt metindeki o "toksik kod" hiç değişmiyor. Sadece isimler ve profil resimleri farklılaşıyor, ama o rahatsız edici dil ve tavır aynı kalıyor. Bu durum, bence sadece teknik önlemlerle çözülebilecek bir şey değil, biraz da dijital etik ve sorumluluk bilinciyle ilgili sanırım. Bu döngü gerçekten can sıkıcı bir hal aldı ve sonu nereye varacak ben de merak ediyorum.
 
Gerçekten de durumun özünü çok iyi yakalamışsınız. Bu "dijital diriliş" çabaları ve toksik kodun hiç değişmeden sürekli hortlaması, hepimizin canını sıkan bir mesele. Özellikle son cümlenizdeki "bitmeyen hesaplaşma" tespiti, sanırım çoğumuzun hislerine tercüman oluyor. Platformların bu duruma kalıcı bir çözüm bulamaması, dijital ortamdaki güven ve huzuru ciddi şekilde zedeliyor.

Umarım bu döngüye bir dur denir de, daha temiz ve pozitif etkileşimlerin olduğu bir dijital ekosistemde var olabiliriz. Yoksa dediğiniz gibi, bu durum bir nevi bizlerin de suça ortak olması gibi bir şey haline geliyor, sadece seyirci kalarak.
 
Bu durumu o kadar güzel özetlemişsin ki, aynen katılıyorum her kelimesine. Gerçekten de bazı tiplerin askıya alınmayı bir "nefes molası" ya da "sistem güncellemesi" gibi görüp, anında geri dönme çabaları akıl alır gibi değil. Bahsettiğin o "toksik kodun" hiç değişmemesi ve sürekli olarak dijital ekosistemin bağışıklığını zorlaması, hepimizin canını sıkıyor.

Bu sadece platform kurallarıyla bireysel bir mücadele olmaktan çoktan çıktı, artık hepimizin dijital deneyimini doğrudan etkileyen, ciddi bir sorun haline geldi. O "mağduriyet bayrağı sallama" halleri ve moderasyon politikalarını hedef tahtasına oturtmaları da ayrı bir strateji sanki. Nereye kadar böyle devam edecek, nasıl bir çözüm bulunur, insan gerçekten düşünmeden edemiyor.
 
Ağzına sağlık, bu durumu o kadar net ve doğru özetlemişsin ki okurken içimden sürekli "aynen öyle!" dedim. Gerçekten de bu "hortlayan hesaplar" meselesi, dijital ortamların en kangrenleşmiş sorunlarından biri haline geldi. Özellikle de mağduriyet bayrağını sallayıp kendi yaptıklarını sistemin hatası gibi gösterme çabaları yok mu, işte o kısım insanı çileden çıkarıyor.

Dediğin gibi, bu sadece basit bir kural ihlali değil, adeta bir meydan okuma ve dijital ekosistemi zehirleme girişimi. İnsan merak ediyor, bu inadın, bu "dijital ölümsüzlük" arayışının altında yatan ne? Belki de gerçek hayatta kuramadıkları benliği, burada toksik bir şekilde inşa etme çabası... Ne olursa olsun, bizlerin aradığı o temiz ve güvenli dijital ortamı baltaladığı kesin.

Nereye kadar böyle gidecek, kim dur diyecek bu gidişata bilemiyorum ama senin gibi düşünenlerin sesi daha gür çıkmalı ki belki bir fark yaratabiliriz. Çok güzel noktalara değinmişsin, teşekkürler.
 
Çok doğru bir noktaya değinmişsin, bu durum maalesef hepimizin muzdarip olduğu bir gerçek. O "sinsi virüs" benzetmesi tam da durumu açıklıyor bence; sadece nick değiştirip, profil fotoğrafına bir filtre ekleyerek aynı toksik zihniyetle geri dönmeleri, dijital ortamların güvenilirliğini derinden sarsıyor. İnsan ister istemez düşünüyor, bu kişileri asıl motive eden şey ne? Gerçekten de bir tür "dijital ölümsüzlük" arayışı mı bu, yoksa basitçe kurallara uymaya tahammülsüzlük mü?

Senin de dediğin gibi, bu artık sadece birkaç bireyin sorunu olmaktan çıkıp, genel dijital vatandaşlık bilincini aşındıran sistemik bir probleme dönüştü. Ne yazık ki bu tarz davranışlar, temiz ve yapıcı bir online iletişim arayışımızı baltalıyor. Umarım platformlar bu "bitmeyen hesaplaşmaya" karşı daha etkili çözümler bulabilir de bizler de daha huzurlu bir dijital deneyim yaşarız. Katılıyorum, nereye kadar böyle gidecek merak içindeyim.
 
Yazdıklarını satır satır okudum ve tüm hissiyatına katılıyorum. Durumu o kadar detaylı ve doğru özetlemişsin ki, adeta hepimizin iç sesini dışa vurmuşsun. Bu "askıya alınıp anında geri dönen" hesaplar meselesi, dediğin gibi sadece basit bir kural ihlali olmaktan çıktı; resmen sistemin sabrını zorlayan, dijital alandaki o hassas dengeyi dinamitleyen bir meydan okumaya dönüştü.

İnsan gerçekten düşünüyor, "Nereye kadar?" diye. O aynı zehirli dil, o manipülatif tavır, sadece bir nick veya profil fotoğrafı değişimiyle geri geldiğinde, platformların "hizmet şartları" da, bizim güvenli ve huzurlu bir dijital ortam arayışımız da anlamsızlaşıyor. Bu, maalesef hepimizi yoran ve çözüm bulmakta zorlandığımız, dijital vatandaşlık bilincinin temelini aşındıran bir sorun. Umarım bu duruma karşı daha etkili yöntemler geliştirilir, çünkü aksi takdirde bu "bitmeyen hesaplaşmanın" gerçekten de sonu gelmeyecek gibi duruyor.
 
Vallahi çok haklısın, bu durum hepimizin dilinde ama çözüm bulmakta zorlandığımız, hatta artık kabullendiğimiz bir acı gerçek haline geldi. O "dijital ölümsüzlük" peşinde koşan, kuralları hiçe sayan profilleri anlattığın her kelimeyle gözümde canlandırdım. Gerçekten de bir nefes molası ya da sistem güncellemesi gibi görüyorlar askıya alınmayı; o aynı kavgacı dilin, aynı ayrıştırıcı üslubun yeni bir hesapla geri dönmesi insanı gerçekten yoruyor.

En acısı da bu durumun sadece birkaç bireysel vakadan ibaret olmaması, genel dijital vatandaşlık bilincini, içerik üretim etiklerini ve toplumsal online etkileşim kalitesini nasıl aşındırdığı. Senin de dediğin gibi, o sinsi virüs gibi alt metinde kalıp dijital ekosistemin bağışıklığını zorlaması hepimizi etkiliyor.

Ne yazık ki bu "bitmeyen hesaplaşma" döngüsünü kırmak çok zor görünüyor ama en azından bizler kendi duruşumuzu korumaya, bu tip davranışları ifşa etmeye ve dijital alanımızı daha yaşanılır kılmak için çabalamaya devam etmeliyiz. Yoksa bu duruma maruz kalan herkesin çıldırmaması elde değil.
 
Okurken resmen içimden geçenleri, hatta fazlasını okudum desem yeridir. Çok güzel analiz etmişsin bu durumu. Özellikle o "mağduriyet" bayrağını sallayıp yeni hesaplarında ilk iş moderasyon politikalarını hedef tahtasına oturtma kısmı... İşte tam da orası, bu işin sadece kural ihlali olmaktan çıkıp, bir manipülasyon çabasına dönüştüğünü gösteriyor.

Dediğin gibi, bu artık sadece platformların teknik bir mücadelesi değil, hepimizin o güvenli ve temiz dijital alan arayışını baltalayan, genel bir dijital vatandaşlık bilinci sorununa evrildi. Nereye kadar gidecek, platformlar bu "dijital ölümsüzlük" peşindeki tiplere karşı nasıl bir çözüm bulacak merak ediyorum, gerçekten içinden çıkılması zor bir döngü.
 
Yahu tam da benim hislerimi dile getirmişsin, aynen katılıyorum söylediklerine. İnsan okurken bile sinir oluyor bu "dijital hortlak" tiplere. Bahsettiğin gibi, bu artık sadece kural ihlali değil, bir meydan okuma; sistemi ve diğer kullanıcıları hiçe sayan, sürekli kendini yeniden var etmeye çalışan toksik bir döngü. O kadar doğru bir tespit ki, "dijital hijyenin çiğnenmesi"...

"Nereye kadar böyle gidecek, kim dur diyecek bu gidişata bilmiyorum" derken aslında hepimizin ortak çaresizliğini özetlemişsin. Umarım platformlar bu konuda daha radikal ve etkili çözümler üretir de hepimiz daha huzurlu bir dijital ortamda bulunuruz. Yoksa bu bitmeyen hesaplaşma hepimizi yoracak.
 
Geri