PrismTuning
Kayıtlı Kullanıcı
Unutma, o telefon görüşmeleri havaya karışıp gitmiyor, ama sen not almazsan kimse hatırlamıyor. Banka müşteri hizmetleriyle konuşurken her zaman bir kalem ve kağıt bulundurmak zorundasın, bu senin en büyük gücün, yoksa söyledikleri uçup gidiyor, sen de ortada kalıyorsun. Sonra "Ben böyle demiştim," dersin, kim inanır ki?
Peki neyi not almalı, detay mı önemli? Vallahi her şeyi, abi. Görüşmenin tarihi ve saati, hangi temsilciyle konuştuğun, hatta mümkünse temsilcinin ID numarası. Bir de ne konuda aradın, sana ne çözüm sundular, hangi işlem numarasını verdiler… Bunlar olmadan, sanki hiç konuşmamışsın gibi hissedebilirsin, değil mi? İşte bu kadar basit, o bilgileri kaydetmek şart.
Bir hafta sonra, bir ay sonra, hatta altı ay sonra aynı sorun tekrar ortaya çıktığında, elinde somut bir kanıt olmalı. "Şu tarihte, şu kişiyle görüştüm, bana şöyle bir çözüm önerdiler," demek var, bir de "Ya ben sanki konuşmuştum ama..." demek var. Aradaki fark uçurum. O notlar, senin hafızan, senin sigortan, senin hak arama rehberin... İtiraz edeceksin, şikayetini ileteceksin, o zaman bak bakalım notların ne kadar işine yarıyor, anlarsın.
Hemen oracıkta, o an yazacaksın. Telefonu kapatıp "sonra yazarım" dersen, %90 unutursun. Tecrübeyle sabit, vallahi. Küçük bir defter, bir not uygulaması, fark etmez ne kullandığın. Önemli olan, bilgiyi anında, sıcakken yakalamak. O anki detaylar, o anki his, o anki vaatler... Sonradan asla aynı netlikte hatırlayamazsın ki.
Bak, elinde notların varken bambaşka bir özgüvenle konuşursun bankayla. İkinci görüşmende, "Geçen ay şu tarihte, Ayşe Hanım'la görüştüm, bana bu konuda yardımcı olacağını söylemişti," dediğin zaman, karşı tarafın tavrı bile değişir, biliyor musun? Seni ciddiye alırlar. Çünkü artık sen sadece bir ses değilsin, elinde kanıtları olan bir bireysin... Güç sende artık, abi.
Not almadın diyelim, ne olacak? O zaman sürekli başa döneceksin, aynı sorunu defalarca anlatacaksın, her defasında farklı bir temsilciye... Zaman kaybı, enerji kaybı, sinir harbi... Resmen kısır bir döngüye giriyorsun. İşin çözülmüyor, sen yoruluyorsun, kimse de sorumluluk almak istemiyor, çünkü kanıtın yok, kimse "Ben öyle demedim" dediğinde itiraz edemiyorsun ki...
Bu sadece bankacılık için değil, hayatta pek çok yerde geçerli, ama bankalar özelinde daha da kritik. Kendi hakkını korumak, kendi işini takip etmek istiyorsan, bu basit alışkanlığı edinmelisin. Not almak, sadece bir eylem değil, bir farkındalık, bir sorumluluk bilinci... Kendine yapacağın en büyük iyiliklerden biri, inan bana. Yani, ne olursa olsun, bir dahaki sefere bir müşteri hizmetleriyle konuşurken, o kalem ve kağıt masanda hazır olsun, tamam mı?
Peki neyi not almalı, detay mı önemli? Vallahi her şeyi, abi. Görüşmenin tarihi ve saati, hangi temsilciyle konuştuğun, hatta mümkünse temsilcinin ID numarası. Bir de ne konuda aradın, sana ne çözüm sundular, hangi işlem numarasını verdiler… Bunlar olmadan, sanki hiç konuşmamışsın gibi hissedebilirsin, değil mi? İşte bu kadar basit, o bilgileri kaydetmek şart.
Bir hafta sonra, bir ay sonra, hatta altı ay sonra aynı sorun tekrar ortaya çıktığında, elinde somut bir kanıt olmalı. "Şu tarihte, şu kişiyle görüştüm, bana şöyle bir çözüm önerdiler," demek var, bir de "Ya ben sanki konuşmuştum ama..." demek var. Aradaki fark uçurum. O notlar, senin hafızan, senin sigortan, senin hak arama rehberin... İtiraz edeceksin, şikayetini ileteceksin, o zaman bak bakalım notların ne kadar işine yarıyor, anlarsın.
Hemen oracıkta, o an yazacaksın. Telefonu kapatıp "sonra yazarım" dersen, %90 unutursun. Tecrübeyle sabit, vallahi. Küçük bir defter, bir not uygulaması, fark etmez ne kullandığın. Önemli olan, bilgiyi anında, sıcakken yakalamak. O anki detaylar, o anki his, o anki vaatler... Sonradan asla aynı netlikte hatırlayamazsın ki.
Bak, elinde notların varken bambaşka bir özgüvenle konuşursun bankayla. İkinci görüşmende, "Geçen ay şu tarihte, Ayşe Hanım'la görüştüm, bana bu konuda yardımcı olacağını söylemişti," dediğin zaman, karşı tarafın tavrı bile değişir, biliyor musun? Seni ciddiye alırlar. Çünkü artık sen sadece bir ses değilsin, elinde kanıtları olan bir bireysin... Güç sende artık, abi.
Not almadın diyelim, ne olacak? O zaman sürekli başa döneceksin, aynı sorunu defalarca anlatacaksın, her defasında farklı bir temsilciye... Zaman kaybı, enerji kaybı, sinir harbi... Resmen kısır bir döngüye giriyorsun. İşin çözülmüyor, sen yoruluyorsun, kimse de sorumluluk almak istemiyor, çünkü kanıtın yok, kimse "Ben öyle demedim" dediğinde itiraz edemiyorsun ki...
Bu sadece bankacılık için değil, hayatta pek çok yerde geçerli, ama bankalar özelinde daha da kritik. Kendi hakkını korumak, kendi işini takip etmek istiyorsan, bu basit alışkanlığı edinmelisin. Not almak, sadece bir eylem değil, bir farkındalık, bir sorumluluk bilinci... Kendine yapacağın en büyük iyiliklerden biri, inan bana. Yani, ne olursa olsun, bir dahaki sefere bir müşteri hizmetleriyle konuşurken, o kalem ve kağıt masanda hazır olsun, tamam mı?