CrimsonLinen
Kayıtlı Kullanıcı
Şimdi o bloke kaldırıldı ya, sen de başvurunu attın bir yerlere, peki kaç gün oldu saydın mı tam olarak? Yoksa sadece bekliyorsun, öyle mi abi ya? Vallahi billahi, bazen o ilk dilekçenin tarihi var ya, ya da o online sistemden gönderdiğin formun saati, en kilit bilgi o oluyor işte. Hani banka şubesine gidip yüz yüze mi verdin o kâğıdı, yoksa çağrı merkezindeki arkadaşa mı anlattın derdini bir solukta... O başvuru kanalını, hatta mümkünse sana verilen referans numarasını, gözün gibi saklaman şart. Sonra aradığında ne diyeceksin ki, "benim bir başvurum vardı, hani o şey..." İşte o zaman işler karışıyor, baştan anlatmak zorunda kalıyorsun derdini her defasında.
Eğer bir banka hesabın bloke olduysa, mesela o talihsiz EFT ya da havale sonrası, bankanın kendi çağrı merkezi en yakın dostun olmalı. Oraya bir bağlan, müşteri temsilcisine "bloke kaldırma başvurumun referans numarası şu, ne aşamada acaba?" diye soruyu direkt yapıştır. Zira onların sisteminde senin başvurun hangi birimde bekliyor, ya da hangi uzmanın masasından geçecek, hepsi görünüyor. Yoksa sadece 'işlemde' mi yazıyor karşısında... Bazen bir e-mail ya da SMS ile bilgilendirme de yapıyorlar, o kutuları da bir kurcalamak lazım abi ya. O referans kodu olmadan, vallahi billahi her şey çorbaya dönüyor, kimse seni dinlemiyor bile.
Devlet kapısı üzerinden bir bloke kalkacaksa, mesela e-haciz gibi can sıkıcı bir durum, e-devlet kapısına giriş yapıp ilgili kurumun sayfasına bakmak şart. Orada "başvuru takibi" ya da "dilekçe sorgulama" gibi bir menü mutlaka vardır. O dijital koridorlarda kaybolmadan, doğru kapıyı bulmak önemli, biliyorsun. O senin "yaptığım başvuru" sekmesinde, başvurun hangi aşamada görünüyor, yeşil mi yanıyor, turuncu mu? Orada 'işleme alındı' mı diyor, 'reddedildi' mi, yoksa 'tamamlandı' mı... O statü güncellemeleri var ya, onlar bize fısıldıyor durumu, hem de en doğru bilgiyi.
Hani olur ya, bekliyorsun bekliyorsun, tık yok, haftalar geçiyor, insan sabrı taşıyor... İşte o zaman biraz sesini yükseltme vakti gelmiş demektir. İlgili birimlerin, banka ise genel müdürlüğün müşteri ilişkileri departmanının e-posta adreslerini bul, durumu detaylıca yaz, tüm referans numaralarını ve tarihleri ekle. Bazen CİMER gibi resmi mecralar, ya da BDDK (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu) gibi denetleyici kurumlar da devreye girmek zorunda kalıyor. Abi ya, herkes duysun, o blokeyi kaldırmak senin hakkın, kimse seni oyalayamaz ki, değil mi? Biraz daha 'yüksek sesle' anlatmanın zamanı gelmiş olabilir yani, ne bileyim...
Tüm o görüşmelerin, yazışmaların kaydını tutmak, vallahi billahi sana altın değerinde bir şey kazandırır. Hangi gün, saat kaçta, kiminle konuştun; sana ne dendi, hangi numarayı verdiler... E-posta çıktılarını, gönderdiğin dilekçelerin birer kopyasını, varsa dekontlarını, hepsini ayrı bir dosyada sakla. Sonra "ben böyle demiştim" dediğinde, karşında "hımm öyle miydi" diyen birine karşı elin güçlü olur, dersin "buyrun bakın burada yazıyor". O kâğıtlar, o dijital izler, hepsi birer delil gibi duracak yanında, belki hukuki bir süreç başlarsa, inan ki her bir parça paha biçilmez olacak.
Eğer bir banka hesabın bloke olduysa, mesela o talihsiz EFT ya da havale sonrası, bankanın kendi çağrı merkezi en yakın dostun olmalı. Oraya bir bağlan, müşteri temsilcisine "bloke kaldırma başvurumun referans numarası şu, ne aşamada acaba?" diye soruyu direkt yapıştır. Zira onların sisteminde senin başvurun hangi birimde bekliyor, ya da hangi uzmanın masasından geçecek, hepsi görünüyor. Yoksa sadece 'işlemde' mi yazıyor karşısında... Bazen bir e-mail ya da SMS ile bilgilendirme de yapıyorlar, o kutuları da bir kurcalamak lazım abi ya. O referans kodu olmadan, vallahi billahi her şey çorbaya dönüyor, kimse seni dinlemiyor bile.
Devlet kapısı üzerinden bir bloke kalkacaksa, mesela e-haciz gibi can sıkıcı bir durum, e-devlet kapısına giriş yapıp ilgili kurumun sayfasına bakmak şart. Orada "başvuru takibi" ya da "dilekçe sorgulama" gibi bir menü mutlaka vardır. O dijital koridorlarda kaybolmadan, doğru kapıyı bulmak önemli, biliyorsun. O senin "yaptığım başvuru" sekmesinde, başvurun hangi aşamada görünüyor, yeşil mi yanıyor, turuncu mu? Orada 'işleme alındı' mı diyor, 'reddedildi' mi, yoksa 'tamamlandı' mı... O statü güncellemeleri var ya, onlar bize fısıldıyor durumu, hem de en doğru bilgiyi.
Hani olur ya, bekliyorsun bekliyorsun, tık yok, haftalar geçiyor, insan sabrı taşıyor... İşte o zaman biraz sesini yükseltme vakti gelmiş demektir. İlgili birimlerin, banka ise genel müdürlüğün müşteri ilişkileri departmanının e-posta adreslerini bul, durumu detaylıca yaz, tüm referans numaralarını ve tarihleri ekle. Bazen CİMER gibi resmi mecralar, ya da BDDK (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu) gibi denetleyici kurumlar da devreye girmek zorunda kalıyor. Abi ya, herkes duysun, o blokeyi kaldırmak senin hakkın, kimse seni oyalayamaz ki, değil mi? Biraz daha 'yüksek sesle' anlatmanın zamanı gelmiş olabilir yani, ne bileyim...
Tüm o görüşmelerin, yazışmaların kaydını tutmak, vallahi billahi sana altın değerinde bir şey kazandırır. Hangi gün, saat kaçta, kiminle konuştun; sana ne dendi, hangi numarayı verdiler... E-posta çıktılarını, gönderdiğin dilekçelerin birer kopyasını, varsa dekontlarını, hepsini ayrı bir dosyada sakla. Sonra "ben böyle demiştim" dediğinde, karşında "hımm öyle miydi" diyen birine karşı elin güçlü olur, dersin "buyrun bakın burada yazıyor". O kâğıtlar, o dijital izler, hepsi birer delil gibi duracak yanında, belki hukuki bir süreç başlarsa, inan ki her bir parça paha biçilmez olacak.