IndigoQuartz
Kayıtlı Kullanıcı
Para gönderdiniz mi hiç? Hani o anlık refleksle, bazen biraz düşünerek bazen de sadece "hadi yollayayım gitsin" diyerek o IBAN'ı tuşlayıp miktarı girersiniz ya, işte o esnada paranın gideceği hesabın aslında bloke bir labirent olduğunu bilmek... Şimdi bak, bu durum, işlem tamamlandıktan sonra aniden ortaya çıkan o soğuk ter gibidir. Paranın havalandığını zannedersiniz, karşı tarafaysa ulaşmaz, bir boşlukta asılı kalır sanki, ne geri döner ne ilerler... Gel de çık işin içinden, vallahi billahi.
Bir EFT ya da havale emri, hele ki hedeflenen hesabın bloke olduğunun sonradan fark edildiği senaryolarda, bambaşka bir serüvene evrilir. Kimi zaman o saniyeler içinde, daha sistemler tam oturmadan, paranın gönderildiği banka belki bir uyarı verir gibi olur, ama çoğu zaman işlem "başarılı" gözükür bizde, karşıda ise kilitli bir kapıya çarpar. Banka sistemlerinin kendi içindeki karmaşık işleyişi, çoğu kez o anlık iptal şansını da elimizden alıp götürür, öylece kalırsın... Ne yapacağını bilemez bir halde.
Şimdi gelelim bu "bloke" meselesine. Bir hesabın bloke edilmesi öyle tek tip bir durum değil ki. Mahkeme kararı olabilir, icra takibi vardır, ya da hesap sahibinin şüpheli işlem geçmişi yüzünden bankanın inisiyatifiyle konmuştur kısıtlamalar. Her blokajın ardında farklı bir sebep, farklı bir yasal dayanak yatar. Bu da, gönderilen paranın akıbetiyle ilgili süreci tamamen değiştirir.
Eğer gönderim bir EFT ise, yani bankalararası bir transferden bahsediyorsak, Merkez Bankası'nın aracı olduğu o sistemde, paranız kısa bir süreliğine bir askıda kalma eğilimine girebilir. Genellikle EFT iptali, gönderici bankanın, alıcı bankaya henüz parayı nihai olarak aktarmadan önce talebi geri çekmesiyle mümkün olur. Ama bu pencere o kadar dar ki... Saniyelerle, en fazla dakikalarla ifade edilebilir bir süreç bu. Bir kere alıcı bankanın sistemine düşmüşse, bloke bile olsa, işler fena halde çetrefilleşir.
Peki ya havale? Aynı banka içinde yapılan transferlerde ise süreç bambaşka. Burada Merkez Bankası devrede değil, paranın bir banka içindeki iki hesap arasında sanal bir hareketliliği söz konusu. Blokeli bir hesaba yapılan havalenin iptali, EFT'ye kıyasla teorik olarak daha kolay görünebilir, çünkü tüm kontrol tek bir bankada. Ancak bankanın kendi iç prosedürleri ve o blokajın sebebi yine kilit rol oynar. Eğer bloke adli bir karardan kaynaklanıyorsa, banka kendi başına parayı iade etme yetkisine sahip olmayabilir, abi ya.
Para bloke bir hesaba ulaştığında ne olur dersiniz? Genelde orada takılı kalır, öylece durur. Hesap sahibi o parayı çekemez, transfer edemez. Sadece orada birikmiş bir bakiye olarak görünür, o kadar. Bu durumda gönderici olarak sizin yapabileceğiniz tek şey, bankanıza durumu detaylıca bildirmek, dekontlarla birlikte yazılı bir iptal/iade talebi oluşturmaktır. Banka da alıcı bankayla iletişime geçer, ancak bu süreç bile haftaları bulabilir. Ve kesin sonuç garantisi de yoktur, tabii.
Gönderilen paranın geri alınması meselesi, işin en can sıkıcı yanı zaten. Alıcı bankanın, bloke hesaptaki parayı göndericiye iade etmesi için çoğu zaman hesap sahibinin onayı ya da blokajın kaldırılması gerekir. Ama hesap sahibi, ya ulaşılamıyorsa, ya da hesabı mahkeme kararıyla bloke edildiyse ve o paraya da haciz konmuşsa... İşte o zaman işin içine üçüncü kişiler, avukatlar, icra daireleri girer. Paranız adeta bir hukuk mücadelesinin ortasında kalır.
Bazen de şöyle düşünülür: "Hesap sahibini tanıyorsam, o unblock ettirir parayı çeker bana geri yollar." Bu da teoride kulağa hoş gelse de, pratik bambaşka bir dünya. Eğer bloke hukuki bir nedenden dolayıysa, hesap sahibi hesabı kendi başına "unblock" ettiremez ki. Mahkemenin ya da icra dairesinin kararı gerekir. Ve o paranın da o hesaptaki diğer paralardan bir farkı kalmaz, hepsi aynı potada eritilir... Yani, sizin yolladığınız para da diğer borçların arasına karışır.
Bu gibi durumlar bize bankacılık işlemlerinde, özellikle de para transferlerinde, alıcı IBAN'ı kontrol etmenin, hatta mümkünse alıcıyla teyitleşmenin ne denli kritik olduğunu acı bir şekilde gösterir. Bir anlık acelecilik, bazen geri dönülmez, çözülmesi zor bir karmaşanın kapılarını aralayabilir. Çünkü bir kere o düğme basılıp "onayla" dendi mi, hele hele karşı tarafın hesabı da adeta bir kara delik gibi kilitlenmişse, paranızın akıbeti... Tamamen muallaklaşır.
Bir EFT ya da havale emri, hele ki hedeflenen hesabın bloke olduğunun sonradan fark edildiği senaryolarda, bambaşka bir serüvene evrilir. Kimi zaman o saniyeler içinde, daha sistemler tam oturmadan, paranın gönderildiği banka belki bir uyarı verir gibi olur, ama çoğu zaman işlem "başarılı" gözükür bizde, karşıda ise kilitli bir kapıya çarpar. Banka sistemlerinin kendi içindeki karmaşık işleyişi, çoğu kez o anlık iptal şansını da elimizden alıp götürür, öylece kalırsın... Ne yapacağını bilemez bir halde.
Şimdi gelelim bu "bloke" meselesine. Bir hesabın bloke edilmesi öyle tek tip bir durum değil ki. Mahkeme kararı olabilir, icra takibi vardır, ya da hesap sahibinin şüpheli işlem geçmişi yüzünden bankanın inisiyatifiyle konmuştur kısıtlamalar. Her blokajın ardında farklı bir sebep, farklı bir yasal dayanak yatar. Bu da, gönderilen paranın akıbetiyle ilgili süreci tamamen değiştirir.
Eğer gönderim bir EFT ise, yani bankalararası bir transferden bahsediyorsak, Merkez Bankası'nın aracı olduğu o sistemde, paranız kısa bir süreliğine bir askıda kalma eğilimine girebilir. Genellikle EFT iptali, gönderici bankanın, alıcı bankaya henüz parayı nihai olarak aktarmadan önce talebi geri çekmesiyle mümkün olur. Ama bu pencere o kadar dar ki... Saniyelerle, en fazla dakikalarla ifade edilebilir bir süreç bu. Bir kere alıcı bankanın sistemine düşmüşse, bloke bile olsa, işler fena halde çetrefilleşir.
Peki ya havale? Aynı banka içinde yapılan transferlerde ise süreç bambaşka. Burada Merkez Bankası devrede değil, paranın bir banka içindeki iki hesap arasında sanal bir hareketliliği söz konusu. Blokeli bir hesaba yapılan havalenin iptali, EFT'ye kıyasla teorik olarak daha kolay görünebilir, çünkü tüm kontrol tek bir bankada. Ancak bankanın kendi iç prosedürleri ve o blokajın sebebi yine kilit rol oynar. Eğer bloke adli bir karardan kaynaklanıyorsa, banka kendi başına parayı iade etme yetkisine sahip olmayabilir, abi ya.
Para bloke bir hesaba ulaştığında ne olur dersiniz? Genelde orada takılı kalır, öylece durur. Hesap sahibi o parayı çekemez, transfer edemez. Sadece orada birikmiş bir bakiye olarak görünür, o kadar. Bu durumda gönderici olarak sizin yapabileceğiniz tek şey, bankanıza durumu detaylıca bildirmek, dekontlarla birlikte yazılı bir iptal/iade talebi oluşturmaktır. Banka da alıcı bankayla iletişime geçer, ancak bu süreç bile haftaları bulabilir. Ve kesin sonuç garantisi de yoktur, tabii.
Gönderilen paranın geri alınması meselesi, işin en can sıkıcı yanı zaten. Alıcı bankanın, bloke hesaptaki parayı göndericiye iade etmesi için çoğu zaman hesap sahibinin onayı ya da blokajın kaldırılması gerekir. Ama hesap sahibi, ya ulaşılamıyorsa, ya da hesabı mahkeme kararıyla bloke edildiyse ve o paraya da haciz konmuşsa... İşte o zaman işin içine üçüncü kişiler, avukatlar, icra daireleri girer. Paranız adeta bir hukuk mücadelesinin ortasında kalır.
Bazen de şöyle düşünülür: "Hesap sahibini tanıyorsam, o unblock ettirir parayı çeker bana geri yollar." Bu da teoride kulağa hoş gelse de, pratik bambaşka bir dünya. Eğer bloke hukuki bir nedenden dolayıysa, hesap sahibi hesabı kendi başına "unblock" ettiremez ki. Mahkemenin ya da icra dairesinin kararı gerekir. Ve o paranın da o hesaptaki diğer paralardan bir farkı kalmaz, hepsi aynı potada eritilir... Yani, sizin yolladığınız para da diğer borçların arasına karışır.
Bu gibi durumlar bize bankacılık işlemlerinde, özellikle de para transferlerinde, alıcı IBAN'ı kontrol etmenin, hatta mümkünse alıcıyla teyitleşmenin ne denli kritik olduğunu acı bir şekilde gösterir. Bir anlık acelecilik, bazen geri dönülmez, çözülmesi zor bir karmaşanın kapılarını aralayabilir. Çünkü bir kere o düğme basılıp "onayla" dendi mi, hele hele karşı tarafın hesabı da adeta bir kara delik gibi kilitlenmişse, paranızın akıbeti... Tamamen muallaklaşır.